yasalar - Turkish English Dictionary

yasalar

Meanings of "yasalar" in English Turkish Dictionary : 5 result(s)

Turkish English
General
yasalar legislation n.
Trade/Economic
yasalar regulations n.
Politics
yasalar legislation n.
Computer
yasalar statutes n.
Latin
yasalar leges (the plural of lex) n.

Meanings of "yasalar" with other terms in English Turkish Dictionary : 54 result(s)

Turkish English
General
katı yasalar strict laws n.
Austria has the world's strictest laws against fascism and against nazism.
Avusturya, faşizme ve nazizme karşı dünyanın en katı yasalarına sahiptir.

More Sentences
yasalar çatışması conflict of laws n.
yasalar çatışması conflict of law n.
uygulanacak yasalar law applicable n.
temel kanunlar/yasalar basic laws n.
abd'nin maine eyaletinde de yürürlükte olan, alkollü içeceklerin üretimini ve satışını yasaklayan yasalar maine law n.
tarihi olaylar ve yasalar uzmanı historionomer n.
soyut yasalar yerine somut olguları konu edinen doğa bilimi concrete science n.
(yasalar) meclisten geçmek get through v.
Phrasals
belli kurallar/sınırlar/yasalar dahilinde hareket etmek stay within bounds v.
Phrases
yasalar bakımından as a matter of legal doctrine expr.
yasalar çerçevesinde within the limits of the law expr.
Trade/Economic
abd'de menkul değer işlemlerini düzenlemek için çıkartılan ilk yasalar blue sky laws n.
finansal yasalar finance acts n.
ilgili/geçerli yasalar applicable laws n.
iflas, aciz, tasfiye, ödeme planı, mahkeme planı, moratoryum ve kayyımlığa ilişkin yasalar bankruptcy, insolvency, liquidation, reorganisation, court schemes, moratoria, administration n.
mali yasalar finance acts n.
sair yasalar other laws n.
şirketin kurulmasına yasalar çerçevesinde izin verildiğini gösteren belge certificate of incorporation n.
tekele karşı yasalar antimonopoly laws n.
yasalar arası uyuşmazlık conflict n.
yürürlükteki yasalar legislation n.
yerleşik yasalar institution n.
Law
destekleyici yasalar statutory instrument n.
geçmişi kapsayan yasalar retroactive legislation n.
toprağın küçük parçalara bölünmesini amaçlayan yasalar agrarian laws n.
yasalar önünde eşitlik equality before the law n.
yasalar önünde eşitlik equality under the law n.
yasalar önünde eşitlik legal egalitarianism n.
zorunlu minimum yasalar mandatory minimum laws n.
zorunlu psikiyatrik tedavi öngören yasalar psychiatric commitment laws n.
roma hukuku'na dayanan yasalar bütünü jura n.
roma hukuku'na dayanan yasalar bütünü jus civile n.
halk güvenliğini sağlamak amacıyla cinsel suçlardan hüküm giymiş kimselerin yaşadıkları topluluğa bildirilmesini zorunlu tutan çeşitli yasalar megans law n.
halk güvenliğini sağlamak amacıyla cinsel suçlardan hüküm giymiş kimselerin yaşadıkları topluluğa bildirilmesini zorunlu tutan çeşitli yasalar megan's law n.
kamu arazilerini yerleşimcilerin çiftlik olarak kullanmasını sağlayan yasalar homestead law n.
(bazı eyaletlerde) mevcut yasalar ile tutarlı yeni kanun çıkarma sorumluluğuna sahip resmi görevli revisor [us] n.
9-10. yüzyıllarda danimarkalı işgalciler ve ingiltere'nin kuzeydoğusunda yaşayanların oluşturduğu yasalar danelaw n.
yasalar topluluğu rubric n.
vatandaşların yasalar önünde eşit olması isonomy n.
yasalar önünde eşit olma freedom from discrimination n.
(liman) yasalar veya sağlık nedenleriyle kapatılmamış open adj.
yasalar gereğince due course of law expr.
Politics
konusuna göre bir araya getirilmiş yasalar consolidated laws n.
yasalar kullanılarak yapılan şantaj legislative blackmail n.
Industry
yasalar gereği iş nedeniyle yaralanan veya sakatlanan bir çalışana yapılan ödemeler worker's compensation n.
Marine
kamu işleriyle ilgili idari yasalar management laws concerning public works n.
Physiology
kan damarlarındaki kanın dengesine ilişkin yasalar hemastatics n.
Physics
tamamlayıcı yasalar complementarity principle n.
History
kilise ve medeni kanun ile ilgili frenk hükümdarların koyduğu yasalar capitulary n.
1882'de çarlık rusyası'nın yahudilere zulmetmek için kabul ettiği baskıcı yasalar may laws n.
Religious
(musevilikte) musa'dan sözlü olarak devredildiği varsayılan yasalar tradition n.
allah'ın emrettiği sınırları ve ağır suçlar için caydırıcı cezaları içeren islami yasalar hudood n.
ortodoks yahudilerce uygulanan çeşitli gıdaların tüketimine ilişkin yasalar dietary law n.