Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | farkındalık | awareness n. | ||
The problems resulted in an awareness of what has to be done and done quickly. Sorunlar, yapılması ve hızla yapılması gerekenler konusunda bir farkındalık yarattı. More Sentences |
||||
General | farkındalık | mindfulness n. | ||
I have a mindfulness meditation practice. Farkındalık meditasyonu pratiğim var. More Sentences |
||||
General | farkındalık | consciousness n. | ||
The documentary is meant to raise consciousness about the plight of the poor. Belgesel, yoksulların içinde bulunduğu kötü durum hakkında farkındalık yaratmayı amaçlıyor. More Sentences |
||||
Politics | ||||
Politics | farkındalık | awareness n. | ||
These programmes promote peace through joint projects and awareness campaigns for tolerance and peace. Bu programlar, hoşgörü ve barış için ortak projeler ve farkındalık kampanyaları yoluyla barışı teşvik etmektedir. More Sentences |
||||
General | ||||
General | farkındalık | aliveness n. | ||
General | farkındalık | feeling n. | ||
Religious | ||||
Religious | farkındalık | sati n. |