|
Category |
English |
Turkish |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Common Usage |
charge n.
|
suçlama |
|
All charges against him were dropped for lack of evidence.
Hakkındaki tüm suçlamalar delil yetersizliği nedeniyle düşürülmüştür.
More Sentences
|
| 2 |
Common Usage |
charge n.
|
şarj |
|
Leaving my laptop on charge has taken a toll on its battery life.
Dizüstü bilgisayarımı şarjda bırakmak pil ömrüne zarar verdi.
More Sentences
|
| 3 |
Common Usage |
charge n.
|
yük |
|
Protons have a positive charge, electrons have a negative charge, and neutrons have no charge.
Protonlar pozitif, elektronlar negatif yüke sahiptir ve nötronların yükü yoktur.
More Sentences
|
| 4 |
Common Usage |
charge v.
|
suçlamak |
|
She charged the prime minister with making too many concessions to the Tamil Tigers.
Başbakanı Tamil Kaplanlarına çok fazla taviz vermekle suçladı.
More Sentences
|
| 5 |
Common Usage |
charge v.
|
şarj etmek |
|
Imagine a flash drive you can't plug in except to charge it.
Şarj etmek dışında fişe takamadığınız bir flash bellek düşünün.
More Sentences
|
| 6 |
Common Usage |
charge v.
|
görevlendirmek |
|
Say, "I charge this salt as a being of earth."
"Zeminin bir parçası olan bu tuzu görevlendiriyorum" deyin.
More Sentences
|
| 7 |
Common Usage |
free of charge adj.
|
bedava |
|
This pamphlet is free of charge.
Bu kitapçık bedava.
More Sentences
|
| 8 |
Common Usage |
in charge adj.
|
sorumlu |
|
Another example is the person in charge in Ghana, who told me that women yield more than tomatoes.
Bir başka örnek de Gana'daki sorumlu kişi, bana kadınların domatesten daha fazla ürün verdiğini söyledi.
More Sentences
|
| General |
|
| 9 |
General |
charge n.
|
ücret (hizmet karşılığında ödenen) |
|
A service charge of 20% is more than enough.
Yüzde 20'lik bir servis ücreti fazlasıyla yeterli olacaktır.
More Sentences
|
| 10 |
General |
charge n.
|
hücum |
|
They were planning a charge on the enemy.
Düşmana hücum etmeyi planlıyorlardı.
More Sentences
|
| 11 |
General |
charge n.
|
borç |
|
He is well able to pay the charge.
Borcunu ödeyebilecek durumda.
More Sentences
|
| 12 |
General |
charge n.
|
iddia |
|
The charge that Bill had stolen a car was untrue.
Bill'in araba çaldığı iddiası doğru değildi.
More Sentences
|
| 13 |
General |
electric charge n.
|
elektrik yükü |
|
A positron is a small particle similar to an electron, but with a positive electric charge.
Pozitron, elektrona benzeyen ancak pozitif elektrik yüküne sahip küçük bir parçacıktır.
More Sentences
|
| 14 |
General |
charge n.
|
emir |
|
One soldier objected to the general's charge to kill the prisoner.
Askerlerden biri, generalin esiri öldürme emrine karşı geldi.
More Sentences
|
| 15 |
General |
charge n.
|
emanet |
|
I left my bike in your charge; where is it then?
Bisikletimi size emanet etmiştim, hani nerede şimdi?
More Sentences
|
| 16 |
General |
charge n.
|
harç |
|
It must be possible to take decisions on such rules and charges by qualified majority voting.
Bu tür kural ve harçlara ilişkin kararların nitelikli çoğunluk oylamasıyla alınması mümkün olmalıdır.
More Sentences
|
| 17 |
General |
charge n.
|
yük |
|
Protons have a positive charge, electrons have a negative charge, and neutrons have no charge.
Protonların pozitif yükü, elektronların negatif yükü vardır ve nötronların yükü yoktur.
More Sentences
|
| 18 |
General |
additional charge n.
|
ek ücret |
|
How much was the additional charge?
Ek ücret ne kadardı?
More Sentences
|
| 19 |
General |
extra charge n.
|
ekstra masraf |
|
Is there any extra charge?
Ekstra masraf var mı?
More Sentences
|
| 20 |
General |
service charge n.
|
servis bedeli |
|
The price of the meal includes a service charge.
Yemek fiyatına servis bedeli dahildir.
More Sentences
|
|
|
| 21 |
General |
charge n.
|
sorumluluk |
|
He took charge of the firm after his father's death.
Babasının ölümünden sonra firmanın sorumluluğunu o aldı.
More Sentences
|
| 22 |
General |
admission charge n.
|
giriş ücreti |
|
What's the admission charge?
Giriş ücreti ne kadar?
More Sentences
|
| 23 |
General |
charge n.
|
suç |
|
Malpractice necessitates bringing charges against the authority or authorities concerned.
Görevi kötüye kullanma, ilgili makam ya da makamlara karşı suç duyurusunda bulunulmasını gerektirir.
More Sentences
|
| 24 |
General |
charge n.
|
yetkili kişi |
|
A woman came in asking for the person in charge.
Bir kadın gelip yetkili kişiyi sordu.
More Sentences
|
| 25 |
General |
charge n.
|
patlayıcı |
|
Here, we are examining the detonation process of charges.
Burada, patlayıcıların infilak sürecini inceliyoruz.
More Sentences
|
| 26 |
General |
charge n.
|
(duygusal) yük |
|
The sense of deja vu has an undeniable emotional charge.
Dejavu hissinin yadsınamaz bir duygusal yükü vardır.
More Sentences
|
| 27 |
General |
charge v.
|
görevlendirmek |
|
Say, "I charge this salt as a being of earth."
De ki, "Topraktan gelen bir varlık olan bu tuzu görevlendiriyorum."
More Sentences
|
| 28 |
General |
charge v.
|
fiyat istemek |
|
Some retailers charge less.
Bazı perakendeciler daha az fiyat ister.
More Sentences
|
| 29 |
General |
charge with v.
|
suçlamak |
|
He was arrested and charged with the murder.
Cinayet suçlamasıyla tutuklandı.
More Sentences
|
| 30 |
General |
charge v.
|
hücum etmek |
|
Two hundred years ago our ancestors charged around the world, colonising and abusing distant countries.
İki yüz yıl önce atalarımız dünyanın dört bir yanına hücum ederek uzak ülkeleri sömürgeleştirdi ve istismar etti.
More Sentences
|
| 31 |
General |
take charge v.
|
sorumluluğu üstüne almak |
|
Now I'll be taking charge here.
Şimdi burada sorumluluğu üstüme alacağım.
More Sentences
|
| 32 |
General |
be in charge v.
|
sorumlu olmak |
|
Tom should be in charge.
Tom sorumlu olmalı.
More Sentences
|
| 33 |
General |
charge v.
|
ödetmek |
|
The mechanic fixed my car without charging me a dime.
Tamirci bana on sent ödetmeden arabamı tamir etti.
More Sentences
|
| 34 |
General |
charge v.
|
saldırmak |
|
The puma charged towards his prey.
Puma avına doğru saldırdı.
More Sentences
|
| 35 |
General |
charge v.
|
doldurmak |
|
I have to charge the battery of my car.
Arabamın aküsünü doldurmam gerek.
More Sentences
|
| 36 |
General |
charge with v.
|
itham etmek |
|
Most of those arrested during the two demonstrations have since not been charged with any offence.
İki gösteri sırasında tutuklananların çoğu o zamandan beri herhangi bir suçla itham edilmemiştir.
More Sentences
|
| 37 |
General |
charge v.
|
fatura etmek |
|
Charge this to my company.
Bunu şirketime fatura edin.
More Sentences
|
| 38 |
General |
charge v.
|
ücret talep etmek |
|
If a for-profit company doesn't charge you for its product, you are the product that is being sold.
Kâr amacı güden bir şirket ürünü için sizden ücret talep etmiyorsa, satılan ürün sizsinizdir.
More Sentences
|
| 39 |
General |
charge v.
|
ücret almak |
|
The shop charged us only 5 euros for a bottle of wine.
Dükkân bir şişe şarap için bizden sadece 5 avro ücret aldı.
More Sentences
|
| 40 |
General |
charge v.
|
suçlanmak |
|
I've been charged with possessing an undocumented weapon.
Ruhsatsız silah bulundurmakla suçlanıyorum.
More Sentences
|
|
|
| 41 |
General |
charge v.
|
iddia etmek |
|
The woman charged that the teenagers stole her purse.
Kadın, gençlerin çantasını çaldığını iddia etti.
More Sentences
|
| 42 |
General |
charge v.
|
koşturmak |
|
The kids were charging around the schoolyard.
Çocuklar okul bahçesinde koşturuyorlardı.
More Sentences
|
| 43 |
General |
charge v.
|
(telefon vb.) şarj etmek |
|
Make sure you charge your phone before you leave.
Çıkmadan önce telefonunuzu mutlaka şarj edin.
More Sentences
|
| 44 |
General |
charge v.
|
görevlendirilmek |
|
We were charged with disturbing our next-door neighbors.
Komisyon savaş suçlarını soruşturmakla görevlendirilmiştir.
More Sentences
|
| 45 |
General |
charge v.
|
(tabanca vb.) dolu olmak |
|
Be careful! That pistol is charged.
Dikkatli olun! O tabanca dolu.
More Sentences
|
| 46 |
General |
no charge adj.
|
bedava |
|
No charge.
Bedava.
More Sentences
|
| 47 |
General |
in charge adj.
|
iş başında |
|
Money is in charge.
İşin başında para var.
More Sentences
|
| 48 |
General |
in charge adj.
|
görevde |
|
Tom is still officially in charge.
Tom hâlâ resmî olarak görevde.
More Sentences
|
| 49 |
General |
in charge adj.
|
yetkili |
|
There, showing themselves to be fully in charge, they parked it.
Orada, kendilerini tamamen yetkili göstererek, onu park ettiler.
More Sentences
|
| 50 |
General |
free of charge adv.
|
ücretsiz olarak |
|
Of course it is no bad thing, it may even be a good thing, that in many cases it is available to users free of charge.
Elbette bu kötü bir şey değil, hatta birçok durumda kullanıcılara ücretsiz olarak sunulması iyi bir şey bile olabilir.
More Sentences
|
| 51 |
General |
in charge of prep.
|
sorumlu |
|
The Commission urges the national authorities in charge of its implementation to be vigilant in that respect.
Komisyon, Direktifin uygulanmasından sorumlu ulusal makamları bu konuda dikkatli olmaya çağırmaktadır.
More Sentences
|
| 52 |
General |
in charge of prep.
|
yükümlü |
|
A captain is in charge of his ship and its crew.
Bir kaptan, gemisinden ve ekibinden yükümlüdür.
More Sentences
|
| Phrasals |
|
| 53 |
Phrasals |
charge against v.
|
suçlamak |
|
The charges against the opposition, against Morgan Tsvangirai, are spurious and unsubstantiated.
Muhalefete, Morgan Tsvangirai'ye yöneltilen suçlamalar sahte ve asılsızdır.
More Sentences
|
| Common Usage |
|
| 54 |
Common Usage |
charge n.
|
taarruz |
|
| 55 |
Common Usage |
charge n.
|
ücret |
|
| 56 |
Common Usage |
overall charge n.
|
genel/toplam fiyat/ücret/bedel |
|
| 57 |
Common Usage |
charge v.
|
yüklemek (enerji/elektrik) |
|
| 58 |
Common Usage |
charge v.
|
vazifelendirmek |
|
| 59 |
Common Usage |
free of charge adj.
|
masrafsız |
|
| 60 |
Common Usage |
free of charge adj.
|
ücretsiz |
|
| 61 |
Common Usage |
free of charge adj.
|
parasız |
|
| 62 |
Common Usage |
in charge adj.
|
görevli |
|
| General |
|
| 63 |
General |
demolition charge n.
|
tahrip kalıbı |
|
| 64 |
General |
charge n.
|
hamle |
|
| 65 |
General |
charge n.
|
vazife |
|
| 66 |
General |
electronic charge n.
|
elektron yükü |
|
| 67 |
General |
male servant in charge of a boy n.
|
lala |
|
| 68 |
General |
charge n.
|
idare |
|
| 69 |
General |
charge n.
|
gözaltı |
|
| 70 |
General |
charge n.
|
memuriyet |
|
| 71 |
General |
nuclear charge n.
|
çekirdek yükü |
|
| 72 |
General |
charge for admittance n.
|
giriş ücreti |
|
| 73 |
General |
boost charge n.
|
hızlı şarj |
|
| 74 |
General |
charge n.
|
barut hakkı |
|
| 75 |
General |
charge d'affaires n.
|
işgüder |
|
| 76 |
General |
charge n.
|
rüsum |
|
| 77 |
General |
cancellation charge n.
|
rezervasyonunu iptal ettiren müşteriden alınan bedel |
|
| 78 |
General |
freight charge for cargo n.
|
navlun |
|
| 79 |
General |
charge n.
|
saldırı |
|
| 80 |
General |
charge n.
|
nezaret |
|
|
|
| 81 |
General |
service charge n.
|
hizmet masrafı |
|
| 82 |
General |
charge n.
|
yükümlülük |
|
| 83 |
General |
charge n.
|
bakım |
|
| 84 |
General |
charge n.
|
talep |
|
| 85 |
General |
charge n.
|
masraf |
|
| 86 |
General |
shipping charge n.
|
nakliye ücreti |
|
| 87 |
General |
charge n.
|
hapis |
|
| 88 |
General |
charge n.
|
hesap kesim |
|
| 89 |
General |
charge n.
|
top |
|
| 90 |
General |
charge n.
|
hamule |
|
| 91 |
General |
charge n.
|
doz |
|
| 92 |
General |
cover charge n.
|
servis ücreti |
|
| 93 |
General |
charge n.
|
amir |
|
| 94 |
General |
subscription charge n.
|
abone ücreti |
|
| 95 |
General |
cancellation charge n.
|
iptal masrafı |
|
| 96 |
General |
charge n.
|
doluluk miktarı |
|
| 97 |
General |
service charge n.
|
garsoniye |
|
| 98 |
General |
shipping charge n.
|
navlun |
|
| 99 |
General |
fixed charge n.
|
sabit bedel |
|
| 100 |
General |
charge n.
|
ipotek |
|
| 101 |
General |
charge n.
|
fiyat |
|
| 102 |
General |
shipping charge n.
|
nakliye |
|
| 103 |
General |
night charge n.
|
(telefonda) gece tarifesi |
|
| 104 |
General |
charge n.
|
doldurma |
|
| 105 |
General |
charge n.
|
itham |
|
| 106 |
General |
charge n.
|
külfet |
|
| 107 |
General |
charge n.
|
yükleme |
|
| 108 |
General |
charge account n.
|
veresiye hesabı |
|
| 109 |
General |
charge sale n.
|
veresiye satış |
|
| 110 |
General |
charge n.
|
vergi |
|
| 111 |
General |
charge n.
|
yönerge |
|
| 112 |
General |
charge n.
|
talimat |
|
| 113 |
General |
charge d'affaires n.
|
maslahatgüzar |
|
| 114 |
General |
charge n.
|
mükellefiyet |
|
| 115 |
General |
reverse charge call n.
|
ödemeli arama |
|
| 116 |
General |
shipping charge n.
|
nakliye masrafı |
|
| 117 |
General |
free charge n.
|
serbest yük |
|
| 118 |
General |
call charge n.
|
arama ücreti |
|
| 119 |
General |
engineer in charge n.
|
sorumlu mühendis |
|
| 120 |
General |
extra charge n.
|
ek ücret |
|
| 121 |
General |
employee in charge n.
|
görevli personel |
|
| 122 |
General |
notary charge n.
|
noter masrafı |
|
| 123 |
General |
monthly use charge n.
|
aylık kullanım ücreti |
|
| 124 |
General |
monthly use charge n.
|
aylık kullanım bedeli |
|
| 125 |
General |
driver in charge n.
|
kaptan şoför |
|
| 126 |
General |
boost charge n.
|
hızlı dolum |
|
| 127 |
General |
charge hand n.
|
ekip şefi |
|
| 128 |
General |
explosive charge n.
|
patlama yükü |
|
| 129 |
General |
charge-hand n.
|
kalfa |
|
| 130 |
General |
charge n.
|
paha |
|
| 131 |
General |
quick charge n.
|
çabuk şarj |
|
| 132 |
General |
quick charge n.
|
hızlı şarj |
|
| 133 |
General |
charge n.
|
mesuliyet |
|
| 134 |
General |
charge n.
|
zorunluluk |
|
| 135 |
General |
charge n.
|
hesaba kaydetme |
|
| 136 |
General |
charge n.
|
geçirme |
|
| 137 |
General |
charge n.
|
vecibe |
|
| 138 |
General |
call charge n.
|
görüşme ücreti |
|
| 139 |
General |
call toll charge n.
|
görüşme ücreti |
|
| 140 |
General |
call charge n.
|
konuşma ücreti |
|
| 141 |
General |
call toll charge n.
|
konuşma ücreti |
|
| 142 |
General |
reverse charge n.
|
karşı ödemeli |
|
| 143 |
General |
reverse charge n.
|
karşıdan ödemeli |
|
| 144 |
General |
reverse charge n.
|
karşı taraf ödemeli |
|
| 145 |
General |
charge plate n.
|
kredi kartı |
|
| 146 |
General |
special agent in charge of the investigation n.
|
soruşturmadan sorumlu özel ajan |
|
| 147 |
General |
cavalry charge n.
|
süvari hücumu |
|
| 148 |
General |
the man in charge n.
|
görevli |
|
| 149 |
General |
processing charge n.
|
işlem ücreti |
|
| 150 |
General |
charge n.
|
akın |
|
| 151 |
General |
nurse in charge n.
|
görevli hemşire |
|
| 152 |
General |
charge sheet n.
|
karakol kayıt defteri |
|
| 153 |
General |
charge nurse n.
|
başhemşire |
|
| 154 |
General |
charge account n.
|
kredi kartı hesabı |
|
| 155 |
General |
depth charge n.
|
sualtı bombası |
|
| 156 |
General |
person in charge of the organization/event n.
|
organizasyon sorumlusu |
|
| 157 |
General |
charge n.
|
tek seferde ateşlenen patlayıcı miktarı |
|
| 158 |
General |
the man in charge n.
|
yetkili |
|
| 159 |
General |
the man in charge n.
|
yetkili kişi |
|
| 160 |
General |
the man in charge n.
|
kontrolün onda olduğu kişi |
|
| 161 |
General |
toll charge n.
|
(otoyol/köprü) geçiş ücreti |
|
| 162 |
General |
charge n.
|
hücum emri |
|
| 163 |
General |
charge n.
|
bir arma levhası üzerinde yer alan figür |
|
| 164 |
General |
charge n.
|
bir atışta kullanılan patlayıcı |
|
| 165 |
General |
charge n.
|
hizmet |
|
| 166 |
General |
charge n.
|
öğüt |
|
| 167 |
General |
charge n.
|
nasihat |
|
| 168 |
General |
charge n.
|
duruşma bitiminde hakimin jüriye verdiği talimat |
|
| 169 |
General |
charge n.
|
hücum işareti |
|
| 170 |
General |
charge n.
|
arma işareti |
|
| 171 |
General |
distribution of charge n.
|
yük dağılımı |
|
| 172 |
General |
installation charge n.
|
kurulum ücreti |
|
| 173 |
General |
installation charge n.
|
montaj ücreti |
|
| 174 |
General |
be in charge v.
|
bakmak |
|
| 175 |
General |
make good one's charge v.
|
iddiasını kanıtlamak |
|
| 176 |
General |
take charge v.
|
idareyi ele geçirmek |
|
| 177 |
General |
be in charge of v.
|
bakmak |
|
| 178 |
General |
take somebody in charge v.
|
gözaltına almak |
|
| 179 |
General |
charge v.
|
geçirmek |
|
| 180 |
General |
charge v.
|
emretmek |
|
| 181 |
General |
be in one's charge v.
|
sorumluluğu altında olmak |
|
| 182 |
General |
be in charge of v.
|
başında olmak |
|
| 183 |
General |
take charge v.
|
idareyi almak |
|
| 184 |
General |
load with a charge v.
|
görev yüklemek |
|
| 185 |
General |
charge v.
|
üzerine atmak |
|
| 186 |
General |
charge v.
|
borçlandırmak |
|
| 187 |
General |
reverse charge v.
|
ödemeli telefon görüşmesi yapmak |
|
| 188 |
General |
charge v.
|
cezası kesinleşmek |
|
| 189 |
General |
be in charge of v.
|
sorumlusu olmak |
|
| 190 |
General |
charge v.
|
tembihlemek |
|
| 191 |
General |
charge v.
|
aydınlatmak |
|
| 192 |
General |
take charge in v.
|
görev almak |
|
| 193 |
General |
charge v.
|
başına sarmak |
|
| 194 |
General |
take in charge v.
|
görev almak |
|
| 195 |
General |
charge v.
|
sorumlu tutmak |
|
| 196 |
General |
press a charge v.
|
dava açmak |
|
| 197 |
General |
charge somebody with something v.
|
suçlamak |
|
| 198 |
General |
charge v.
|
kredi kartından almak |
|
| 199 |
General |
charge v.
|
geçirmek (bir masrafı birinin hesabına) |
|
| 200 |
General |
take charge v.
|
hükmetmeye başlamak |
|
| 201 |
General |
charge expense v.
|
masraf yüklemek |
|
| 202 |
General |
give in charge v.
|
işi kabul etmek |
|
| 203 |
General |
charge with v.
|
bir işin veya görevin yürütülmesinden sorumlu olmak |
|
| 204 |
General |
charge v.
|
cezalandırmak |
|
| 205 |
General |
be in charge of v.
|
sorumlu olmak |
|
| 206 |
General |
charge v.
|
kondurmak |
|
| 207 |
General |
take somebody in charge v.
|
tutuklamak |
|
| 208 |
General |
be in charge v.
|
başkanlık yapmak |
|
| 209 |
General |
take in charge v.
|
yüklenmek |
|
| 210 |
General |
reverse the charge v.
|
ödemeli telefon görüşmesi yapmak |
|
| 211 |
General |
be in charge v.
|
sorumlusu olmak |
|
| 212 |
General |
charge v.
|
bilgi vermek |
|
| 213 |
General |
charge v.
|
vazifelendirmek |
|
| 214 |
General |
take in charge v.
|
üstlenmek |
|
| 215 |
General |
charge v.
|
uyarmak |
|
| 216 |
General |
be under someone's charge v.
|
sorumluluğu altında olmak |
|
| 217 |
General |
charge interest v.
|
faiz almak |
|
| 218 |
General |
charge somebody v.
|
suçlamak |
|
| 219 |
General |
charge v.
|
taarruza geçmek |
|
| 220 |
General |
charge v.
|
doyurmak |
|
| 221 |
General |
charge off v.
|
kayıttan silmek |
|
| 222 |
General |
charge goods to one's account v.
|
veresiye alınan malları hesaba kaydetmek |
|
| 223 |
General |
be a charge on somebody v.
|
yük olmak |
|
| 224 |
General |
make a reverse charge call v.
|
ödemeli arama yapmak |
|
| 225 |
General |
charge v.
|
yüklemek (enerji) |
|
| 226 |
General |
add labour charge v.
|
(ücrete) işçilik eklemek |
|
| 227 |
General |
include labour charge v.
|
(ücrete) işçilik eklemek |
|
| 228 |
General |
charge somebody with duty v.
|
görev vermek |
|
| 229 |
General |
pay charge v.
|
ücret ödemek |
|
| 230 |
General |
have a charge of v.
|
koruması altına almak |
|
| 231 |
General |
charge a fee v.
|
ücretlendirmek |
|
| 232 |
General |
charge fee v.
|
ücretlendirmek |
|
| 233 |
General |
enter free of charge v.
|
ücretsiz girmek |
|
| 234 |
General |
charge a fee v.
|
ücret talep etmek |
|
| 235 |
General |
charge a fee v.
|
ücret uygulamak |
|
| 236 |
General |
charge (someone) with v.
|
ile görevlendirmek |
|
| 237 |
General |
charge it to one's account v.
|
hesaba yazmak |
|
| 238 |
General |
charge into churn v.
|
koşarken bir şeye çarpmak |
|
| 239 |
General |
over-charge v.
|
fazla yüklemek |
|
| 240 |
General |
charge v.
|
iş vermek |
|
| 241 |
General |
lay to one's charge v.
|
(suç vb) birisinin üzerine yüklemek |
|
| 242 |
General |
charge with v.
|
(bir şeyle) görevlendirmek |
|
| 243 |
General |
charge with v.
|
(bir şeyle) suçlamak |
|
| 244 |
General |
speak to someone in charge v.
|
bir yetkiliyle görüşmek |
|
| 245 |
General |
speak to someone in charge v.
|
yetkiliyle konuşmak |
|
| 246 |
General |
speak to someone in charge v.
|
bir yetkiliyle konuşmak |
|
| 247 |
General |
charge the amount forward v.
|
bedelini ödemeli olarak tahsil etmek |
|
| 248 |
General |
cover the charge v.
|
ücreti karşılamak |
|
| 249 |
General |
afford the charge v.
|
ücreti karşılamak |
|
| 250 |
General |
charge someone with v.
|
hakkında suçlamada bulunmak |
|
| 251 |
General |
bring a charge against someone v.
|
yasal işlem başlatmak |
|
| 252 |
General |
charge the phone v.
|
telefon şarj etmek |
|
| 253 |
General |
charge from behind v.
|
arkadan saldırmak |
|
| 254 |
General |
be in charge of a business v.
|
bir işten sorumlu olmak |
|
| 255 |
General |
be put in charge of a newly-formed investigative unit v.
|
yeni kurulmuş bir araştırma biriminin başına getirilmek |
|
| 256 |
General |
talk to someone in charge v.
|
bir yetkiliyle görüşmek |
|
| 257 |
General |
speak to someone in charge v.
|
yetkiliyle görüşmek |
|
| 258 |
General |
talk to someone in charge v.
|
yetkiliyle görüşmek |
|
| 259 |
General |
charge the phone v.
|
telefonu şarj etmek |
|
| 260 |
General |
speak to someone in charge v.
|
yetkili personel ile görüşmek |
|
| 261 |
General |
charge a fee v.
|
harç almak |
|
| 262 |
General |
charge admission fee v.
|
giriş ücreti almak |
|
| 263 |
General |
charge entrance fee v.
|
giriş ücreti almak |
|
| 264 |
General |
reverse the charge v.
|
ödemeli aramak |
|
| 265 |
General |
reverse the charge v.
|
ödemeli arama yapmak |
|
| 266 |
General |
charge v.
|
ücretlendirmek |
|
| 267 |
General |
beat a charge v.
|
cezadan kurtulmak |
|
| 268 |
General |
leave someone in charge v.
|
birini görevlendirmek |
|
| 269 |
General |
take charge v.
|
yönetimi ele geçirmek |
|
| 270 |
General |
charge v.
|
heyecanlandırmak |
|
| 271 |
General |
charge v.
|
canlandırmak |
|
| 272 |
General |
charge v.
|
arma yerleştirmek |
|
| 273 |
General |
charge v.
|
mesul tutmak |
|
| 274 |
General |
charge v.
|
borçlu saymak |
|
| 275 |
General |
charge v.
|
görev vermek |
|
| 276 |
General |
charge v.
|
para/ücret istemek |
|
| 277 |
General |
charge v.
|
hesaba kaydetmek |
|
| 278 |
General |
charge v.
|
masraf yazmak |
|
| 279 |
General |
charge v.
|
hamle yapmak |
|
| 280 |
General |
charge v.
|
üstüne atılmak |
|
| 281 |
General |
fasten a charge upon v.
|
suçunu sabit görmek |
|
| 282 |
General |
fasten a charge upon v.
|
suçlu bulup cezaya çarptırmak |
|
| 283 |
General |
charge v.
|
yükümlendirmek |
|
| 284 |
General |
double-charge v.
|
fazla fiyat yükseltmek |
|
| 285 |
General |
double-charge v.
|
abartmak |
|
| 286 |
General |
put (phone) on to charge v.
|
şarja takmak |
|
| 287 |
General |
put (phone) on to charge v.
|
şarja koymak |
|
| 288 |
General |
in charge adj.
|
idare etmekte |
|
| 289 |
General |
in charge adj.
|
sorumlu kimse |
|
| 290 |
General |
in charge adj.
|
amir |
|
| 291 |
General |
in charge adj.
|
vazifede |
|
| 292 |
General |
without charge adj.
|
bedelsiz |
|
| 293 |
General |
in charge adj.
|
vazifeli |
|
| 294 |
General |
no charge adj.
|
masrafsız |
|
| 295 |
General |
reverse charge adj.
|
ödemeli |
|
| 296 |
General |
take-charge adj.
|
inisiyatif alan |
|
| 297 |
General |
in charge of a nurse adv.
|
hemşire nezareti altında |
|
| 298 |
General |
at a charge of adv.
|
masrafla |
|
| 299 |
General |
at a charge of adv.
|
ücretle giderle |
|
| 300 |
General |
free of charge adv.
|
hiçbir ücret talep etmeden |
|
| 301 |
General |
at a charge of adv.
|
giderle |
|
| 302 |
General |
at a charge of adv.
|
ücretle |
|
| 303 |
General |
in his charge adv.
|
sorumluluğunda |
|
| 304 |
General |
free of charge adv.
|
bila ücret |
|
| 305 |
General |
free of charge adv.
|
ücretsiz biçimde |
|
| 306 |
General |
in charge of prep.
|
yetkisiyle |
|
| 307 |
General |
in the charge of prep.
|
himayesinde |
|
| 308 |
General |
in the charge of prep.
|
bakımı altında |
|
| 309 |
General |
in the charge of prep.
|
bakımında |
|
| 310 |
General |
in the charge of prep.
|
sorumluluğunda |
|
| 311 |
General |
oic (officer in charge) abrev.
|
görevli subay |
|
| 312 |
General |
oic (officer in charge) abrev.
|
sorumlu subay |
|
| Phrasals |
|
| 313 |
Phrasals |
charge down n.
|
(ragbide) blok yapma |
|
| 314 |
Phrasals |
charge (something) off as (something) v.
|
masraf/zarar olarak kaydetmek |
|
| 315 |
Phrasals |
charge something off as something v.
|
masraf/zarar olarak kaydetmek |
|
| 316 |
Phrasals |
charge (something) off as (something) v.
|
vergiden düşmek |
|
| 317 |
Phrasals |
charge something off as something v.
|
vergiden düşmek |
|
| 318 |
Phrasals |
charge (something) off as (something) v.
|
olarak hesaplamak |
|
| 319 |
Phrasals |
charge something off as something v.
|
olarak hesaplamak |
|
| 320 |
Phrasals |
charge (something) (up) to (something) v.
|
belli bir hesaptan veya kredi kartından ödemek/harcamak |
|
| 321 |
Phrasals |
charge (something) (up) to (something) v.
|
bir ödemeyi şirketin vs. hesabına yazmak |
|
| 322 |
Phrasals |
charge (something) (up) to (something) v.
|
bir ödemeyi belli bir hesaba yazmak |
|
| 323 |
Phrasals |
charge something up to someone or something v.
|
belli bir hesaptan veya kredi kartından ödemek/harcamak |
|
| 324 |
Phrasals |
charge something up to someone or something v.
|
bir ödemeyi şirketin vs. hesabına yazmak |
|
| 325 |
Phrasals |
charge something up to someone or something v.
|
bir ödemeyi belli bir hesaba yazmak |
|
| 326 |
Phrasals |
charge something up v.
|
belli bir hesaptan veya kredi kartından ödemek/harcamak |
|
| 327 |
Phrasals |
charge something up v.
|
bir ödemeyi şirketin vs. hesabına yazmak |
|
| 328 |
Phrasals |
charge something up v.
|
bir ödemeyi belli bir hesaba yazmak |
|
| 329 |
Phrasals |
charge something against something v.
|
belli bir hesaptan veya kredi kartından ödemek/harcamak |
|
| 330 |
Phrasals |
charge something against something v.
|
bir ödemeyi şirketin vs. hesabına yazmak |
|
| 331 |
Phrasals |
charge something against something v.
|
bir ödemeyi belli bir hesaba yazmak |
|
| 332 |
Phrasals |
charge (something) for (something) v.
|
fiyat koymak |
|
| 333 |
Phrasals |
charge (something) for (something) v.
|
fiyat biçmek |
|
| 334 |
Phrasals |
charge (something) for (something) v.
|
fiyat vermek |
|
| 335 |
Phrasals |
charge (something) for (something) v.
|
(bir ürün veya hizmet için) … kadar para almak |
|
| 336 |
Phrasals |
charge (something) for (something) v.
|
(bir ürününü veya hizmetin) fiyatı … kadar olmak |
|
| 337 |
Phrasals |
charge something off as something v.
|
vergiden düşmek |
|
| 338 |
Phrasals |
charge something off as something v.
|
masraf olarak kaydetmek |
|
| 339 |
Phrasals |
charge something off as something v.
|
zarar olarak kaydetmek |
|
| 340 |
Phrasals |
charge (something) on (something) v.
|
kredi kartıyla ödemek |
|
| 341 |
Phrasals |
charge (something) on (something) v.
|
kredi kartından ödemek |
|
| 342 |
Phrasals |
charge (something) on (something) v.
|
belli bir hesaptan ödemek |
|
| 343 |
Phrasals |
charge something on something v.
|
kredi kartıyla ödemek |
|
| 344 |
Phrasals |
charge something on something v.
|
kredi kartından ödemek |
|
| 345 |
Phrasals |
charge something on something v.
|
belli bir hesaptan ödemek |
|
| 346 |
Phrasals |
charge something on something v.
|
faiziyle ödemek |
|
| 347 |
Phrasals |
charge something on something v.
|
faiz bindirmek |
|
| 348 |
Phrasals |
charge something on something v.
|
gecikme faiziyle ödemek |
|
| 349 |
Phrasals |
charge something on something v.
|
gecikme faizi bindirmek |
|
| 350 |
Phrasals |
charge something on something v.
|
gecikme zammıyla ödemek |
|
| 351 |
Phrasals |
charge something on something v.
|
gecikme zammı bindirmek |
|
| 352 |
Phrasals |
charge something on something v.
|
gecikme cezasıyla ödemek |
|
| 353 |
Phrasals |
charge something on something v.
|
gecikme cezası bindirmek |
|
| 354 |
Phrasals |
charge at (someone or something) v.
|
(birine veya bir şeye) saldırmak |
|
| 355 |
Phrasals |
charge at (someone or something) v.
|
(birine veya bir şeye) doğru hamle/atak yapmak |
|
| 356 |
Phrasals |
charge at (someone or something) v.
|
(birine veya bir şeye) hücum etmek |
|
| 357 |
Phrasals |
charge down v.
|
pili/aküsü bitmek |
|
| 358 |
Phrasals |
charge down v.
|
şarjı bitmek |
|
| 359 |
Phrasals |
charge down v.
|
golü önlemek |
|
| 360 |
Phrasals |
charge down v.
|
gole giden topu vücuduyla durdurmak/kesmek |
|
| 361 |
Phrasals |
charge down v.
|
golü önleme |
|
| 362 |
Phrasals |
charge down v.
|
gole giden topu vücuduyla durdurma/kesme |
|
| 363 |
Phrasals |
charge down on (someone or something) v.
|
(birine veya bir şeye) saldırmak |
|
| 364 |
Phrasals |
charge down on (someone or something) v.
|
(birine veya bir şeye) doğru hamle/atak yapmak |
|
| 365 |
Phrasals |
charge down on (someone or something) v.
|
(birine veya bir şeye) hücum etmek |
|
| 366 |
Phrasals |
charge down on (someone or something) v.
|
(birine veya bir şeye) doğru yıldırım gibi yaklaşmak |
|
| 367 |
Phrasals |
charge down on (someone or something) v.
|
(birine veya bir şeye) doğru hızla yaklaşmak |
|
| 368 |
Phrasals |
charge down on (someone or something) v.
|
(birine veya bir şeye) doğru atağa geçmek |
|
| 369 |
Phrasals |
charge in v.
|
aceleyle içeri girmek |
|
| 370 |
Phrasals |
charge in v.
|
hızla içeri dalmak |
|
| 371 |
Phrasals |
charge in v.
|
çılgınlar gibi koşarak içeri girmek |
|
| 372 |
Phrasals |
charge into v.
|
aceleyle içeri girmek |
|
| 373 |
Phrasals |
charge into v.
|
hızla içeri dalmak |
|
| 374 |
Phrasals |
charge into v.
|
çılgınlar gibi koşarak içeri girmek |
|
| 375 |
Phrasals |
charge in (to some place) v.
|
aceleyle içeri girmek |
|
| 376 |
Phrasals |
charge in (to some place) v.
|
hızla içeri dalmak |
|
| 377 |
Phrasals |
charge in (to some place) v.
|
çılgınlar gibi koşarak içeri girmek |
|
| 378 |
Phrasals |
charge off v.
|
(bir yerden) aceleyle çıkmak |
|
| 379 |
Phrasals |
charge off v.
|
dışarı fırlamak |
|
| 380 |
Phrasals |
charge off v.
|
(bir yeri) terk edip hızla (başka bir yere) gitmek |
|
| 381 |
Phrasals |
charge off v.
|
belli bir hesaptan veya kredi kartından ödemek/harcamak |
|
| 382 |
Phrasals |
charge off v.
|
bir ödemeyi şirketin vs. hesabına yazmak |
|
| 383 |
Phrasals |
charge off v.
|
bir ödemeyi belli bir hesaba yazmak |
|
| 384 |
Phrasals |
charge off v.
|
tecrübesizliklerine, hastalığına vs. saymak |
|
| 385 |
Phrasals |
charge off v.
|
tecrübesizliklerine, hastalığına vs. vermek |
|
| 386 |
Phrasals |
charge off v.
|
tecrübesizliklerine, hastalığına vs. yormak |
|
| 387 |
Phrasals |
charge off v.
|
tecrübesizliklerine, hastalığına vs. atfetmek |
|
| 388 |
Phrasals |
charge out v.
|
bir yerden hızla çıkmak |
|
| 389 |
Phrasals |
charge up v.
|
galeyana getirmek |
|
| 390 |
Phrasals |
charge out v.
|
hızla gitmek |
|
| 391 |
Phrasals |
charge up v.
|
ilham vermek |
|
| 392 |
Phrasals |
charge up v.
|
kışkırtmak |
|
| 393 |
Phrasals |
charge something up v.
|
şarj etmek |
|
| 394 |
Phrasals |
charge down v.
|
şarjı azalmak |
|
| 395 |
Phrasals |
charge down v.
|
şarjı bitmek |
|
| 396 |
Phrasals |
charge down v.
|
(ragbide) blok yapmak |
|
| 397 |
Phrasals |
charge down on someone or something v.
|
birine veya bir şeye saldırmak |
|
| 398 |
Phrasals |
charge down on someone or something v.
|
birine veya bir şeye doğru hamle/atak yapmak |
|
| 399 |
Phrasals |
charge down on someone or something v.
|
birine veya bir şeye hücum etmek |
|
| 400 |
Phrasals |
charge down on someone or something v.
|
birine veya bir şeye doğru hızla yaklaşmak |
|
| 401 |
Phrasals |
charge down on someone or something v.
|
birinin veya bir şeyin üstüne dört nala koşmak |
|
| 402 |
Phrasals |
charge down on someone or something v.
|
birinin veya bir şeyin üstüne hızla sürmek |
|
| 403 |
Phrasals |
charge down on someone or something v.
|
birinin veya bir şeyin üstüne çullanmak |
|
| 404 |
Phrasals |
charge down on someone or something v.
|
birine veya bir şeye zincirden boşanmış gibi yaklaşmak/koşmak/saldırmak |
|
| 405 |
Phrasals |
charge (something) against (something) v.
|
(bir şeyi) belli bir hesaptan ödemek |
|
| 406 |
Phrasals |
charge (something) against (something) v.
|
(bir şeyi) bir hesaba borç yazmak |
|
| 407 |
Phrasals |
charge something against something v.
|
bir şeyi belli bir hesaptan ödemek |
|
| 408 |
Phrasals |
charge something against something v.
|
bir şeyi bir hesaba borç yazmak |
|
| 409 |
Phrasals |
charge (of someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) kontrolü |
|
| 410 |
Phrasals |
charge (of someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) yönetimi |
|
| 411 |
Phrasals |
charge (of someone or something) v.
|
(birinin/bir şeyin) sorumluluğu |
|
| 412 |
Phrasals |
charge someone or something (with) something v.
|
birine/bir şeye bir şeyi ödetmek |
|
| 413 |
Phrasals |
charge someone or something (with) something v.
|
birini/bir şeyi bir şeyle cezalandırmak |
|
| 414 |
Phrasals |
charge (one) with (something) v.
|
(birini bir şeyle) suçlamak |
|
| 415 |
Phrasals |
charge (one) with (something) v.
|
(birini bir şeyle) görevlendirmek |
|
| 416 |
Phrasals |
charge (something) (up) to (one) v.
|
(bir şeyi birine) ödetmek |
|
| 417 |
Phrasals |
charge (something) (up) to (one) v.
|
(bir şeyi birine) faturalandırmak |
|
| 418 |
Phrasals |
charge (something) (up) to (one) v.
|
(bir şeyi birinin) hesabından almak |
|
| 419 |
Phrasals |
charge (something) (up) to (one) v.
|
(bir şeyi birinin) hesabına yazmak/yazdırmak |
|
| 420 |
Phrasals |
charge against v.
|
sorumlu tutmak |
|
| 421 |
Phrasals |
charge against v.
|
üzerine suç yıkmak |
|
| 422 |
Phrasals |
charge at v.
|
-e saldırmak |
|
| 423 |
Phrasals |
charge at v.
|
-e doğru hamle/atak yapmak |
|
| 424 |
Phrasals |
charge at v.
|
-e hücum etmek |
|
| 425 |
Phrasals |
charge at v.
|
-e doğru hamle/atak yapmak |
|
| 426 |
Phrasals |
charge at v.
|
-e doğru yıldırım gibi yaklaşmak |
|
| 427 |
Phrasals |
charge at v.
|
-e doğru hızla yaklaşmak |
|
| 428 |
Phrasals |
charge down on v.
|
-e saldırmak |
|
| 429 |
Phrasals |
charge down on v.
|
-e doğru hamle/atak yapmak |
|
| 430 |
Phrasals |
charge down on v.
|
-e hücum etmek |
|
| 431 |
Phrasals |
charge down on v.
|
-e doğru hamle/atak yapmak |
|
| 432 |
Phrasals |
charge down on v.
|
-e doğru yıldırım gibi yaklaşmak |
|
| 433 |
Phrasals |
charge down on v.
|
-e doğru hızla yaklaşmak |
|
| 434 |
Phrasals |
charge for v.
|
fiyat koymak |
|
| 435 |
Phrasals |
charge for v.
|
fiyat biçmek |
|
| 436 |
Phrasals |
charge for v.
|
fiyat vermek |
|
| 437 |
Phrasals |
charge off as v.
|
olarak kaydetmek |
|
| 438 |
Phrasals |
charge off as v.
|
vergiden düşmek |
|
| 439 |
Phrasals |
charge off as v.
|
olarak hesaplamak |
|
| 440 |
Phrasals |
charge off as v.
|
masraf/zarar olarak kaydetmek |
|
| 441 |
Phrasals |
charge on v.
|
kredi kartıyla ödemek |
|
| 442 |
Phrasals |
charge on v.
|
kredi kartından ödemek |
|
| 443 |
Phrasals |
charge on v.
|
belli bir hesaptan ödemek |
|
| 444 |
Phrasals |
charge out (of some place) v.
|
(bir yerden) hızla çıkmak |
|
| 445 |
Phrasals |
charge out (of some place) v.
|
(bir yeren) hızla çıkıp gitmek |
|
| 446 |
Phrasals |
charge out (of some place) v.
|
(bir yerden) bir hışımla çıkmak |
|
| 447 |
Phrasals |
charge out (of some place) v.
|
(bir yerden) paldır küldür çıkıp gitmek |
|
| 448 |
Phrasals |
charge out (of some place) v.
|
(bir yerden) aceleyle çıkmak |
|
| 449 |
Phrasals |
charge someone with something v.
|
birini bir şeyle suçlamak |
|
| 450 |
Phrasals |
charge someone with something v.
|
birini bir şeyle itham etmek |
|
| 451 |
Phrasals |
charge someone with something v.
|
birinin üzerine bir suç atmak |
|
| 452 |
Phrasals |
charge someone with something v.
|
birini bir şeyden sorumlu tutmak |
|
| 453 |
Phrasals |
charge someone with something v.
|
birini bir şeyle görevlendirmek |
|
| 454 |
Phrasals |
charge someone with something v.
|
bir şeyin sorumluluğunu birine vermek |
|
| 455 |
Phrasals |
charge someone with something v.
|
birine bir şey yapmasını buyurmak/emretmek |
|
| 456 |
Phrasals |
charge someone with something v.
|
birinden bir şey yapmasını istemek |
|
| Phrases |
|
| 457 |
Phrases |
free of charge (foc) expr.
|
ücretsiz |
|
| 458 |
Phrases |
in charge of (something) expr.
|
(bir şeyden) sorumlu |
|
| 459 |
Phrases |
in charge of (something) expr.
|
(bir şey) yetkilisi |
|
| 460 |
Phrases |
in charge of (something) expr.
|
(bir şeyi) kontrol eden/yürüten |
|
| 461 |
Phrases |
in the charge of (someone) expr.
|
(birinin) sorumluluğunda |
|
| 462 |
Phrases |
in the charge of (someone) expr.
|
(birinin) bakımı altında |
|
| 463 |
Phrases |
in the charge of (someone) expr.
|
(birinin) himayesinde |
|
| 464 |
Phrases |
in the charge of (someone) expr.
|
(birinin) bakımında |
|
| 465 |
Phrases |
in the charge of (someone) expr.
|
(birine) emanet |
|
| Colloquial |
|
| 466 |
Colloquial |
charge n.
|
heyecan hissi |
|
| 467 |
Colloquial |
charge n.
|
heyecan |
|
| 468 |
Colloquial |
turbo-charge v.
|
ekstra efor sarf etmek |
|
| 469 |
Colloquial |
turbo-charge v.
|
hızlandırmak |
|
| 470 |
Colloquial |
put someone in charge v.
|
birini görevlendirmek |
|
| 471 |
Colloquial |
at my charge expr.
|
masraflar bana ait olmak üzere |
|
| 472 |
Colloquial |
cash or charge? expr.
|
nakit mi kredi kartı mı? |
|
| 473 |
Colloquial |
at own charge expr.
|
kendi hesabına |
|
| Idioms |
|
| 474 |
Idioms |
dynamite charge n.
|
jüri üyeleri karar çoğunluğunu sağlayamadıklarında hakimin veya yargıtayın onları bir karar vermeye yönlendirmesi |
|
| 475 |
Idioms |
dynamite charge n.
|
hakim talimatı |
|
| 476 |
Idioms |
dynamite charge n.
|
yargıç tavsiyesi |
|
| 477 |
Idioms |
dynamite charge n.
|
yargıtay talimatı |
|
| 478 |
Idioms |
dynamite charge n.
|
temyiz mahkemesi tavsiyesi |
|
| 479 |
Idioms |
sound the charge v.
|
saldırı için sinyal vermek |
|
| 480 |
Idioms |
charge the earth v.
|
dünya kadar para ödemek |
|
| 481 |
Idioms |
charge the earth v.
|
dünya kadar paraya mal olmak |
|
| 482 |
Idioms |
charge the earth v.
|
pahalıya mal olmak |
|
| 483 |
Idioms |
charge the earth v.
|
pahalıya gelmek |
|
| 484 |
Idioms |
charge the earth v.
|
pahalıya patlamak |
|
| 485 |
Idioms |
charge the earth v.
|
bir servet ödemek |
|
| 486 |
Idioms |
charge the earth v.
|
acayip bir rakam tutmak |
|
| 487 |
Idioms |
lay a charge v.
|
dava açmak |
|
| 488 |
Idioms |
lay a charge v.
|
mahkemeye vermek |
|
| 489 |
Idioms |
lay a charge v.
|
suç duyurusunda bulunmak |
|
| 490 |
Idioms |
leave (someone or something) in the charge of (someone) v.
|
birine emanet etmek |
|
| 491 |
Idioms |
leave (someone or something) in the charge of (someone) v.
|
birine emanet bırakmak |
|
| 492 |
Idioms |
leave (someone or something) in the charge of (someone) v.
|
birinin sorumluluğuna bırakmak |
|
| 493 |
Idioms |
leave (someone or something) in the charge of (someone) v.
|
ilgilenmesi için birine bırakmak |
|
| 494 |
Idioms |
leave (someone or something) in the charge of (someone) v.
|
(birine veya bir şeye) bakma işini birine bırakmak |
|
| 495 |
Idioms |
charge top dollar v.
|
çok para tutmak |
|
| 496 |
Idioms |
charge top dollar v.
|
dünya kadar tutmak |
|
| 497 |
Idioms |
charge top dollar v.
|
bir servet tutmak |
|
| 498 |
Idioms |
charge top dollar v.
|
en yüksek fiyata satmak |
|
| 499 |
Idioms |
place (someone or something) in the charge of (someone) v.
|
birine emanet etmek |
|
| 500 |
Idioms |
place (someone or something) in the charge of (someone) v.
|
birine emanet bırakmak |
|
