English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | highlight n. | önemli olay | ||
Their performance was the highlight of the evening. Performansları gecenin en önemli olayıydı. More Sentences |
||||
General | highlight n. | aydınlık bölüm | ||
That technique helped me improve the highlights in my painting. Bu teknik resmimdeki aydınlık bölümleri geliştirmeme yardımcı oldu. More Sentences |
||||
General | highlight v. | altını çizmek | ||
He highlighted the words that he didn’t know the meaning of. Anlamını bilmediği kelimelerin altını çizdi. More Sentences |
||||
General | highlight v. | vurgulamak | ||
The documentary highlights the similarity between the two countries. Belgesel iki ülke arasındaki benzerliği vurguluyor. More Sentences |
||||
General | highlight v. | röfle yapmak | ||
I asked the hairdresser to highlight my hair. Kuaförden saçıma röfle yapmasını istedim. More Sentences |
||||
Computer | ||||
Computer | highlight n. | vurgu | ||
In its decision, the Commission is, in actual fact, highlighting discrimination alone. Komisyon bu kararıyla aslında sadece ayrımcılığa vurgu yapmaktadır. More Sentences |
||||
Computer | highlight v. | vurgulamak | ||
I should also like to highlight another issue in this debate. Bu tartışmadaki bir başka hususu da vurgulamak isterim. More Sentences |
||||
Informatics | ||||
Informatics | highlight v. | öne çıkarmak | ||
One very ambitious objective is to highlight common cultural values through cooperation in higher education. Çok iddialı bir hedef de yükseköğretimde iş birliği yoluyla ortak kültürel değerleri öne çıkarmaktır. More Sentences |
||||
Informatics | highlight v. | vurgulamak | ||
I think there are two good reasons for highlighting this work. Bu çalışmayı vurgulamak için iki iyi neden olduğunu düşünüyorum. More Sentences |
||||
Automotive | ||||
Automotive | highlight n. | vurgu | ||
In its decision, the Commission is, in actual fact, highlighting discrimination alone. Komisyon, kararında aslında sadece ayrımcılığa vurgu yapmaktadır. More Sentences |
||||
General | ||||
General | highlight n. | toplantı | ||
General | highlight n. | ışıklı bölüm (resimde) | ||
General | highlight n. | en önemli bölüm | ||
General | highlight n. | ilgi çekici olay | ||
General | highlight n. | parlak nokta | ||
General | highlight n. | ışıklı bölüm | ||
General | match highlight n. | maç özeti | ||
General | highlight n. | saçta rengi açılmış sarı tutam | ||
General | highlight n. | kontrast oluşturan açık renkli veya parlak alan | ||
General | highlight v. | belirtmek (altını çizerek) | ||
General | highlight v. | aydınlatmak | ||
General | highlight v. | -e dikkati çekmek | ||
General | highlight v. | ışıkla vurgulamak | ||
General | highlight key points v. | önemli noktaları vurgulamak | ||
General | highlight v. | önem vermek | ||
General | highlight v. | ışık tutmak | ||
General | highlight v. | öne çıkan olmak | ||
General | highlight v. | vurgulayan olmak | ||
General | highlight v. | (saçın) rengini açmak | ||
General | highlight v. | daha belirgin hale getirmek için yanaklara ve kaşlara aydınlatıcı sürmek | ||
General | highlight v. | (bir şeyin) içinde en göze çarpan olmak | ||
Idioms | ||||
Idioms | highlight n. | (bir şeyin) en önemli ya da ilgi çekici kısmı | ||
Speaking | ||||
Speaking | highlight v. | üstüne basa basa söylemek | ||
Technical | ||||
Technical | highlight key points n. | vurgu anahtar noktaları | ||
Technical | highlight halftone n. | bir alanı eksik kalan noktalı klişe | ||
Technical | highlight halftone n. | bir alanı eksik noktalı klişe baskısı | ||
Technical | highlight v. | parlak ışık vermek | ||
Computer | ||||
Computer | mouse highlight n. | fare vurgulaması | ||
Computer | expanding and contracting highlight n. | vurgulanmış metni genişletme | ||
Computer | highlight box n. | vurgu kutusu | ||
Computer | highlight color n. | vurgu rengi | ||
Computer | highlight text n. | vurgulu metin | ||
Computer | highlight v. | etiketlemek | ||
Computer | highlight v. | karartmak | ||
Computer | highlight edges v. | kenarları vurgulamak | ||
Computer | highlight v. | renklendirmek | ||
Computer | highlight v. | öğeyi seçmek | ||
Computer | highlight an icon expr. | simgeyi karartın | ||
Computer | show highlight expr. | vurguyu göster | ||
Computer | no highlight expr. | vurgu yok | ||
Printing | ||||
Printing | highlight v. | (baskı kalıbının) ilgili alanlarındaki ışık noktalarının kalıbını oymak | ||
Art | ||||
Art | highlight n. | en açık tonlu alan | ||
Art | highlight v. | (öne çıkan bölümü) açık tonla belirtmek | ||
Photography | ||||
Photography | highlight n. | parlak nokta | ||
Photography | highlight n. | fotoğrafın parlak kısmı |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | highlight - highlighting | highlighting v. |