have a go - Turkish English Dictionary
History

have a go

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "have a go" in Turkish English Dictionary : 6 result(s)

English Turkish
General
have a go v. denemek
Colloquial
have a go expr. bir denesene
Idioms
have a go v. girişimde bulunmak
have a go v. (bir şeye ya da bir şey yapmaya) teşebbüs etmek
Sport
have a go v. sayı yapmak için kriket topuna sertçe vurmak
have a go v. sayı yapmak için kriket topuna sertçe vurmak

Meanings of "have a go" with other terms in English Turkish Dictionary : 63 result(s)

English Turkish
General
have a go at v. denemek
go to have a good time v. eğlenceye gitmek
go to have a good time v. eğlenmeye gitmek
have a go at it v. cinsel ilişkiye girmek
have-a-go adj. cüretkar
have-a-go adj. cesur
have-a-go adj. korkusuz
have-a-go adj. cüretkar
have-a-go adj. cesur
have-a-go adj. korkusuz
Colloquial
have-a-go hero n. kahramanlık yapan sıradan kişi
have a go [uk] v. (fiziksel olarak) saldırmak
have a go [uk] v. (gereksiz yere veya aşırı derecede) azarlamak
have a go [uk] v. eleştirmek
have a go [uk] v. paylamak
have-a-go [uk] v. (fiziksel olarak) saldırmak
have-a-go [uk] v. (gereksiz veya aşırı) azarlamak
have-a-go [uk] v. eleştirmek
have-a-go [uk] v. paylamak
Idioms
have a light bulb go off in (one's) brain v. kafasında birden bir ışık yanmak/çakmak
have a light bulb go off in (one's) brain v. beyninde/kafasında şimşek/şimşekler çakmak
have a light bulb go on in (one's) brain v. kafasında birden bir ışık yanmak/çakmak
have a light bulb go on in (one's) brain v. beyninde/kafasında şimşek/şimşekler çakmak
have a light bulb go on (in (one's) head) v. kafasında birden bir ışık yanmak/çakmak
have a light bulb go on (in (one's) head) v. beyninde/kafasında şimşek/şimşekler çakmak
have a light bulb go off (in (one's) head) v. kafasında birden bir ışık yanmak/çakmak
have a light bulb go off (in (one's) head) v. beyninde/kafasında şimşek/şimşekler çakmak
have a go at someone v. birisine saldırmak
have a go at someone v. birisini eleştirmek
have a go at someone v. birisini azarlamak
have a go at doing something v. hele bir denemek/başlamak
(take/have a) go at someone v. (birini) konuşturmaya çalışmak
(take/have a) go at someone v. (birine bir şey) yapmayı öğretmeye çalışmak
(take/have a) go at someone v. (birine bir şey) yaptırmayı bir denemek
(take/have a) go at someone v. (birine bir şey) yaptırmada şansını denemek
(take/have a) go at something v. (bir şey) yapmayı denemek
(take/have a) go at something v. (bir şey) yapmayı bir denemek
(take/have a) go at something v. (bir şeyde) şansını denemek
have a go at it v. denemek
have a go at it v. ilk adımı atmak
have a go at it v. üzerine gitmek
have a go at it v. eleştirmek
have a go at it v. saldırmak
have a go (at something/at doing something) v. (bir şeyi/bir şey yapmayı) denemek
have a go (at something/at doing something) v. (bir şey/bir şey yapma) girişiminde bulunmak
have a go (at something/at doing something) v. (bir şeye ya da bir şey yapmaya) teşebbüs etmek
have a go (at someone or something) v. (birine/bir şeye) saldırmak
have a go (at someone or something) v. (birini/bir şeyi) eleştirmek
have a go (at someone or something) v. (birine bir şey yaptırmada/bir şey yapmada) şansını denemek
have a go (at someone or something) v. (birine bir şey yaptırmayı/bir şey yapmayı) denemek
have a go at v. -e saldırmak
have a go at v. '-i eleştirmek
have a long way to go v. kırk fırın ekmek yemesi gerekmek
have a long way to go v. daha yiyecek çok fırın ekmeği olmak
have a long way to go v. alacak/kat edecek çok yolu olmak
I have to go see a man about a dog expr. bir yere kadar gidiyorum
I have to go see a man about a dog expr. işlerim var
I have to go see a man about a dog expr. biraz işim var, gitmem lazım
Speaking
you have a long way to go expr. daha yiyecek çok fırın ekmeğin var
we don't have a long way to go expr. çok az kaldı
you have a go expr. gidiyorsunuz
you have to go before a judge expr. hakimin karşısına çıkman gerekiyor
you have a long way to go expr. kırk fırın ekmek yemen lazım