English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Common Usage | niece n. | kız yeğen | ||
My niece is attractive and mature for her age. Kız yeğenim yaşına göre çekici ve olgundur. More Sentences |
||||
General | ||||
General | niece n. | yeğen | ||
A niece is the daughter of a brother. Yeğen bir erkek kardeşin kızıdır. More Sentences |
||||
General | niece n. | kız yeğen | ||
I play a lot with my cousins, nieces and nephews. Kuzenlerim, kız yeğenlerim ve erkek yeğenlerimle çok oynuyorum. More Sentences |
||||
General | niece n. | kardeş çocuğu | ||
General | niece n. | kayınbiraderin kızı | ||
General | niece n. | baldızın kızı | ||
General | niece n. | görümcenin kızı | ||
Slang | ||||
Slang | niece n. | papazın gayrimeşru kızı |
English | Turkish | |
---|---|---|
General | ||
General | niece [obsolete] n. | alt soydan kadın akraba |
General | great niece n. | yeğeninin kızı |
General | great-niece n. | yeğenin kız çocuğu |
General | great-niece n. | kardeşin torunu |