History

fırsatı

Meanings of "fırsatı" in English Turkish Dictionary : 1 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	fırsatı	room n.

Meanings of "fırsatı" with other terms in English Turkish Dictionary : 240 result(s)

	Category	Turkish	English
General
1	General	açılma fırsatı	outlet n.
2	General	pazar fırsatı	market opportunity n.
3	General	satış fırsatı	sales opportunity n.
4	General	hayatının fırsatı/şansı	chance of a lifetime n.
5	General	hayatının fırsatı	chance of a lifetime n.
6	General	birini görme ya da yaklaşma fırsatı ya da hakkı	access n.
7	General	kendini savunma fırsatı	audience n.
8	General	intikam alma fırsatı	vengeance n.
9	General	hapisten çıkma fırsatı	vent n.
10	General	bir şey yapma fırsatı	whack n.
11	General	hazine toplama fırsatı	harvest-home n.
12	General	fırsatı değerlendirme	haymaking n.
13	General	grup üyelerine samimi ve gayriresmi olarak tanışma fırsatı vermek için bir partide yapılan oyun, gösteri veya dans	mixer n.
14	General	(at) sürme fırsatı	mount n.
15	General	dokunma fırsatı	feel n.
16	General	konuşma fırsatı	inning n.
17	General	eyleme geçme fırsatı	inning n.
18	General	başarı fırsatı	inning n.
19	General	eylem kapsamı veya fırsatı	play n.
20	General	şerefini aklama fırsatı	satisfaction n.
21	General	konuşma fırsatı	say n.
22	General	özgürlük fırsatı	sea room n.
23	General	açık tartışma fırsatı	forum n.
24	General	fırsatı tepen kimse	sneak-cup n.
25	General	değerlendirmek (bir fırsatı vb)	benefit from an opportunity v.
26	General	fırsatı kaçırmak	miss an opportunity v.
27	General	fırsatı kaçırmak	miss the opportunity v.
28	General	fırsatı ganimet bilmek	seize the opportunity v.
29	General	değerlendirmek (bir fırsatı vb)	make use of an opportunity v.
30	General	fırsatı tepmek	miss the opportunity v.
31	General	fırsatı kaçırmak	miss opportunity v.
32	General	fırsatı değerlendirememek	miss an opportunity v.
33	General	fırsatı kaçırmak	let something go by the board v.
34	General	yeterince uyanık olmadığından fırsatı kaçırmak	be asleep at the switch v.
35	General	fırsatı değerlendirmek	use the opportunity v.
36	General	fırsatı kaçırmak	miss the boat v.
37	General	fırsatı değerlendirmek	use an opportunity v.
38	General	fırsatı değerlendirmek	make use of an opportunity v.
39	General	fırsatı kaçırmamak	seize the opportunity v.
40	General	fırsatı değerlendirmek	seize the opportunity v.
41	General	tanıma fırsatı yakalamak	get the chance to know somebody v.
42	General	tanıma fırsatı bulmak	get the chance to know somebody v.
43	General	tanıma fırsatı yakalamak	get the chance to meet somebody v.
44	General	tanıma fırsatı bulmak	have the chance to meet someone v.
45	General	tanıma fırsatı bulmak	get the chance to meet somebody v.
46	General	tanıma fırsatı yakalamak	have the chance to meet someone v.
47	General	tanıma fırsatı bulmak	have the chance to know someone v.
48	General	tanıma fırsatı yakalamak	have the chance to know someone v.
49	General	fırsatı değerlendirmek	welcome the opportunity v.
50	General	ayağına gelen fırsatı tepmemek	welcome the opportunity v.
51	General	fırsatı değerlendirememek	muff a chance v.
52	General	konuşma fırsatı bulmak	have the opportunity to speak v.
53	General	elindeki son fırsatı kaçırmak	miss one’s last opportunity v.
54	General	fırsatı değerlendirmek	utilize an opportunity v.
55	General	(genelde olumsuz) fırsatı kaçırmamak	(never/hardly) miss a trick v.
56	General	fırsatı kaçırmak	dally away v.
57	General	fırsatı değerlendirmek	avail (oneself) of v.
58	General	fırsatı elden kaçırmamak	take time by the forelock v.
59	General	her fırsatı değerlendirmek	mind one's chances v.
60	General	(bir olanağı, imkanı, fırsatı) umuma yaygınlaştırmak	democratize, democratise v.
61	General	(silahla) ateş etme fırsatı kollamak	hold fire v.
62	General	(fırsatı) tepmek	blow v.
63	General	sesini duyurma fırsatı elinden alınmış	disenfranchized adj.
64	General	sesini duyurma fırsatı elinden alınmış	disenfranchised adj.
65	General	özel bir gösteri fırsatı bulmadan	on the hoof adv.
Phrasals
66	Phrasals	fırsatı kaçırmak	throw away v.
67	Phrasals	(fırsatı) yakalamak	pick up v.
68	Phrasals	bir fırsatı değerlendirmek	cash in v.
69	Phrasals	fırsatı/şansı değerlendirmek	pounce at v.
70	Phrasals	bir fırsatı/şansı değerlendirmek	pounce on (something) v.
71	Phrasals	fırsatı/şansı değerlendirmek	pounce on v.
72	Phrasals	vakit kaybetmeden fırsatı değerlendirmek	jump on v.
73	Phrasals	güldüğü/dalga geçtiği/ciddi olmadığı için (bir fırsatı) kaybetmek	laugh out of v.
74	Phrasals	(fırsatı/şansı) değerlendirmek	pounce on (something) v.
Phrases
75	Phrases	köşeyi dönme fırsatı	a license to print money n.
76	Phrases	fırsat fırsatı çeker	those that have, get more expr.
77	Phrases	fırsat fırsatı çeker	those who have, get more expr.
Proverb
78	Proverb	fırsatı verirsen herkes çalar	opportunity makes a thief
79	Proverb	karşındaki aptalsa fırsatı değerlendireceksin	never give a sucker an even chance
80	Proverb	eline geçen fırsatı zamanında değerlendirmezsen elinden kayıp gider	a mill cannot grind with water that is past
81	Proverb	elindeki fırsatı değerlendirmeyen sonra gerektiğinde bir daha o fırsatı bulamayabilir	he that will not when he may, when he will he may have nay
Colloquial
82	Colloquial	üst lige çağrılma fırsatı	call-up n.
83	Colloquial	üst lige çıkma fırsatı	call-up n.
84	Colloquial	yakından tanıma fırsatı	opportunity to know better n.
85	Colloquial	yakından tanıma fırsatı	chance to know better n.
86	Colloquial	yakından tanıma fırsatı	opportunity to get closely acquainted with n.
87	Colloquial	yakından tanıma fırsatı	opportunity to get to know better n.
88	Colloquial	(birinin) son şansı/fırsatı	one shot in (one's) locker [old-fashioned] n.
89	Colloquial	üst lige çağrılma fırsatı	call-up n.
90	Colloquial	üst lige çıkma fırsatı	call-up n.
91	Colloquial	daha iyi tanıma fırsatı vermek	give someone a chance to get to know someone v.
92	Colloquial	fırsatı kaçırmak	do (one's) dash v.
93	Colloquial	fırsatı kaybetmek	do (one's) dash v.
94	Colloquial	bir şey için/bir şeyi yapmak için iyi bir fırsatı/şansı olmak	be well, ideally, better placed for something/to do something v.
95	Colloquial	fırsatı kaçırmak	blow it v.
96	Colloquial	fırsatı boşa harcamak	blow it v.
97	Colloquial	fırsatı tepmek	blow it v.
98	Colloquial	fırsatı kaçırmak	blow your chances v.
99	Colloquial	fırsatı boşa harcamak	blow your chances v.
100	Colloquial	bu fırsatı kullanın	use this opportunity expr.
101	Colloquial	fırsatı kaçırmaz	he/she doesn't miss a trick expr.
102	Colloquial	her fırsatı değerlendirir	he/she doesn't miss a trick expr.
Idioms
103	Idioms	yapma fırsatı	a kick at the can n.
104	Idioms	deneme fırsatı	a kick at the can n.
105	Idioms	başarma fırsatı	a kick at the can n.
106	Idioms	yapma fırsatı	a kick at the cat n.
107	Idioms	deneme fırsatı	a kick at the cat n.
108	Idioms	başarma fırsatı	a kick at the cat n.
109	Idioms	şansı/fırsatı/olasılığı binde bir olma	a chance in a million n.
110	Idioms	şansı/fırsatı/olasılığı binde bir olma	a one-in-a-million chance n.
111	Idioms	şansı/fırsatı/olasılığı binde bir olma	a one in a million chance n.
112	Idioms	büyüme fırsatı	growth opportunity n.
113	Idioms	hayatının fırsatı	once-in-a-lifetime opportunity n.
114	Idioms	hayatının fırsatı	once-in-a-lifetime chance n.
115	Idioms	kendini kanıtlayabilme fırsatı	a fair crack of the whip n.
116	Idioms	en iyiler arasında yer edinme şansı/fırsatı	room at the top n.
117	Idioms	en iyiler arasına katılma fırsatı	room at the top n.
118	Idioms	(bir şey) fırsatı	a whack at (something) n.
119	Idioms	kendini savunma fırsatı	(one's) day in court n.
120	Idioms	yaptıklarını/kendini açıklama fırsatı	(one's) day in court n.
121	Idioms	şikayetlerini dile getirme fırsatı	(one's) day in court n.
122	Idioms	(birinin) ilk kariyer fırsatı	(one's) start n.
123	Idioms	soluklanma/mola verme fırsatı	a breathing space n.
124	Idioms	kendini kanıtlayabilme fırsatı	a fair crack at something n.
125	Idioms	kendi yeteneğini deneme/gösterme fırsatı	a fair crack at something n.
126	Idioms	istediğini yapabilme özgürlüğü/fırsatı	a field day n.
127	Idioms	özgürce hareket edilebilme fırsatı	a field day n.
128	Idioms	istediği gibi davranma fırsatı/özgürlüğü	a field day n.
129	Idioms	(bir şeyi) yapma şansı/fırsatı	a shot at (something) n.
130	Idioms	(bir şeyi) deneme şansı/fırsatı	a shot at (something) n.
131	Idioms	soluklanma/mola verme fırsatı	breathing room n.
132	Idioms	fırsatı değerlendirmek	take time by the forelock v.
133	Idioms	bir sorunu çözme fırsatı yakalamak	catch a break v.
134	Idioms	bir sorunu çözme fırsatı yakalamak	get a break v.
135	Idioms	(bir şey yapma) fırsatı doğmak	see (one's) way (clear) to (doing something) v.
136	Idioms	fırsatı doğmak	see one's way to v.
137	Idioms	(bir şey yapma) fırsatı doğmak	see your way clear to do (or doing) something v.
138	Idioms	bir fırsatı değerlendirmek	cash in on opportunity v.
139	Idioms	fırsatı kaybetmek	let the chance slip by v.
140	Idioms	fırsatı yitirmek	let the chance slip by v.
141	Idioms	fırsatı elinden kaçırmak	let the chance slip by v.
142	Idioms	fırsatı tepmek	miss the boat v.
143	Idioms	fırsatı kaçırmak	miss the boat v.
144	Idioms	herkese aynı fırsatı vermek	level the playing field v.
145	Idioms	fırsatı olmak	get one's foot in the door v.
146	Idioms	konuşma/söyleme fırsatı bulmak	get a word in edgewise v.
147	Idioms	önündeki iki fırsatı da değerlendiremeyip başarısız olmak	be caught between two stools v.
148	Idioms	kendisini savunma fırsatı bulmak	have one's day in court v.
149	Idioms	kendisini savunma fırsatı bulmak	get one's day in court v.
150	Idioms	önündeki iki fırsatı da değerlendiremeyip başarısız olmak	fall between two stools v.
151	Idioms	sunulan fırsatı hiç düşünmeden kabul etmek	jump at the opportunity to do something v.
152	Idioms	sunulan fırsatı hiç düşünmeden kabul etmek	leap at the chance to do something v.
153	Idioms	sunulan fırsatı hiç düşünmeden kabul etmek	jump at the chance to do something v.
154	Idioms	sunulan fırsatı hiç düşünmeden kabul etmek	leap at the opportunity to do something v.
155	Idioms	(bir şeyde) ilk fırsatı yakalamak	get the first crack at (something) v.
156	Idioms	(bir şeyde) ilk fırsatı yakalamak	have (the) first crack at (something) v.
157	Idioms	(bir şeyde) ilk fırsatı yakalamak	want the first crack at (something) v.
158	Idioms	elindeki fırsatı kaçırmak	drop the ball v.
159	Idioms	bir fırsatı değerlendirmek	fill your boots v.
160	Idioms	(bir şeyi yapmada) ilk fırsatı elde etmek	get the first crack at (something) v.
161	Idioms	(bir şeyi yapmada) ilk fırsatı elde etmek	have (the) first crack at (something) v.
162	Idioms	(bir şeyi yapmada) ilk fırsatı istemek	want the first crack at (something) v.
163	Idioms	bir fırsatı/şansı kaçırmak	let slip away v.
164	Idioms	(bir şeyi) yapma fırsatı olmak	have occasion to (do something) v.
165	Idioms	(bir şey yapmak için) fırsatı kullanmak	take the occasion (to do something) v.
166	Idioms	(bir şey yapmak için) fırsatı kullanmak	take the occasion v.
167	Idioms	fırsatı değerlendirmek	make hay v.
168	Idioms	(bir fırsatı) kaçırmak	let slip by v.
169	Idioms	(bir fırsatı) elinden kaçırmak	let slip by v.
170	Idioms	(bir şeyde) ilk fırsatı/şansı yakalamak	take the first crack at (something) v.
171	Idioms	(bir şeyde) ilk fırsatı/şansı değerlendirmek	take the first crack at (something) v.
172	Idioms	yeterince uyanık olmadığından fırsatı kaçırmak	be sleeping at the switch v.
173	Idioms	yeterince uyanık olmadığından fırsatı kaçırmak	be sleeping at the wheel v.
174	Idioms	fırsatı kaçırmak	do your dash v.
175	Idioms	fırsatı kaybetmek	do your dash v.
176	Idioms	(birine bir şey yapma) fırsatı vermek	enable (one) to (do something) v.
177	Idioms	yapma fırsatı vermek	enable to do v.
178	Idioms	(bir kariyere) başlama/giriş şansı/fırsatı elde etmek	get (one's) start (in something) v.
179	Idioms	şansı/fırsatı olmak	get a look in [uk/australia] v.
180	Idioms	fırsatı olmak	get a foot in the door v.
181	Idioms	fırsatı olmak	get one's foot in the door v.
182	Idioms	fırsatı olmak	get a leg in the door v.
183	Idioms	fırsatı olmak	get one's leg in the door v.
184	Idioms	fırsatı olmak	get foot in the door v.
185	Idioms	birçok yedek/farklı planı/fırsatı olmak	have a lot of irons in the fire v.
186	Idioms	herkese aynı fırsatı vermek	level the field v.
187	Idioms	fırsatı kaçırmamak	make hay while the sun is shining v.
188	Idioms	fırsatı değerlendirmek	make hay while the sun is shining v.
189	Idioms	fırsatı kaçırmak	miss a trick v.
190	Idioms	fırsatı değerlendirmemek	miss a trick v.
191	Idioms	fırsatı kaçırmak	miss much v.
192	Idioms	fırsatı değerlendirmemek	miss much v.
193	Idioms	iş/kariyer fırsatı yaratmak	open a few doors v.
194	Idioms	(birine) iş/kariyer fırsatı yaratmak	open a few doors for (one) v.
195	Idioms	iş/kariyer fırsatı yaratmak	open some doors v.
196	Idioms	(biri) için iş/kariyer fırsatı yaratmak	open the door to (someone) v.
197	Idioms	bir şey yapma fırsatı doğmak	see your way to doing something v.
198	Idioms	(birinin) elindeki fırsatı ziyan etmek	crool someone's pitch v.
199	Idioms	önündeki iki fırsatı da değerlendiremeyip başarısız olmuş	caught between two stools adj.
200	Idioms	kendini geliştirme fırsatı kollayan	on the make adj.
201	Idioms	son fırsatı olma	at the last chance saloon adv.
202	Idioms	son fırsatı olma	(drinking) in the last chance saloon adv.
203	Idioms	fırsatı olsa	given half the chance expr.
204	Idioms	fırsatı olsa	given half a chance expr.
205	Idioms	o fırsatı teptin	that ship has sailed expr.
206	Idioms	(biri) fırsatı kaçırmaz	(one) doesn't miss a trick expr.
207	Idioms	(biri) hiçbir fırsatı kaçırmaz	(one) doesn't miss a trick expr.
208	Idioms	(biri) her fırsatı değerlendirir	(one) doesn't miss a trick expr.
209	Idioms	fırsatı olsa	given half a chance expr.
210	Idioms	fırsatı olsa	given half the chance expr.
211	Idioms	son fırsatı	in the last chance saloon expr.
Speaking
212	Speaking	hayatının fırsatı	the opportunity of a lifetime n.
213	Speaking	bu fırsatı kaçırmayacağım	I am not missing this opportunity expr.
214	Speaking	böyle bir fırsatı kaçıramazdım	I could not miss such a opportunity expr.
215	Speaking	her fırsatı değerlendirmelisin	you have to take every opportunity expr.
216	Speaking	onlara öğrenme fırsatı verilmemiş	they haven't been given the opportunity to learn expr.
217	Speaking	sakın bu fırsatı kaçırma	don't miss this chance expr.
218	Speaking	bu fırsatı kaçırma	don't miss this chance expr.
219	Speaking	bu fırsatı tepme	don't miss this chance expr.
Trade/Economic
220	Trade/Economic	düşüşlerden alım fırsatı	buy-on-the-dips opportunity n.
221	Trade/Economic	eşit istihdam fırsatı	equal employment opportunity n.
222	Trade/Economic	iş fırsatı	job opportunity n.
223	Trade/Economic	satış fırsatı	sale opportunity n.
224	Trade/Economic	eşit istihdam fırsatı	eeo (equal employment opportunity) n.
225	Trade/Economic	satış fırsatı	vent n.
226	Trade/Economic	satın alımı yatırım fırsatı sunan firma	low-hanging fruit n.
227	Trade/Economic	özel indirimli fiyatlarla satın alma fırsatı	sales event n.
228	Trade/Economic	özel indirimli fiyatlarla satın alma fırsatı	cut-rate sale n.
229	Trade/Economic	malı diğer alıcılar teklif yapmadan önce satın alma fırsatı	first refusal n.
Law
230	Law	mahkemeye çıkma fırsatı	day in court n.
Media
231	Media	hayatının/hayallerinin fırsatı	a dream ticket [uk] n.
Computer
232	Computer	fırsatı kaçırma korkusu	fear of missing out (fomo) n.
Telecom
233	Telecom	cevap fırsatı	respond opportunity n.
Medical
234	Medical	kaçırılmış aşılama fırsatı	missed opportunity for vaccination n.
Education
235	Education	eğitim kurumunun sağladığı eğitim fırsatı	offering n.
236	Education	eğitim kurumunun sağladığı çalışma fırsatı	offering n.
Literature
237	Literature	bir suça veya gizemli bir olaya dair bulguları sunup okuyucuya işin aslını çözme fırsatı veren ve son kısmında olayın iç yüzünü anlatan kurmaca yazın türü	mystery n.
238	Literature	yayınlanma fırsatı elde etmek	hit v.
Sport
239	Sport	(krikette) saha oyuncusunun elde ettiği vurucuyu dışarı atma fırsatı	chance n.
240	Sport	sportif yarışmada rakibin yaptığı hata sonucu ortaya çıkan sayı alma fırsatı	opening n.