böylece - Turkish English Dictionary

böylece

Meanings of "böylece" in English Turkish Dictionary : 16 result(s)

Turkish English
Common Usage
böylece thus adv.
It remains our objective to strengthen the legitimacy of this House and thus to consolidate representative democracy.
Bu Meclisin meşruiyetini güçlendirmek ve böylece temsili demokrasiyi pekiştirmek hedefimiz olmaya devam etmektedir.

More Sentences
General
böylece so adv.
So 29 countries have signed up to it.
Böylece 29 ülke bu anlaşmayı imzalamış oldu.

More Sentences
böylece in this way adv.
He became a great pianist in this way.
Böylece büyük bir piyanist oldu.

More Sentences
böylece thereby adv.
Prosperity in the relevant regions would increase, thereby benefiting economic and social cohesion.
İlgili bölgelerde refah artacak ve böylece ekonomik ve sosyal uyumdan faydalanılacaktır.

More Sentences
böylece so that conj.
I hope that will eventually emerge, so that what was actually decided will be known after the event.
Umarım bu eninde sonunda ortaya çıkar ve böylece gerçekte neye karar verildiği olaydan sonra bilinir.

More Sentences
Trade/Economic
böylece thus adv.
Thus, the social insurance sectors include new forms of benefits, such as early retirement benefits.
Böylece sosyal sigorta sektörleri, erken emeklilik yardımları gibi yeni yardım biçimlerini içermektedir.

More Sentences
General
böylece thusly adv.
böylece thus and so adv.
böylece by this way adv.
böylece thissen [dialect] adv.
böylece thuswise adv.
böylece thus and thus adv.
böylece suchwise adv.
böylece since therefore conj.
Latin
böylece sic passim adv.
Archaic
böylece swa (so) expr.

Meanings of "böylece" with other terms in English Turkish Dictionary : 13 result(s)

Turkish English
General
ve böylece and so conj.
Turkey is encouraged to pursue its reform process and so advance its candidacy for European Union membership.
Türkiye reform sürecini sürdürmeye ve böylece Avrupa Birliği üyeliğine adaylığını ilerletmeye teşvik edilmektedir.

More Sentences
ön ve arka kısımları daha geniş böylece dönüşlerde kolaylık sağlayan kayak carving ski n.
dikkatlice gözlemek böylece gelişmelerden haberdar olmak keep tabs on v.
ki böylece/dolayısıyla in turn adv.
Colloquial
kripto para piyasalarında alınan kripto veya tokeni değişken fiyatlar karşısında satmamak, böylece mevcut pozisyonu uzun süre koruyarak yüksek getiri elde etmek istemek hodl v.
böylece tamamlandı that does it expr.
Aeronautic
bağlı olduğu ipin çekilmesiyle yırtılıp gaz kaçışını ve böylece balonun alçalmasını sağlayan yama ripping panel n.
bağlı olduğu ipin çekilmesiyle yırtılıp gaz kaçışını ve böylece balonun alçalmasını sağlayan yama ripping strip n.
Statistics
satır ve sütunlarında farklı değişkenlere ait sıklık dağılımlarını içeren ve böylece değişkenler arasındaki olağanlığı veya ilişkiyi gösteren tablo contingency table n.
Biology
kükürdü oksitleyen ve böylece enerji üreten, küçük ve çubuk şeklindeki bir bakteri familyası thiobacteriaceae n.
Military
ortaya çok sayıda nötron çıkartan, ancak az miktarda infilak eden ve böylece bir çok canlıyı öldüren, ancak binalara zarar vermeyen nükleer bomba neutron bomb n.
Latin
böylece geçiverir dünyanın görkemi sic transit gloria mundi n.
böylece gösterimimiz sona erer quod erat demonstrandum expr.