English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | objectively adv. | nesnel olarak | ||
In an endeavour to appease the invader, it objectively emboldens it. İşgalciyi yatıştırma çabası, nesnel olarak onu cesaretlendirir. More Sentences |
||||
General | objectively adv. | tarafsızca | ||
Organisations receiving EU aid must nonetheless be selected objectively and without bias. AB yardımı alan kuruluşlar yine de tarafsız ve önyargısız bir şekilde seçilmelidir. More Sentences |
||||
General | objectively adv. | objektif olarak | ||
I believe we also need to be able to assess that objectively. Bunu da objektif olarak değerlendirebilmemiz gerektiğine inanıyorum. More Sentences |
||||
General | objectively adv. | nesnel | ||
General | objectively adv. | nesnel bir şekilde | ||
General | objectively adv. | objektifçe | ||
General | objectively adv. | bilinebilir şekilde | ||
General | objectively adv. | ölçülebilir şekilde | ||
General | objectively adv. | kanıtlanabilir şekilde |
English | Turkish | |
---|---|---|
Institutes | ||
Institutes | objectively verifiable indicator n. | tarafsız doğrulanabilir göstergeler |