|
- The businessperson was being accused of tax evasion.
- İş dünyasından olan bu kişi vergi kaçırmakla suçlanıyordu.
- Nepal accuses Bhutan of not being ready to adopt effective solutions.
- Nepal Bhutan'ı etkili çözümler benimsemeye hazır olmamakla suçluyor.
- It then has the audacity to accuse governments which refuse this aid of allowing their populations to die.
- Ardından da bu yardımı reddeden hükümetleri halklarının ölümüne göz yummakla suçlama cüretini gösteriyor.
- Mr von Wogau has just accused the Socialist Group of having the worst of intentions.
- Bay von Wogau az önce Sosyalist Grubu kötü niyetli olmakla suçladı.
- These problems are not being raised here in order to accuse Pakistan or in a gesture of friendship towards India.
- Bu sorunlar burada Pakistan'ı suçlamak için ya da Hindistan'a karşı bir dostluk jesti olarak gündeme getirilmiyor.
- So if you want to accuse us of anything, it should be for our current, not our future policy.
- Bizi herhangi bir şeyle suçlamak istiyorsanız bu gelecekteki politikamız için değil, mevcut politikamız için olmalıdır.
- He used to accuse me of wanting to have the last word.
- Beni son sözü söylemek istemekle suçlardı.
- Here, too, I want to clearly say that no one should accuse the Commission of being against more safety at sea.
- Burada da açıkça söylemek isterim ki hiç kimse Komisyonu denizde daha fazla güvenliğe karşı olmakla suçlamamalıdır.
- Recital A accuses the UK government of failure to control the outbreak of foot-and-mouth disease.
- Recital A, Birleşik Krallık hükûmetini şap hastalığı salgınını kontrol edememekle suçluyor.
- People have accused European legal affairs of lagging behind for years.
- İnsanlar yıllardır Avrupa'daki hukuk işlerini geri kalmakla suçluyor.
- What will he reply if someone accuses the Council of what we openly accuse the European Union of?
- Birisi Konseyi bizim Avrupa Birliği'ni açıkça suçladığımız şeylerle suçlarsa ne cevap verecek?
- It then has the audacity to accuse governments which refuse this aid of allowing their populations to die.
- Ardından da bu yardımı reddeden hükûmetleri halklarının ölümüne göz yummakla suçlama cüretini gösteriyor.
- What will he reply if someone accuses the Council of what we openly accuse the European Union of?
- Birisi Konsey'i bizim Avrupa Birliği'ni açıkça suçladığımız şeylerle suçlarsa ne cevap verecek?
- Mr Barón Crespo accuses me of heaping invective on the socialists.
- Sayın Barón Crespo beni sosyalistlere hakaret etmekle suçluyor.
- Do we accuse most of the last Democratic administration of being anti-American?
- Son Demokrat yönetimin çoğunu Amerikan karşıtı olmakla mı suçluyoruz?
- Do we accuse a lot of Republicans today of being anti-American?
- Bugün pek çok Cumhuriyetçiyi Amerikan karşıtı olmakla suçluyor muyuz?
- People have accused European legal affairs of lagging behind for years.
- İnsanlar yıllardır Avrupa hukuk sistemini çağın gerisinde kalmakla suçluyor.
- I do not think that anybody accuses them of being anti-American.
- Kimsenin onları Amerikan karşıtı olmakla suçladığını sanmıyorum.
- Do not, therefore, accuse me subsequently of not expanding upon matters sufficiently.
- Bu nedenle beni daha sonra konuları yeterince genişletmemekle suçlamayın.
- No one can accuse me of complicity and I shall continue to defend human rights in this House.
- Kimse beni suç ortaklığıyla suçlayamaz ve bu Mecliste insan haklarını savunmaya devam edeceğim.
- The coach accused us of not doing our best.
- Koç bizi elimizden geleni yapmamakla suçladı.
- Tom accused me of lying.
- Tom beni yalan söylemekle suçladı.
- Do people ever accuse you of being obnoxious?
- İnsanlar seni hiç iğrenç olmakla suçluyorlar mı?
- They accused him of nepotism.
- Onu adam kayırmakla suçladılar.
- She accused her husband of having been disloyal to her.
- Kocasını kendisine sadakatsizlik etmekle suçladı.
- Some even accused him of treason.
- Bazıları onu vatana ihanetle bile suçladı.
- Tom accused Mary of stealing.
- Tom, Mary'yi hırsızlıkla suçladı.
- Dan accused Linda of stealing rations.
- Dan, Linda'yı erzak çalmakla suçladı.
- Tom accused Mary of being pig-headed.
- Tom Mary'yi dik başlı olmakla suçladı.
- They accused him of having stolen the bike.
- Onu bisikleti çalmakla suçladılar.
- They accused him of manslaughter.
- Onu adam öldürmekle suçladılar.
- Tom accused Mary of not knowing how to love or how to accept someone's love.
- Tom Mary'yi nasıl sevileceğini ya da birinin sevgisini nasıl kabul edeceğini bilmemekle suçladı.
- It is ironic that one of the most colonialist countries of all times accuses Buenos Aires of being colonialist!
- Öyle ironik ki, tüm zamanların en sömürgeci ülkelerden biri, Buenos Aires'i sömürgeci olmakla suçluyor.
- Linda accused Dan of stalking her.
- Linda, Dan'i kendisini takip etmekle suçladı.
- Tom accused Mary of lying.
- Tom Mary'yi yalan söylemekle suçladı.
- You'd better be very sure before you accuse him of anything.
- Onu bir şeyle suçlamadan önce çok emin olsanız iyi olur.
- We accused her of having stolen the bike.
- Biz onu bisikleti çalmakla suçladık.
- She accused me of making a mistake.
- O beni hata yapmakla suçladı.
- Tom accused Mary of theft.
- Tom, Mary'yi hırsızlıkla suçladı.
- He accused her of having lied to him.
- Onu kendisine yalan söylemekle suçladı.
- Tom accused me of being a liar.
- Tom beni yalancı olmakla suçladı.
- Tom accused Mary of cheating.
- Tom, Mary'yi hile yapmakla suçladı.
- Do people ever accuse you of being overemotional?
- İnsanlar sizi hiç aşırı duygusal olmakla suçluyor mu?
- They accused President Johnson of being too soft.
- Onlar başkan Johnson'u çok yumuşak olmakla suçladı.
- Layla accused Sami of being the attacker.
- Layla Sami'yi saldırgan olmakla suçladı.
- He accused the man of stealing.
- Adamı hırsızlıkla suçladı.
- Layla accused Fadil of seeing other women.
- Leyla Fadıl'ı başka kadınlarla görüşmekle suçladı.
- Tom accused me of having broken my promise.
- Tom beni sözümü tutmamakla suçladı.
- I accused you unfairly.
- Seni haksız yere suçladım.
- Do people ever accuse you of being rude?
- İnsanlar sizi hiç kaba olmakla suçluyor mu?
- Liisa accused me of negligence.
- Liisa beni ihmalkârlıkla suçladı.
- She accused me of telling a lie.
- O, beni yalan söylemekle suçladı.
- I didn't do what you've accused me of doing.
- Beni suçladığın şeyi yapmadım.
- I didn't do what you've accused me of doing.
- Beni yapmakla suçladıklarınızı yapmadım.
- The deputy accused the government of concealing its true intentions.
- Milletvekili, hükümeti asıl niyetini gizlemekle suçladı.
- Tom accused Mary of drinking like a fish.
- Tom Mary'yi sünger gibi içmekle suçladı.
- Tom accused me of having stolen his watch.
- Tom beni saatini çalmakla suçladı.
- We accused him of having stolen the bike.
- Onu bisikleti çalmakla suçladık.
- Tom accused Mary of stealing his bicycle.
- Tom, Mary'yi bisikletini çalmakla suçladı.
- Dan accused Linda of stealing rations.
- Dan Linda'yı erzak çalmakla suçladı.
- You can't accuse him of theft without having proof.
- Kanıt olmadan onu hırsızlıkla suçlayamazsın.
- Tom accused me of stealing his grandfather's antique watch.
- Tom beni dedesinin antika saatini çalmakla suçladı.
- She accused him and her of stealing.
- Onu ve onu hırsızlıkla suçladı.
- She accused me of making a mistake.
- Beni hata yapmakla suçladı.
- Tom accused Mary of not being honest.
- Tom Mary'yi dürüst olmamakla suçladı.
- They accused him of being dishonest.
- Onu dürüst olmamakla suçladılar.
- Why do you accuse my son?
- Oğlumu neden suçluyorsun?
- Tom accused Mary of stealing his money.
- Tom Mary'yi parasını çalmakla suçladı.
- Please don't accuse me of something I didn't do.
- Lütfen beni yapmadığım bir şeyle suçlamayın.
- They accused me of taking the money.
- Beni parayı almakla suçladılar.
- They accused her of having stolen the bike.
- Onu bisikleti çalmakla suçladılar.
- Tom accused me of negligence.
- Tom beni ihmalkârlıkla suçladı.
- Tom accused Mary of lying through her teeth.
- Tom Mary'yi açık açık yalan söylemekle suçladı.
- The teacher accused Tom of cheating.
- Öğretmen Tom'u kopya çekmekle suçladı.
- I shouldn't have accused him of stealing the money.
- Onu parayı çalmakla suçlamamalıydım.
- She accused him of being inattentive to her.
- Onu kendisine karşı ilgisiz olmakla suçluyor.
- She accused me of telling a lie.
- Beni yalan söylemekle suçladı.
- Tom accused Mary of stealing his computer.
- Tom, Mary'yi bilgisayarını çalmakla suçladı.
- Tom certainly did what Mary accused him of doing.
- Tom Mary'nin onu yapmakla suçladığı şeyi kesinlikle yaptı.
- Tom accused Mary of stealing money from the cash register.
- Tom, Mary'yi kasadan para çalmakla suçladı.
- Tom can't deny the fact that he did what Mary accused him of doing.
- Tom, Mary'nin onu suçladığı şeyi yaptığı gerçeğini inkar edemez.
- Do people ever accuse you of being selfish?
- İnsanlar sizi hiç bencil olmakla suçluyor mu?
- Tom practically accused me of being a traitor.
- Tom beni resmen hainlikle suçladı.
- How dare you accuse me of that!
- Beni onunla suçlamaya nasıl cüret edersin!
- Do people ever accuse you of being obsessive?
- İnsanlar seni hiç sabit fikirli olarak suçlar mı?
- He accused me of having broken our promise.
- Sözümüzde durmadığımız için beni suçladı.
- Tom accused me of lying.
- Tom beni yalancılıkla suçladı.
- Do people ever accuse you of being obstinate?
- İnsanlar sizi hiç inatçı olmakla suçluyor mu?
- He accused us of wronging him.
- Bizi ona haksızlık etmekle suçladı.
- She accused me of being a liar.
- Beni bir yalancı olmakla suçladı.
- They accused me of having broken my promise.
- Beni sözümü tutmamakla suçladılar.
- She accused me of stealing her money.
- Beni parasını çalmakla suçladı.
- Don't accuse the leader.
- Lideri suçlamayın.
- Do people ever accuse you of being superficial?
- İnsanlar seni hiç yüzeysel olmakla suçluyor mu?
- They accused Johnson of being too soft.
- Johnson'ı çok yumuşak olmakla suçladılar.
- He accused me of his defeat.
- Yenilgisinden dolayı beni suçladı.
- She accused him of having stolen the bike.
- Onu bisikleti çalmakla suçladı.
- You accused him of lying.
- Onu yalan söylemekle suçladınız.
- Why did Tom accuse you?
- Tom neden seni suçladı?
- You'd better be very sure before you accuse her of anything.
- Onu bir şeyle suçlamadan önce çok emin olsanız iyi olur.
- Tom accused Mary of stealing some money.
- Tom Mary'yi biraz para çalmakla suçladı.
- They accused President Johnson of being too soft.
- Başkan Johnson'ı çok yumuşak olmakla suçladılar.
- They accused him of being in the classroom in order to cause trouble.
- Onu sorun çıkarmak için sınıfta bulunmakla suçladılar.
- Do people ever accuse you of being obnoxious?
- İnsanlar sizi hiç iğrenç olmakla suçlar mı?
- Please don't accuse me of something I didn't do.
- Lütfen yapmadığım bir şeyle beni suçlamayın.
- It is ironic that one of the most colonialist countries of all times accuses Buenos Aires of being colonialist!
- Tüm zamanların en sömürgeci ülkelerinden birinin Buenos Aires'i sömürgeci olmakla suçlaması çok ironik!
- They accused him unfairly.
- Onu haksız yere suçladılar.
- How dare you accuse me of lying!
- Beni yalan söylemekle suçlamaya nasıl cüret edersin!
- Tom accused Mary of lying through her teeth.
- Tom Mary'yi külliyen yalan konuşmakla suçladı.
- Tom accused Mary of being pig-headed.
- Tom, Mary'yi inatçı olmakla suçladı.
- Tom accused Mary of being a thief.
- Tom, Mary'yi hırsız olmakla suçladı.
- Tom accused Mary unfairly.
- Tom, Mary'i haksız yere suçladı.
- She accused him of having lied to her.
- Onu kendisine yalan söylemekle suçladı.
- Tom accused Mary of stealing some money.
- Tom, Mary'yi biraz para çalmakla suçladı.
- Do people ever accuse you of being conceited?
- İnsanlar seni hiç kibirli olmakla suçluyorlar mı?
- Tom accused Mary of theft.
- Tom Mary'yi hırsızlıkla suçladı.
- They accused him of telling a lie.
- Onu yalan söylemekle suçladılar.
- The participants accused him of carelessness.
- Katılımcılar onu dikkatsizlikle suçladı.
- He accused her of having stolen the bike.
- Onu bisikleti çalmakla suçladı.
- Some even accused him of treason.
- Hatta bazıları onu ihanetle suçladı.
- Why did Tom accuse you?
- Tom seni neden suçladı?
- Do people ever accuse you of being overemotional?
- İnsanlar seni hiç aşırı duygusal olarak suçlar mı?
- Dan accused Linda of being a tranny.
- Dan, Linda'yı travesti olmakla suçladı.
- Mary accused Tom unfairly.
- Mary Tom'u haksız yere suçladı.
- They accused me of taking the money.
- Onlar beni parayı almakla suçladı.
- The police accused him.
- Polis onu suçladı.
- Do people ever accuse you of being superficial?
- İnsanlar seni hiç yüzeysel olmakla suçlar mı?
- Tom accused me of stealing his grandfather's antique watch.
- Tom beni büyükbabasının antika saatini çalmakla suçladı.
- Do people ever accuse you of being obsessive?
- İnsanlar sizi hiç saplantılı olmakla suçluyor mu?
- The police accused him of murder.
- Polis onu cinayetle suçladı.
- You'd better be very sure before you accuse her of anything.
- Onu bir şeyle suçlamadan önce çok emin olsan iyi olur.
- Do people ever accuse you of being pompous?
- İnsanlar sizi hiç kendini beğenmiş olmakla suçluyor mu?
- How dare you accuse me of lying!
- Beni yalancılıkla suçlamaya nasıl cüret edersin!
- Do people ever accuse you of being shallow?
- İnsanlar seni hiç yüzeysel olmakla suçlar mı?
- Tom accused Mary of putting something in his drink.
- Tom, Mary'yi içkisine bir şey katmakla suçladı.
- You accused him of lying.
- Onu yalancılıkla suçladın.
- Don't accuse the leader.
- Lideri suçlama.
- Do people ever accuse you of being conceited?
- İnsanlar sizi hiç kibirli olmakla suçlar mı?
- We accused her of having stolen the bike.
- Onu bisikleti çalmakla suçladık.
- The dictator accused Tom of treason for not applauding him.
- Diktatör, kendisini alkışlamadığı için Tom'u vatan hainliğiyle suçladı.
- Do people accuse you of being disorganized?
- İnsanlar sizi dağınık olmakla suçluyor mu?
- Do people ever accuse you of being snobbish?
- İnsanlar sizi hiç züppe olmakla suçluyor mu?
- I accused him of having stolen the bike.
- Ben onu bisikleti çalmakla suçladım.
- Marie accused him of having stolen the bike.
- Marie onu bisikleti çalmakla suçladı.
- She accused him of stealing her money.
- Onu parasını çalmakla suçladı.
- I accused her unfairly.
- Ben onu haksız yere suçladım.
- Do people ever accuse you of being self-indulgent?
- İnsanlar sizi hiç bencil olmakla suçluyor mu?
- They accused Johnson of being too soft.
- Onlar Johnson'ı çok yumuşak olmakla suçladı.
- They accused me of having broken my promise.
- Onlar beni sözümü tutmamakla suçladı.
- Do people ever accuse you of being shallow?
- İnsanlar sizi hiç sığ olmakla suçluyor mu?
- Do people ever accuse you of being temperamental?
- İnsanlar seni hiç huysuz olmakla suçluyor mu?
- He accused the employee of stealing.
- Çalışanı hırsızlıkla suçladı.
- The participants accused him of carelessness.
- Katılımcılar onu dikkatsizlikle suçladılar.
- How dare you accuse me of that!
- Beni bununla suçlamaya nasıl cüret edersin!
- Do people ever accuse you of being self-indulgent?
- İnsanlar seni nefsine düşkün olmakla suçlar mı?
- He accused me of being a liar.
- O, beni bir yalancı olmakla suçladı.
- Liisa accused me of negligence.
- Liisa beni ihmalkarlıkla suçladı.
- I've accused you unfairly.
- Seni haksız yere suçladım.
- Do people ever accuse you of being sneaky?
- İnsanlar sizi hiç sinsi olmakla suçluyor mu?
- The police accused him of theft.
- Polis onu hırsızlıkla suçladı.
- I accused you unfairly.
- Ben seni haksız yere suçladım.
- They accused her of taking the money.
- Onu parayı almakla suçladılar.
- You can't accuse him of stealing unless you have proof.
- Kanıtın olmadıkça onu çalmakla suçlayamazsın.
- I accused him unfairly.
- Onu haksız yere suçladım.
- You'd better be very sure before you accuse them of anything.
- Onları bir şeyle suçlamadan önce çok emin olsanız iyi olur.
- Do people ever accuse you of being sneaky?
- İnsanlar seni hiç sinsi olmakla suçlar mı?
- Sami accused Layla of having an affair.
- Sami, Layla'yı bir ilişkisi olmakla suçladı.
- Do people ever accuse you of being obstinate?
- İnsanlar seni hiç dik başlı olarak suçlar mı?
- You can't accuse him of theft without having proof.
- Elinde kanıt olmadan onu hırsızlıkla suçlayamazsın.
- Tom accused me of stealing money.
- Tom beni para çalmakla suçladı.
- Mary accused Tom of being unfaithful to her.
- Mary, Tom'u ona sadık olmamakla suçladı.
- You accused him of having stolen the bike.
- Onu bisikleti çalmakla suçladınız.
- Do people accuse you of being disorganized?
- İnsanlar sizi düzensiz olmakla suçluyor mu?
- You'd better be very sure before you accuse him of anything.
- Onu bir şeyle suçlamadan önce çok emin olsan iyi olur.
- Tom all but accused Mary of being a thief.
- Tom, Mary'yi hırsız olmakla suçladı.
- Tom accused me of having broken my promise.
- Tom beni sözümden dönmekle suçladı.
- She accused him of stealing her car.
- Onu arabasını çalmakla suçladı.
- You can't accuse him of stealing unless you have proof.
- Kanıtınız olmadan onu hırsızlıkla suçlayamazsınız.
- Layla accused Sami of being the attacker.
- Leyla, Sami'yi saldırgan olmakla suçladı.
- Tom accused John of falsifying the results.
- Tom, John'u sonuçları tahrif etmekle suçladı.
- Do people ever accuse you of being selfish?
- İnsanlar seni hiç bencil olmakla suçlar mı?
- They accused the teacher of being too strict with the children.
- Onlar öğretmeni çocuklara çok sıkı olmakla suçladı.
- I accused him of having stolen the bike.
- Onu bisikleti çalmakla suçladım.
- Tom accused Mary of having lied to him.
- Tom Mary'yi kendisine yalan söylemekle suçladı.
- Tom accused Mary of being a liar.
- Tom Mary'yi yalancı olmakla suçladı.
- Tom accused Mary of lying.
- Tom, Mary'yi yalan söylemekle suçladı.
- Tom all but accused Mary of being a thief.
- Tom'un dışında herkes Mary'yi bir hırsız olmakla suçladı.
- Tom accused Mary of putting something in his drink.
- Tom içkisine bir şey koyduğu için Mary'yi suçladı.
- Do people ever accuse you of being stubborn?
- İnsanlar seni hiç inatçı olmakla suçlar mı?
- Dan accused Linda of being a tranny.
- Dan Linda'yı bir travesti olmakla suçladı.
- Tom accused Mary of lying through her teeth.
- Tom Mary'yi dişlerinin arasından yalan söylemekle suçladı.
- She accused him and her of theft.
- Onu ve onu hırsızlıkla suçladı.
- He accused me of having stolen his watch.
- Beni saatini çalmakla suçladı.
- Tom accused Mary of being a liar.
- Tom Mary'yi bir yalancı olmakla suçladı.
- Tom practically accused me of being a traitor.
- Tom neredeyse beni bir vatan haini olmakla suçladı.
- She accused me of not writing to her sooner.
- O beni kısa sürede ona yazmamakla suçladı.
- You'd better be very sure before you accuse him of anything.
- Onu herhangi bir şeyle suçlamadan önce çok emin olsan iyi olur.
- Tom accused Mary of stealing.
- Tom Mary'yi çalmakla suçladı.
- They accused me of being a liar.
- Beni yalancılıkla suçladılar.
- Tom certainly did what Mary accused him of doing.
- Tom kesinlikle Mary'nin onu yapmakla suçladığı şeyi yaptı.
- Do not accuse me of anything.
- Beni hiçbir şeyle suçlama.
- Tom accused the employee of stealing.
- Tom çalışanı hırsızlıkla suçladı.
- Do people ever accuse you of being rude?
- İnsanlar seni hiç kaba olmakla suçlar mı?
- Tom accused him of having stolen the bike.
- Tom onu bisikleti çalmakla suçladı.
- Tom accused Mary of having lied to him.
- Tom, Mary'yi ona yalan söylemekle suçladı.
- Tom accused me of being selfish.
- Tom beni bencillikle suçladı.
- Do people ever accuse you of being pompous?
- İnsanlar seni hiç kendini beğenmiş olarak suçlar mı?
- The dictator accused Tom of treason for not applauding him.
- Diktatör, onu alkışlamadığı için Tom'u vatana ihanetle suçladı.
- Tom accused me of being a liar.
- Tom beni yalancılıkla suçladı.
- You accused him of having stolen the bike.
- Sen onu bisikleti çalmakla suçladın.
- The police accused her of texting while driving.
- Polis onu araba kullanırken mesajlaşmakla suçladı.
- They accused him of stealing the bicycle.
- Onu bisikleti çalmakla suçladılar.
- The deputy accused the government of concealing its true intentions.
- Milletvekili, hükümeti gerçek niyetlerini gizlemekle suçladı.
- She accused me of not writing to her sooner.
- Beni ona daha önce yazmamakla suçladı.
- Tom all but accused Mary of being a thief.
- Tom Mary'yi hırsız olmakla suçladı.
- They accused me of being a liar.
- Onlar beni bir yalancı olmakla suçladı.
- I accused her of having stolen the bike.
- Onu bisikleti çalmakla suçladım.
- She accused me of stealing her money.
- O beni parasını çalmakla suçladı.
- He accused me of being a liar.
- Beni yalancılıkla suçladı.
- She accused her of having stolen the bike.
- Onu bisikleti çalmakla suçladı.
- She accused her husband of having been disloyal to her.
- O, kocasını ona karşı sadakatsızlık yapmakla suçladı.
- She accused me of hacking into her account.
- Beni hesabını hacklemekle suçladı.
- Why do you accuse my son?
- Neden benim oğlumu suçluyorsun?
- The police accused him.
- Polisler onu suçladı.
- Tom accused me of being selfish.
- Tom beni bencil olmakla suçladı.
- Tom can't deny the fact that he did what Mary accused him of doing.
- Tom Mary'nin onu yapmakla suçladığı şeyi yaptığı gerçeğini inkar edemez.
- The teacher accused one of his students of being noisy in class.
- Öğretmen öğrencilerinden birini sınıfta gürültü yapmakla suçladı.
- The opposition accused the prime minister of negligence.
- Muhalefet başbakanı ihmalkarlıkla suçladı.
- Mary accused Tom of being unfaithful to her.
- Mary Tom'u kendine karşı sadakatsiz olmakla suçladı.
- He accused him of having stolen the bike.
- Onu bisikleti çalmakla suçladı.
- Don't accuse him of that.
- Onu bu konuda suçlama.
- Tom accused me of negligence.
- Tom beni ihmal etmekle suçladı.
- Do people ever accuse you of being snobbish?
- İnsanlar seni hiç züppe tavırlı olmakla suçlar mı?
- You'd better be very sure before you accuse them of anything.
- Onları bir şeyle suçlamadan önce çok emin olsan iyi olur.
- Tom accused me of negligence.
- Tom beni ihmalkarlıkla suçladı.
- She accused me of being a liar.
- Beni yalancılıkla suçladı.
- Tom all but accused Mary of being a thief.
- Tom neredeyse Mary'yi bir hırsız olmakla suçladı.
- Do people ever accuse you of being temperamental?
- İnsanlar seni hiç dengesiz olmakla suçlar mı?
- Why do you accuse my son?
- Neden oğlumu suçluyorsun?
- You'd better be very sure before you accuse Tom of anything.
- Tom'u bir şeyle suçlamadan önce emin olsanız iyi olur.
- Tom accused Mary of stealing his money, but she denied it.
- Tom, Mary'yi parasını çalmakla suçladı ama Mary inkar etti.
- They accused the teacher of being too strict with the children.
- Öğretmeni çocuklara karşı çok katı olmakla suçladılar.
- We accused him of having stolen the bike.
- Biz onu bisiklet çalmakla suçladık.
- He accused me of having broken our promise.
- Beni sözümüzü tutmamakla suçladı.
- Do people ever accuse you of being stubborn?
- İnsanlar seni hiç inatçı olmakla suçluyor mu?
- Tom accused Mary of drinking like a fish.
- Tom, Mary'yi balık gibi içmekle suçladı.
Show More (243)
|
