| English | Turkish | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| General | infectious disease n. | bulaşıcı hastalık | ||
|
The EU needs more powers when it comes to infectious diseases. Bulaşıcı hastalıklar söz konusu olduğunda AB'nin daha fazla yetkiye ihtiyacı vardır. More Sentences |
||||
| Medical | ||||
| Medical | infectious disease n. | bulaşıcı hastalık | ||
|
The heading of the report says that the fight against infectious diseases contributes to poverty reduction. Raporun başlığında bulaşıcı hastalıklarla mücadelenin yoksulluğun azaltılmasına katkıda bulunduğu belirtiliyor. More Sentences |
||||
| Medical | infectious disease n. | infeksiyöz hastalık | ||
| English | Turkish | |
|---|---|---|
| General | ||
| General | non-infectious disease n. | bulaşıcı olmayan hastalık |
| Medical | ||
| Medical | infectious disease clinic n. | enfeksiyon polikliniği |
| Medical | infectious mononükleoz disease n. | infeksiyöz mononükleoz hastalığı |
| Medical | infectious disease clinic n. | intaniye polikliniği |
| Medical | transfusion-transmitted infectious disease n. | kan nakli ile bulaşan enfeksiyon hastalığı |
| Medical | a rare infectious disease n. | nadir görülen bir infeksiyon hastalığı |
| Medical | preventable infectious disease n. | önlenebilir enfeksiyon hastalığı |
| Dentistry | ||
| Dentistry | local infectious disease n. | lokal enfeksiyonel hastalık |
| Veterinary | ||
| Veterinary | avian infectious bursal disease virus strain n. | Kanatlı bulaşıcı bursal hastalığı virüs suşu |
