|
- On the day before the European delegation of negotiators arrived in Teheran, five people were publicly hanged.
- Avrupalı müzakereci heyetinin Tahran'a varmasından bir gün önce beş kişi alenen asıldı.
- To arrive in Afghanistan or Kabul is to enter a world that is exclusively male.
- Afganistan'a ya da Kabil'e varmak, sadece erkeklerin olduğu bir dünyaya girmek demektir.
- I'll be arriving in Boston this evening.
- Bu akşam Boston'a varmış olacağım.
- Our bus left at eight, arriving in Boston at eleven.
- Otobüsümüz sekizde kalktı, Boston'a on birde varacaktı.
- Tom will be arriving in Boston this evening.
- Tom bu akşam Boston'a varacak.
- What time will we be arriving in Boston?
- Boston'a ne zaman varıyor olacağız?
- I arrived in Kobe around two thirty.
- Kobe'ye iki buçuk gibi vardım.
- It was on the morning of February the ninth that I arrived in London.
- Londra'ya dokuz Şubat sabahında vardım.
- I need to arrive in Boston before noon.
- Benim öğleden önce Boston'a varmam gerekir.
- The ship will arrive in San Francisco this evening.
- Gemi San Francisco'ya bu gece varacak.
- Tom and Mary arrived in Boston before dark.
- Tom ve Mary hava kararmadan önce Boston'a vardılar.
- It was late afternoon by the time we arrived in Boston.
- Boston'a vardığımızda öğleden sonra olmuştu.
- I arrived in Boston on Monday.
- Boston'a pazartesi günü vardım.
- He will arrive in Kyoto tomorrow.
- Yarın Kyoto'ya varacak.
- The letter will arrive in a week or so.
- Mektup bir hafta civarında varacak.
- He will arrive in Paris tomorrow.
- O, yarın Paris'e varacak.
- The ship will arrive in San Francisco this evening.
- Gemi bu akşam San Francisco'ya varacak.
- His jumbo jet ought to have arrived in Osaka now.
- Jumbo jeti Osaka'ya varmış olmalı.
- Please call me as soon as you arrive in Boston.
- Lütfen Boston'a varır varmaz beni ara.
- The ship is arriving in San Francisco this evening.
- Gemi bu akşam San Francisco'ya varıyor.
- What time do you arrive in Paris for the meeting?
- Toplantı için ne zaman Paris'e varırsın?
- What time will we be arriving in Boston?
- Boston'a ne zaman varırız?
- He ought to have arrived in New York by now.
- O, şimdiye kadar New York'a varmış olmalıydı.
- At what time are you going to arrive in Paris for the meeting?
- Toplantı için Paris'e saat kaçta varacaksın?
- When he arrives in Tokyo, I'll call you right away.
- Tokyo'ya vardığında, seni hemen arayacağım.
- We arrived in New York at night.
- Geceleyin New York'a vardık.
- Tom will arrive in Boston tomorrow afternoon.
- Tom yarın öğleden sonra Boston'a varacak.
- I'll give you a call as soon as I arrive in Boston.
- Boston'a varır varmaz seni arayacağım.
- What time will you arrive in Boston, Tom?
- Boston'a ne zaman varacaksın, Tom?
- Jamal and Sarah arrived in Cairo.
- Jamal ve Sarah Kahire'ye vardılar.
- We arrived in Boston last night.
- Dün gece Boston'a vardık.
- They arrived in New Delhi on July 9th.
- Yeni Delhi'ye 9 Temmuz'da vardılar.
- The White family will arrive in Tokyo at ten thirty.
- White ailesi Tokyo'ya on otuzda varacak.
- On arriving in Tokyo, I wrote her a letter.
- Tokyo'ya varınca ona bir mektup yazdım.
- I had no sooner arrived in Kyoto than I fell ill.
- Kyoto'ya varır varmaz hastalandım.
- I hope that you will arrive in Rome soon.
- Umarım yakında Roma'ya varırsınız.
- We arrived in New York at night.
- New York'a gece vardık.
- They arrived in America a few days ago.
- Birkaç gün önce Amerika'ya vardılar.
- He ought to have arrived in New York by now.
- Şimdiye kadar New York'a varmış olmalıydı.
- Tom will arrive in Boston tomorrow morning.
- Tom yarın sabah Boston'a varacak.
- Yesterday I arrived in Tokyo.
- Dün Tokyo'ya vardım.
- What time will the flight arrive in Tokyo?
- Uçak Tokyo'ya ne zaman varacak?
- They arrived in Osaka at the beginning of May.
- Mayıs ayının başında Osaka'ya vardılar.
- Tom's letter didn't say when he'd be arriving in Boston.
- Tom'un mektubunda Boston'a ne zaman varacağı yazmıyordu.
- On arriving in Tokyo, I wrote her a letter.
- Tokyo'ya vardığımda ona bir mektup yazdım.
- What time will the train arrive in Yokohama?
- Tren Yokohama'ya saat kaçta varacak?
- What time will the train arrive in Yokohama?
- Tren Yokohama'ya ne zaman varacak?
- When did you arrive in Boston?
- Boston'a ne zaman vardınız?
- They arrived in New Delhi on July 9th.
- 9 Temmuzda Yeni Delhi'ye vardılar.
- I'll call you when I arrive in Boston.
- Boston'a vardığımda seni arayacağım.
- We arrived in Osaka the day before yesterday.
- Osaka'ya dünden önceki gün vardık.
- Tom should've arrived in Boston by now.
- Tom şimdiye kadar Boston'a varmalıydı.
- Tom has already arrived in Boston.
- Tom Boston'a varmış bile.
- We arrived in New York at night.
- Biz New York'a gece vardık.
- They arrived in Paris at the same time.
- Paris'e aynı anda vardılar.
- We finally arrived in England.
- Sonunda İngiltere'ye vardık.
- What time will he arrive in Tokyo?
- Tokyo'ya ne zaman varacak?
- Tom died three days after he arrived in Boston.
- Tom Boston'a vardıktan üç gün sonra öldü.
- He will arrive in Paris tomorrow.
- Yarın Paris'e varacak.
- They arrived in Paris at the same time.
- Onlar aynı anda Paris'e vardılar.
- I'll call you when I arrive in Boston.
- Boston'a vardığımda sizi ararım.
- It was on the morning of February the ninth that I arrived in London.
- Dokuz Şubat sabahı Londra'ya vardım.
- Please get in touch with me as soon as you arrive in Boston.
- Lütfen Boston'a varır varmaz benimle temasa geçin.
- When will we arrive in Tokyo?
- Tokyo'ya ne zaman varacağız?
- It has been just a week since I arrived in New York.
- New York'a varalı daha bir hafta oldu.
- The bus will arrive in about thirteen minutes.
- Otobüs 13 dakika içinde varacak.
- When he arrived in Boston, Tom was nineteen.
- Boston'a vardığında Tom on dokuz yaşındaydı.
- At last, we arrived in California.
- Sonunda Kaliforniya'ya vardık.
- Finally, we arrived in England.
- Sonunda İngiltere'ye vardık.
- The bus driver didn't stop at any bus stops, but continued until he arrived in Boston with a police escort.
- Otobüs şoförü hiçbir durakta durmadı, polis eskortuyla Boston'a varana kadar yoluna devam etti.
- They arrived in the United States a few days ago.
- Birkaç gün önce Birleşik Devletler'e vardılar.
- I need to arrive in Boston before noon.
- Öğleden önce Boston'a varmalıyım.
- When did you arrive in Australia?
- Avustralya'ya ne zaman vardınız?
- What time do you arrive in Paris for the meeting?
- Toplantı için Paris'e ne zaman varıyorsunuz?
- Please get in touch with me as soon as you arrive in Boston.
- Lütfen Boston'a varır varmaz benimle temasa geç.
- I arrived in Kobe around two thirty.
- Yaklaşık iki otuzda Kobe'ye vardım.
- I'll arrive in Boston tomorrow evening.
- Yarın akşam Boston'a varacağım.
- When did you arrive in Australia?
- Avustralya'ya ne zaman vardın?
- I'm going to arrive in Boston tomorrow afternoon.
- Yarın öğleden sonra Boston'a varacağım.
- She will arrive in Tokyo at the beginning of next month.
- Önümüzdeki ayın başında Tokyo'ya varacak.
- We'll arrive in three hours if we drive.
- Arabayla gidersek üç saatte varırız.
- They arrived in Osaka at the beginning of May.
- Mayıs başında Osaka'ya vardılar.
- I might arrive in Kashgar or somewhere thereabouts tomorrow.
- Yarın Kaşgar'a ya da oralarda bir yere varabilirim.
- We arrived in Osaka the day before yesterday.
- Evvelki gün Osaka'ya vardık.
- The ship is arriving in San Francisco this evening.
- O gemi bu akşam San Fransisco'ya varıyor.
- What time will we arrive in Boston?
- Boston'a ne zaman varacağız?
Show More (83)
|