|
- You are of course aware that we, being the second arm of the budgetary authority, also have a part to play in all this.
- Elbette bütçe otoritesinin ikinci kolu olarak bizim de bu konuda bir rolümüz olduğunun farkındasınız.
- It is not an attempt to twist colleagues' arms at the eleventh hour.
- Bu, on birinci saatte meslektaşlarımızın kolunu bükme girişimi değildir.
- One of the teachers accompanying the party lost an arm.
- Partiye eşlik eden öğretmenlerden biri kolunu kaybetti.
- The coastguard must be the strong arm of the agency for maritime safety.
- Sahil güvenlik, deniz güvenliği için kurumun güçlü kolu olmalıdır.
- This refusal is part of a much broader pattern, one of keeping the United Nations at arm's length.
- Bu reddediş çok daha geniş bir kalıbın, Birleşmiş Milletler'i kol mesafesinde tutmanın bir parçasıdır.
- A conciliation commission has even been set up between the two arms of the executive.
- Yürütmenin iki kolu arasında bir uzlaşma komisyonu bile kurulmuştur.
- This refusal is part of a much broader pattern, one of keeping the United Nations at arm's length.
- Bu reddediş çok daha geniş bir kalıbın, Birleşmiş Milletleri kol mesafesinde tutmanın bir parçasıdır.
- The coastguard must be the strong arm of the agency for maritime safety.
- Sahil güvenlik, deniz güvenliği ajansının güçlü kolu olmalıdır.
- You are of course aware that we, being the second arm of the budgetary authority, also have a part to play in all this.
- Bütçe otoritesinin ikinci kolu olarak bizim de bu konuda bir rolümüz olduğunun elbette farkındasınız.
- I am talking particularly about whole-body vibration aspects, rather than hand and arm vibration.
- Özellikle el ve kol titreşiminden ziyade tüm vücut titreşiminden bahsediyorum.
- It becomes a serious issue when the arms reach their final destination.
- Kollar nihai hedeflerine ulaştığında ciddi bir sorun haline gelir.
- I got bored at the meeting and checked out until someone punched me in the arm.
- Toplantıda sıkılmıştım ve birisi koluma yumruk atıncaya kadar dalmışım.
- She reached out for my arm.
- Koluma uzandı.
- The policeman took the thief by the arm.
- Polis hırsızı kolundan tuttu.
- I feel safe in your arms.
- Kollarında güvende hissediyorum.
- My arm is killing me.
- Kolum beni öldürüyor.
- He had his arm broken during the game.
- Oyun sırasında kolu kırıldı.
- Jim sat alone with his arms folded.
- Jim kollarını kavuşturmuş tek başına oturuyordu.
- Mary crossed her arms over her chest.
- Mary kollarını göğsünde kavuşturdu.
- Tom put a bandage on Mary's arm.
- Tom Mary'nin koluna bandaj koydu.
- What's that under your arm?
- Kolunun altındaki nedir?
- Tom touched my arm.
- Tom koluma dokundu.
- Tom said you cut your arm.
- Tom kolunu kestiğini söyledi.
- Tom raised his arm.
- Tom kolunu kaldırdı.
- He held a package under his arm.
- Kolunun altında bir paket tutuyordu.
- Dan's son was in Linda's arms.
- Dan'ın oğlu Linda'nın kollarındaydı.
- You've broken your arm.
- Kolunu kırmışsın.
- The Sagittarius and Perseus Arms of the galaxy remained unexplored for thousands of years.
- Galaksinin Yay ve Perseus Kolları binlerce yıl boyunca keşfedilmeden kaldı.
- Let me put a fresh bandage on your arm.
- Koluna yeni bir bandaj yapıştırayım.
- A policeman was watching it, with his arms crossed.
- Bir Polis kollarını kavuşturmuş olanları izliyordu.
- Tom fell over jogging and broke his arm.
- Tom koşarken düştü ve kolunu kırdı.
- Tom crossed his arms.
- Tom kollarını kavuşturdu.
- She waved her arms in hopes of getting his attention.
- Mary de onun dikkatini çekmek için kollarını salladı.
- Tom put his arm around Mary and kissed her cheek.
- Tom kolunu Mary'ye doladı ve yanağından öptü.
- She died in his arms.
- Onun kollarında öldü.
- His arm brushed against mine.
- Onun kolu benimkine sürtündü.
- She threw herself into my arms.
- O, kendini benim kollarına attı.
- Mary looked at me and told me to hold her in my arms.
- Mary bana baktı ve onu kollarımda tutmamı söyledi.
- Tom put his arms around Mary.
- Tom kollarını Mary'ye doladı.
- Iron Arm Atom protected the country from danger.
- Demir Kol Atom ülkeyi tehlikelerden korudu.
- Give me your arm.
- Kolunu ver.
- Let me put a fresh bandage on your arm.
- Koluna yeni bir bandaj koyayım.
- She slipped her arm into his.
- O, kolunu onunkine geçirdi.
- I have short arms.
- Kollarım kısa.
- The policeman seized him by the arm.
- Polis onu kolundan yakaladı.
- Tom grabbed Mary's arm and pulled her towards the door.
- Tom, Mary'nin kolunu tuttu ve onu kapıya doğru çekti.
- Dan's son was in Linda's arms.
- Dan'in oğlu Linda'nın kollarındaydı.
- He took me by the arm and looked me in the eye.
- Kolumdan tuttu ve gözlerimin içine baktı.
- He raised his arm.
- Kolunu kaldırdı.
- Mary cut her arm open.
- Mary kolunu kesti.
- I broke my arm when I was a child.
- Çocukken kolumu kırmıştım.
- My arm is hurting badly.
- Kolum kötü ağrıyor.
- You broke your arm when you were a teenager, didn't you?
- Gençken kolunu kırmıştın, değil mi?
- I had an ache in my arm yesterday.
- Dün kolumda bir ağrı vardı.
- Layla has a criminal record longer than her arm.
- Leyla'nın kendi kolundan daha uzun bir sabıka kaydı var.
- Tom broke some bones in his arm and hand.
- Tom kolundaki ve elindeki bazı kemikleri kırdı.
- She died in your arms.
- Kollarında öldü.
- Tom has his arm in a cast.
- Tom'un kolu alçılı.
- It's been three weeks since Mark broke his arm.
- Mark kolunu kıralı üç hafta oldu.
- He died in your arms.
- Senin kollarında öldü.
- I have two arms and ten fingers.
- Benim iki kolum ve on parmağım var.
- Mary crossed her arms over her chest.
- Mary göğsünde kollarını kavuşturdu.
- Tom is asleep in Mary's arms.
- Tom, Mary'nin kollarında uyuyor.
- He broke his arm.
- O, kolunu kırdı.
- Tom was shot in the arm.
- Tom kolundan vuruldu.
- I can barely move my arms.
- Ben kollarımı zar zor oynatabiliyorum.
- She crossed her arms.
- O, kollarını kavuşturdu.
- Tom escaped with a broken arm.
- Tom kırık bir kolla kaçtı.
- My arms went numb.
- Kollarım uyuştu.
- I was bitten by mosquitoes all over my arms.
- Tüm kollarım sivrisinekler tarafından ısırıldı.
- Tom felt something touch his arm.
- Tom koluna bir şeyin dokunduğunu hissetti.
- The policeman caught the man by the arm.
- Polis adamı kolundan yakaladı.
- I rocked the baby in my arms.
- Bebeği kollarımda salladım.
- Tom broke his arm playing football.
- Tom futbol oynarken kolunu kırdı.
- I saw him walking with a book under his arm.
- Onu kolunun altında bir kitapla yürürken gördüm.
- The girl flung her arms around him.
- Kız kollarını onun boynuna doladı.
- The vaccination left a funny little mark on my arm.
- Aşı kolumda komik küçük bir iz bıraktı.
- He was carrying an umbrella under his arm.
- Kolunun altında bir şemsiye taşıyordu.
- Tom is waving his arms.
- Tom kollarını sallıyor.
- Tom showed Mary the tattoo on his arm.
- Tom Mary'ye kolundaki dövmeyi gösterdi.
- Does your arm hurt?
- Kolun acıyor mu?
- My grandparents have smallpox vaccination scars on their arms.
- Büyük ebeveynlerimin kollarında çiçek aşısı izleri var.
- She threw her arms around her husband’s neck and kissed him.
- Kocasının boynuna kollarını attı ve onu öptü.
- Tom is the one who took the bandage off of Mary's arm.
- Tom Mary'nin kolundaki bandajı çıkaran kişi.
- Tom died in Mary's arms.
- Tom, Mary'nin kollarında öldü.
- I can barely move my arms.
- Kollarımı zar zor hareket ettirebiliyorum.
- I wanted to wrap my arms around his neck.
- Kollarımı onun boynuna sarmak istedim.
- Tom has a broken arm.
- Tom'un kolu kırık.
- Tom grabbed Mary's arm.
- Tom Mary'nin kolunu tuttu.
- Please let go of my arm.
- Lütfen kolumu bırak.
- You broke your arm.
- Kolunu kırmışsın.
- I put both of my arms around her.
- İki kolumu da ona doladım.
- Mary threw her arms around Tom's neck.
- Mary kollarını Tom'nun boynuna attı.
- Jim seized Julie by the arm.
- Jim, Julie'yi kolundan yakaladı.
- He put his arm around her shoulder.
- Kolunu onun omzuna doladı.
- The purple alien had 4 arms and 4 legs.
- Mor uzaylının 4 kolu ve 4 bacağı vardı.
- Your arms are longer than mine.
- Kolların benimkilerden uzun.
- She touched the bruise on his arm.
- Onun kolundaki yaraya dokundu.
- He fell down on the ice and broke his arm.
- Buzda düştü ve kolunu kırdı.
- Her arm is broken.
- Kolu kırıldı.
- My grandparents have smallpox vaccination scars on their arms.
- Büyükannem ve büyükbabamın kollarında çiçek aşısı izleri var.
- My brother fell out of a tree and broke his arm.
- Kardeşim ağaçtan düştü ve kolunu kırdı.
- Kings have long arms.
- Kralların uzun kolları vardır.
- The man took my arm.
- Adam kolumu tuttu.
- Tom felt something crawling on his arm.
- Tom kolunda sürünen bir şey hissetti.
- Tom put his arm around Mary's waist.
- Tom kolunu Mary'nin beline koydu.
- Tom has powerful arms.
- Tom'un güçlü kolları var.
- Don't cross your arms across your chest.
- Kollarını göğsünde kavuşturma.
- Tom's arm brushed against mine.
- Tom'un kolu benimkine hafifçe çarptı.
- Tom's arms ached.
- Tom'un kolları ağrıyordu.
- A stranger seized me by the arm.
- Bir yabancı beni kolumdan yakaladı.
- Tom snuggled in close, putting his arm around Mary.
- Tom iyice sokuldu ve kolunu Mary'ye doladı.
- He has very strong arms.
- Onun çok güçlü kolları var.
- He had his arm broken during the game.
- Oyun sırasında kolunu kırdı.
- Her father died in her arms.
- Babası onun kollarında öldü.
- We stretched out our arms.
- Kollarımızı uzattık.
- Tom has tattoos on his arms.
- Tom'un kollarında dövmeleri var.
- He was standing with his arms folded.
- Kolları bağlı duruyordu.
- Put your arms up.
- Kollarınızı kaldırın.
- Tom sat on the arm of a chair.
- Tom bir koltuğun koluna oturdu.
- Please show me your injured arm.
- Lütfen bana yaralı kolunu göster.
- He was holding a large box in his arms.
- O, kollarında büyük bir kutu tutuyordu.
- Tom has his arm in a cast.
- Tom'un kolu alçıda.
- He died in their arms.
- Onların kollarında öldü.
- Tom pulled Mary into his arms.
- Tom Mary'yi kollarına çekti.
- She has a bag under her arm.
- Kolunun altında bir çanta var.
- I've been bitten by mosquitos all over my arm.
- Kolumun her tarafı sivrisinekler tarafından ısırıldı.
- Tom took her in his arms.
- Tom onu kollarına aldı.
- I feel safe in your arms.
- Kollarında kendimi güvende hissediyorum.
- Tom took me by the arm.
- Tom beni kolumdan tuttu.
- She threw her arms around him in horror.
- Korku içinde kollarını ona doladı.
- Mary took her daughter in her arms to comfort her.
- Mary kızını rahatlatmak için kollarına aldı.
- The nurse will check your arm within 2 days to see if there is a reaction.
- Hemşire reaksiyon olup olmadığını görmek için 2 gün içinde kolunuzu kontrol edecektir.
- She screamed with horror as someone took hold of her arm.
- Biri kolunu tuttuğunda dehşetle çığlık attı.
- He died in your arms.
- Sizin kollarınızda öldü.
- This is like fighting someone with one arm tied behind your back.
- Bu, tek kolunuz arkadan bağlıyken biriyle savaşmaya benzer.
- I gripped your arm until it reddened.
- Kolunu kızarana kadar sıktım.
- She fell asleep in my arms.
- Kollarımda uyuyakaldı.
- She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm.
- Onu kolundan yakalamasaydı, kız gölete düşecekti.
- The policeman grabbed the robber's arm.
- Polis soyguncunun kolunu yakaladı.
- The wound left a scar on his arm.
- Yara kolunda bir iz bıraktı.
- The policeman caught the fleeing thief by the arm.
- Kaçan hırsızı polis kolundan yakaladı.
- She died in their arms.
- Kollarında öldü.
- The baby nestled in his mother's arms.
- Bebek annesinin kollarına sarıldı.
- Tom cut the vampire's arm off with a machete.
- Tom bir pala ile vampirin kolunu kopardı.
- The girl flung her arms around him.
- Kız kollarını onun omzuna attı.
- Tom has very strong arms.
- Tom'un güçlü kolları var.
- I have an ache in my arm.
- Kolumda bir ağrı var.
- Sami grabbed my arm.
- Sami kolumu tuttu.
- After a while he came back with a dictionary under his arm.
- Bir süre sonra kolunun altında bir sözlükle geri geldi.
- Put your arms up.
- Kollarınızı yukarı kaldırın.
- He stretched his arm.
- Kolunu uzattı.
- Mary took Tom in her arms and hugged him.
- Mary de Tom'u kollarına aldı ve ona sarıldı.
- Tom had a bruise on his arm.
- Tom'un kolunda bir çürük vardı.
- Mary sat on the floor and wrapped her arms around her knees.
- Mary yerde oturdu ve kollarını dizlerinin etrafına sardı.
- The wound left a scar on her arm.
- Yara onun kolunda bir iz bıraktı.
- Layla has a criminal record longer than her arm.
- Layla'nın kolundan daha uzun bir sabıka kaydı var.
- Tom has his ex-girlfriend's name tattooed on his arm.
- Tom'un kolunda eski kız arkadaşının dövmesi var.
- Mary, frightened, stretched out her arms to hold me.
- Mary, korkmuş bir halde, beni tutmak için kollarını uzattı.
- She wrapped her arms around his neck.
- Kollarını onun boynuna doladı.
- Layla welcomed Sami with open arms.
- Layla, Sami'yi kollarını açarak karşıladı.
- Tom offered Mary his arm.
- Tom, Mary'e kolunu uzattı.
- When my wife crosses her arms and taps her foot I know she's angry.
- Karım kollarını kavuşturup ayağını yere vurduğunda kızgın olduğunu anlıyorum.
- A dye was injected into a vein of the patient's arm.
- Hastanın kolundaki bir damara boya enjekte edildi.
- The little girl was carried back home in her father's arms.
- Küçük kız babasının kollarında eve geri taşındı.
- The little girl put her arm around his neck, and looked into his eye, but she could see nothing.
- Küçük kız kolunu onun boynuna doladı ve gözlerinin içine baktı ama hiçbir şey göremedi.
- It's been three weeks since Tom broke his arm.
- Tom kolunu kıralı üç hafta oldu.
- The baby was sleeping soundly in his mother's arms.
- Bebek annesinin kollarında rahat uyuyordu.
- My arm is hurting badly.
- Kolum çok kötü ağrıyor.
- Tom wrapped his arm around her shoulder.
- Tom kolunu onun omzuna doladı.
- Tom put his arm around Mary's waist.
- Tom kolunu Mary'nin beline doladı.
- Tom got stabbed in the arm.
- Tom kolundan bıçaklandı.
- She reached out for my arm.
- O benim koluma uzandı.
- Tom crossed his arms over his chest.
- Tom göğsünün üzerinde kollarını kavuşturdu.
- Tom burned his arm.
- Tom kolunu yaktı.
- He died in your arms.
- O, senin kollarında öldü.
- Raise your arm.
- Kolunu kaldır.
- Tom broke both of his arms.
- Tom kollarının her ikisini kırdı.
- He wrapped his arms around her waist.
- Kollarını onun beline doladı.
- The nurse will check your arm within 2 days to see if there is a reaction.
- Hemşire bir reaksiyon olup olmadığına bakmak için iki gün içinde kolunuzu kontrol edecek.
- Tom folded his arms.
- Tom kollarını kavuşturdu.
- Tom pulled Mary into his arms.
- Tom, Mary'yi kollarının arasına aldı.
- Raise both of your arms up like this.
- İki kolunuzu da bu şekilde kaldırın.
- Mary looked me in the eyes and told me to hold her in my arms.
- Mary gözlerime baktı ve bana onu kollarımda tutmamı söyledi.
- Tom noticed the bracelet on Mary's arm.
- Tom, Mary'nin kolundaki bileziği fark etti.
- Many had lost their arms or legs.
- Birçoğu kolunu ya da bacağını kaybetmişti.
- Jack has a cat under his arm.
- Jack'in kolunun altında bir kedi var.
- Tom has broken his arm.
- Tom kolunu kırdı.
- I wanted to wrap my arms around his neck.
- Kollarımı onun boynuna dolamak istedim.
- He always puts his arm around me.
- Kolunu hep bana doluyor.
- She caught me by the arm.
- Beni kolumdan yakaladı.
- The other grasped his arm.
- Diğeri, onun kolunu kavradı.
- We've got a lot more than just biceps in our arms, Per.
- Kollarımızdaki pazularımızdan çok daha fazlasına sahibiz,Per.
- She died in their arms.
- O, kollarında öldü.
- Tom touched my arm.
- Tom benim koluma dokundu.
- The baby was in a deep sleep in his mother's arms.
- Bebek annesinin kollarında derin bir uykudaydı.
- He is holding his books under his arm.
- Kolunun altında kitaplarını tutuyor.
- He grabbed her arm.
- Onun kolunu tuttu.
- Sami cut the bullet out of Layla's arm.
- Sami kurşunu Leyla'nın kolundan çıkardı.
- Tom gripped Mary's arm tightly.
- Tom Mary'nin kolunu sıkıca tuttu.
- Tom put his arms around her.
- Tom kollarını ona doladı.
- My arm hurts.
- Kolum ağrıyor.
- I stood with my arms folded.
- Kollarımı kavuşturarak durdum.
- Tell me what I want to know or I'll break your arm.
- Bana bilmek istediklerimi söyle yoksa kolunu kırarım.
- Mary snuggled up to Tom and put her arms around his neck.
- Mary Tom'a sokuldu ve kollarını onun boynuna doladı.
- Give me your arm.
- Bana kolunu ver.
- I have mosquito bites all over my arm.
- Kolumun her yerinde sivrisinek ısırıkları var.
- I have a scar on my arm.
- Kolumda bir yara izi var.
- It's been three weeks since Mark broke his arm.
- Mark kolunu kırdığından beri üç hafta oldu.
- Your arms and legs have grown strong enough.
- Kolların ve bacakların yeterince güçlendi.
- He had a big box in his arms.
- Onun kollarında büyük bir kutu vardı.
- She had a white book under her arm.
- Kolunun altında beyaz bir kitap vardı.
- Tom grabbed Mary by the arm.
- Tom Mary'yi kolundan yakaladı.
- He got his arm broken while he was playing soccer.
- Futbol oynarken kolu kırıldı.
- I welcomed Tom with open arms.
- Tom'u açık kollarla karşıladım.
- Tom fell asleep in my arms.
- Tom kollarımda uykuya daldı.
- I stood with my arms folded.
- Kollarım bağlı durdum.
- Each of the girls has a doll in her arms.
- Kızlardan her birinin kollarında bir oyuncak bebeği var.
- She folded her arms over her chest.
- O kollarını göğsünde kavuşturdu.
- Tom carried Mary in his arms.
- Tom Mary'yi kollarında taşıdı.
- An alligator snapped his arm off.
- Bir timsah kolunu kopardı.
- The policeman grabbed the robber's arm.
- Polis soyguncunun kolunu tuttu.
- She died in his arms.
- O, kollarında öldü.
- He broke some bones in his arm and hand.
- Kolunda ve elinde kırıklar oldu.
- Tom had scratches on his arms.
- Tom'un kollarında çizikler vardı.
- I remember the warmth of her arms.
- Onun kollarının sıcaklığını hatırlıyorum.
- How many arms does an octopus have?
- Bir ahtapotun kaç kolu vardır?
- You broke your arm when you were a teenager, didn't you?
- Gençken kolunu kırdın, değil mi?
- Tom twisted Mary's arm and she agreed to donate some money to our charity.
- Tom Mary'nin kolunu büktü ve Mary hayır kurumumuza biraz para bağışlamayı kabul etti.
- That child felt secure in his mother's arms.
- O çocuk, annesinin kollarında güvenli hissetti.
- Tom's arm brushed against mine.
- Tom'un kolu benimkine değdi.
- His broken arm took several weeks to heal.
- Kırılan kolunun iyileşmesi birkaç hafta sürdü.
- Tom laid his hand on Mary's arm.
- Tom elini Mary'nin koluna koydu.
- I fell and broke my arm.
- Düştüm ve kolumu kırdım.
- He wrapped his arms around me.
- Kollarını bana doladı.
- Would you please let go of my arm?
- Lütfen kolumu bırakır mısın?
- The policeman caught him by the arm.
- Polis onu kolundan yakaladı.
- Tom carried Mary in his arms.
- Tom, Mary'yi kollarında taşıdı.
- She pinched my arm sharply.
- Kolumu sertçe sıktı.
- I put both of my arms around her.
- Her iki kolumu da onun etrafına koydum.
- She held my arm firmly.
- Kolumu sıkıca kavradı.
- Tom socked Mary in the arm.
- Tom, Mary'nin koluna vurdu.
- Tom held Mary in his arms.
- Tom, Mary'yi kollarının arasına aldı.
- The pain in my arm has gotten worse.
- Kolumun ağrısı kötüleşti.
- When you talk to others, you're doing it with your arms crossed.
- Başkalarıyla konuştuğunuzda, bunu kollarınızı kavuşturarak yapıyorsunuz.
- Tom is carrying a violin under his arm.
- Tom kolunun altında keman taşıyor.
- Tom had his violin case under his arm.
- Tom'un kolunun altında keman kutusu vardı.
- Your arms are more important than that stick, so instead of using your arm, use the stick.
- Kollarınız o sopadan daha önemli, bu yüzden kolunuzu kullanmak yerine sopayı kullanın.
- Tom's arm needs to be amputated.
- Tom'un kolunun kesilmesi gerekiyor.
- I'm the one who bandaged Tom's arm.
- Tom'un kolunu saran bendim.
- He just looked on with his arms folded.
- Kollarını kavuşturup öylece baktı.
- How did you lose your arm?
- Kolunu nasıl kaybettin?
- He has powerful arms.
- Onun güçlü kolları var.
- He died in my arms.
- Kollarımda öldü.
- An alligator snapped his arm off.
- Bir timsah onun kolunu kopardı.
- They fell asleep in each other's arms.
- Birbirlerinin kollarında uyuyakaldılar.
- Tell me what I want to know or I'll break your arm.
- Bana bilmek istediğimi söyle ya da kolunu kıracağım.
- Tom has a growth on his arm.
- Tom'un kolunda bir büyüme var.
- Tom nearly broke his arm trying to do a bicycle kick.
- Tom röveşata denemesi yaparken az daha kolunu kırıyordu.
- He grabbed my arm.
- O, kolumu tuttu.
- Tom offered Mary his arm and they walked off together.
- Tom, Mary'ye kolunu uzattı ve birlikte yürüdüler.
- Mary took her daughter in her arms to comfort her.
- Mary onu rahatlatmak için kızını kollarına aldı.
- Tom waved his arms to get Mary's attention.
- Tom Mary'nin dikkatini çekmek için kollarını salladı.
- He grabbed her arm.
- O onun kolunu tuttu.
- Have you recently had unexplained swelling of your arms or legs during periods of inactivity?
- Son zamanlarda hareketsiz kaldığınız dönemlerde kollarınızda veya bacaklarınızda açıklanamayan şişlikler oldu mu?
- He sat on the sofa with his arms folded.
- Kollarını bağlamış bir şekilde kanepede oturuyordu.
- The policeman took the thief by the arm.
- Polis, hırsızı kolundan yakaladı.
- A baby was flung out of its mother's arms when a plane hit severe turbulence while commencing its descent prior to landing.
- Bir uçak inişten önce alçalmaya başlarken şiddetli türbülansa girdiğinde bir bebek annesinin kollarından fırladı.
- Your eyes are as beautiful as the arms of the Venus de Milo.
- Gözlerin Venüs de Milo'nun kolları kadar güzel.
- He held a package under his arm.
- O, kolunun altında bir paket tutuyordu.
- You're hurting my arm.
- Sen kolumu acıtıyorsun.
- My arms are empty.
- Kollarım boş.
- My arm really hurts.
- Kolum gerçekten acıyor.
- Tom bandaged Mary's arm.
- Tom Mary'nin kolunu bandajladı.
- I fractured my arm.
- Kolumu kırdım.
- He was very tall and thin, with long arms and legs.
- Çok uzun boylu ve zayıftı, uzun kolları ve bacakları vardı.
- He arrived with a pretty girl on his arm.
- O, kolunda güzel bir kızla geldi.
- They bound the prisoner's arms and legs.
- Mahkumun kollarını ve bacaklarını bağladılar.
- He dislocated his arm.
- Kolu yerinden çıktı.
- She died in your arms.
- Sizin kollarınızda öldü.
- Tom lost an arm.
- Tom bir kolunu kaybetti.
- Tom nearly broke his arm trying to do a bicycle kick.
- Tom bisiklet tekmesi atmaya çalışırken neredeyse kolunu kırıyordu.
- Tom punched Mary's arm lightly.
- Tom, Mary'nin koluna hafifçe vurdu.
- Two men had their arms severed in Taiwan after a tug-of-war accident.
- Tayvan'da bir halat çekme kazası sonucu iki adamın kolları koptu.
- The baby nestled in his mother's arms.
- Bebek annesinin kollarına sokuldu.
- Her arms and legs are long.
- Onun kolları ve bacakları uzundur.
- She has long arms and legs.
- Onun uzun kolları ve bacakları var.
- Tom has a broken arm.
- Tom'un kırık bir kolu var.
- Tom grabbed my arm.
- Tom kolumu tuttu.
- Tom waved his arms.
- Tom kollarını salladı.
- You've broken your arm.
- Sen kolunu kırdın.
- He was very tall and slim, with long arms and legs.
- Çok uzun boylu ve inceydi, uzun kolları ve bacakları vardı.
- I put my arms around his neck.
- Kollarımı boynuna doladım.
- He carried her in his arms.
- Onu kollarında taşıdı.
- It's been three weeks since Tom broke his arm.
- Tom kolunu kırdığından beri üç hafta oldu.
- Tom has something under his arm.
- Tom'un kolunun altında bir şey var.
- I suppose this car has cost you an arm and a leg.
- Sanırım bu araba size bir kol ve bir bacağa mal oldu.
- Tom twisted Mary's arm and she agreed to donate some money to our charity.
- Tom Mary'nin kolunu büktü ve o hayır kurumumuza biraz para bağışlamayı kabul etti.
- The baby was fast asleep in her mother's arms.
- Bebek annesinin kollarında derin uykudaydı.
- Her arm is broken.
- Kolu kırılmış.
- Tom took Mary in his arms and hugged her.
- Tom, Mary'yi kollarına aldı ve ona sarıldı.
- Tom closed his eyes as the nurse inserted the needle into his arm.
- Hemşire koluna iğneyi sokarken Tom gözlerini kapattı.
- I remember the warmth of her arms.
- Kollarının sıcaklığını hatırlıyorum.
- I broke both of my arms.
- Her iki kolumu da kırdım.
- She gripped my arm tightly.
- Kolumu sıkıca kavradı.
- Tom is the one who bandaged Mary's arm.
- Mary'nin kolunu saran Tom'du.
- My arms are fine now.
- Kollarım şimdi iyi.
- She has a bag under her arm.
- Onun kolunun altında bir çanta vardır.
- He arrived with a pretty girl on his arm.
- Kolunda güzel bir kızla geldi.
- He raised his arm intending to stop a taxi.
- Bir taksiyi durdurmayı deneyerek kolunu kaldırdı.
- She gripped my arm tightly.
- O, kolumu sıkıca kavradı.
- I have short arms.
- Benim kısa kollarım var.
- She caught hold of my arm so she wouldn't fall.
- O kolumu tuttu bu yüzden düşmedi.
- Mary cried in my arms.
- Mary kollarımda ağladı.
- He fell down on the ice and broke his arm.
- Buzun üzerine düştü ve kolunu kırdı.
- He raised his arm.
- O kolunu kaldırdı.
- I'm glad that your arm isn't broken.
- Kolunun kırılmadığına sevindim.
- Skura sought solace in Yanni's well-muscled arms.
- Skura teselliyi Yanni'nin kaslı kollarında aradı.
- Somebody caught me by the arm.
- Biri beni kolumdan yakaladı.
- She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm.
- Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.
- Tom grabbed Mary's arm.
- Tom, Mary'nin kolunu tuttu.
- He broke his arm.
- Kolunu kırdı.
- I gripped your arm until it reddened.
- Kızarana kadar kolunu sıktım.
- He caught her by the arm.
- Onu kolundan yakaladı.
- Tom took Mary in his arms and kissed her.
- Tom, Mary'yi kollarına aldı ve öptü.
- Tom took Mary by surprise while she was in the arms of her lover.
- Tom, Mary sevgilisinin kollarındayken onu gafil avladı.
- She caught me by the arm and stopped me from going home.
- O, kolumdan yakaladı ve eve gitmemi engelledi.
- Tom puts his arm around Mary.
- Tom kolunu Mary'ye doladı.
- Mary sat on the floor and wrapped her arms around her knees.
- Mary yere oturdu ve kollarını dizlerine doladı.
- Tom was carrying his snowboard under his arm.
- Tom snowboardunu kolunun altında taşıyordu.
- Tom has really hairy arms.
- Tom'un gerçekten kıllı kolları var.
- Tom has a broken arm.
- Tom'un bir kolu kırık.
- Tom is wearing a cast on his arm.
- Tom kırılan kolunu alçıya aldırıyordu.
- I welcomed Tom with open arms.
- Tom'u kollarımı açarak karşıladım.
- I think I broke my arm.
- Sanırım kolumu kırdım.
- I can carry you in my arms.
- Seni kollarımda taşıyabilirim.
- The young woman was carrying an infant in her arms.
- Genç kadın, kollarında bir bebek taşıyordu.
- He seized the boy by the arm.
- O, çocuğu kolundan yakaladı.
- Mary wrapped her arms tightly around her chest.
- Mary kollarını sıkıca göğsüne sardı.
- Layla welcomed Sami with open arms.
- Leyla, Sami'yi açık kollarla karşıladı.
- I saw him coming with his briefcase under his arm.
- Onu, kolunun altında evrak çantası ile gelirken gördüm.
- Mary wrapped her arms tightly around her chest.
- Mary kollarını göğsüne sıkıca sardı.
- Tom sat on the arm of the couch.
- Tom kanepenin koluna oturdu.
- She threw her arms around his neck.
- Kollarını onun boynuna doladı.
- I caught him by the arm before he could fall.
- Düşmeden önce onu kolundan yakaladım.
- Tom put his arms around Mary and hugged her tightly.
- Tom kollarını Mary'nin etrafına doladı ve ona sıkıca sarıldı.
- He was very tall and thin, with long arms and legs.
- O, uzun kol ve bacaklarıyla, çok uzun boylu ve inceydi.
- Tom has a scar on his arm.
- Tom'un kolunda bir yara izi var.
- He stretched out his arm to take the book.
- O, kitabı almak için kolunu uzattı.
- Tom seized Mary by the arm.
- Tom, Mary'yi kolundan yakaladı.
- Tom caught me by the arm.
- Tom beni kolumdan yakaladı.
- I put my arms around his neck.
- Kollarımı onun boynuna koydum.
- I've broken my arm, so I have to wear a bandage for the whole week.
- Kolumu kırdım, bu nedenle bütün hafta boyunca bandaj takmak zorundayım.
- The pain in my arm has gotten worse.
- Kolumdaki ağrı şiddetlendi.
- My arms are tired.
- Kollarım yorgun.
- He got his arm broken while he was playing soccer.
- O, futbol oynarken kolunu kırdı.
- Then, at last, the policeman lowered his arm.
- Sonra, sonunda, polis kolunu indirdi.
- She is holding her baby in her arms.
- O kollarında bebeğini tutuyor.
- My brother fell out of a tree and broke his arm.
- Erkek kardeşim bir ağaçtan düştü ve kolunu kırdı.
- She touched the bruise on his arm.
- Kolundaki çürüğe dokundu.
- I was bitten by mosquitoes all over my arms.
- Kollarım sivrisinekler tarafından ısırıldı.
- They cried in each other's arms.
- Birbirlerinin kollarında ağladılar.
- She caught me by the arm and stopped me from going home.
- Beni kolumdan yakaladı ve eve gitmeme engel oldu.
- Tom gripped Mary's arm tightly.
- Tom, Mary'nin kolunu sıkıca kavradı.
- Tom put his arms around Mary and hugged her tightly.
- Tom kollarını Mary'nin etrafına koydu ve ona sıkıca sarıldı.
- Tom felt someone touch his arm.
- Tom birinin koluna dokunduğunu hissetti.
- She slipped her arm into his.
- Kolunu onunkinin içine soktu.
- Sami and Layla were back in each others arms.
- Sami ve Layla tekrar birbirlerinin kollarındaydı.
- Show me your arm.
- Bana kolunu göster.
- Her father died in her arms.
- Onun babası kollarında öldü.
- I don't have a broken arm.
- Benim kırık bir kolum yok.
- Tom broke both of his arms.
- Tom iki kolunu da kırdı.
- He just looked on with his arms folded.
- Kolları bağlı şekilde sadece izledi.
- She died in their arms.
- Onların kollarında öldü.
- Your arms are longer than mine.
- Kolların benimkilerden daha uzun.
- Tom has long arms and legs.
- Tom'un uzun kolları ve bacakları var.
- My arm still hurts.
- Kolum hâlâ acıyor.
- She had the book with a torn cover under her arm.
- Kolunun altında kapağı yırtılmış bir kitap vardı.
- What's that under your arm?
- Kolunun altındaki ne?
- She died in your arms.
- O, sizin kollarınızda öldü.
- I felt something crawling up my arm.
- Kolumda bir şeyin yürüdüğünü hissettim.
- She lifted her arms.
- O kollarını kaldırdı.
- She has a book under her arm.
- Onun kolunun altında bir kitabı var.
- He scratched his arm with the nail.
- Tırnakla kolunu kaşıdı.
- My arms felt weak.
- Kollarım zayıfladı.
- She died in your arms.
- Senin kollarında öldü.
- Tom wanted to take Mary in his arms and kiss her.
- Tom, Mary'yi kollarına alıp öpmek istedi.
- He died in their arms.
- O, onların kollarında öldü.
- They cried in each other's arms.
- Onlar birbirlerinin kollarında ağladı.
- Tom took Mary in his arms.
- Tom Mary'yi kollarına aldı.
- Tom has tattoos on his arms.
- Tom'un kollarında dövmeler var.
- She lay in his arms all night.
- O bütün gece adamın kollarında yattı.
- Tom hacked Mary's arm off with a sword.
- Tom, Mary'nin kolunu bir kılıçla kesti.
- She lifted her arms.
- Kollarını kaldırdı.
- All the players stood there with their arms folded.
- Tüm oyuncular kollarını kavuşturmuş bir şekilde orada duruyordu.
- Have you recently had unexplained swelling of your arms or legs during periods of inactivity?
- Son zamanlarda hareketsiz kaldığınızda kol ve bacaklarınızda nedensiz şişlikler oluyor mu?
- He has a scar on his arm.
- Kolunda bir yara izi var.
- Tom cut the vampire's arm off with a machete.
- Tom vampirin kolunu bir palayla kesti.
- He folded his arms over his chest.
- Kollarını göğsünde kavuşturdu.
- The bullet pierced his arm.
- Kurşun kolunu deldi.
- I have a bruise on my arm.
- Kolumda bir çürük var.
- It's just so frustrating to try to do this with my arm in a cast.
- Kolum alçıdayken bunu yapmaya çalışmak çok sinir bozucu.
- The man was folding and unfolding his arms.
- Adam kollarını bağlıyordu ve açıyordu.
- The moment I held the baby in my arms, it began to cry.
- Bebeği kollarımda tuttuğum anda ağlamaya başladı.
- He pinched my arm.
- Kolumu çimdikledi.
- Tom got his girlfriend's name tattooed on his arm.
- Tom kız arkadaşının adını koluna dövme yaptırmış.
- How did you cut your arm?
- Kolunu nasıl kestin?
- How's your arm?
- Kolun nasıl?
- I'd do anything just to hold you in my arms.
- Seni kollarıma almak için her şeyi yaparım.
- He took her in his arms to help her, but she couldn't stand.
- Ona yardım etmek için kollarına aldı ama kadın ayakta duramıyordu.
- I broke both of my arms.
- İki kolumu da kırdım.
- I remember the warmth of his arms.
- Kollarının sıcaklığını hatırlıyorum.
- Mary cried in my arms.
- Mary benim kollarımda ağladı.
- Tom held Mary's lifeless body in his arms.
- Tom, Mary'nin cansız bedenini kollarında tuttu.
- She carried the box under her arm.
- Kutuyu kolunun altında taşıdı.
- I had an ache in my arm yesterday.
- Dün kolum ağrıyordu.
- My arms are tired.
- Kollarım yoruldu.
- Tom has several scars on his arms.
- Tom'un kollarında birkaç yara izi mevcut.
- Mary threw her arms around Tom's neck.
- Mary kollarını Tom'un boynuna doladı.
- The boy has a bat under his arm.
- Çocuğun kolunun altında bir sopa var.
- Ken laid down his arms.
- Ken kollarını indirdi.
- Your arm's broken.
- Kolun kırıldı.
- She held my arm firmly.
- O, kolumu sımsıkı tuttu.
- The shoulder joins the arm to the torso.
- Omuz, kol ile gövdeyi birleştirir.
- Tom punched Mary's arm lightly.
- Tom, Mary'nin kolunu hafifçe yumrukladı.
- I burned my arm on the grill.
- Izgarada kolumu yaktım.
- Tom is wearing a cast on his arm.
- Tom'un kolunda bir alçı var.
- He twisted my arm.
- Kolumu büktü.
- Tom put the thermometer under his arm.
- Tom termometreyi kolunun altına koydu.
- He hurt his arm lifting so much weight.
- Çok fazla ağırlık kaldırırken kolunu incitti.
- Show me your arm.
- Kolunu bana göster.
- My arm is fine now.
- Kolum şimdi iyi.
- Mary opened her arms to hug me.
- Mary bana sarılmak için kollarını açtı.
- That child felt secure in his mother's arms.
- Çocuk, annesinin kollarında kendini güvende hissetti.
- He died in their arms.
- Kollarında öldü.
- Her arm brushed against mine.
- Onun kolu benimkine değdi.
- Sami injured his arm.
- Sami kolunu yaraladı.
- Let go of my arms!
- Bırak kollarımı!
- I broke my arm when I was a child.
- Ben çocukken kolumu kırdım.
- My father caught me by the arm.
- Babam beni kolumdan tuttu.
- Then, at last, the policeman lowered his arm.
- Sonra, nihayet polis kolunu indirdi.
- Tom took Mary by the arm.
- Tom Mary'yi kolundan tuttu.
- We accepted him with our arms open wide.
- Biz kollarımızı açarak onu kabul ettik.
- Let go of my arms.
- Kollarımı bırak.
- Tom scalded his arm.
- Tom kolunu yaktı.
- Linda collapsed into Dan's arms.
- Linda Dan'in kollarına yığıldı.
- The bullet pierced his arm.
- Kurşun onun kolunu deldi.
- Tom pinched my arm.
- Tom kolumu çimdikledi.
- Tom took Maria in his arms and gave her a kiss on the cheek.
- Tom, Maria'yı kollarına aldı ve yanağına bir öpücük kondurdu.
- My arms ache.
- Kollarım ağrıyor.
- She threw herself into my arms.
- Kendini kollarıma attı.
- Tom wrapped his arms around Mary.
- Tom kollarını Mary'ye doladı.
- Sami cut the bullet out of Layla's arm.
- Sami mermiyi Layla'nın kolundan çıkardı.
- Tom tried to put his arm around Mary.
- Tom kolunu Mary'ye dolamaya çalıştı.
- Mary opened her arms to hug me.
- Mary bana sarılmak için kollarını açmış.
- I broke my arm.
- Ben kolumu kırdım.
- The pain in my arm has gotten worse.
- Kolumdaki ağrı daha da kötüleşti.
- Tom died in my arms.
- Tom kollarımda öldü.
- Tom broke both his arms.
- Tom iki kolunu da kırdı.
- She injected a sleeping drug into my arm.
- Koluma uyku ilacı enjekte etti.
- Many had lost their arms or legs.
- Birçok insan kollarını ya da bacaklarını kaybetmiş.
- Tom doesn't have hairy arms.
- Tom'un kıllı kolları yok.
- The other grasped his arm.
- Diğeri, kolunu kavradı.
- Tom put his arms around me.
- Tom kollarını bana doladı.
- Stop twisting my arm!
- Kolumu bükmeyi bırak!
- May I carry you in my arms?
- Seni kollarımda taşıyabilir miyim?
- He put his arm around my waist.
- Kolunu belime doladı.
- The baby was sound asleep in her mother's arms.
- Bebek annesinin kollarında mışıl mışıl uyuyordu.
- Tom took her by the arm and led her out on the dance floor.
- Tom onu kolundan tuttu ve dans pistinde götürdü.
- She injected a sleeping drug into my arm.
- Koluma bir uyku ilacı enjekte etti.
- Tom is holding a baby in his arms.
- Tom kollarında bir bebek tutuyor.
- Tom grabbed Mary's arm.
- Tom Mary'nin kolunu yakaladı.
- He has powerful arms.
- Güçlü kolları var.
- He died in your arms.
- Kollarınızda öldü.
- He grabbed my arm.
- Kolumu tuttu.
- Tom opened his arms to hug me.
- Tom bana sarılmak için kollarını açtı.
- Tom wanted to take Mary in his arms and kiss her.
- Tom Mary'yi kollarına almak ve onu öpmek istedi.
- Let go of my arm.
- Kolumu bırak.
- Tom waved his arms to get Mary's attention.
- Tom, Mary'nin dikkatini çekmek için kollarını salladı.
- How many arms does an octopus have?
- Ahtapotun kaç tane kolu var?
- She has long arms and legs.
- Uzun kolları ve bacakları vardır.
- I felt something crawling up my arm.
- Kolumda sürünen bir şey hissettim.
- There is a spider on your arm.
- Kolunda bir örümcek var.
- Your eyes are as beautiful as the arms of the Venus de Milo.
- Gözleriniz, Venüs de Milo'nun kolları kadar güzel.
- He died in your arms.
- O, sizin kollarınızda öldü.
- Can I put this on your arm?
- Şunu kolunuza takabilir miyim?
- Your arms are more important than that stick, so instead of using your arm, use the stick.
- Kollarınız o çubuktan daha önemlidir, bu nedenle kolunuzu kullanmak yerine çubuğu kullanın.
- Tom fell asleep in my arms.
- Tom kollarımda uyuyakaldı.
- Tom tried to put his arm around Mary.
- Tom kolunu Mary'nin etrafına koymaya çalıştı.
- Please show me your injured arm.
- Lütfen bana yaralı kolunuzu gösterin.
- I have pain in my arm.
- Kolumda ağrı var.
- I don't have a broken arm.
- Kırık bir kolum yok.
- Tom put a bandage on Mary's arm.
- Tom Mary'nin koluna bandaj yapıştırdı.
- The baby was fast asleep in her mother's arms.
- Bebek annesinin kollarında uyuyakaldı.
- Don't cross your arms across your chest.
- Kollarınızı göğsünüzde üst üste atmayın.
- Tom broke his arm.
- Tom kolunu kırdı.
- The shoulder joins the arm to the torso.
- Omuz kol ve gövdeyi birleştirir.
- She caught hold of my arm so she wouldn't fall.
- Düşmemek için kolumu tuttu.
- We've got a lot more than just biceps in our arms, Per.
- Kollarımızda pazıdan çok daha fazlası var, Per.
- Tom put his arm around my shoulder.
- Tom kolunu omzuma doladı.
- He was holding a large box in his arms.
- Kollarında büyük bir kutu tutuyordu.
- He died in her arms.
- Onun kollarında öldü.
- After a while he came back with a dictionary under his arm.
- Bir süre sonra kolunun altında bir sözlükle geri döndü.
- She keeps him at arm's length these days.
- Bugünlerde onu kol mesafesinde tutuyor.
- Tom had a package under his arm.
- Tom'un kolunun altında bir paket vardı.
- Please show me your injured arm.
- Lütfen yaralı kolunu bana göster.
- Sami grabbed my arm.
- Sami kolumu yakaladı.
- He raised his arm intending to stop a taxi.
- Bir taksiyi durdurmak için kolunu kaldırdı.
- Tom broke his arm skiing.
- Tom kayak yaparken kolunu kırdı.
- Tom put his arms around me.
- Tom kollarını etrafıma koydu.
- Tom twisted my arm.
- Tom kolumu büktü.
- He took me by the arm and looked me in the eye.
- Beni kolumdan tuttu ve gözlerimin içine baktı.
- Tom is carrying a violin under his arm.
- Tom kolunun altında bir keman taşıyor.
- Tom put his arm around Mary and kissed her cheek.
- Tom kolunu Mary'ye koydu ve onu yanağından öptü.
- Mary has a prosthetic arm.
- Mary'nin protez bir kolu var.
- Tom raised his arms.
- Tom kollarını kaldırdı.
- Swing your arm back and forth.
- Kolunu ileri geri salla.
- We accepted him with our arms open wide.
- Onu kollarımızı açarak kabul ettik.
- I saw him coming with his briefcase under his arm.
- Kolunun altında çantasıyla geldiğini gördüm.
- Sami and Layla were back in each others arms.
- Sami ve Leyla birbirlerinin kollarına geri döndüler.
- My husband is broad-shouldered, with distinctly short arms.
- Kocam geniş omuzlu ve belirgin bir şekilde kısa kolludur.
- Lift your arm.
- Kolunuzu kaldırın.
- He was sitting with his arms folded.
- Kollarını bağlamış oturuyordu.
- I have mosquito bites all over my arm.
- Kolumun her tarafında sivrisinek ısırıkları var.
- Tom took Mary's arm and they started walking.
- Tom, Mary'nin koluna girdi ve yürümeye başladılar.
- He was shot 3 times in the arm.
- O, kolundan üç kez vuruldu.
- Woman would be more charming if one could fall into her arms without falling into her hands.
- İnsan ellerine düşmeden kollarına düşebilse, kadın daha çekici olur.
- He longed to hold her in his arms.
- Onu kollarında tutmayı arzuluyordu.
- What have you done to your arm?
- Koluna ne yaptın?
- Tom put his arm around my shoulder.
- Tom kolunu benim omzuma koydu.
- She died in your arms.
- O, senin kollarında öldü.
- She caught me by the arm.
- O, beni kolumdan yakaladı.
- She died in his arms.
- Kollarında öldü.
- The little boy felt secure in his father's arms.
- Küçük çocuk babasının kollarında kendini güvende hissetti.
- The boy has a bat under his arm.
- Çocuğun kolunun altında bir beyzbol sopası var.
- He stretched out his arm to take the book.
- Kitabı almak için kolunu uzattı.
- Tom's arm must be amputated.
- Tom'un kolu kesilmeli.
- Tom felt something crawling on his arm.
- Tom kolunda bir şeyin süründüğünü hissetti.
- Tom felt somebody touch his arm.
- Tom birisinin koluna dokunduğunu hissetti.
- He clutched her arm firmly.
- Kolunu sıkıca kavradı.
- Let go of my arms!
- Kollarımı bırak!
- Tom took her by the arm and led her out on the dance floor.
- Tom onu kolundan tutup dans pistine götürdü.
- Tom died in Mary's arms.
- Tom Mary'nin kollarında öldü.
- She had the book with a torn cover under her arm.
- Onun kolunun altında yırtık kapaklı kitap vardı.
- Can I put this on your arm?
- Bunu kolunuza koyabilir miyim?
- Sami injured his arm.
- Sami kolunu incitti.
- The child hung on his mother's arm.
- Çocuk annesinin koluna asıldı.
- He has a scar on his arm.
- Onun kolunda bir yara izi var.
- Tom is the one who took the bandage off of Mary's arm.
- Mary'nin kolundaki bandajı çıkaran Tom'du.
- He was carrying an umbrella under his arm.
- O, kolunun altında bir şemsiye taşıyordu.
- Tom hurt his arm when he fell.
- Tom düştüğünde kolunu incitti.
- He died in her arms.
- O, kollarında öldü.
- I have two arms and ten fingers.
- İki kolum ve on parmağım var.
- The little girl clung to her father's arm.
- Küçük kız, babasının koluna sarıldı.
- Tom socked Mary in the arm.
- Tom Mary'nin koluna vurdu.
- He was shot 3 times in the arm.
- Kolundan 3 kez vuruldu.
- He is holding his books under his arm.
- Kitaplarını kolunun altında tutuyor.
- I think I've broken my arm.
- Sanırım kolumu kırdım.
- He seized the boy by the arm.
- Çocuğu kolundan yakaladı.
- My arms are aching.
- Kollarım ağrıyor.
- He caught me by the arm.
- Beni kolumdan yakaladı.
- He fell and broke his arm while he was skiing.
- Kayak yaparken düşüp kolunu kırdı.
- Tom is holding Mary in his arms.
- Tom, Mary'yi kollarında tutuyor.
- A cuttlefish has ten arms.
- Bir mürekkep balığının on kolu vardır.
- The policeman grabbed the boy's arm.
- Polis çocuğun kolunu tuttu.
- She threw her arms around her husband’s neck and kissed him.
- Kollarını kocasının boynuna dolamış ve onu öpmüş.
- Octopuses have eight arms.
- Ahtapotların sekiz kolu vardır.
- We cried in each other's arms.
- Birbirimizin kollarında ağladık.
- I've broken my arm, so I have to wear a bandage for the whole week.
- Kolumu kırdım, bir hafta boyunca bandaj takmak zorundayım.
- He fell and broke his arm while he was skiing.
- Kayak yaparken düştü ve kolunu kırdı.
- I'm glad that your arm isn't broken.
- Kolun kırılmadığı için mutluyum.
- Tom felt something touch his arm.
- Tom bir şeyin koluna dokunduğunu hissetti.
- He clutched her arm firmly.
- O kolunu sıkıca kavradı.
- You broke your arm.
- Kolunu kırdın.
- How did you hurt your arm?
- Kolunu nasıl incittin?
- Tom has several scars on his arms.
- Tom'un kollarında birçok yara izi var.
- The little girl clung to her father's arm.
- Küçük kız babasının koluna yapıştı.
- My father caught me by the arm.
- Babam beni kolumdan yakaladı.
- He put his arm around her waist.
- Kolunu onun beline doladı.
- Mary got her boyfriend's name tattooed on her arm.
- Mary erkek arkadaşının adını koluna dövme yaptırdı.
- He had a big box in his arms.
- Kollarında büyük bir kutu vardı.
- Tom put his arms out.
- Tom kollarını uzattı.
- Tom got his girlfriend's name tattooed on his arm.
- Tom kız arkadaşının adını koluna dövme yaptırdı.
- Raise both of your arms up like this.
- Her iki kolunuzu da bu şekilde yukarı kaldırın.
- You're hurting my arm.
- Kolumu incitiyorsun.
- She crossed her arms.
- Kollarını kavuşturdu.
- He was standing with his arms folded.
- Kollarını bağlamış ayakta duruyordu.
- The policeman seized the boy by the arm.
- Polis çocuğu kolundan yakaladı.
- Tom felt somebody touch his arm.
- Tom birinin koluna dokunduğunu hissetti.
- The child did not intent to break your arm.
- Çocuk kolunuzu kırmak istemedi.
- He has very strong arms.
- Çok güçlü kolları var.
- We stretched out our arms.
- Biz kollarımızı uzattık.
- Tom hacked Mary's arm off with a sword.
- Tom Mary'nin kolunu bir kılıçla kesti.
- You're the most beautiful woman I've ever held in my arms.
- Sen kollarımda tuttuğum en güzel kadınsın.
- She has a book under her arm.
- Kolunun altında bir kitap var.
- Tom has several scars on his arms.
- Tom'un kollarında birkaç yara izi var.
- Tom scalded his arm.
- Tom kolunu haşladı.
- Tom took Mary in his arms and kissed her.
- Tom Mary'yi kollarına aldı ve onu öptü.
- Mary looked me in the eyes and told me to hold her in my arms.
- Mary gözlerimin içine baktı ve onu kollarıma almamı söyledi.
- What happened to your arm?
- Koluna ne oldu?
- What's that under your arm?
- Kolunun altında ne var?
- He broke his arm playing soccer.
- Futbol oynarken kolunu kırdı.
- Tom bandaged Mary's arm.
- Tom, Mary'nin kolunu sardı.
- Tom had a heart tattooed on his arm.
- Tom'un kolunda bir kalp dövmesi vardı.
- Tom got his girlfriend's name tattooed on his arm, but then she left him.
- Tom kız arkadaşının adını koluna dövme yaptırdı, ama sonra kız onu terk etti.
- He died in her arms.
- Kollarında öldü.
- Don't cross your arms.
- Kollarını çapraz yapma.
- Her arms and legs are long.
- Kolları ve bacakları uzun.
- He caught me by the arm.
- O beni kolumdan yakaladı.
- A cuttlefish has ten arms.
- Mürekkep balığının on kolu vardır.
- She died in their arms.
- O, onların kollarında öldü.
- I broke my arm.
- Kolumu kırdım.
- He lifted her in his arms and carried her to her bed.
- Onu kollarına aldı ve yatağına taşıdı.
- He stretched his arm.
- O kolunu uzattı.
- Tom broke his arm last weekend.
- Tom geçen hafta sonu kolunu kırdı.
- Mary got her boyfriend's name tattooed on her arm.
- Mary, erkek arkadaşının ismini kolunun üzerine dövme yaptırdı.
- Tom put his hand on Mary's arm.
- Tom elini Mary'nin koluna koydu.
- Tom put his arm around Mary.
- Tom kolunu Mary'ye doladı.
- He sat on the sofa with his arms folded.
- Kolları bağlı şekilde kanepede oturdu.
- Tom's arm had to be amputated.
- Tom'un kolu kesilmek zorunda kaldı.
- Her arm brushed against mine.
- Onun kolu benimkine hafifçe çarptı.
- We cried in each other's arms.
- Biz birbirimizin kollarında ağladık.
- He put his arm around me.
- Kolunu bana doladı.
- The little girl was carried back home in her father's arms.
- Küçük kız babasının kollarında eve geri götürüldü.
- She broke both her arms.
- O her iki kolunu da kırdı.
- My arm still hurts.
- Kolum hâlâ ağrıyor.
- The wound left a scar on my arm.
- Yara kolumda bir iz bıraktı.
- Tom broke both his arms.
- Tom her iki kolunu kırdı.
- He sat there with his arms folded.
- Kollarını bağlamış oturuyordu.
- He died in your arms.
- O, kollarında öldü.
- Lift your arm.
- Kolunu kaldır.
- Your arm's broken.
- Kolun kırık.
- Tom was carrying his snowboard under his arm.
- Tom kolunun altında kar kaykayını taşıyordu.
- Somebody caught me by the arm.
- Birisi beni kolumdan yakaladı.
- The wound left a scar on her arm.
- Yara kolunda bir iz bıraktı.
- He wrapped his arms around me.
- O kollarını bana sardı.
- Tom died in my arms.
- Tom benim kollarımda öldü.
- Someone caught me by the arm.
- Biri beni kolumdan yakaladı.
- Tom is the one who bandaged Mary's arm.
- Mary'nin kolunu bandajlayan kişi Tom'dur.
- Tom only has one arm.
- Tom'un sadece bir kolu var.
- Tom folded the newspaper and put it under his arm.
- Tom gazeteyi katladı ve kolunun altına koydu.
- Tom crossed his arms over his chest.
- Tom kollarını göğsünde kavuşturdu.
- Tom sat on the arm of a chair.
- Tom sandalyenin koluna oturdu.
- Tom squeezed Mary's arm gently.
- Tom, Mary'nin kolunu hafifçe sıktı.
- My arm is in a sling.
- Kolum bir kol askısında.
- The policeman caught the fleeing thief by the arm.
- Polis, kaçan hırsızı kolundan yakaladı.
- Tom fell and broke his arm.
- Tom düştü ve kolunu kırdı.
- He died in your arms.
- Kollarında öldü.
- He broke some bones in his arm and hand.
- Kolundaki ve elindeki bazı kemikleri kırdı.
- The vaccination left a funny little mark on my arm.
- Aşı kolumda komik bir iz bıraktı.
- They bound the prisoner's arms and legs.
- Onlar tutuklunun kollarını ve bacaklarını bağladılar.
- He took her in his arms.
- Onu kollarına aldı.
- I'm the one who took the bandage off of Tom's arm.
- Tom'un kolundan bandajı çıkaran kişi benim.
- Look at my arm.
- Koluma bak.
- The baby was sleeping soundly in his mother's arms.
- Bebek annesinin kollarında mışıl mışıl uyuyordu.
- He was very tall and slim, with long arms and legs.
- Uzun kolları ve bacakları olan, çok uzun boylu ve ince idi.
- I'm the one who took the bandage off of Tom's arm.
- Tom'un kolundaki bandajı çıkaran bendim.
- He put his arm around her.
- Kolunu ona doladı.
- Tom has very strong arms.
- Tom'un çok güçlü kolları var.
- She pinched my arm sharply.
- Kolumu sert bir şekilde çimdikledi.
- She held her baby in her arms.
- O, bebeğini kollarında tuttu.
- Don't cross your arms.
- Kollarınızı üst üste atmayın.
- I remember the warmth of his arms.
- Onun kollarının sıcaklığını hatırlıyorum.
- Tom broke his arm three weeks ago.
- Tom üç hafta önce kolunu kırdı.
Show More (661)
|