Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | uyuşturucu kaçakçılığı | drug trafficking n. | ||
We have, therefore, simply attempted to produce a synthesis of definitions of drug trafficking. Bu nedenle biz sadece uyuşturucu kaçakçılığına ilişkin tanımların bir sentezini oluşturmaya çalıştık. More Sentences |
||||
General | uyuşturucu kaçakçılığı | drug smuggling n. | ||
It is linked to drug smuggling, terrorism and forgery of bank notes. Uyuşturucu kaçakçılığı, terörizm ve banknot sahteciliği ile bağlantılıdır. More Sentences |
||||
Politics | ||||
Politics | uyuşturucu kaçakçılığı | drug trafficking n. | ||
To me, illegal drug trafficking is simply too broad a term. Bana göre yasadışı uyuşturucu kaçakçılığı çok geniş bir terim. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Technical | uyuşturucu kaçakçılığı | drug trafficking n. | ||
An agreement on cooperation in combating drug trafficking was signed with India in 1998. Hindistan ile 1998 yılında uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadelede işbirliği anlaşması imzalanmıştır. More Sentences |
||||
Politics | ||||
Politics | uyuşturucu kaçakçılığı | illegal trafficking in drugs n. |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | yasa dışı uyuşturucu kaçakçılığı | illicit traffic n. |
General | uyuşturucu kaçakçılığı yapmak | smuggle drugs v. |
Law | ||
Law | yasadışı uyuşturucu madde kaçakçılığı ve dağıtımı | narcotraffic n. |
Law | yasadışı uyuşturucu madde kaçakçılığı ve dağıtımı | narcotrafficking n. |
Law | yasadışı uyuşturucu madde kaçakçılığı ve dağıtımı | narco-trafficking n. |
Law | uyuşturucu madde kaçakçılığı ile mücadele | fight against illicit traffic of narcotics n. |
Aeronautic | ||
Aeronautic | uyuşturucu madde kaçakçılığı | illegal trafficking of narcotics n. |
Slang | ||
Slang | vücut içerisinde uyuşturucu madde kaçakçılığı yapan kimse | body-packer n. |