|
- Almost everyone was dead.
- Neredeyse herkes ölmüştü.
- Do you think he is dead?
- Onun öldüğünü mü düşünüyorsun?
- Three people can keep a secret so long as two of them are dead.
- İkisi öldüğü sürece üç kişi bir sırrı saklayabilir.
- Count no man happy until he is dead.
- Ölene kadar hiç kimseyi mutlu saymayın.
- Tom could be dead by now.
- Tom şimdiye kadar ölmüş olabilir.
- But for the modern medicine, I'd have been dead.
- Modern tıp olmasaydı, ölmüş olurdum.
- I didn't know he was dead.
- Öldüğünü bilmiyordum.
- Tom told me Mary was dead.
- Tom bana Mary'nin öldüğünü söyledi.
- They said Mary was dead.
- Onlar Mary'nin öldüğünü söyledi.
- I didn't know he was dead.
- Onun öldüğünü bilmiyordum.
- We will probably all be dead within 50 years.
- Biz muhtemelen 50 yıl içinde ölmüş olacağız.
- Tom may not be dead.
- Tom ölmüş olmayabilir.
- I've been dead before, and it wasn't too bad.
- Ben daha önce ölmüştüm ve çok kötü değildi.
- I'll look after your affairs when you are dead.
- Öldüğün zaman, senin işlerine ben bakacağım.
- Tom refused to believe that Mary was dead.
- Tom, Mary'nin öldüğüne inanmayı reddetti.
- I think Tom might be dead.
- Tom'un ölmüş olabileceğini düşünüyorum.
- I've been dead before, and it wasn't too bad.
- Daha önce ölmüştüm ve o kadar da kötü değildi.
- Tom must be dead.
- Tom ölmüş olmalı.
- As strange as it may be, he met with somebody who is said to be dead.
- Ne kadar tuhaf olsa da, öldüğü söylenen biriyle tanıştı.
- A man whose wife is dead is called a widower.
- Karısı ölmüş bir adama dul denir.
- I thought you'd be dead by now.
- Şimdiye kadar ölmüş olursun sanmıştım.
- Tom might be dead for all we know.
- Tom ölmüş bile olabilir.
- I was told Tom was dead.
- Tom'un öldüğü söylendi.
- He must be dead.
- O ölmüş olmalı.
- We'll all be dead eventually.
- Sonunda hepimiz öleceğiz.
- Tom told me you were dead.
- Tom bana öldüğünü söyledi.
- They must be dead.
- Ölmüş olmalılar.
- My father has been dead for ten years.
- Babam öleli on yıl oldu.
- We'll all be dead in thirty years.
- Otuz yıl içinde hepimiz öleceğiz.
- Liz has been dead for eight years.
- Liz öleli sekiz yıl oldu.
- Tom was dead.
- Tom ölmüştü.
- She couldn't believe he was dead.
- Öldüğüne inanamadı.
- All their great-grandparents were dead before Tom and Mary were born.
- Tom ve Mary doğmadan önce onların bütün büyük büyük ebeveynleri ölmüştü.
- Sami started thinking Layla was dead.
- Sami, Layla'nın öldüğünü düşünmeye başladı.
- Dan will be dead next week.
- Dan haftaya ölmüş olacak.
- Sami didn't know Layla was dead.
- Sami, Layla'nın öldüğünü bilmiyordu.
- The doctors thought he was dead, but today he is still alive and healthy, and has a job and a family.
- Doktorlar onun öldüğünü düşünmüştü ama o bugün hâlâ hayatta, sağlıklı ve bir işi ve ailesi var.
- Tom could be dead by now.
- Tom şimdiye kadar ölmüş olabilirdi.
- I don't think Tom is dead.
- Tom'un öldüğünü sanmıyorum.
- If there was no sun, all the animals would be dead.
- Güneş olmasaydı, bütün hayvanlar ölmüş olurdu.
- Tom said you were dead.
- Tom öldüğünü söyledi.
- My uncle has been dead for three years.
- Dayım öleli üç yıl oldu.
- A few days later, he was dead.
- Birkaç gün sonra ölmüştü.
- Now that his father was dead, he owned the store.
- Babası ölünce dükkânın sahibi o oldu.
- Do you think he is dead?
- Sence ölmüş müdür?
- Tom was dead by the time the ambulance arrived at the hospital.
- Ambulans hastaneye vardığında Tom ölmüştü.
- In fact, Tom told me you were dead.
- Aslında Tom bana senin öldüğünü söyledi.
- Tom knew that Mary was dead.
- Tom, Mary'nin öldüğünü biliyordu.
- Tom must've thought you were dead.
- Tom senin öldüğünü düşünmüş olmalı.
- Tom will be dead next week.
- Tom gelecek hafta ölmüş olacak.
- Tom didn't want to tell Mary that her son was dead.
- Tom Mary'ye onun oğlunun öldüğünü söylemek istemedi.
- Tom refused to believe that Mary was dead.
- Tom Mary'nin öldüğüne inanmayı reddetti.
- I knew Tom was dead.
- Tom'un öldüğünü biliyordum.
- I'll be dead by then.
- O zamana ölmüş olurum.
- The doctors thought he was dead, but today he is still alive and healthy, and has a job and a family.
- Doktorlar onun öldüğünü düşündüler ama bugün hala hayatta ve sağlıklı, bir işi ve ailesi var.
- If Tom wanted to kill me, I'd already be dead.
- Tom beni öldürmek isteseydi çoktan ölmüş olurdum.
- We found out that he had been dead for three years.
- O öleli üç yıl olduğunu öğrendik.
- Sami started thinking Layla was dead.
- Sami, Leyla'nın öldüğünü düşünmeye başladı.
- I didn't know Tom was dead.
- Tom'un öldüğünü bilmiyordum.
- The only two people that know exactly what happened are dead.
- Ne olduğunu tam olarak bilen iki kişi de ölmüş durumda.
- I really thought Tom was dead.
- Gerçekten Tom'un öldüğünü sanmıştım.
- I thought you were dead.
- Ben senin öldüğünü sandım.
- Tom was dead when the ambulance got there.
- Ambulans oraya vardığında Tom ölmüştü.
- We assumed you were dead.
- Öldüğünü zannettik.
- Are you sure Tom is dead?
- Tom'un öldüğüne emin misin?
- Tom believed that Mary was dead.
- Tom, Mary'nin öldüğüne inanıyordu.
- She must be dead.
- O ölmüş olmalı.
- When I first saw him, he looked as if he were dead.
- Onu ilk gördüğümde, o ölmüş gibi görünüyordu.
- He's supposed to be dead.
- Ölmüş olmalı.
- He told me that his father was dead.
- Bana babasının öldüğünü söyledi.
- I just found out Tom is dead.
- Az önce Tom'un öldüğünü öğrendim.
- Tom doesn't know whether Mary is dead or alive.
- Tom, Mary'nin ölmüş mü yoksa yaşıyor mu olduğunu bilmiyor.
- I wish you were dead.
- Keşke ölmüş olsaydın.
- The severely injured man was dead on arrival at the hospital.
- Ağır yaralı adam hastaneye vardığında ölmüştü.
- If I die today, I will be dead tomorrow.
- Eğer bugün ölürsem, yarın ölü olacağım.
- They must be dead.
- Onlar ölmüş olmalı.
- If it wasn't for Tom, you'd probably be dead now.
- Tom olmasaydı, muhtemelen şimdi ölmüş olurdun.
- Tom told me that Mary was dead.
- Tom bana Mary'nin öldüğünü söyledi.
- Tom was dead before the ambulance arrived at the hospital.
- Ambulans hastaneye varmadan önce Tom ölmüştü.
- Sami was dead.
- Sami ölmüştü.
- At first, I thought you were dead.
- İlk başta öldüğünü sandım.
- You'd be dead if Tom hadn't saved you.
- Tom seni kurtarmasaydı ölürdün.
- Tom knows Mary is dead.
- Tom, Mary'nin öldüğünü biliyor.
- He told me that his father was dead.
- O bana babasının öldüğünü söyledi.
- Mennad's flowers are dead.
- Minned'in çiçekleri ölmüş.
- Tom looked like he was dead.
- Tom ölmüş gibi görünüyordu.
- My uncle has been dead for three years.
- Amcam öleli üç yıl oldu.
- Tom can't be dead.
- Tom ölmüş olamaz.
- They were dead.
- Ölmüşlerdi.
- If I hadn't had his help, I would be dead.
- Onun yardımını almamış olsaydım, ölürdüm.
- I'm afraid Tom is dead.
- Tom'un ölmüş olmasından korkuyorum.
- We should be dead by now.
- Şimdiye kadar ölmüş olmalıydık.
- My father has been dead for three years.
- Babam öleli üç yıl oldu.
- People thought that she was dead.
- İnsanlar onun öldüğünü düşündü.
- If there was no sun, all the animals would be dead.
- Eğer güneş olmasaydı, bütün hayvanlar ölürdü.
- Most of you will be dead thirty years from now.
- Çoğunuz bundan 30 yıl sonra ölmüş olacaksınız.
- It felt like I was dead.
- Ölmüşüm gibi hissettim.
- If we'd been on that plane, we'd be dead now.
- O uçağa binmiş olsaydık, şimdi ölmüş olacaktık.
- Tom thought Mary was dead.
- Tom Mary'nin öldüğünü düşündü.
- A man whose wife is dead is called a widower.
- Eşi ölmüş bir adama dul denir.
- Tom was dead when the ambulance arrived.
- Tom, ambulans geldiğinde ölmüştü.
- I thought you were dead.
- Öldüğünü sanmıştım.
- I know that Tom is dead.
- Tom'un öldüğünü biliyorum.
- You're supposed to be dead.
- Ölmüş olman gerekiyordu.
- There was once upon a time an old Queen whose husband had been dead for many years, and she had a beautiful daughter.
- Biz zamanlar kocası yıllar önce ölmüş olan yaşlı bir kraliçe vardı ve onun da güzel bir kızı vardı.
- Three can keep a secret, if two of them are dead.
- İkisi ölmüşse üç kişi sır saklayabilir.
- You cannot see heaven until you are dead yourself.
- Kendin ölmeden cenneti göremezsin.
- The dog was dead.
- Köpek ölmüştü.
- Three people can keep a secret so long as two of them are dead.
- Üç kişi onlardan ikisi ölmek koşuluyla bir sırrı saklayabilir.
- Tom might be dead.
- Tom ölmüş olabilir.
- Tom said you were dead.
- Tom senin öldüğünü söyledi.
- Three can keep a secret, if two of them are dead.
- Eğer ikisi ölmüşse, üç kişi sır saklayabilir.
- If it wasn't for Tom, you'd probably be dead now.
- Tom olmasaydı muhtemelen şimdi ölmüş olurdun.
- Tom may be dead before morning.
- Tom sabah olmadan önce ölmüş olabilir.
- Tom knows that Mary is dead.
- Tom, Mary'nin öldüğünü biliyor.
- If it weren't for modern medicine, I'd be dead right now.
- Eğer modern tıp olmasaydı, şu anda ölmüş olurdum.
- I might be dead tomorrow.
- Yarın ölmüş olabilirim.
- He is said to be dead.
- Onun öldüğü söyleniyor.
- I am dead tired from walking around all day.
- Bütün gün dolaşmaktan yorgunluktan ölüyordum.
- I'll be dead by then.
- O zamana kadar ölmüş olurum.
- Tom thought Mary was dead.
- Tom, Mary'nin öldüğünü düşündü.
- I can't believe Tom is dead.
- Tom'un öldüğüne inanamıyorum.
- Tom said he thought I was dead.
- Tom öldüğümü düşündüğünü söyledi.
- I think Tom may be dead.
- Sanırım Tom ölmüş olabilir.
- Tom wants to know why Mary is dead.
- Tom, Mary'nin neden öldüğünü bilmek istiyor.
- I wish Tom were dead.
- Keşke Tom ölmüş olsa.
- People believed her to be dead.
- İnsanlar onun öldüğüne inandı.
- I wish you were dead!
- Keşke ölseydin!
- You cannot see heaven until you are dead yourself.
- Kendiniz ölene kadar cenneti göremezsiniz.
- If Tom wanted to kill me, I'd already be dead.
- Tom beni öldürmek isteseydi, çoktan ölmüş olurdum.
- You should pretend to be dead.
- Ölmüş gibi davranmalısın.
- People thought that she was dead.
- İnsanlar onun öldüğünü düşündüler.
- If looks could kill, I'd be dead by now.
- Eğer görünüş öldürseydi, şimdiye kadar ölmüş olurdum.
- Maybe Tom is dead.
- Belki Tom ölmüştür.
- I just found out Tom and Mary are dead.
- Tom ve Mary'nin öldüğünü yeni öğrendim.
- Sami assumed Layla was dead.
- Sami, Layla'nın öldüğünü sandı.
- Tom will be dead next week.
- Tom gelecek hafta ölecek.
- Your mother and father are dead.
- Senin annen ve baban öldüler.
- I might be dead tomorrow.
- Yarın ölebilirim.
- Tom said he thought that I was dead.
- Tom öldüğümü düşündüğünü söyledi.
- He has been dead for five years.
- O öleli beş yıl oldu.
- I thought that Tom was dead.
- Tom'un öldüğünü sanıyordum.
- I thought that Tom was dead.
- Tom'un öldüğünü düşündüm.
- Sami wanted to convince everybody that he was dead.
- Sami herkesi öldüğüne ikna etmek istedi.
- Tom may already be dead.
- Tom çoktan ölmüş olabilir.
- If I hadn't had his help, I would be dead.
- Eğer onun yardımı olmasaydı, ölmüş olurdum.
- If it weren't for your courage, we'd now be dead.
- Cesaretin olmasa şimdi ölmüş olurduk.
- Once we are dead, we are no longer dying.
- Bir defa öldüğümüzde artık ölmüyoruz.
- I thought Tom would be dead by now.
- Tom'un şimdiye kadar ölmüş olacağını düşündüm.
- She couldn't believe he was dead.
- Onun öldüğüne inanamadı.
- Strange to say, he met someone who was said to be dead.
- Gariptir ki, öldüğü söylenen biriyle tanıştı.
- I thought Tom was dead.
- Tom'un öldüğünü sandım.
- How did Tom know that Mary was dead?
- Tom, Mary'nin öldüğünü nasıl biliyordu?
- If we'd been on that plane, we'd be dead now.
- Eğer o uçağa binmiş olsaydık, şimdi ölmüş olurduk.
- I felt like I was dead.
- Kendimi ölmüş gibi hissettim.
- Tom was dead by the time the ambulance got there.
- Ambulans oraya varana dek Tom ölmüştü.
- I cannot accept the fact that he is dead.
- Öldüğü gerçeğini kabullenemiyorum.
- He has been dead for three years.
- Öleli üç yıl oldu.
- Now I wish I was dead.
- Şimdi keşke ölmüş olsaydım diyorum.
- He has been dead for ten years.
- Öleli on yıl oldu.
- Your father will never be dead while ever you're alive.
- Sen hayatta olduğun sürece baban asla ölmeyecek.
- Tom will be dead in a few days.
- Tom birkaç gün içinde ölmüş olacak.
- Tom realized that Mary was dead.
- Tom, Mary'nin öldüğünü fark etti.
- You'd be dead if Tom hadn't saved you.
- Tom seni kurtarmasaydı ölmüş olacaktın.
- Dan will be dead next week.
- Dan önümüzdeki hafta ölmüş olacak.
- I wish Tom were dead.
- Keşke Tom ölmüş olsaydı.
- They say that he has been dead for two years.
- İki yıl önce ölmüş olduğunu söylüyorlar.
- Tom may be dead before morning.
- Tom sabaha ölmüş olabilir.
- We found out that he had been dead for three years.
- Üç yıl önce ölmüş olduğunu öğrendik.
- Sami realized Layla was dead.
- Sami, Layla'nın öldüğünü fark etti.
- Tom has been dead for three years.
- Tom öleli üç yıl oldu.
- I thought you'd be dead by now.
- Şimdiye kadar ölmüş olacağını düşündüm.
- She has been dead five years.
- Öleli beş yıl oldu.
- If I had taken that plane, I would be dead now.
- Eğer o uçağa binmiş olsaydım, şimdi ölmüş olacaktım.
- Tom said that he thought that I was dead.
- Tom öldüğümü düşündüğünü söyledi.
- Tom was dead by the time the ambulance got there.
- Tom ambulans oraya varmadan önce ölmüştü.
- Layla was dead when the ambulance arrived.
- Leyla, ambulans geldiğinde ölmüştü.
- Tom said he thought that I was dead.
- Tom öldüğümü sandığını söyledi.
- Tom will be dead in a few days.
- Tom birkaç gün içinde ölecek.
- We will probably all be dead within 50 years.
- Muhtemelen 50 yıl içinde hepimiz ölmüş olacağız.
- If it weren't for your courage, we'd now be dead.
- Cesaretin olmasaydı, şimdi biz ölmüş olurduk.
- They fear that he may be dead.
- Onun ölmüş olabileceğinden korkuyorlar.
- I wish I was dead.
- Keşke ölmüş olsaydım.
- I thought I was dead.
- Öldüğümü düşündüm.
- If it wasn't for Tom, you'd probably be dead now.
- Eğer Tom olmasaydı, muhtemelen şimdi ölmüş olurdun.
- If it wasn't for modern medicine, I'd be dead right now.
- Modern tıp olmasaydı şu an ölmüş olurdum.
- I just found out Tom and Mary are dead.
- Tom ve Mary'nin öldüklerini yeni öğrendim.
- You'll be dead someday.
- Bir gün öleceksin.
- They said Mary was dead.
- Mary'nin öldüğünü söylediler.
- Both his grandfathers are dead.
- İki dedesi de ölmüş.
- There was once upon a time an old Queen whose husband had been dead for many years, and she had a beautiful daughter.
- Bir zamanlar kocası uzun yıllar önce ölmüş yaşlı bir kraliçe varmış ve güzel bir kızı varmış.
- If it wasn't for modern medicine, I'd be dead right now.
- Eğer modern tıp olmasaydı, şu anda ölmüş olurdum.
- They are dead.
- Onlar öldüler.
- Tom knows Mary is dead.
- Tom Mary'nin öldüğünü biliyor.
- Tom was dead when the ambulance arrived.
- Ambulans geldiğinde Tom ölmüştü.
- Fadil might be dead.
- Fadıl ölmüş olabilir.
- I thought I was dead.
- Öldüğümü sanmıştım.
- We assumed you were dead.
- Öldüğünüzü varsaydık.
- If we'd taken that plane, we'd be dead now.
- O uçağa binmiş olsaydık, şimdi ölmüş olurduk.
- I just found out Tom is dead.
- Tom'un öldüğünü yeni öğrendim.
- Tom said that he thought that I was dead.
- Tom öldüğümü sandığını söyledi.
- Little did any of us know that Mary would be dead within three weeks.
- Mary'nin üç hafta içerisinde öleceğini hiçbirimiz bilemezdik.
- Why should we care what happens after we are dead?
- Öldükten sonra ne olacağını neden umursayalım ki?
- If we'd taken that plane, we'd be dead now.
- Eğer o uçağa binmiş olsaydık, şimdi ölmüş olurduk.
- Did Tom really tell you I was dead?
- Tom sana gerçekten öldüğümü söyledi mi?
- Three can keep a secret, if two of them are dead.
- Üç kişi sır tutabilir, eğer ikisi ölüyse.
- Do you really think Tom is dead?
- Gerçekten Tom'un öldüğünü mü düşünüyorsun?
- How did Tom know that Mary was dead?
- Tom, Mary'nin öldüğünü nereden biliyordu?
- If I die today, I will be dead tomorrow.
- Eğer bugün ölürsem, yarın da ölmüş olacağım.
- The tree is dead.
- Ağaç ölmüş.
- Layla was dead when the ambulance arrived.
- Ambulans geldiğinde Layla ölmüştü.
- We'll probably all be dead soon.
- Muhtemelen yakında hepimiz ölmüş olacağız.
- Tom may not be dead yet.
- Tom henüz ölmemiş olabilir.
- Tom didn't want to tell Mary that her son was dead.
- Tom, Mary'ye oğlunun öldüğünü söylemek istemedi.
- At first, I thought you were dead.
- İlk başta senin öldüğünü düşündüm.
- Tom might be dead for all we know.
- Bildiğimiz kadarıyla Tom ölmüş olabilir.
- He is said to be dead.
- Öldüğü söyleniyor.
- Tom could be dead.
- Tom ölmüş olabilir.
- He's supposed to be dead.
- Ölmüş olması gerekiyordu.
- Three people can keep a secret so long as two of them are dead.
- İkisi öldüğü sürece üç kişi sır saklayabilir.
- Sami told the cops Layla was dead.
- Sami polislere Layla'nın öldüğünü söyledi.
- They fear that he may be dead.
- Ölmüş olabileceğinden korkuyorlar.
- Little did any of us know that Mary would be dead within three weeks.
- Mary'nin üç hafta içinde öleceğini hiçbirimiz bilmiyorduk.
- I think Tom may be dead.
- Tom'un ölmüş olabileceğini düşünüyorum.
- Tom has been dead a long time.
- Tom öleli uzun zaman oldu.
- I think Tom might be dead.
- Bence Tom ölmüş olabilir.
- Tom wished he were dead.
- Tom ölmüş olmayı diledi.
- My aunt has been dead for two years.
- Teyzem öleli iki yıl oldu.
- Tom may not be dead.
- Tom ölmemiş olabilir.
- Do you really think Tom is dead?
- Gerçekten Tom'un öldüğünü düşünüyor musun?
- Tom must've thought you were dead.
- Tom öldüğünü düşünmüş olmalı.
- In fact, Tom told me you were dead.
- Aslında, Tom bana öldüğünü söyledi.
- Once we are dead, we are no longer dying.
- Bir kez öldük mü, artık ölmeyiz.
- It felt like I was dead.
- Kendimi ölmüş gibi hissettim.
- Tom refused to believe Mary was dead.
- Tom, Mary'nin öldüğüne inanmayı reddetti.
- Tom was dead by the time the ambulance arrived at the hospital.
- Ambulans hastaneye varana kadar Tom ölmüştü.
- I really thought Tom was dead.
- Gerçekten Tom'un öldüğünü düşünüyordum.
- Did Tom really tell you I was dead?
- Tom gerçekten sana öldüğümü mü söyledi?
- We'll all be dead in thirty years.
- Otuz yıl içinde hepimiz ölmüş olacağız.
- We couldn't help but think that he was dead.
- Onun öldüğünü düşünmeden edemedik.
- Tom said he thought I was dead.
- Tom öldüğümü sandığını söyledi.
- I just can't believe Tom is dead.
- Tom'un öldüğüne inanamıyorum.
- Count no man happy until he is dead.
- Ölünceye kadar kimseyi mutlu saymayın.
- Three people can keep a secret so long as two of them are dead.
- Üç kişi, onlardan ikisi ölene kadar bir sırrı saklayabilir.
- They were dead.
- Onlar ölmüştü.
- My car battery is dead.
- Araba bataryam ölmüş.
- He's been dead ten years.
- Öleli on yıl oldu.
- We'll all be dead eventually.
- Eninde sonunda hepimiz öleceğiz.
- I heard that Tom was dead.
- Tom'un öldüğünü duydum.
- We could all be dead tomorrow.
- Yarın hepimiz ölmüş olabiliriz.
- All their great-grandparents were dead before Tom and Mary were born.
- Tom ve Mary doğmadan önce tüm büyük büyük ebeveynleri ölmüştü.
Show More (248)
|
