göreceli - Turkish English Dictionary
History

göreceli



Meanings of "göreceli" in English Turkish Dictionary : 9 result(s)

Turkish English
Common Usage
göreceli relative adj.
General
göreceli relativistic adj.
göreceli notional adj.
göreceli relative adj.
göreceli comparative adj.
göreceli relevant adj.
Technical
göreceli relative adj.
Telecom
göreceli relative adj.
Food Engineering
göreceli relative adj.

Meanings of "göreceli" with other terms in English Turkish Dictionary : 111 result(s)

Turkish English
General
göreceli olma relativeness n.
göreceli kavram relative concept n.
göreceli önem relative importance n.
göreceli olarak büyük küme macroaggregate n.
bir ligdeki takımların göreceli rekabet durumunu ölçmek için kullanılan istatistiksel birim game n.
göreceli etki degree n.
göreceli konumları ve yükseklikleri bilinen nokta dizisi field control n.
algılanan göreceli avantaj perceived relative advantage n.
göreceli yön prospect n.
insana ait vücut yapısının ektomorfik, endomorfik ve mezomorfik bileşenlerin göreceli gelişimine göre sınıflandırılması somatotype n.
(bileşikteki) atom veya grupların göreceli konumlarını belirlemek orient v.
göreceli olarak küçük relatively small adj.
göreceli olarak büyük bir küme halinde olan macroaggregated adj.
göreceli olarak relatively adv.
göreceli konumu belirtmek için kullanılan hayali bir saate göre o’clock adv.
Idioms
göreceli değerlendirme eye of the beholder n.
Trade/Economic
artan göreceli maliyetler kanunu law of increasing relative costs n.
bir konuda sahip olunan göreceli zenginlik endowment n.
bir mal veya hizmetin alıcı ve satıcılarının göreceli olarak az sayıda bulunması fewness n.
çok sayıda telafi edici açık piyasa işlemlerine girişerek toplam rezerv düzeyinin göreceli olarak ufak bir miktarda değiştirilmesi süreci churning n.
göreceli gelir hipotezi relative income hypothesis n.
göreceli düşük masraflarla endüstriye girilebildiği durumlarda endüstrideki firma sayısı ne olursa olsun rekabetçi sonuçlara yaklaşılacağını savunan teori theory of contestable markets n.
göreceli gelir relative income n.
göreceli fiyat relative price n.
göreceli sıklık relative frequency n.
tatillerde de açık olan ve geç saatlere kadar açık bulunan, acil ihtiyaç maddeleri bulunduran, göreceli olarak yüksek fiyattan satış yapan bir tür perakendeci convenience store n.
ülkenin ticaret yapmakta olduğu göreceli mal fiyatlarında ortaya çıkan değişme terms-of-trade effect n.
Politics
göreceli demokrasi relative democracy n.
göreceli yoksunluk relative deprivation n.
Industry
(kağıt para) bir iş üzerinde çiçekli rozete benzeyen çeşitli eğri çizgiler oluşturmak için döner mandrel ve kesme noktası arasında dış merkezli göreceli hareket yaratmak için kullanılan bir torna aparatı rose engine n.
Technical
göreceli montaj robotu relative robotic assembler n.
göreceli adres relative address n.
göreceli kodlama relative coding n.
göreceli kod relative code n.
göreceli hareket relative motion n.
göreceli belirgin ad relative distinguished name n.
göreceli genleşme differential expansion n.
göreceli uzama relative expansion n.
göreceli hareket yapmayacak şekilde iki ya da daha fazla parçanın birbirine bağlanması positive locking n.
göreceli hareket yapmayacak şekilde iki ya da daha fazla parçanın birbirine bağlanması form-fitting n.
göreceli basınç relative pressure n.
göreceli frekans relative frequency n.
uzay ve zamanda göreceli boyut time and relative dimension in space (tardis) n.
yüzeysel sıçramanın göreceli yüksekliği relative height of hydraulic jump n.
(göreceli) risk oranı odds ratio n.
bitişik parçaların göreceli yer değişimlerinin aralarındaki mesafeye oranı shear n.
dinleyicinin kendi eşiğinin 40 desibel üzerinde şiddete sahip göreceli bir ses yüksekliği birimi sone n.
Computer
göreceli kod relative code n.
göreceli bağlaçlar relative links n.
göreceli yol adları relative path names n.
göreceli kodlama relative coding n.
göreceli adres relative address n.
göreceli kaydet relative record expr.
göreceli başvuruları kullan use relative references expr.
göreceli/mutlak olmasını gözardı et ignore relative/absolute expr.
Informatics
göreceli asal sayılar relatively prime numbers n.
Electric
göreceli olarak düşük seviyedeki elektromotor kuvvet lv abrev.
Construction
göreceli nem relative humidity n.
Aeronautic
uçağın üç ana ekseninin göreceli eğimi attitude n.
Marine
göreceli su derinliği relative water depth n.
göreceli kronman derinliği relative crown depth n.
göreceli kronman genişliği relative crown width n.
Medical
bir nesnenin x-ışınlarına ve diğer radyasyonlara karşı göreceli şeffaflığı radiodensity n.
bir nesnenin x-ışınlarına ve diğer radyasyonlara karşı göreceli şeffaflığı radiopacity n.
göreceli risk relative risk n.
(odyolojide) göreceli bir ton aralığı birimi mel n.
Anatomy
göz indeksi göreceli olarak küçük olan microseme adj.
Psychology
bireyin tutumunun referans gruba olan göreceli ölçüsü attitude scale n.
Math
göreceli yanılgı relative error n.
Logic
eylemlerin göreceli değerlerine ilişkin muhakeme practical reason n.
eylemlerin göreceli değerlerine ilişkin muhakeme practical reasoning n.
Statistics
göreceli olasılıklar oranı odds ratio n.
göreceli tıkız küme relatively compact set n.
iki denetsel koşul altındaki özdeş örneklemlerin değerlerinin göreceli büyüklüğünü hesaplamak için kullanılan bir istatistiksel denklem wilcoxon test n.
göreceli sıklık frequency n.
göreceli frekans frequency n.
göreceli güç endeksi rsi (relative strength index) abrev.
Physics
uzay ve zamanın mutlak kavramlardan ziyade göreceli kavramlar olduğu teorisi theory of relativity n.
uzay ve zamanın mutlak kavramlardan ziyade göreceli kavramlar olduğu teorisi einstein's theory of relativity n.
uzay ve zamanın mutlak kavramlardan ziyade göreceli kavramlar olduğu teorisi relativity n.
uzay ve zamanın mutlak kavramlardan ziyade göreceli kavramlar olduğu teorisi relativity theory n.
göreceli ağırlık ölçerle ilgili gravimetrical adj.
Biology
yeni türlerin göreceli olarak kısa bir zaman diliminde hızlıca geliştiğini ileri süren bir evrim teorisi theory of punctuated equilibrium n.
yeni türlerin göreceli olarak kısa bir zaman diliminde hızlıca geliştiğini ileri süren bir evrim teorisi punctuated equilibrium n.
göreceli seçilim değeri relative fitness n.
Biochemistry
göreceli moleküler kütlesi aşırı yüksek olan ve bazı hastalıklarda kanda gözlemlenen normal immünglobülin formu immunoglobulin m n.
Marine Biology
göreceli bolluk relative abundance n.
göreceli dönüştürme oranı relative conversion rate n.
göreceli doğurganlık relative fecundity n.
göreceli balıkçılık gücü relative fishing power n.
Botanic
kurtayağı ve atkuyruğunun göreceli olarak küçük tip yaprağı microphyll n.
Philosophy
göreceli olmayan bir kavram nonrelative n.
ahlaki yasaların, sabit ya da evrenselden ziyade anlam ve uygulama bakımından göreceli olduğu görüşü antinomianism n.
söz konusu durumdan hareketle göreceli yorumlanan attributive adj.
Environment
göreceli biyolojik etkinlik relative biological effectiveness n.
organizma türünün ekolojik topluluk içerisindeki göreceli mevcudiyeti constance n.
organizma türünün ekolojik topluluk içerisindeki göreceli mevcudiyeti constancy n.
Geology
kaya kütlelerinin kayarak göreceli yer değiştirmesi shift n.
Military
göreceli olarak kısa bir zaman diliminde, özellikle de askeri uçak kazası, kasırga, sel, deprem veya silahlı saldırı gibi yerel lojistik destek kapasitesini aşan tek bir olayda verilen çok sayıdaki zayiat mass casualty n.
rütbesi, görevi, sembolik değeri veya göreceli tecritleri nedeniyle terörist hedefi olabilecek personel high-risk personnel n.
Art
göreceli bir mesafeyi netlik, ton ve renk kullanarak yansıtma atmospheric perspective n.
göreceli bir mesafeyi netlik, ton ve renk kullanarak yansıtma aerial perspective n.
Music
göreceli kulak relative pitch n.
bir notanın göreceli süresi time value n.
bir notanın göreceli süresi note value n.
bir notanın göreceli süresi value n.
vokalde meydana gelen göreceli melodik progresyon motion n.
Printery
göreceli olarak hafif ve ince çizgilere sahip yazı tipi veya font lightface n.
göreceli olarak hafif ve ince çizgili fontla basılmış (basılı malzeme) lightface adj.
göreceli olarak hafif ve ince çizgili fontla basılmış (basılı malzeme) light-face adj.
göreceli olarak hafif ve ince çizgili fontla basılmış (basılı malzeme) light-faced adj.