juvenile - Turkish English Dictionary

juvenile

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "juvenile" in Turkish English Dictionary : 28 result(s)

English Turkish
General
juvenile n. çocuk
The conditions in institutions for juvenile delinquents also deserve the highest priority.
Suça sürüklenen çocuklara yönelik kurumlardaki koşullar da en yüksek önceliği hak ediyor.

More Sentences
juvenile n. yavru
We all have to accept that this is about the protection of juvenile cod in the Irish Sea.
Hepimiz bunun İrlanda Denizi'ndeki yavru morinaların korunmasıyla ilgili olduğunu kabul etmeliyiz.

More Sentences
Law
juvenile n. çocuk
In some ways, juvenile bears are a lot like teenage kids.
Bazı açılardan yavru ayılar ergenlik çağındaki çocuklara çok benzer.

More Sentences
Common Usage
juvenile n. genç
General
juvenile n. delikanlı
juvenile adj. çocuksu
juvenile adj. jüvenil
juvenile adj. gün değmemiş
juvenile adj. gençliğe özgü
juvenile adj. olgunlaşmamış
juvenile adj. jön
juvenile adj. gençliğe ait
juvenile adj. çocukça
juvenile adj. gençleşmiş
juvenile adj. çocukça
juvenile adj. çocuksu
Medical
juvenile adj. genç
juvenile adj. jüvenil
Zoology
juvenile n. olgunlaşmamış hayvan
juvenile n. iki yaşındaki yarış atı
Literature
juvenile n. çocuk kitabı
Geology
juvenile adj. gün değmemiş
juvenile adj. gün değmemiş su, gaz veya mineralce zengin (sıvı)
Wagering
juvenile n. iki yaşındaki yarış atı
Theatre
juvenile n. çocuk veya genç rolü oynayan aktör
juvenile adj. genç rolü oynayan
juvenile adj. genç rolü oynayan aktör ile ilgili
Ornithology
juvenile n. tam büyümemiş kuş

Meanings of "juvenile" with other terms in English Turkish Dictionary : 95 result(s)

English Turkish
General
juvenile delinquent n. çocuk suçlu
Tom is a juvenile delinquent.
Tom bir çocuk suçlu.

More Sentences
juvenile delinquency n. çocuk suçluluğu
The increase in juvenile delinquency is a serious problem.
Çocuk suçluluğundaki artış ciddi bir sorundur.

More Sentences
Law
juvenile offender n. çocuk suçlu
Juvenile offenders, pregnant women and nursing mothers were also excluded.
Çocuk suçlular, hamile kadınlar ve emziren anneler de kapsam dışı bırakılmıştır.

More Sentences
juvenile delinquency n. çocuk suçluluğu
The increase in juvenile delinquency is a serious problem.
Çocuk suçluluğundaki artış ciddi bir sorun.

More Sentences
General
juvenile literature n. genç edebiyatı
juvenile lead n. jönprömiye
juvenile water n. jüvenil su
juvenile fiction n. gençlik romanları
juvenile delinquency n. çocuğun suç işlemesi
juvenile delinquent n. suçlu çocuk
juvenile person n. genç
juvenile court n. çocuk mahkemesi
juvenile fire involvement n. çocuğun ateşle oynama ilgi duyması
juvenile delinquents n. çocuk suçlular
juvenile water n. gün değmemiş su
juvenile diabetes n. juvenil diabet
juvenile courts n. çocuk mahkemeleri
juvenile body n. genç insan vücudu
juvenile onset adj. ergenlik başlangıcında
juvenile onset adj. ergenlikte başlayan
juv (juvenile) abrev. genç
juv (juvenile) abrev. çocuk
juv (juvenile) abrev. yavru
Colloquial
honker [juvenile] n. kaz
earp slop, bring the mop [juvenile] expr. birisi kusmuş
earp slop, bring the mop [juvenile] expr. yerde kusmuk var
Trade/Economic
juvenile labour n. çocuk işçi
Law
juvenile criminal law n. çocuk ceza hukuku
juvenile detention centre n. çocuk cezaevi/ıslah-evi
juvenile hall n. çocuk cezaevi/ıslah-evi
law of juvenile courts n. çocuk mahkemeleri kanunu
juvenile delinquency n. çocuğun suç işlemesi
juvenile crime n. çocuk suçları
juvenile court n. çocuk mahkemesi
juvenile justice system n. çocuk adalet sistemi
the law of juvenile courts n. çocuk mahkemeleri yasası
juvenile delinquent n. çocuk suçlu
juvenile judge n. çocuk hakimi
juvenile high criminal court n. çocuk ağır ceza mahkemesi
juvenile courts law n. çocuk mahkemeleri kanunu
juvenile court n. çocuk mahkemeleri
juvenile hall n. Çocuk hapishanesi
juvenile courts n. çocuk mahkemeleri
juvenile heavy criminal courts n. çocuk ağır ceza mahkemeleri
juvenile court n. çocuk mahkemesi
juvenile delinquency n. çocuk suçluluğu
juvenile judge n. çocuk yargıcı
juvenile case n. çocuk davası
juvenile crime n. çocuğun suç işlemesi
juvenile prison n. çocuk cezaevi/ıslah-evi
juvenile detention center n. çocuk cezaevi/ıslah evi
juvenile courts n. çocuk mahkemeleri
juvenile correctional facility n. çocuk cezaevi/ıslah-evi
juvenile delinquency n. çocuk suçları
juvenile hall n. ıslahevi
juvenile delinquency n. reşit olmayanın suçluluğu
juvenile hall n. reşit olmayacak yaştaki bireylerin mahkeme emrini beklemek için kapatıldıkları yer
juvenile intake and assessment program n. suça meyilli gençlerin kabulü ve değerlendirilmesi programı
juvenile pushed to crime n. suça sürüklenen çocuk
juvenile hall n. (çocuk) ıslahevi
juvenile officer n. çocuk polisi
juvenile officer n. ergen polisi
Marine
larvae and juvenile fish n. larva ve juvenil balıklar
Medical
jdm (juvenile diabetes mellitus) n. juvenil diabetes mellitus
juvenile otosclerosis n. juvenil otoskleroz
juvenile rheumatoid arthritis n. juvenil romatoid artrit
jcp (juvenile chronic polyarthritis) n. juvenil kronik poliartritis
juvenile idiopathic arthritis n. juvenil idiopatik artrit
follow-up of juvenile idiopathic arthritis n. jüvenil idiopatik artrit izlemi
juvenile nasopharyngeal angiofibroma n. juvenil nazofarenks anjiyofibromu
juvenile wart n. jüvenil siğil
juvenile chronic arthritis n. juvenil kronik artrit
juvenile dermatomyositis n. juvenil dermatomiyosit
juvenile xanthogranuloma n. juvenil ksantogranülom
juvenile rheumatoid arthritis n. jüvenil romatoid artrit
juvenile myoclonic epilepsy n. juvenil miyoklonik epilepsi
ovarian juvenile granulosa cell tumor n. overin juvenil granüloza hücreli tümörü
systemic-onset juvenile idiopathic arthritis n. sistemik başlangıçlı juvenil idiyopatik artrit
Psychology
juvenile crisis n. erginlik bunalımı
juvenile myoclonic epilepsia n. juvenil myoklonik epilepsi
Dentistry
juvenile ossifying fibroma n. juvenil ossifiye fibrom
Pathology
juvenile-onset diabetes n. insüline bağımlı diyabet
juvenile diabetes n. insüline bağımlı diyabet
juvenile absence epilepsy n. çocukluk çağı absans epilepsi
juvenile amaurotic idiocy n. spielmeyer-vogt hastalığı
juvenile rheumatoid arthritis n. çocukları etkileyen bir romatoid artrit türü
Zoology
juvenile hormone n. jüvenil hormon
Forestry
juvenile wood n. genç odun
Geology
juvenile water n. gün değmemiş su
Theatre
juvenile role n. genç erkek rolü
Slang
your mom [juvenile] exclam. ananı
your mom [juvenile] exclam. o senin anan
your mom [juvenile] exclam. senin anandır
Paleontology
juvenile dinosaur n. yavru dinozor
juvenile dinosaur n. dinozor yavrusu