English | Turkish | |
---|---|---|
General | ||
General | tickled adj. | memnun |
General | tickled adj. | mutlu |
General | tickled adj. | hoşnut |
English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
Idioms | ||||
Idioms | tickled pink adj. | zevkten dört köşe | ||
Tom will be tickled pink when he sees you. O seni gördüğünde zevkten dört köşe olacak. More Sentences |
||||
General | ||||
General | be tickled v. | gıdıklanmak | ||
General | be tickled pink v. | iki seksen uzanmak | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | tickled to death expr. | çok sevinçli | ||
Colloquial | tickled to death expr. | zevkten dört köşe | ||
Idioms | ||||
Idioms | be tickled pink v. | zevkten dört köşe olmak | ||
Idioms | be tickled pink/to death v. | zevkten dört köşe olmak | ||
Idioms | be tickled to death v. | zevkten dört köşe olmak | ||
Idioms | be tickled to death v. | çok sevinmek/memnun olmak | ||
Idioms | tickled to pieces adj. | çok memnun olmuş/edilmiş | ||
Idioms | tickled to pieces adj. | çok hoşnut olmuş/edilmiş | ||
Idioms | tickled to pieces adj. | çok mutlu olmuş/edilmiş | ||
Idioms | tickled to pieces adj. | çok sevinmiş/sevindirilmiş | ||
Idioms | tickled to pieces adj. | zevkten dört köşe olmuş/edilmiş | ||
Idioms | tickled pink adj. | çok sevinçli |