|
- I wouldn't bet against him.
- Ona karşı bahse girmezdim.
- She filed a suit for divorce against him.
- Ona karşı bir boşanma davası açtı.
- She testified against him.
- Ona karşı tanıklık etti.
- There was no evidence against him found at the scene.
- Olay yerinde ona karşı hiçbir kanıt bulunamadı.
- I wouldn't bet against him.
- Ben ona karşı bahse girmezdim.
- Tom's wife testified against him.
- Tom'un karısı ona karşı tanıklık etti.
- Tom felt Mary trembling against him.
- Tom, Mary'nin ona karşı titrediğini hissetti.
- Is everyone against him?
- Herkes ona karşı mı?
- Fate turned against him.
- Kader ona karşı döndü.
- Do you have something against him?
- Ona karşı bir şeyin var mı?
- You don't stand a chance against him.
- Ona karşı hiç şansın yok.
- What's the accusation against him?
- Ona karşı yapılan suçlama nedir?
- The police assembled a lot of evidence against him.
- Polis ona karşı birçok kanıt topladı.
- She filed a suit for divorce against him.
- Ona karşı boşanma davası açtı.
- I bid against him.
- Ona karşı teklif verdim.
- What do you have against him?
- Ona karşı neyin var?
- Do you have something against him?
- Ona karşı bir şeyin mi var?
- I have nothing against him.
- Ona karşı bir şeyim yok.
Show More (15)
|