Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Synonyms
About Us
Tools
Resources
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
About Us
Resources
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English
Spanish - English
History
take with
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Meanings of
"take with"
in Turkish English Dictionary : 4 result(s)
Category
English
Turkish
Phrasals
1
Phrasals
take with
v.
memnun etmek
2
Phrasals
take with
v.
hoşnut etmek
Archaic
3
Archaic
take with
v.
tarafında olmak
4
Archaic
take with
v.
aynı görüşte olmak
Meanings of
"take with"
with other terms in English Turkish Dictionary : 145 result(s)
Category
English
Turkish
General
1
General
take service with
v.
hizmetine girmek
2
General
take liberties with
v.
saygısızlık etmek
3
General
take something up with
v.
bir meseleyi konuşmak (birisiyle)
4
General
take sides with somebody
v.
tarafını tutmak
5
General
take pains with
v.
emek vermek
6
General
take liberties with
v.
laubalileşmek
7
General
take liberties with
v.
cüret etmek
8
General
take up with
v.
kabullenmek
9
General
take a hard line with
v.
sert davranmak
10
General
take issue with
v.
itiraz etmek
11
General
take up with
v.
biriyle arkadaş olmak
12
General
take great pains with
v.
itina etmek
13
General
take issue with somebody
v.
tartışmak
14
General
take issue with somebody
v.
münakaşa etmek
15
General
take up with
v.
meşgul etmek
16
General
take pains with
v.
büyük emek vermek
17
General
take sides with somebody
v.
-den yana olmak
18
General
take pains (with)
v.
itina göstermek
19
General
take sides with
v.
-in tarafını tutmak
20
General
take sides with (someone)
v.
tarafında yer almak
21
General
take sides with (someone)
v.
yanında yer almak
Phrasals
22
Phrasals
take in with
v.
başvurmak
23
Phrasals
take up with
v.
zıtlaşmadan almak
24
Phrasals
take with [dialect]
v.
maruz kalmak
25
Phrasals
take with [scottish]
v.
sevmek
26
Phrasals
take with [scottish]
v.
beğenmek
27
Phrasals
take up with
v.
katlanmak
28
Phrasals
take with [dialect]
v.
tesirini görmek
29
Phrasals
take with [scottish]
v.
katlanmak
30
Phrasals
take up with
v.
sineye çekmek
31
Phrasals
take up with
v.
dayanmak
32
Phrasals
take with [scottish]
v.
tahammül etmek
33
Phrasals
take with [scottish]
v.
kabul etmek
34
Phrasals
take up with
v.
misafir etmek
35
Phrasals
take with [scottish]
v.
itiraf etmek
36
Phrasals
take someone or something with one
v.
birini/bir şeyi yanında götürmek
37
Phrasals
take someone or something with one
v.
birini/bir şeyi giderken yanına almak
38
Phrasals
take something up (with someone)
v.
(biriyle) bir meseleyi konuşmak
39
Phrasals
take something up (with someone)
v.
(biriyle) bir meseleyi tartışmak
40
Phrasals
take up with
v.
konuyu tavsiye için birine açmak/götürmek
41
Phrasals
16. take up with
v.
biriyle/bir grupla takılmak
42
Phrasals
16. take up with
v.
biriyle/bir grupla arkadaşlık etmek
43
Phrasals
16. take up with
v.
biriyle/bir grupla sosyalleşmek
44
Phrasals
16. take up with
v.
biriyle/bir grupla düşüp kalkmak
45
Phrasals
16. take up with
v.
biriyle/bir grupla birlikte vakit geçirmek
46
Phrasals
take with (one or something)
v.
yanında getirmek
47
Phrasals
take with (one or something)
v.
yanında taşımak
48
Phrasals
take with (one or something)
v.
yanına almak
49
Phrasals
take with (one or something)
v.
yanında götürmek
50
Phrasals
take with (something)
v.
(bir şeyle, yiyecekle, içecekle) almak
51
Phrasals
take with (something)
v.
(bir şeyle, yiyecekle, içecekle) birlikte almak
52
Phrasals
take with (something)
v.
(bir şeyle, yiyecekle, içecekle) birlikte yutmak
53
Phrasals
take with (something)
v.
(bir şeyle, yiyecekle, içecekle) birlikte tüketmek
54
Phrasals
take something with something
v.
bir şeyi bir şeyle almak
55
Phrasals
take something with something
v.
bir şeyi bir şeyle birlikte almak
56
Phrasals
take something with something
v.
bir şeyi bir şeyle birlikte yutmak
57
Phrasals
take something with something
v.
bir şeyi bir şeyle birlikte tüketmek
58
Phrasals
take (something) up with (one)
v.
(biriyle) bir meseleyi konuşmak
59
Phrasals
take (something) up with (one)
v.
(biriyle) bir meseleyi tartışmak
60
Phrasals
take up with (something)
v.
(bir şeye) merak sarmak
61
Phrasals
take up with (something)
v.
(bir şeyle) ilgilenmeye başlamak
62
Phrasals
take up with (something)
v.
(bir şeye) dalmak
Proverb
63
Proverb
you can't take it with you when you die
dünya malı dünyada kalır
64
Proverb
take the bitter with the sweet
gülü seven dikenine katlanır
Idioms
65
Idioms
take a hard line with someone
v.
birine nefes aldırmamak
66
Idioms
take the ball and run with it
v.
bir fikri veya planı alıp geliştirmek
67
Idioms
take a hard line with someone
v.
birine sert/katı davranmak
68
Idioms
take up with someone
v.
düşüp kalkmak
69
Idioms
take the bad with the good
v.
gülü sevip dikenine katlanmak
70
Idioms
take something home (with oneself)
v.
eve bir şey getirmek
71
Idioms
take issue with
v.
hoşuna gitmemek
72
Idioms
take the rough with the smooth
v.
hayatı olduğu gibi kabul etmek
73
Idioms
take the bitter with the sweet
v.
gülü sevip dikenine katlanmak
74
Idioms
take something with a pinch of salt
v.
ihtiyatla yaklaşmak
75
Idioms
take something with a grain of salt
v.
ihtiyatla yaklaşmak
76
Idioms
take the bad with the good
v.
iyi ve kötüyü bir arada kabul etmek
77
Idioms
take something with a grain of salt
v.
kuşku ile karşılamak
78
Idioms
take something with a pinch of salt
v.
kuşku ile karşılamak
79
Idioms
take issue with
v.
karşı çıkmak
80
Idioms
take something with a pinch of salt
v.
şüphe ile yaklaşmak
81
Idioms
take turns with someone
v.
sırayla/dönüşümlü yapmak
82
Idioms
take something with a grain of salt
v.
şüphe ile yaklaşmak
83
Idioms
take the rough with the smooth
v.
(zorluğu vb.) oldugu gibi kabul etmek
84
Idioms
take liberties with (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) saygısızlık etmek
85
Idioms
take liberties with (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı laubali davranmak
86
Idioms
take liberties with (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) karşı uygunsuz davranmak
87
Idioms
take liberties with (something)
v.
(bir şeyi) kendi çıkarına göre değiştirmek
88
Idioms
take liberties with (something)
v.
(bir şeyde) kendine göre değişiklik yapmak
89
Idioms
take liberties with (something)
v.
(bir şeyin) üstünde oynamak
90
Idioms
take liberties with someone or something
v.
birini/bir şeyi özgürce kullanmak
91
Idioms
take liberties with someone or something
v.
birini/bir şeyi bedavadan kullanmak
92
Idioms
take liberties with someone or something
v.
birini/bir şeyi elini koluna sallayarak kullanmak
93
Idioms
take liberties with someone or something
v.
birini/bir şeyi suistimal etmek
94
Idioms
take liberties with someone or something
v.
birini/bir şeyi taciz etmek
95
Idioms
take what (one) says with a pinch of salt
v.
(birinin) söylediği bir şeye ihtiyatla yaklaşmak
96
Idioms
take what (one) says with a pinch of salt
v.
(birinin) söylediği bir şeye kuşkuyla yaklaşmak
97
Idioms
take what (one) says with a pinch of salt
v.
(birinin) söylediği bir şeye şüpheyle yaklaşmak
98
Idioms
take what (one) says with a pinch of salt
v.
(birinin) söylediği bir şeye temkinli yaklaşmak
99
Idioms
take what (one) says with a pinch of salt
v.
(birinin) söylediği bir şeye hemen inanmamak
100
Idioms
give with one hand and take away with the other
v.
bir elle verdiğini öbür elle almak
101
Idioms
take (great) pains with (something)
v.
(bir şey) için büyük zahmetlere girmek
102
Idioms
take (great) pains with (something)
v.
(bir şey) için çok zahmet çekmek
103
Idioms
take (great) pains with (something)
v.
(bir şey) için çok çabalamak/gayret göstermek
104
Idioms
take (great) pains with (something)
v.
(bir şeye) çok vakit harcamak
105
Idioms
take (great) pains with (something)
v.
(bir şey) için çok uğraşmak
106
Idioms
take issue with (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) gücenmek
107
Idioms
take issue with (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) itiraz etmek
108
Idioms
take issue with (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) kabul etmemek
109
Idioms
take issue with (someone or something)
v.
(birine/bir şeye) kızmak
110
Idioms
take issue with (someone or something)
v.
(birini/bir şeyi) onaylamamak
111
Idioms
take issue with (someone or something)
v.
(biri/bir şey) hoşuna gitmemek
112
Idioms
take it with (one) (when one goes)
v.
dünya malını mezara götürmek
113
Idioms
take it with (one) (when one goes)
v.
zenginliğini/sahip olduklarını öbür dünyaya götürmek
114
Idioms
take it with one
v.
dünya malını mezara götürmek
115
Idioms
take it with one
v.
zenginliğini/sahip olduklarını öbür dünyaya götürmek
116
Idioms
take trouble with (something)
v.
(bir şey) zahmetine girmek
117
Idioms
take trouble with (something)
v.
(bir şey) zahmetini göstermek
118
Idioms
take trouble with (something)
v.
(bir şeye) çok çaba/vakit harcamak
119
Idioms
take turns with
v.
ile sırayla/dönüşümlü yapmak
120
Idioms
take with a pinch of salt
v.
ihtiyatla yaklaşmak
121
Idioms
take with a pinch of salt
v.
kuşku ile karşılamak
122
Idioms
take with a pinch of salt
v.
şüphe ile yaklaşmak
123
Idioms
take with one
v.
yanında götürmek
124
Idioms
take with one
v.
giderken yanına almak
125
Idioms
take with one
v.
yanında getirmek
126
Idioms
take with one
v.
yanında taşımak
127
Idioms
give with a spoon and take with a ladle
v.
kaşıkla verip kepçeyle almak
128
Idioms
take it with a pinch of salt
expr.
ihtiyatla yaklaş
129
Idioms
take it with a grain of salt
expr.
ihtiyatla yaklaş
130
Idioms
take it with a pinch of salt
expr.
şüpheyle yaklaş
131
Idioms
take it with a grain of salt
expr.
şüpheyle yaklaş
132
Idioms
take it with a pinch of salt
expr.
şüphe ile yaklaş
133
Idioms
take it with a grain of salt
expr.
şüphe ile yaklaş
134
Idioms
can't take it with you
expr.
dünya malı dünyada kalır
135
Idioms
can't take it with you
expr.
kefenin cebi yok
Speaking
136
Speaking
you can't take it with you
expr.
dünya malı dünyanın
137
Speaking
take your gloves with you
expr.
eldivenlerini yanına al
138
Speaking
take your gloves with you
expr.
eldivenlerini yanında getir
139
Speaking
take your gloves with you
expr.
eldivenlerini beraberinde getir
140
Speaking
you can't take it with you
expr.
kefenin cebi yok
141
Speaking
you can't take it with you when you die
expr.
kefenin cebi yok
142
Speaking
you can't take it with you when you go
expr.
kefenin cebi yok
143
Speaking
could I take a picture with you?
expr.
resim çektirebilir miyiz?
144
Speaking
take it with you
expr.
yanında götür
145
Speaking
I know I can't take it with me
expr.
yanımda götüremeyeceğimi biliyorum
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of take with
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy