evli - Turkish English Dictionary

evli

Meanings of "evli" in English Turkish Dictionary : 9 result(s)

Turkish English
Common Usage
evli married adj.
A regulation like that advocated in the report would end up discriminating against married heterosexual couples.
Raporda savunulduğu gibi bir düzenleme, evli heteroseksüel çiftlere karşı ayrımcılıkla sonuçlanacaktır.

More Sentences
General
evli married adj.
Secondly, neither partner may be married or in another non-marital partnership.
İkinci olarak, eşlerden hiçbiri evli ya da evlilik dışı başka bir birliktelik içinde olamaz.

More Sentences
evli wedded adj.
evli hitched adj.
evli connubial adj.
Speaking
evli wed adj.
Law
evli covert baron adj.
Archaic
evli handfast [obsolete] adj.
Slang
evli hooked adj.

Meanings of "evli" with other terms in English Turkish Dictionary : 180 result(s)

Turkish English
Common Usage
evli kadın married woman n.
Tom continued his relationship with that married woman.
Tom bu evli kadınla ilişkisini sürdürdü.

More Sentences
General
evli adam married man n.
The married men that Layla robbed were reluctant to report her because of the embarrassment.
Leyla'nın soyduğu evli adamlar, utançlarından onu ihbar etmekten çekiniyorlardı.

More Sentences
evli insanlar married people n.
Married people sometimes wish they were single.
Evli insanlar bazen bekar olmayı dilerler.

More Sentences
evli çiftler married couples n.
They fight like an old married couple.
Yaşlı evli çiftler gibi kavga ediyorlar.

More Sentences
(evli) bayan mrs n.
I now come to the heart of the recommendations of Mrs. Díez González' report.
Şimdi Bayan Díez González'in raporundaki tavsiyelerin özüne geliyorum.

More Sentences
evli bir adam a married man n.
I'm a married man.
Ben evli bir adamım.

More Sentences
evli bir kadın a married woman n.
Sami was having an affair with a married woman.
Sami evli bir kadınla ilişki yaşıyordu.

More Sentences
evli erkek married man n.
Harvard scientists have measured the amount of male hormone in the saliva of 58 single and married men with or without children.
Harvard'lı bilim adamları çocuklu ya da çocuksuz 58 bekar ve evli erkeğin tükürüğündeki erkeklik hormonu miktarını ölçtüler.

More Sentences
evli olmak be married v.
Tom told me you were married.
Tom bana evli olduğunu söyledi.

More Sentences
yeni evli recently married adj.
The Brown twins, both of whom got recently married, held a party.
Her ikisi de yenilerde evlenmiş olan Brown ikizleri bir parti düzenledi.

More Sentences
evli ve çocuklu married with children adj.
Tom is married with children.
Tom evli ve çocuklu.

More Sentences
biriyle evli married to someone adj.
Tom is married to someone else now.
Tom artık başka biriyle evli.

More Sentences
ile evli married to prep.
Tom is now married to John's ex-wife.
Tom şimdi John'un eski eşi ile evlidir.

More Sentences
ile (evli) to prep.
My brother is married to a lovely girl.
Kardeşim hoş bir kızla evli.

More Sentences
Colloquial
evli kalmak stay married v.
Tom and Mary have to stay married for the sake of the children.
Tom ve Mary çocukların iyiliği için evli kalmak zorundalar.

More Sentences
ile evli olmak marry to v.
I didn't realize that Tom was married to Mary.
Tom'un Mary ile evli olduğunu farketmedim.

More Sentences
Speaking
evli değiliz we're not married expr.
We're not married.
Evli değiliz.

More Sentences
evli misin? are you married? expr.
Are you married or are you single?
Evli misiniz yoksa bekar mısınız?

More Sentences
o evli mi? is he married? expr.
Is he married?
O evli mi?

More Sentences
o evli mi? is she married? expr.
Is she married?
O evli mi?

More Sentences
Chat Usage
evli misin? are you married? expr.
Are you married or are you single?
Evli misin yoksa bekar mısın?

More Sentences
Law
evli değil unmarried adj.
Why is Tom still unmarried?
Tom neden hâlâ evli değil?

More Sentences
evli olmayan unmarried adj.
Does 'family' include unmarried couples of whatever gender?
Aile' hangi cinsiyetten olursa olsun evli olmayan çiftleri de kapsıyor mu?

More Sentences
Common Usage
evli olmayan kadın miss n.
General
evli olmayan anneler unmarried mothers n.
evli kişi married person n.
evli bir çiftin ayrı yaşaması legal separation n.
orta yaşlı evli kadın (özellikle çocuğu olan) matron n.
evli kadın matron n.
evli olduğu kişiyi öldüren mariticide n.
yaşlı ve muhterem evli kadın matron n.
evli kadın senora n.
evli kadınlar married women n.
evli olmayan babalar unmarried fathers n.
evli kadın feme covert n.
evli olduğu kişiyi öldürme mariticide n.
evli çift married couple n.
birbirine bağlı yaşlı evli çift darby and joan n.
yeni evli çift newly-wed couple n.
evli olma connubiality n.
yeni evli çiftin süpürge üzerinden atlamasını içeren gelenek jumping the broom n.
evli olmayan kadın miss n.
evli kadın mrs n.
evli bir kadının kişisel mülkiyeti paraphernalia n.
yeni evli çiftlere tencere ve tavalarla yapılan alaycı serenat charivari n.
yeni evli kimse neogamist n.
evli olan iki kişi arasındaki bağ the bonds of holy matrimony n.
evli fransız kadın madame n.
yaşlı ve muhterem evli kadın maternal n.
yeni evli çiftin kadının ailesinin evinde yaşaması matrilocality n.
düğünde geline esas olarak eşlik eden evli veya dul kadın matron-of-honour n.
hintli kadınların evli olduklarını belirtmek için taktıkları kolye mangalsutra n.
evli kimse married n.
evli çiftlerin seks için geçici olarak eş değiştirmesi wife-swapping n.
avrupalı evli bir kadın için kullanılan ve saygı tabiri memsahib n.
bazı ngoni kabilelerindeki evli savaşçıların taktığı yapraklar ve hayvan tüyleriyle süslü kafa aksesuarı headring n.
yeni evli kimse honeymooner n.
evli olmayan kadınların soyadının önüne konulan bir nezaket unvanı mrs [obsolete] n.
evli olmayan kadınların soyadının önüne konulan bir nezaket unvanı mrs. [obsolete] n.
evli erkek husband n.
yeni evli çifte yapılan gürültülü serenat chivari n.
evli olmayıp çift gibi yaşayan iki kişiden her biri companion n.
evli olma connubialism n.
portekizli evli kadın senhora n.
brezilyalı evli kadın senhora n.
evli bir kadının aşığı sigisbeo n.
evli asil italyan kadın signora n.
evli olmayan kimse singleton [uk] n.
evli olunmayan partnerle birlikte yaşama cohabitation n.
aldatılan evli kadın cucquean n.
amerikan yerlisi ile evli beyaz adam squaw man n.
amerikan yerlisi ile evli beyaz erkek squaw man n.
amerikan yerlisi ile evli beyaz adam squawman n.
amerikan yerlisi ile evli beyaz erkek squawman n.
kariyer sahibi evli kadın superwoman n.
kendisiyle evli olmayan biriyle bir aşk ilişkisinde bulunmak have an affair with v.
ayrı olmak (evli ise) be divorced v.
yeni evli çifte tencere ve tavalarla alaycı serenat yapmak charivari v.
uygunsuz bir şekilde evli olmak misyoke v.
evli hanıma yakışır uxorial adj.
evli olmayan erkek wifeless adj.
yeni evli newlywed adj.
evli barklı married and having a family adj.
yeni evli just married adj.
iki evli bigamous adj.
biriyle evli wedded to someone adj.
biriyle evli wed to someone adj.
birbiriyle evli joined adj.
birbiriyle evli united adj.
evli kadına ait marital adj.
evli kadınla ilişkili marital adj.
evli (kadın) maritated adj.
yeni evli çiftlere yönelik bridally adj.
ebeveynleri evli olmayan misbegot adj.
Colloquial
evli bayan a married woman n.
evli kadın a married woman n.
evli bayan a married lady n.
evli kadın umfazi [south african] n.
çift gelirli çocuksuz evli çift dink n.
birlikte yaşamak (evli olmadan) live in v.
evli ve mutlu married and happy adj.
evli ve mutlu married and content adj.
hala evli misiniz? are you still riding the goat? expr.
Idioms
evli kadın autem mort [obsolete] n.
evli bir kadınla ilişkisi olan adam backdoor man n.
evli bir kadınla kaçamak yapan adam backdoor man n.
(özellikle evli olmayan iki insanın) hafta sonu kaçamağı dirty weekend n.
evli olmayan ana babadan dünyaya gelme wrong side of the blanket n.
evli olmayan ana babadan dünyaya gelmek be born on the wrong side of the blanket v.
sevgilisi/nişanlısı/çıktığı/evli olmak be spoken for v.
(biriyle) evli kalmak not leave (one's) side v.
(biriyle) evli olmadan beraber yaşamak be shacked up with (someone) v.
evli olmayan ana babadan dünyaya gelmiş on the wrong side of the blanket expr.
Speaking
artık evli değiliz we're not married anymore n.
artık evli değil she's not married anymore expr.
bekar mısın evli misin? are you single or married? expr.
ben evli erkeklerle takılmam I don't do married guys expr.
bekar mısınız evli misiniz? are you single or married? expr.
beni öpemeyeceğini çünkü evli olduğunu söyledi he said he could not kiss me because he's married expr.
eğer evli olmasaydım if I weren't married expr.
evli ve üç çocukluyum I'm married with three kids expr.
evli misiniz? are you married? expr.
evli ve üç çocukluyum I'm married with three children expr.
evli olduğumu hatırlatmama gerek var mı? need I remind you that I am married? expr.
evli ve doğmak üzere olan bir çocuğu var he's married with a kid on the way expr.
evli değilim I'm not married expr.
o evli değildir she is not married expr.
o evli değildir he is not married expr.
siz evli misiniz? are you married? expr.
Chat Usage
evli misin bekar mısın are you married or single expr.
Trade/Economic
evli mükellefler married taxpayers n.
varlıklı, çocuksuz ve evli kimseler için tasarlanmış dinkie adj.
varlıklı, çocuksuz ve evli kimselere hitap eden dinkie adj.
Law
evli eşlerin arasını bozan üçüncü şahsa karşı açılan dava alienation of affection n.
aynı anda iki kişiyle evli olan kimse bigamist n.
evli bir çiftin ayrı yaşamasını hükmeden karar legal separation n.
evli bir çift gibi birlikte yaşama cohabitation n.
evli bir kadının aşığıyla kaçması elopement n.
evli bir kadının kocasından başka birisiyle kaçarak evini terketmesi elopement n.
evli kadının statüsü coverture n.
evli kadının kocasından ayrı olarak sahip olduğu mülk separate estate n.
evli çiftin kanuni ikametgahı matrimonial domicile n.
evli olmayan bir kadınla gayrimeşru cinsel ilişki stuprum n.
evli çiftlerin ayrı yaşama beyanları notarial separation n.
evli biri ile bekar birinin yaptığı zina single adultery n.
evli olmayan bir çiftin aynı çatı altında karı koca gibi yaşamaları lascivious cohabitation n.
evli bir çiftin ayrı yaşamasını hükmeden karar judicial separation n.
her ikisi de evli olan kadınla yapılan zina double adultery n.
kocasından ayrı yaşayan evli kadın grass widow n.
temelsiz bir evlilik işlemiyle evli bulunan kadın wife de facto n.
yasalara aykırı biçimde birden fazla kadınla evli adam cohab n.
zinada bir tarafın evli olması single adultery n.
evli bir kadının makul ve yeterli erzaka sahip olma hakkı wife's equity n.
(genellikle kadınlar için) evli olma covert-baron n.
iş kadını evli kadın feme sole trader n.
(kadın) evli ve kocasının koruması altında covert-baron adj.
Politics
kayserle evli kadın kaiserin n.
bir hidivle evli kadın khediva n.
Social Sciences
varlıklı, çocuksuz ve evli kimse dinkie n.
evli kadını sevme cicisbeism n.
topluluktaki tüm kadınların ve erkeklerin birbirleri ile evli olduğu sistem pantagamy n.
evli kızılderili erkek sannop n.
evli kızılderili erkek sannup n.
evli veya ilişki içinde olmayan unbonded adj.
History
evli aristokrat hanımların şövalye aşıkları cavalier servente n.
evli aristokrat hanımların şövalye aşıkları chevalier servant n.
evli aristokrat hanımların şövalye aşıkları cicisbeo n.
Religious
antik mezopotamya'da sarpanitu ile evli olan ana babil tanrısı baal merodach n.
antik mezopotamya'da sarpanitu ile evli olan ana babil tanrısı merodach n.
Latin
yasal olarak evli olan kadın ux n.
yasal olarak evli olan kadın uxor n.
Archaic
mevkii düşük evli kadın goody n.
Slang
birlikte yaşama (evli olmadan) shacking n.
(özellikle evli olmayan iki insanın) haftasonu kaçamağı a dirty weekend (brit) n.
evli çiftlerin seks için geçici olarak eş değiştirmesi wife swapping n.
evli olmayan ayrılmış çift arasındaki mal/kazanç paylaşımı palimony n.
birlikte yaşamak (evli olmadan) shack v.
ile evli olmadan beraber yaşamaya başlamak shack up with v.
evli değilken hamile kalmak be caught short v.
evli olmadan birlikte yaşayan shacked adj.