| English | Turkish | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | eyesight n. | görüş | ||
|
My eyesight is beginning to fail. Görüş yeteneğim bozulmaya başlıyor. More Sentences |
||||
| General | eyesight n. | görme duyusu | ||
|
He lost his eyesight. O, görme duyusunu kaybetti. More Sentences |
||||
| General | eyesight n. | görme yeteneği | ||
|
I have normal eyesight. Görme yeteneğim normaldir. More Sentences |
||||
| Optics | ||||
| Optics | eyesight n. | görme duyusu | ||
|
He lost his eyesight in the accident. Kazada görme duyusunu kaybetti. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | eyesight n. | görme gücü | ||
| General | eyesight n. | görüş uzaklığı | ||
| Automotive | ||||
| Automotive | eyesight n. | aysayt | ||
| English | Turkish | |||
|---|---|---|---|---|
| Medical | ||||
| Medical | poor eyesight n. | zayıf görüş | ||
|
Poor eyesight has some advantages, for example - it develops imagination. Zayıf görüşün bazı avantajları vardır, örneğin hayal gücünü geliştirir. More Sentences |
||||
| General | ||||
| General | one's eyesight deteriorate v. | gözü bozulmak | ||
| General | one's eyesight deteriorate v. | gözleri bozulmak | ||
| General | one's eyesight fail v. | gözleri bozulmak | ||
| General | one's eyesight fail v. | gözü bozulmak | ||
| Medical | ||||
| Medical | bad eyesight n. | bozuk görme | ||
| Medical | deterioration of eyesight n. | göz bozulması | ||
| Medical | bad eyesight n. | kötü görme | ||
