Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | düzensizlikler | irregularities n. | ||
When I had to learn English in school, at times I would bemoan all the irregularities and strange rules. Okulda İngilizce öğrenmek zorunda kaldığımda, bazen tüm düzensizliklerden ve garip kurallardan yakınırdım. More Sentences |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | düzensizlikler oluşturmak | ruffle v. |
Technical | ||
Technical | bina yüzeylerindeki termal düzensizlikler | thermal irregularities in building envelopes n. |
Technical | ısıl düzensizlikler | thermal irregularities n. |
Pharmaceutics | ||
Pharmaceutics | menstrüal düzensizlikler ve menopoz semptomlarının tedavisinde kullanılan bir östrojen | hexestrol n. |
Astronomy | ||
Astronomy | yerel düzensizlikler haricinde maddenin evrendeki dağılımının homojen ve izotropik olduğunu belirten bir ilke | cosmological principle n. |