Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | sınıflandırılmak | be classified v. | ||
In Colombia, the population is classified into social strata ranging from one to six, one being the poorest and six being the richest. Kolombiya'da nüfus birden altıya kadar değişen sosyal katmanlara göre sınıflandırılır. Bir en fakir olma ve altı en zengin olma. More Sentences |
||||
General | sınıflandırılmak | be classed v. | ||
In these statistics Egypt is classed as an African nation. Bu istatistiklerde Mısır bir Afrika ülkesi olarak sınıflandırılır. More Sentences |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | (bir kategori içinde) sınıflandırılmak | belong v. |
General | olarak sınıflandırılmak | count v. |
Phrasals | ||
Phrasals | (bir şey) olarak sınıflandırılmak | rate as (something) v. |
Phrasals | (bir şey) altında sınıflandırılmak | come under (something) v. |