Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Synonyms
About Us
Tools
Resources
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
About Us
Resources
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English
Spanish - English
German - English
History
have on
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Meanings of
"have on"
in Turkish English Dictionary : 24 result(s)
Category
English
Turkish
General
1
General
have on
v.
giymek
2
General
have on
v.
şaka etmek
3
General
have on
v.
giyinmek
4
General
have on
v.
işi olmak
5
General
have on
v.
işletmek
6
General
have on
v.
kandırmak
Phrasals
7
Phrasals
have on
v.
katılmaya niyetli olmak
8
Phrasals
have on
v.
(bir şey) planlamak
9
Phrasals
have on
v.
planlanmış (toplantısı veya buluşması) olmak
10
Phrasals
have on
v.
bir şey ile meşgul olmak
Colloquial
11
Colloquial
have on
v.
şaka yapmak
12
Colloquial
have on
v.
beraberinde taşımak
13
Colloquial
have on
v.
yanında taşımak/olmak
14
Colloquial
have on
v.
üzerinde taşımak/olmak
15
Colloquial
have on
v.
planlanmış bir şeyi/işi olmak
16
Colloquial
have on
v.
birine zarar verecek bir bilgiye sahip olmak
17
Colloquial
have on
v.
birinin aleyhinde bilgiye sahip olmak
18
Colloquial
have on
v.
biri hakkında olumsuz bilgiye sahip olmak
19
Colloquial
have on
v.
kafaya almak
20
Colloquial
have on
v.
kafa bulmak
21
Colloquial
have on
v.
(birini) oyuna getirmek
22
Colloquial
have on
v.
matrak geçmek
Idioms
23
Idioms
have on
v.
(elbise vb) giymiş olmak
24
Idioms
have on
v.
(elbise vb) giymek
Meanings of
"have on"
with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)
Category
English
Turkish
General
1
General
have-on
n.
aldatma
2
General
have a bearing on
v.
ile ilgisi olmak
3
General
have the edge on
v.
avantajlı olmak
4
General
have something on someone
v.
elinde suçlayıcı delil bulunmak
5
General
have eye on
v.
gözü olmak
6
General
have one's own back on somebody
v.
intikamını almak
7
General
have somebody on
v.
kafaya almak
8
General
have a jag on
v.
sarhoş olmak
9
General
have a good head on one's shoulders
v.
aklı başında biri olmak
10
General
have one's eyes on
v.
gözü olmak
11
General
have no pity on somebody
v.
gözünün yaşına bakmamak
12
General
have something on
v.
üzerinde olmak
13
General
have one's nerves on edge
v.
asabileşmek
14
General
have something on
v.
giymek
15
General
have a lot on one's plate
v.
bitirilmeyi bekleyen çok sayıda görevi olmak
16
General
have a lot on one's plate
v.
çok fazla işi olmak
17
General
have a good head on one's shoulders
v.
çok zeki olmak
18
General
have a crush on
v.
birine vurulmak
19
General
have an edge on
v.
bir gömlek üstün olmak
20
General
have a down on somebody
v.
takmak
21
General
have a crush on someone
v.
birisine aşık olmak
22
General
have eye on
v.
göz koymak
23
General
have designs on
v.
gözü olmak
24
General
have both one's feet on the ground
v.
gerçekçi ve pratik bir şekilde düşünmek
25
General
have something on hand
v.
el altında bulundurmak
26
General
have somebody on
v.
makaraya sarmak
27
General
have one's eyes on
v.
göz koymak
28
General
have a chip on one's shoulder
v.
çok alıngan olmak
29
General
have one's hair stand on end
v.
ürpermek
30
General
have an eye on the main chance
v.
fırsat kollamak
31
General
have both one's feet on the ground
v.
aklı başında olmak
32
General
have a crush on
v.
vurulmak
33
General
have a good head on one's shoulders
v.
sağduyu sahibi olmak
34
General
have a bearing on
v.
etkilemek
35
General
have one's head screwed on right
v.
aklı başında biri olmak
36
General
have one's own back on
v.
acısını çıkarmak
37
General
have one's own back on
v.
acısını çıkartmak
38
General
not to have a stitch on
v.
çırılçıplak olmak
39
General
have one's eyes on
v.
gözü (bir şeyin) üzerinde olmak
40
General
have down on somebody
v.
hoşlanmamak
41
General
have down on somebody
v.
bağlanmak
42
General
have the edge on somebody
v.
üstün olmak
43
General
have a crush on somebody
v.
tutulmak
44
General
have somebody on
v.
kazıklamak
45
General
have somebody on the payroll
v.
çalıştırmak
46
General
have a weapon on
v.
silah bulundurmak
47
General
have a gun on one's possession
v.
silah bulundurmak
48
General
have a harmful effect on
v.
zararı dokunmak
49
General
have a discussion on/about something with someone a lot
v.
çok tartışmak
50
General
have the edge on
v.
avantaj sağlamak
51
General
have the edge on
v.
avantajı ele geçirmek
52
General
have the edge on
v.
avantaj elde etmek
53
General
have an expression on one's face
v.
yüzünde ifade olmak
54
General
have on earring
v.
küpe takmak
55
General
have right on one's side
v.
kendi açısından haklı olmak
56
General
have someone on toast
v.
ipi ellerinde olmak
57
General
have the right to comment on something
v.
söz sahibi olmak
58
General
have on watch
v.
saat takmak
59
General
have a crush on
v.
birine çarpılmak
60
General
have a crush on
v.
aşık olmak
61
General
have a chip on one's shoulder
v.
kavgaya hazır olmak
62
General
have a chip on one's shoulder
v.
öfkesi burnunda olmak
63
General
have a chip on one's shoulder
v.
kavgacı olmak
64
General
have sanction on
v.
yaptırımı olmak
65
General
have (got) something on
v.
bir işi olmak
66
General
have someone on
v.
kandırmak
67
General
have someone on
v.
birini işletmek
68
General
have someone on
v.
aldatmak
69
General
have (got) something on someone
v.
elinde suclayıcı delil bulunmak
70
General
have someone on
v.
birinin üzerine oynamak
71
General
have (got) something on
v.
giyinmek
72
General
have a name tag on
v.
yaka kartı takmak
73
General
have a name tag on
v.
isimlik takmak
74
General
have designs on
v.
-de gözü olmak
75
General
have a pity on
v.
acımak
76
General
have one's head screwed on the right way
v.
aklı başında biri olmak
77
General
have designs on a family's honour
v.
namusuna göz dikmek
78
General
have the laugh on
v.
gülünç duruma düşürmek
79
General
have the laugh on
v.
aptal yerine koymak
80
General
have an impact on
v.
etkilemek
81
General
have an effect on
v.
etkilemek
82
General
have an effect on
v.
etki etmek
83
General
have an impact on
v.
etki etmek
84
General
have an effect on
v.
etkisi olmak
85
General
have an impact on
v.
etkisi olmak
86
General
have an effect on
v.
üzerinde etkisi olmak
87
General
have an impact on
v.
üzerinde etkisi olmak
88
General
have a coast on
v.
denize kıyısı olmak
89
General
have a negative impression on
v.
kötü algılanmak
90
General
have a crush on
v.
birisine vurulmak
91
General
have a crush on
v.
birisine çarpılmak
92
General
have direct influence on the decision
v.
kararı doğrudan etkilemek
93
General
have designs on someone's position
v.
birinin yerinde gözü olmak
94
General
have designs on someone's job
v.
birinin yerinde gözü olmak
95
General
have negative effect on the markets
v.
piyasalara olumsuz yansımak
96
General
have negative impact on the markets
v.
piyasalara olumsuz yansımak
97
General
have an impact on
v.
-e etkisi olmak
98
General
have a crush on someone
v.
birine tutulmuş olmak
99
General
have a crush on someone
v.
birine abayı yakmış olmak
100
General
have a negative effect on
v.
üzerinde olumsuz bir etkisi olmak
101
General
have an effect on something
v.
etki etmek
102
General
have something on
v.
yapacak işleri olmak
103
General
have no family to lean on
v.
sırtını dayayacağı bir ailesi olmamak
104
General
have no family to lean on
v.
sırtını yaslayacağı bir ailesi olmamak
105
General
have no service on one's phone/fone
v.
telefonu çekmemek
106
General
have a small part on a tv show
v.
dizde ufak bir rol oynamak
107
General
have one's eyes on the presidency
v.
gözünü başkanlığa dikmek
108
General
have a cold sore on one's lip
v.
dudağında uçuk çıkmak
109
General
have an impact on
v.
üzerinde etkili olmak
110
General
have an effect on
v.
üzerinde etkili olmak
111
General
have a big influence on
v.
üzerinde büyük bir etkisi olmak
Phrasals
112
Phrasals
have nothing on
v.
üzerinde giysi olmamak
113
Phrasals
have nothing on
v.
tutacak sözü olmamak
114
Phrasals
have nothing on
v.
(diğerinden) hiçbir üstün yanı olmamak
Phrases
115
Phrases
have mercy on me
expr.
merhamet et bana
Colloquial
116
Colloquial
have one's eyes on
v.
dikkat etmek
117
Colloquial
have one's eyes on
v.
dikkatini vermek
118
Colloquial
have pity on someone
v.
güç durumdaki birine acımak
119
Colloquial
have one's eyes on
v.
gözünü ayırmamak
120
Colloquial
have pity on someone
v.
onun için üzülmek
121
Colloquial
have pity on someone
v.
merhamet duymak
122
Colloquial
have a lot on
v.
çok meşgul olmak
123
Colloquial
have a lot on
v.
yapacak/yapması gereken çok işi olmak
124
Colloquial
not have a lot on
v.
müsait olmak
125
Colloquial
not have a lot on
v.
meşgul olmamak
126
Colloquial
not have a lot on
v.
yapacak/yapması gereken pek bir işi olmamak
127
Colloquial
have anything on
v.
planlanmış bir işi olmak
128
Colloquial
have anything on
v.
bir planı/programı olmak
129
Colloquial
have anything on
v.
yapacak/planlanmış bir işi olmak
130
Colloquial
not have anything on
v.
bir planı olmamak
131
Colloquial
not have anything on
v.
önceden planlanmış bir işi olmamak
132
Colloquial
not have anything on
v.
belli bir zaman diliminde boş olmak/boş vakti olmak
133
Colloquial
not have anything on
v.
yapacak/yapması gereken bir iş olmamak
134
Colloquial
not have anything on
v.
üstünde bir şey olmamak
135
Colloquial
not have anything on
v.
üstü giyinik olmamak
136
Colloquial
not have anything on
v.
çıplak olmak
137
Colloquial
have one up on somebody
v.
birinden üstün olmak
138
Colloquial
have one up on somebody
v.
birinden bir adım önde olmak
139
Colloquial
have one up on somebody
v.
birinden avantajlı durumda olmak
140
Colloquial
have one up on somebody
v.
birinden önde olmak
141
Colloquial
have one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı avantaj elde etmek
142
Colloquial
have one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı avantaj kazanmak
143
Colloquial
have one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük elde etmek
144
Colloquial
have one up on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük sağlamak
145
Colloquial
have one up on (someone or something)
v.
(birinden/bir şeyden) bir adım önde olmak
146
Colloquial
have something on
v.
planlı bir şeyi olmak
147
Colloquial
have something on
v.
planlanmış bir şeyi olmak
148
Colloquial
have something on
v.
zamanı belirlenmiş bir şeyi olmak
149
Colloquial
have something on
v.
belli bir zaman için planları olmak
150
Colloquial
have something on
v.
belli bir zamana planlanmış/ayarlanmış işleri olmak
151
Colloquial
not have a lot on
v.
pek planı olmamak
152
Colloquial
not have a lot on
v.
pek işi olmamak
153
Colloquial
have a lot on
v.
meşgul olmak
154
Colloquial
have a lot on
v.
çok işi olmak
155
Colloquial
not have anything on
v.
meşgul olmamak
156
Colloquial
not have anything on
v.
hiç işi olmamak
157
Colloquial
not have anything on (someone or something)
v.
(birinden/bir şeyden) daha iyi olmamak
158
Colloquial
not have anything on (someone or something)
v.
(birinden/bir şeyden) fark edilebilir bir üstünlüğü olmamak
159
Colloquial
not have anything on (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı kesin kanıtı olmamak
160
Colloquial
not have anything on (someone or something)
v.
(birinin/bir şeyin) yanlış yaptığına/suç işlediğine dair kanıtı olmamak
161
Colloquial
not have anything on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında hiçbir bilgi olmamak
162
Colloquial
not have anything on (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hakkında hiçbir bilgi içermemek
163
Colloquial
have (something) on (one)
v.
(birinin) aleyhinde kanıt olmak
164
Colloquial
have (something) on (one)
v.
(biri) hakkında suçlayıcı kanıt olmak
165
Colloquial
have (something) on (one)
v.
(biri) hakkında bir suç, kabahat işlediğine dair kanıt olmak
166
Colloquial
have (something) on (one)
v.
(birinin) uygunsuz bir davranışta bulunduğuna dair kanıt olmak
167
Colloquial
have (something) on (one)
v.
(birine) karşı avantaj sahibi olmak
168
Colloquial
have (something) on (one)
v.
(birine) karşı üstünlük sağlayacak (bir şeyi) olmak
169
Colloquial
have (something) on (one)
v.
üzerinde (bir şey) olmak
170
Colloquial
have (something) on (one)
v.
yanında (bir şey) olmak
171
Colloquial
have something on (one's person)
v.
beraberinde (bir şey) taşımak
172
Colloquial
have something on (one's person)
v.
yanında (bir şey) taşımak/olmak
173
Colloquial
have something on (one's person)
v.
üzerinde (bir şey) taşımak/olmak
174
Colloquial
have a lot on
v.
çok işi olmak
175
Colloquial
have anything on
v.
çok işi olmak
176
Colloquial
have anything on
v.
planlanmış işleri olmak
177
Colloquial
have anything on
v.
belli bir zaman diliminde işleri olmak
178
Colloquial
not have a lot on
v.
çok az işi olmak
179
Colloquial
not have a lot on
v.
planlanmış hiç bir işi olmamak
180
Colloquial
not have a lot on
v.
belli bir zaman diliminde pek işi olmamak
181
Colloquial
have something on
v.
belli bir zaman diliminde planları olmak
182
Colloquial
have something on
v.
belli bir zaman diliminde meşgul olmak
183
Colloquial
have something on
v.
önceden ayarlanmış planları/işleri olmak
184
Colloquial
have (something) on (one)
v.
(birine) karşı suçlayıcı kanıtı olmak
185
Colloquial
have (something) on (one)
v.
birinin bir suç işlediğine, yanlış yaptığına, uygunsuz davrandığına dair kanıtı olmak
186
Colloquial
have (something) on (one)
v.
(birine) karşı kanıtı/delili olmak
187
Colloquial
have (something) on (one)
v.
(birine) karşı bir avantaj sahibi olmak
188
Colloquial
have (something) on (one)
v.
(birine) karşı bir üstünlüğü olmak
189
Colloquial
have (something) on (one)
v.
(birinin) üzerinde bir şey olmak
190
Colloquial
have (something) on (one)
v.
(birinin) yanında bir şey olmak
191
Colloquial
(have) got it going on
v.
çekici olmak
192
Colloquial
(have) got it going on
v.
seksi olmak
193
Colloquial
(have) got it going on
v.
cazibeli olmak
194
Colloquial
(have) got it going on
v.
alımlı olmak
195
Colloquial
(have) got it going on
v.
havalı olmak
196
Colloquial
(have) got it going on
v.
başarılı olmak
197
Colloquial
(have) got it going on
v.
etkileyici olmak
198
Colloquial
(have) got it going on
v.
mükemmel olmak
199
Colloquial
(have) got it going on
v.
harika olmak
200
Colloquial
(have) got it going on
v.
çok iyi olmak
201
Colloquial
(have) got it going on
v.
istisnai bir durumda olmak
202
Colloquial
have a lot on
v.
çok meşgul olmak
203
Colloquial
have a lot on
v.
yapacak/yapması gereken çok işi olmak
204
Colloquial
have a lot on
v.
meşgul olmak
205
Colloquial
have a lot on
v.
çok işi olmak
206
Colloquial
have something on somebody
v.
biri hakkında bir şey bilmek
207
Colloquial
have something on somebody
v.
birinin aleyhinde bir bilgi sahibi olmak
208
Colloquial
have something on somebody
v.
birine karşı bir delili olmak
209
Colloquial
have something on somebody
v.
birinin işlediği bir suç hakkında elinde kanıt olmak
210
Colloquial
have pity on us!
expr.
acı bize!
Idioms
211
Idioms
have a steady hand on the tiller
v.
durumu kontrol altında tutmak
212
Idioms
have a firm hand on the tiller
v.
durumu kontrol altında tutmak
213
Idioms
have snow on the mountain
v.
saçları ağarmak
214
Idioms
have snow on the mountain
v.
saçları beyazlamak
215
Idioms
have snow on the roof
v.
saçları ağarmak
216
Idioms
have snow on the roof
v.
saçları beyazlamak
217
Idioms
have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something)
v.
iyice kavramak
218
Idioms
have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something)
v.
tam olarak kapmak
219
Idioms
have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something)
v.
tam olarak idrak etmek
220
Idioms
have a (good/solid/sound/etc.) grasp of/on (something)
v.
iyice anlamak
221
Idioms
have something on the stock
v.
iş üstünde olmak
222
Idioms
have the black ox tread on one's foot
v.
talihsiz olmak
223
Idioms
have the black ox tread on one's foot
v.
keder nedir bilmek
224
Idioms
have (someone's) blood on (one's) head
v.
(birisinin) kanı eline bulaşmak
225
Idioms
have (someone's) blood on (one's) head
v.
(birisinin) ölümüne neden olmak
226
Idioms
have (someone's) blood on (one's) head
v.
(birisinin) kanı ellerinde olmak
227
Idioms
have nothing on someone or something
v.
bir şey ya da biri kadar iyi olmamak
228
Idioms
have (one's) bread buttered on both sides
v.
iki taraflı menfaat elde etmek
229
Idioms
have (one's) bread buttered on both sides
v.
iki taraflı çıkar sağlamak
230
Idioms
have (one's) bread buttered on both sides
v.
iki taraflı yarar sağlamak
231
Idioms
have (one's) bread buttered on both sides
v.
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak
232
Idioms
have (one's) bread buttered on both sides
v.
ikili oynamak
233
Idioms
have (one's) bread buttered on both sides
v.
birbirine zıt iki şeyden çıkar/yarar sağlamak
234
Idioms
have your bread buttered on both sides
v.
iki taraflı menfaat elde etmek
235
Idioms
have your bread buttered on both sides
v.
iki taraflı çıkar sağlamak
236
Idioms
have your bread buttered on both sides
v.
iki taraflı yarar sağlamak
237
Idioms
have your bread buttered on both sides
v.
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak
238
Idioms
have your bread buttered on both sides
v.
ikili oynamak
239
Idioms
have your bread buttered on both sides
v.
birbirine zıt iki şeyden çıkar/yarar sağlamak
240
Idioms
have your bread buttered on both sides
v.
bir eli yağda bir eli balda olmak
241
Idioms
have your bread buttered on both sides
v.
gak dediğinde et guk dediğinde süt bulmak
242
Idioms
have a light bulb go on in (one's) brain
v.
kafasında birden bir ışık yanmak/çakmak
243
Idioms
have a light bulb go on in (one's) brain
v.
beyninde/kafasında şimşek/şimşekler çakmak
244
Idioms
have a light bulb go on (in (one's) head)
v.
kafasında birden bir ışık yanmak/çakmak
245
Idioms
have a light bulb go on (in (one's) head)
v.
beyninde/kafasında şimşek/şimşekler çakmak
246
Idioms
have the bulge on (someone or something)
v.
avantajlı/üstün olmak
247
Idioms
have a cob on
v.
küplere binmek
248
Idioms
have a cob on
v.
zıvanadan çıkmak
249
Idioms
have a cob on
v.
tepesi atmak
250
Idioms
have a cob on
v.
çileden çıkmak
251
Idioms
have a cob on
v.
fenalık geçirmek
252
Idioms
have a cob on
v.
afakanlar basmak
253
Idioms
have a cob on
v.
tepesinin tası atmak
254
Idioms
have a case on (someone)
v.
(birine) vurulmak
255
Idioms
have a case on (someone)
v.
(birine) tutulmak
256
Idioms
have a case on (someone)
v.
(birine) aşık olmak
257
Idioms
have a case on (someone)
v.
(birine) vurgun olmak
258
Idioms
have a case on (someone)
v.
(birine) sevdalı olmak
259
Idioms
have a case on (someone)
v.
(birini) sevmek
260
Idioms
have a crush on (someone)
v.
(birine) vurulmak
261
Idioms
have a crush on (someone)
v.
(birine) tutulmak
262
Idioms
have a crush on (someone)
v.
(birine) aşık olmak
263
Idioms
have a crush on (someone)
v.
(birine) vurgun olmak
264
Idioms
have a crush on (someone)
v.
(birine) sevdalı olmak
265
Idioms
have a crush on (someone)
v.
(birini) sevmek
266
Idioms
have a crush on
v.
abayı yakmak
267
Idioms
have pity on someone
v.
acımak
268
Idioms
have one's heart on one's sleeve
v.
açık kalpli olmak
269
Idioms
have first dibs on something
v.
açılışı/siftahı yapan olmak
270
Idioms
have a head on one's shoulders
v.
akıllı olmak
271
Idioms
have one's head screwed on the right way
v.
akıllı olmak
272
Idioms
have a good head on one's shoulders
v.
akıllı olmak
273
Idioms
have one's feet on the ground
v.
aklı başında davranmak
274
Idioms
have one's head screwed on
v.
aklı başında olmak
275
Idioms
have one's head screwed on the right way
v.
aklı başında olmak
276
Idioms
have one's mind on other thing
v.
aklı başka bir şeyde olmak
277
Idioms
have a crush on
v.
aklı çelinmek
278
Idioms
have one's head screwed on the right way
v.
aklı selim olmak
279
Idioms
have something on the brain
v.
aklında bir şey olmak
280
Idioms
have something on one's mind
v.
aklında bir şey olmak
281
Idioms
have on one's mind
v.
aklında olmak
282
Idioms
have something on the brain
v.
aklını bir şeyle bozmak
283
Idioms
have on one's mind
v.
aklını bir şeylere takmak
284
Idioms
have one's head screwed on the right way
v.
aklıselim olmak
285
Idioms
have a chip on one's shoulder
v.
alınganlık göstermek
286
Idioms
have one's sights trained on something
v.
amacı olmak
287
Idioms
have one's sights trained on something
v.
amaç edinmek
288
Idioms
have egg on one's face
v.
aptal durumuna düşmek
289
Idioms
have one's eyes on
v.
arzu etmek
290
Idioms
have blinders on
v.
at gözlüğü takmak
291
Idioms
have blinkers on
v.
at gözlüğü takmak
292
Idioms
have/keep one's feet on the ground
v.
ayakları yere basar olmak
293
Idioms
have/keep one's feet on the ground
v.
ayakları yere basmak
294
Idioms
have one's feet on the ground
v.
ayakları yere basmak
295
Idioms
not have a monopoly on something
v.
bir alanda/durumda tek olmamak
296
Idioms
have a good head on one's shoulders
v.
becerikli olmak
297
Idioms
have significant influence on something
v.
birşey üzerinde önemli bir etkisi olmak
298
Idioms
have secure influence on someone
v.
birinin üstüne büyük bir etkisi olmak
299
Idioms
have a head start on something
v.
bir şeye avantajlı başlamak
300
Idioms
have significant influence on something
v.
birşey üzerinde önemli etkiye sahip olmak
301
Idioms
have a strong hold on someone
v.
birinin üstüne büyük bir etkisi olmak
302
Idioms
have a head start on something
v.
bir şeye önde başlamak
303
Idioms
have someone's blood on one's hands
v.
birini öldürmek
304
Idioms
have a bearing on
v.
bir şeyle ilgili olmak
305
Idioms
have an egg on one's face
v.
bozum olmak
306
Idioms
have a strong hold on someone
v.
birisinin üzerinde büyük etkisi olmak
307
Idioms
have somebody on a tight leash
v.
birinin dizginlerini eline almak
308
Idioms
have a crush on someone
v.
birine çarpılmak
309
Idioms
have it on good authority
v.
bilgiyi güvenilir bir kaynaktan almış olmak
310
Idioms
have nothing on someone
v.
birisine karşı üstünlüğü olmamak
311
Idioms
have a head start on
v.
bir adım daha yakın olmak
312
Idioms
have one's heart set on
v.
bir şeyi çok istemek
313
Idioms
have one's eyes on
v.
bir şeyi çok istemek
314
Idioms
have a crush on
v.
birisine abayı yakmak
315
Idioms
have an eye on
v.
bakmak
316
Idioms
have someone on
v.
birini işletmek
317
Idioms
have half an eye on
v.
bir gözü başka birinde olmak
318
Idioms
have a bearing on
v.
bir şeyden etkilenmek
319
Idioms
have a head on one's shoulders
v.
becerikli olmak
320
Idioms
have nothing on someone
v.
birisinden üstün olmamak
321
Idioms
have a grip on something
v.
bir şeyi kontrolü altında tutmak
322
Idioms
have someone on
v.
birisini kandırmak
323
Idioms
have the upper hand on someone
v.
bir adım önde olmak
324
Idioms
have something on the brain
v.
bir şeye aklını takmak
325
Idioms
have a handle on something
v.
bir şeye hakim olmak
326
Idioms
have one's eye on someone
v.
birisine göz kulak olmak
327
Idioms
have a good perspective on something
v.
bir şeyle ilgili iyi bir bakış açısına/görüşe/anlayışa sahip olmak
328
Idioms
have significant influence on somebody
v.
birisinin üzerinde önemli bir etkiye sahip olmak
329
Idioms
have a price on one's head
v.
başına ödül konmuş olmak
330
Idioms
have somebody on a short leash
v.
birinin dizginlerini eline almak
331
Idioms
have someone's blood on one's hands
v.
birinin kanı eline bulaşmış olmak
332
Idioms
have half an ear on something
v.
bir kulağı başka yerde olmak
333
Idioms
have time on one's hands
v.
boş zamanı olmak
334
Idioms
have a line on
v.
bir konuda bilgi edinmek
335
Idioms
have the upper hand on someone
v.
birine karşı avantajlı durumda bulunmak
336
Idioms
have time on one's hands
v.
boş vakti olmak
337
Idioms
have one's eye on someone
v.
birisinden (göz kulak olmak amacıyla) gözlerini ayırmamak
338
Idioms
have a grip on
v.
birileri veya bir şey üzerinde hakimiyet kurmak
339
Idioms
have the upper hand on someone
v.
birine üstünlük sağlamak
340
Idioms
have a lock on something
v.
bir şeyi tamamen kontrol altına almak
341
Idioms
have a lock on something
v.
bir şeyi tamamen anlamak
342
Idioms
have dirt on someone
v.
biri hakkında kötü bir şey bilmek
343
Idioms
have one's heart set on
v.
bir şey için can atmak
344
Idioms
have a bearing on
v.
bir şeyin etkisinde olmak
345
Idioms
have dibs on something
v.
bir şeyin üzerinde hak iddia etmek
346
Idioms
have snagged on something
v.
bir şeye takılmış olmak
347
Idioms
have the edge on someone
v.
birinden daha üstün olmak
348
Idioms
have (one's) foot on (someone's) neck
v.
baskısı altında tutmak
349
Idioms
have somebody on the run
v.
birine karşı avantajlı olmak
350
Idioms
have a bearing on
v.
bir şeyle ilgisi olmak
351
Idioms
not have a monopoly on something
v.
bir şey konusunda tekel olmamak
352
Idioms
have a line on
v.
bir konuda bilgi almak
353
Idioms
have a strong influence on someone
v.
biri üzerinde büyük bir etkisi olmak
354
Idioms
have a crush on someone
v.
birine vurulmak
355
Idioms
not have a monopoly on something
v.
bir şeyi tekelinde tutmamak
356
Idioms
have one eye on something
v.
bir gözü (dikkati) başka bir şeyde olmak
357
Idioms
have someone on
v.
birini keklemek
358
Idioms
have dibs on something
v.
bir şeyin kendisine ait olduğunu söylemek
359
Idioms
have a hold on someone
v.
biri üzerinde büyük bir etkisi olmak
360
Idioms
have a crush on someone
v.
birine aşık olmak
361
Idioms
have half an eye on
v.
bir gözü başka bir şeyde olmak
362
Idioms
have a grip on something
v.
bir şeye hakim olmak
363
Idioms
not have a leg to stand on
v.
dayanağı olmamak
364
Idioms
have one's beady eye on someone
v.
dik dik bakmak
365
Idioms
have the cares of the world on one's shoulders
v.
dünyanın yükü omuzlarında olmak
366
Idioms
have too much on one's plate
v.
çok yoğun olmak
367
Idioms
have one's beady eye on someone
v.
dikkatlice bakmak/izlemek
368
Idioms
have one's beady eye on someone
v.
dikkatle bakmak/izlemek
369
Idioms
have an eye on
v.
dikkatini vermek
370
Idioms
have somebody on a string
v.
dizginlerini elinde tutmak
371
Idioms
have half an ear on something
v.
dikkati başka yerde olmak
372
Idioms
have an eye on
v.
dikkat etmek
373
Idioms
have a crush on
v.
deliye döndürülmek
374
Idioms
have a wise head on young shoulders
v.
çok görüp geçirmek
375
Idioms
not have a leg to stand on
v.
desteksiz olmak
376
Idioms
have the weight of the world on one's shoulders
v.
dünyanın yükünü omuzlarında taşımak
377
Idioms
have a lot going on
v.
çok meşgul olmak
378
Idioms
have beady eye on
v.
dikkatle bakmak/izlemek
379
Idioms
have a wise head on young shoulders
v.
çok deneyimli olmak
380
Idioms
not have a leg to stand on
v.
desteği olmamak
381
Idioms
have something on file
v.
dosyaya koymak
382
Idioms
have the cares of the world on one's shoulders
v.
dünyanın yükünü omuzlarında taşımak
383
Idioms
have too much on one's plate
v.
çok meşgul olmak
384
Idioms
have something on file
v.
dosyalamak
385
Idioms
have a chip on one's shoulder
v.
çok sinirlendirmek
386
Idioms
have a chip on one's shoulder
v.
çileden çıkarmak
387
Idioms
have a leg to stand on
v.
dayanağı olmak
388
Idioms
have on the ball
v.
dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak
389
Idioms
have an old head on young shoulders
v.
çok deneyimli olmak
390
Idioms
have the weight of the world on one's shoulders
v.
dünyanın yükü omuzlarında olmak
391
Idioms
have something on the ball
v.
dikkatli/uyanık/açıkgöz/canlı olmak
392
Idioms
have an old head on young shoulders
v.
çok görüp geçirmek
393
Idioms
have a lot on one's plate
v.
çok meşgul olmak
394
Idioms
have a lot on one's plate
v.
çok yoğun olmak
395
Idioms
have a line on
v.
gerekli bilgilere ulaşmak
396
Idioms
have a wise head on young shoulders
v.
genç yaşına rağmen yılların birikimine sahip olmak
397
Idioms
have one's sights trained on something
v.
gözüne kestirmek
398
Idioms
have an eye on the main chance
v.
fırsat kollamak
399
Idioms
have something on one's hands
v.
eline yapışmak
400
Idioms
have one's finger on the pulse
v.
her şeyden haberdar olmak
401
Idioms
have one's sights set (on doing something)
v.
hedeflemek
402
Idioms
have one's heart on one's sleeve
v.
hislerini belli etmek
403
Idioms
have a bit on the side
v.
evlilik dışı bir ilişki yaşamak
404
Idioms
have a downer on somebody
v.
hoşlanmamak
405
Idioms
have one's eyes on
v.
göz kalmak
406
Idioms
have an eye on the main chance
v.
fırsat aramak
407
Idioms
have a downer on somebody
v.
hazzetmemek
408
Idioms
have an old head on young shoulders
v.
görmüş geçirmiş olmak
409
Idioms
have an eye on
v.
göz dikmek
410
Idioms
have a wise head on young shoulders
v.
görmüş geçirmiş olmak
411
Idioms
have on one's mind
v.
endişelenmek
412
Idioms
have one's feet on the ground
v.
gerçekçi olmak
413
Idioms
have someone's blood on one's hands
v.
eli kanlı olmak
414
Idioms
have time on one's hands
v.
elinde zaman olmak
415
Idioms
have one's sights set (on doing something)
v.
gözünü dikmek
416
Idioms
have one's finger on the pulse
v.
her şeye vakıf olmak
417
Idioms
have one's beady eye on someone
v.
gözlerini dikmek
418
Idioms
have an eye on
v.
göz kulak olmak
419
Idioms
have the jump on
v.
erken davranmak
420
Idioms
have blinders on
v.
hayata at gözlüğü ile bakmak
421
Idioms
have a line on
v.
gerekli bilgiye ulaşmak
422
Idioms
have an eye on
v.
gözü kalmak
423
Idioms
have one's beady eye on someone
v.
gözünü dikmek
424
Idioms
have an old head on young shoulders
v.
genç yaşına rağmen yılların birikimine sahip olmak
425
Idioms
have one's eyes on
v.
gözü olmak
426
Idioms
have a chip on one's shoulder about
v.
içine dert olmak
427
Idioms
have an eye on
v.
ilgilenmek
428
Idioms
have first dibs on something
v.
ilk hak sahibi olmak
429
Idioms
have a lot on one's plate
v.
işten başını kaldıramamak
430
Idioms
have first call on something
v.
ilk söz söyleme/kullanma hakkına sahip olmak
431
Idioms
have a lot on one's plate
v.
işi başından aşkın olmak
432
Idioms
have a chip on one's shoulder about
v.
içinde ukde kalmak
433
Idioms
have one's heart on one's sleeve
v.
içi dışı bir olmak
434
Idioms
have first dibs on something
v.
ilk kullanım hakkı/sıranın başında olmak
435
Idioms
have one's hair stand on end
v.
korkudan dudağı uçuklamak
436
Idioms
have a lot on one's mind
v.
kafasında bir sürü sorun olmak
437
Idioms
have one's heart on one's sleeve
v.
özü sözü bir olmak
438
Idioms
have enough on someone's mind
v.
kendi derdi kendine yetmek
439
Idioms
have a chip on one's shoulder
v.
öfkesi burnunun ucunda olmak
440
Idioms
have one's head screwed on the right way
v.
keskin zekalı olmak
441
Idioms
have a bad effect (on someone)
v.
kötü gelmek
442
Idioms
have a chip on one's shoulder
v.
öfkelendirmek
443
Idioms
have one's finger on the pulse
v.
neler olup bittiğini çok iyi bilmek
444
Idioms
have a firm hand on the tiller
v.
kontrolü elde tutmak/bulundurmak
445
Idioms
have a head on one's shoulders
v.
kafası çalışmak
446
Idioms
have something on file
v.
kayıtlı olarak tutmak
447
Idioms
have a grip on oneself
v.
kendine hakim olmak
448
Idioms
have a good head on one's shoulders
v.
kültürlü olmak
449
Idioms
have on one's mind
v.
kafasında olmak
450
Idioms
have something on one's mind
v.
kafasına bir şey takmak
451
Idioms
have on one's mind
v.
kafasını kurcalamak
452
Idioms
have blinders on
v.
olayları derinlemesine değerlendirememek
453
Idioms
have pity on someone
v.
merhamet göstermek
454
Idioms
have a finger on the button
v.
nükleer bombanın düğmesinde parmağı olmak
455
Idioms
have on one's conscience
v.
kendini suçlu hissetmek
456
Idioms
have on one's mind
v.
kafasında bir şeyler olmak
457
Idioms
have pity on someone
v.
merhamet etmek
458
Idioms
have a steady hand on the tiller
v.
olayların gidişatına hakim olmak
459
Idioms
have something on one's mind
v.
kafasına bir şey koymak
460
Idioms
have one's finger on the button
v.
nükleer bombanın düğmesinde parmağı olmak
461
Idioms
have one's head screwed on the right way
v.
kafası çalışmak
462
Idioms
have on the ball
v.
kafası basar/çalışır olmak
463
Idioms
have a steady hand on the tiller
v.
kontrolü elde tutmak/bulundurmak
464
Idioms
have a good head on one's shoulders
v.
kafası çalışmak
465
Idioms
have something on the brain
v.
kafasına bir şey koymak
466
Idioms
have (one's) foot on (someone's) neck
v.
köşeye sıkıştırmak
467
Idioms
have (one's) foot on (someone's) neck
v.
kontrol elinde olmak
468
Idioms
have something on one's mind
v.
kafasını kurcalamak
469
Idioms
have blinkers on
v.
olayları derinlemesine değerlendirememek
470
Idioms
have a grip on the game
v.
maça hakim olmak
471
Idioms
have egg on one's face
v.
mosmor olmak
472
Idioms
have one's head screwed on the right way
v.
keskin zekası olmak
473
Idioms
have a lot on one's mind
v.
kafası çok dolu/meşgul olmak
474
Idioms
have one's head screwed on the right way
v.
mantıklı olmak
475
Idioms
have someone's blood on one's hands
v.
ölümünden sorumlu olmak
476
Idioms
have something on the ball
v.
kafası basar/çalışır olmak
477
Idioms
have a chip on one's shoulder
v.
küplere bindirmek
478
Idioms
have a firm hand on the tiller
v.
olayların gidişatına hakim olmak
479
Idioms
have something on the brain
v.
kafasına bir şey takmak
480
Idioms
have a buzz on
v.
sarhoş olmak
481
Idioms
have a good head on one's shoulders
v.
sağduyu sahibi olmak
482
Idioms
have somebody on a string
v.
parmağının ucunda oynatmak
483
Idioms
have the goods on someone
v.
suçlu olduğunu ispat etmek
484
Idioms
have got a glow on
v.
sarhoş olmak
485
Idioms
have it on good authority
v.
sağlam kaynaktan bilgi almak
486
Idioms
have the last laugh on someone
v.
son gülen olmak
487
Idioms
have something on someone's shoulders
v.
sorumluluğu/suçu başkasının omzuna yüklemek
488
Idioms
have a corner on the market
v.
pazarda söz sahibi olmak
489
Idioms
have a corner on the market
v.
piyasada söz sahibi olmak
490
Idioms
have something on someone's shoulders
v.
sorumluluğu/suçu başkasına yüklemek
491
Idioms
have something back on track
v.
rayına oturtmak
492
Idioms
have the goods on someone
v.
suç delillerini elde etmek
493
Idioms
have a glow on
v.
sarhoş olmak
494
Idioms
have someone on a string
v.
parmağında oynatmak
495
Idioms
have an old head on young shoulders
v.
sağduyulu olmak
496
Idioms
have half an eye on
v.
tam dikkatini vermemek
497
Idioms
not have a leg to stand on
v.
tutunacak dalı olmamak
498
Idioms
have the shoe on the other foot
v.
tam tersi olmak (aynı okulda öğrenciyken öğretmen olmak gibi)
499
Idioms
have someone on the string
v.
(birini cevap için) bekletmek
500
Idioms
have one's head screwed on the right way
v.
zeki olmak
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of have on
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy