birleşmek

Meanings of "birleşmek" in English Turkish Dictionary : 92 result(s)

	Category	Turkish	English
Common Usage
1	Common Usage	birleşmek	combine v.
State terrorism combined with corruption and drought are converging to create a national catastrophe. Devlet terörizmi, yolsuzluk ve kuraklıkla birleşerek ulusal bir felaket yaratıyor. More Sentences
2	Common Usage	birleşmek	merge v.
The company is likely to merge with a larger group. Şirket muhtemelen daha büyük bir grupla birleşecek. More Sentences
3	Common Usage	birleşmek	unite v.
The European Parliament must unite and throw its political weight behind the European Commission. Avrupa Parlamentosu birleşmeli ve siyasi ağırlığını Avrupa Komisyonu'nun arkasına koymalıdır. More Sentences
General
4	General	birleşmek	band together v.
We need to band together to beat the enemy. Düşmanı yenmek için birleşmemiz gerekir. More Sentences
5	General	birleşmek	reunite v.
To participate in peacefully reuniting a once fractured Europe is a remarkable privilege. Bir zamanlar parçalanmış olan Avrupa'nın barışçıl bir şekilde yeniden birleşmesine katılmak olağanüstü bir ayrıcalıktır. More Sentences
6	General	birleşmek	converge v.
This is where we need the actions to converge. Burası eylemlerin birleşmesi gereken yerdir. More Sentences
7	General	birleşmek	amalgamate v.
Tom lost his job when his branch of the company amalgamated with head office. Tom, şirketin şubesi merkezle birleşince işini kaybetti. More Sentences
8	General	birleşmek	unite v.
For example, will the opposition succeed in uniting behind one candidate? Örneğin muhalefet tek bir adayın arkasında birleşmeyi başarabilecek mi? More Sentences
9	General	birleşmek	combine v.
Individual atoms can combine with other atoms to form molecules. Tekil atomlar, molekülleri oluşturmak için diğer atomlarla birleşebilirler. More Sentences
10	General	birleşmek	join v.
This road joins the highway there. Bu yol orada otoyolla birleşiyor. More Sentences
Phrasals
11	Phrasals	birleşmek	band together v.
We can't defeat the enemy if we don't band together. Eğer birleşmezsek düşmanı yenemeyiz. More Sentences
Trade/Economic
12	Trade/Economic	birleşmek	merge v.
When I use the fascist label for these communists, this is in fact to show that both extremes have merged. Bu komünistler için faşist etiketini kullandığımda bu aslında her iki aşırı ucun birleştiğini göstermek içindir. More Sentences
Technical
13	Technical	birleşmek	merge v.
Imagine what it would be like to merge permanently. Kalıcı olarak birleşmenin nasıl bir şey olacağını hayal edin. More Sentences
14	Technical	birleşmek	combine v.
Hydrogen and oxygen combine to form water. Hidrojen ve oksijen birleşerek suyu oluşturur. More Sentences
General
15	General	birleşmek	associate v.
16	General	birleşmek	couple v.
17	General	birleşmek	affiliate v.
18	General	birleşmek	coalesce v.
19	General	birleşmek	conjugate v.
20	General	birleşmek	band v.
21	General	birleşmek	marry v.
22	General	birleşmek	mesh v.
23	General	birleşmek	link v.
24	General	birleşmek	consolidate v.
25	General	birleşmek	congregate v.
26	General	birleşmek	meet v.
27	General	birleşmek	accrete v.
28	General	birleşmek	ally v.
29	General	birleşmek	consort v.
30	General	birleşmek	knit v.
31	General	birleşmek	connect v.
32	General	birleşmek	muck in v.
33	General	birleşmek	confederate v.
34	General	birleşmek	conjoin v.
35	General	birleşmek	assemble v.
36	General	birleşmek	grow v.
37	General	birleşmek	link up v.
38	General	birleşmek	ally to v.
39	General	birleşmek	agree v.
40	General	birleşmek	fuse v.
41	General	birleşmek	am v.
42	General	birleşmek	close v.
43	General	birleşmek	federate v.
44	General	birleşmek	incorporate v.
45	General	birleşmek	conspire v.
46	General	birleşmek	integrate v.
47	General	birleşmek	accouple v.
48	General	birleşmek	unite with v.
49	General	birleşmek	fuze v.
50	General	birleşmek	demerge v.
51	General	birleşmek	be a one v.
52	General	birleşmek	cement v.
53	General	birleşmek	twin [obsolete] v.
54	General	birleşmek	annex v.
55	General	birleşmek	joint v.
56	General	birleşmek	wed v.
57	General	birleşmek	meld v.
58	General	birleşmek	compact v.
59	General	birleşmek	coalesque v.
60	General	birleşmek	combinate v.
61	General	birleşmek	concur v.
62	General	birleşmek	piece [obsolete] v.
63	General	birleşmek	inleague [obsolete] v.
64	General	birleşmek	inosculate v.
65	General	birleşmek	pan v.
66	General	birleşmek	cojoin v.
67	General	birleşmek	cooccur v.
68	General	birleşmek	shut v.
69	General	birleşmek	syncretise v.
70	General	birleşmek	syncretize v.
Phrasals
71	Phrasals	birleşmek	shut together v.
72	Phrasals	birleşmek	run into v.
73	Phrasals	birleşmek	pass into v.
74	Phrasals	birleşmek	link up with v.
75	Phrasals	birleşmek	link up to v.
76	Phrasals	birleşmek	unite together v.
77	Phrasals	birleşmek	join together v.
78	Phrasals	birleşmek	coalesce into (something) v.
79	Phrasals	birleşmek	fall together v.
Idioms
80	Idioms	birleşmek	become one flesh v.
81	Idioms	birleşmek	join forces v.
Trade/Economic
82	Trade/Economic	birleşmek	amalgamate v.
Politics
83	Politics	birleşmek	ally v.
Technical
84	Technical	birleşmek	incorporate v.
85	Technical	birleşmek	join-up v.
86	Technical	birleşmek	join v.
87	Technical	birleşmek	snap v.
88	Technical	birleşmek	solder v.
Chemistry
89	Chemistry	birleşmek	be combined v.
Botanic
90	Botanic	birleşmek	cohere v.
Archaic
91	Archaic	birleşmek	symbolise [uk] v.
92	Archaic	birleşmek	symbolize v.

Meanings of "birleşmek" with other terms in English Turkish Dictionary : 109 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	birleşmek (şirket vb)	merge with v.
And with convergence it is very clear that SMS will certainly merge with other electronic messaging systems. Ve yakınsama ile birlikte SMS'in diğer elektronik mesajlaşma sistemleri ile birleşeceği çok açıktır. More Sentences
2	General	ile birleşmek	amalgamate with v.
Tom lost his job when his branch of the company amalgamated with head office. Tom, şirketin şubesi merkez ofisi ile birleşince işini kaybetti. More Sentences
Phrasals
3	Phrasals	(birinde/bir şeyde) birleşmek	unite in (someone or something) v.
The calamitous division of Europe is being overcome, and Europe is being united in peace and freedom. Avrupa'nın felaket getiren bölünmüşlüğü aşılıyor ve Avrupa barış ve özgürlük içinde birleşiyor. More Sentences
4	Phrasals	(birine/bir şeye) karşı birleşmek	unite against (someone or something) v.
Hence, the Bush regime is even more dangerous and nations need to unite against it. Bu nedenle Bush rejimi daha da tehlikelidir ve ulusların ona karşı birleşmesi gerekmektedir. More Sentences
General
5	General	bir araya gelip birleşmek	inosculation v.
6	General	aynı bedende birleşmek	coalite v.
7	General	bir noktada birleşmek	converge on v.
8	General	ile birleşmek	ally oneself with v.
9	General	bir noktada birleşmek	converge v.
10	General	ile birleşmek	ally oneself to v.
11	General	adı altında birleşmek	merge under the name of v.
12	General	adı altında birleşmek	merge under the title of v.
13	General	eriyerek birleşmek	fuse v.
14	General	(damar) bir araya gelip birleşmek	inosculate v.
15	General	asgari müşterekte birleşmek	meet on a common ground v.
16	General	ortak noktada birleşmek	meet on a common ground v.
17	General	asgari müştereklerde birleşmek	meet on a common ground v.
18	General	ortak çıkarlar doğrultusunda birleşmek	league together against v.
19	General	asgari müştereklerde birleşmek	come to the common grounds v.
20	General	asgari müşterekte birleşmek	come to the common grounds v.
21	General	tekrar birleşmek	reunify v.
22	General	yeniden birleşmek	recouple v.
23	General	eriyerek birleşmek	fuze v.
24	General	yeniden birleşmek	reassociate v.
25	General	yeniden birleşmek	re-ally v.
26	General	yeniden birleşmek	recombine v.
27	General	yeniden birleşmek	reconjoin v.
28	General	tekrar birleşmek	remerge v.
29	General	altındakiyle birleşmek	underjoin v.
30	General	ortak bir amaç veya inan için birleşmek	unify v.
31	General	(belirli bir amaç için) birleşmek	league v.
32	General	kademeli olarak birleşmek	verge v.
33	General	hafif geçişlerle birleşmek	grade v.
34	General	birbiriyle birleşmek	coapt v.
35	General	iç içe geçerek birleşmek	complicate [obsolete] v.
36	General	sıkıca birleşmek	complicate [obsolete] v.
37	General	ortak merkezde birleşmek	concenter v.
38	General	bir noktada birleşmek	concur [obsolete] v.
39	General	birbirine dolanarak birleşmek	intertex [obsolete] v.
40	General	koordinasyon kompleksi oluşturacak şekilde birleşmek	coordinate v.
41	General	bir noktada birleşmek	corner v.
42	General	bir noktada birleşmek	corradiate v.
43	General	önceden birleşmek	preunite v.
44	General	sinapsta birleşmek	synapse v.
45	General	(kromozomlar) birleşmek	synapse v.
46	General	aynı noktada birleşmek	syncretise v.
47	General	aynı noktada birleşmek	syncretize v.
48	General	birleşmek üzere olan	coalescent adj.
Phrasals
49	Phrasals	bir noktada birleşmek	converge in upon (someone or something) v.
50	Phrasals	birine karşı birleşmek	gang up on v.
51	Phrasals	birisine karşı birleşmek	gang up against v.
52	Phrasals	bir grup içinde birleşmek	band together v.
53	Phrasals	bir şey için birleşmek	unite for something v.
54	Phrasals	-e karşı birleşmek	unite against v.
55	Phrasals	başka bir suyla birleşmek	feed into (something) v.
56	Phrasals	(bir şeyle) birleşmek	join with (something) v.
57	Phrasals	(bir grupla/biriyle) birleşmek	join with (someone or something) v.
58	Phrasals	bir şeyde birleşmek	unite in something v.
59	Phrasals	(bir şeyin) sonuyla birleşmek	tail into (something) v.
60	Phrasals	(bir şeyle) bir noktada birleşmek	tail into (something) v.
61	Phrasals	sonunda (bir şeyle) birleşmek	tail into (something) v.
62	Phrasals	eriyerek birleşmek	knit together v.
63	Phrasals	(biriyle/bir şeyle) birleşmek	partner up (with someone or something) v.
64	Phrasals	uyum içinde birleşmek/bir araya gelmek	slot in v.
65	Phrasals	biriyle/bir şeyle birleşmek	ally oneself to someone or something v.
66	Phrasals	(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birleşmek	ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
67	Phrasals	ile birleşmek	ally (oneself) to v.
68	Phrasals	biriyle/bir şeyle birleşmek	ally oneself to someone or something v.
69	Phrasals	biriyle/bir şeyle birleşmek	ally oneself to someone or something v.
70	Phrasals	(birine/bir şeye karşı biriyle/bir şeyle) birleşmek	ally (oneself) (with someone) (against someone or something) v.
71	Phrasals	ile birleşmek	ally (oneself) to v.
72	Phrasals	biriyle/bir şeyle birleşmek	ally oneself to someone or something v.
73	Phrasals	bir toprakla/araziyle birleştirmek/birleşmek	annex to something v.
74	Phrasals	bitişiğindeki/komşu araziyle birleşmek/birleştirmek	annex to something v.
75	Phrasals	bir şeye birleşmek/birleştirilmek	attach to something v.
76	Phrasals	(birine/bir şeye karşı) birleşmek	band together (against someone or something) v.
77	Phrasals	'-e karşı birleşmek	combine against v.
78	Phrasals	(bir noktada) birleşmek	concentrate at (some place) v.
79	Phrasals	(biriyle/bir şeyle) birleşmek	confederate with (someone or something) v.
80	Phrasals	(birine/bir şeye karşı) birleşmek	conspire against (something or someone) v.
81	Phrasals	(biriyle) birleşmek	conspire with (one) v.
82	Phrasals	(birine/bir şeye) karşı (biriyle) birleşmek	conspire with (someone) against (something or someone) v.
83	Phrasals	bir noktada birleşmek	converge upon (someone or something) v.
84	Phrasals	bir noktada birleşmek	converge on (someone or something) v.
85	Phrasals	bir şeyle birleşmek	couple with something v.
86	Phrasals	için birleşmek	couple to v.
87	Phrasals	(bir şeyle) birleşmek	fuse with (something) v.
88	Phrasals	ile birleşmek	join with v.
89	Phrasals	(bir şeyle) birleşmek	merge into (something) v.
90	Phrasals	(bir şeyle) birleşmek	mix with (something) v.
91	Phrasals	(birine/bir şeye) karşı birleşmek	plot against (something or someone) v.
92	Phrasals	ile birleşmek	reunite with v.
93	Phrasals	(biriyle/bir şeyle) birleşmek/güçleri birleştirmek	team up (with one) v.
94	Phrasals	(biri/bir şey) için birleşmek	unite for (someone or something) v.
95	Phrasals	(biriyle/bir şeyle) birleşmek	unite with (someone or something) v.
Idioms
96	Idioms	(birine veya bir şeye) karşı güçlerini birleşmek	make common cause against (someone or something) v.
97	Idioms	yeniden birleşmek	come together v.
98	Idioms	(biriyle/bir kuruluşla) birleşmek	get involved (in or with someone or something) v.
Trade/Economic
99	Trade/Economic	şirketle birleşmek ve şirkete katılmak	merge with and into the company v.
Politics
100	Politics	federal birlik altında birleşmek	federate v.
Chemistry
101	Chemistry	asetil kökü ile birleşmek	acetylise v.
102	Chemistry	asetil kökü ile birleşmek	acetylize v.
103	Chemistry	karbonla birleşmek	carbonize v.
104	Chemistry	asetil kökü ile birleşmek	acetylate v.
105	Chemistry	su ile birleşmek	hydrate v.
106	Chemistry	hidrojen ve hidroksille birleşmek	hydrate v.
107	Chemistry	oksijenle protoksit oluşturacak oranda birleşmek	protoxidize v.
108	Chemistry	oksijenle protoksit oluşturacak oranda birleşmek	protoxidise v.
Biology
109	Biology	çiftler halinde birleşmek	conjugate v.