English | Turkish | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | unconvincing adj. | inandırıcı olmayan | ||
The Allies made a very unconvincing attempt to help the Russians. Müttefikler Ruslara yardım etmek için çok inandırıcı olmayan bir girişimde bulundular. More Sentences |
||||
General | unconvincing adj. | ikna etmeyen | ||
Your arguments are unconvincing. İddialarınız ikna edici değil. More Sentences |
||||
General | unconvincing adj. | ikna edici olmayan |