Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | zararlı etkiler | damaging effects n. | ||
Social policy served to mitigate the most damaging effects of economic policies. Sosyal politika, ekonomi politikalarının en zararlı etkilerini hafifletmeye hizmet etmiştir. More Sentences |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | zamanla biriken zararlı etkiler | insidiousness n. |
Computer | ||
Computer | zararlı ve istenmeyen etkiler yaratması için tasarlanmış bilgisayar programı | malevolent program n. |
Pharmaceutics | ||
Pharmaceutics | etkileşime girip sağlığa zararlı etkiler oluşturmadığı veya birbirlerinin aktivitelerini azaltmadığı için birlikte uygulanabilen (ilaç tedavileri) | compatible adj. |