| 1 |
affectionate |
sevecen |
adj. |
|
- Your cat isn't very affectionate, isn't he?
- Senin kedin çok sevecen değil, değil mi?
- He is always very affectionate with his relatives.
- O her zaman akrabalarına karşı çok sevecendir.
- Tom is very affectionate.
- Tom çok sevecen.
- Tom wasn't very affectionate.
- Tom pek sevecen biri değildi.
- Your cat isn't very affectionate, isn't he?
- Kediniz pek sevecen değil, değil mi?
- Tom is affectionate.
- Tom sevecen.
- Tom is quite affectionate.
- Tom oldukça sevecen.
- Tom is a very affectionate person.
- Tom çok sevecen bir insandır.
- Tom wasn't very affectionate.
- Tom pek sevecen değildi.
- Tom was very affectionate.
- Tom çok sevecendi.
Show More (7)
|
| 2 |
affectionate |
şefkatli |
adj. |
|
- He was very affectionate with his parents.
- Ailesine karşı çok şefkatliydi.
- He's a very affectionate father.
- O çok şefkatli bir baba.
- He is a very affectionate father.
- O çok şefkatli bir baba.
- He is always very affectionate with his relatives.
- Akrabalarına karşı her zaman çok şefkatlidir.
- She is always very affectionate with her relatives.
- Akrabalarına karşı her zaman çok şefkatlidir.
- He's a very affectionate father.
- Çok şefkatli bir babadır.
Show More (3)
|
| 3 |
affectionate |
sevgi dolu |
adj. |
|
- He sent me an affectionate letter.
- Bana sevgi dolu bir mektup gönderdi.
- She is always very affectionate with her relatives.
- O her zaman akrabalarına karşı çok sevgi doludur.
- A correct answer is like an affectionate kiss.
- Doğru bir cevap, sevgi dolu bir öpücük gibidir.
- Not many people know how to keep an affectionate relation with their relatives.
- Pek çok insan akrabalarıyla sevgi dolu bir ilişkiyi nasıl sürdüreceğini bilmez.
Show More (1)
|
