1 |
betray |
ihanet etmek |
v. |
|
- In making this proposal, the finance ministers are betraying a pre-democratic understanding of parliamentarianism.
- Maliye bakanları bu öneriyi yapmakla demokrasi öncesi bir parlamentarizm anlayışına ihanet etmektedirler.
- It will be betraying the very principles it claims to support.
- Desteklediğini iddia ettiği ilkelere ihanet etmiş olacaktır.
- We must not betray those who are fighting for democracy in Zimbabwe.
- Zimbabve'de demokrasi için mücadele edenlere ihanet etmemeliyiz.
- We must not betray those who are fighting for democracy in Zimbabwe.
- Zimbabwe'de demokrasi için mücadele edenlere ihanet etmemeliyiz.
- Those who speak only about money betray their deep contempt for this Parliament.
- Sadece paradan bahsedenler, bu Parlamentoya duydukları derin saygısızlığa ihanet etmiş olurlar.
- In making this proposal, the finance ministers are betraying a pre-democratic understanding of parliamentarianism.
- Maliye bakanları bu öneriyi yapmakla, demokrasi öncesi bir parlamentarizm anlayışına ihanet etmektedirler.
- May we never betray his memory.
- Hatırasına asla ihanet etmeyelim.
- But as well as betraying the EU/EOM and ordinary Pakistanis, you are also betraying the ideals of your own Presidency.
- Ancak AB/EOM ve sıradan Pakistanlılara ihanet etmenin yanı sıra kendi Başkanlığınızın ideallerine de ihanet ediyorsunuz.
- How could a human being betray his friends?
- Bir insan arkadaşlarına nasıl ihanet edebilirdi?
- I won't betray her.
- Ona ihanet etmeyeceğim.
- I'll never betray you.
- Asla sana ihanet etmeyeceğim.
- I am not going to betray you.
- Sana ihanet etmeyeceğim.
- I won't be pressured into betraying my country.
- Ülkeme ihanet etmem için bana baskı yapılamaz.
- John isn't the kind of man who would betray you.
- John size ihanet edecek türden bir adam değil.
- I would never betray you!
- Sana asla ihanet etmem!
- I would never ever betray you.
- Sana asla ihanet etmem.
- I'd never betray her.
- Ona asla ihanet etmedim.
- John is not a man to betray you.
- John ihanet edecek bir adam değil.
- A true gentleman never betrays his friends.
- Gerçek bir centilmen asla arkadaşlarına ihanet etmez.
- Thank you for not betraying me.
- Bana ihanet etmediğin için teşekkür ederim.
- No one here will betray you.
- Hiç kimse sana burada ihanet etmeyecek.
- I can't betray my wife.
- Karıma ihanet edemem.
- I would never betray you.
- Sana asla ihanet etmezdim.
- I need to know that Tom won't betray us.
- Tom'un bize ihanet etmeyeceğini bilmeliyim.
- He would be the last person to betray others.
- Diğerlerine ihanet edecek son kişi olurdu.
- He would be the last person to betray others.
- Başkalarına ihanet edecek en son kişi o olurdu.
- I won't betray your trust.
- Güvenine ihanet etmeyeceğim.
- I need to know that Tom won't betray us.
- Tom'un bize ihanet etmeyeceğini bilmem gerekiyor.
- I'd rather die than betray my friends!
- Arkadaşlarıma ihanet etmektense ölmeyi tercih ederim!
- We're not asking that you betray anyone.
- Biz senin kimseye ihanet etmeni istemiyoruz.
- He is the last person to betray his friends.
- Arkadaşlarına ihanet edecek son kişidir.
- No one here will betray you.
- Burada kimse sana ihanet etmez.
- I would never betray you!
- Sana asla ihanet etmedim!
- I felt like I was betraying Tom.
- Tom'a ihanet ediyormuşum gibi hissettim.
- I'd never betray them.
- Asla onlara ihanet etmedim.
- I didn't betray you.
- Sana ihanet etmedim.
- I'd never betray Tom.
- Tom'a hiç ihanet etmedim.
- When you betray somebody else, you also betray yourself.
- Başkasına ihanet ettiğinde, kendine de ihanet etmiş olursun.
- Thank you for not betraying us.
- Bize ihanet etmediğiniz için size teşekkür ederim.
- I don't betray my friends.
- Ben arkadaşlarıma ihanet etmem.
- I'd never betray your trust.
- Ben senin güvenine asla ihanet etmezdim.
- I didn't betray you, you idiot!
- Sana ihanet etmedim, seni aptal!
- Tom will never betray us.
- Tom bize asla ihanet etmez.
- He betrays his king and country.
- Kralına ve ülkesine ihanet ediyor.
- I should have known they would betray me.
- Onların bana ihanet edeceklerini bilmem gerekirdi.
- A true gentleman would not betray his friends.
- Gerçek bir centilmen arkadaşlarına ihanet etmez.
- Thank you for not betraying us.
- Bize ihanet etmediğin için teşekkür ederim.
- I'd never betray your trust.
- Güveninize asla ihanet etmem.
- Tom was going to betray me.
- Tom bana ihanet edecekti.
- Those who betray us in the worst way are always those who are dearest to us.
- Bize en kötü şekilde ihanet edenler her zaman en sevdiklerimizdir.
- I'd never betray Tom.
- Tom'a asla ihanet etmem.
- I won't betray you.
- Sana ihanet etmeyeceğim.
- If your wife cheated on you, thank God she only cheated on you and did not betray the country.
- Karınız sizi aldattıysa, Tanrı'ya şükredin ki sadece size ihanet etti ve vatana ihanet etmedi.
- A true gentleman would not betray his friends.
- Gerçek bir beyefendi asla arkadaşlarına ihanet etmez.
- I would never betray you.
- Sana asla ihanet etmem.
- John isn't the kind of man who would betray you.
- John sana ihanet edecek bir adam türü değildir.
- I'd never betray them.
- Onlara asla ihanet etmem.
- I won't betray Tom.
- Tom'a ihanet etmeyeceğim.
- I won't betray them.
- Onlara ihanet etmeyeceğim.
- I'll never betray you.
- Sana asla ihanet etmeyeceğim.
- I don't betray my friends.
- Arkadaşlarıma ihanet etmiyorum.
- Tom isn't the type of man who'd betray you.
- Tom sana ihanet edecek adam tipi değil.
- To translate is to betray.
- Çevirmek ihanet etmektir.
- He betrays his king and country.
- O, kralına ve ülkesine ihanet ediyor.
- Tom didn't betray you.
- Tom sana ihanet etmedi.
- Tom will never betray us.
- Tom asla bize ihanet etmez.
- If your wife cheated on you, thank God she only cheated on you and did not betray the country.
- Eğer karın sana ihanet ederse, şükret ki o sadece sana ihanet etti vatanına değil.
- A true gentleman never betrays his friends.
- Gerçek bir centilmen asla dostlarına ihanet etmez.
- To translate is to betray.
- Tercüme etmek ihanet etmektir.
- I'd never betray him.
- Ona asla ihanet etmem.
- Tom isn't the type of man who'd betray you.
- Tom sana ihanet edecek bir adam değil.
- My guitar will never betray me.
- Gitarım bana asla ihanet etmez.
- The face betrays what is in the heart.
- Yüz, kalptekine ihanet eder.
- I'd never betray her.
- Ona asla ihanet etmem.
- He is the last person to betray his friends.
- O, arkadaşlarına ihanet edecek son kişidir.
- One shouldn't betray one's friends.
- İnsan arkadaşlarına ihanet etmemeli.
- I'd never betray him.
- Asla ona ihanet etmedim.
- Sooner or later, she'll betray Jamal.
- Er ya da geç Jamal'a ihanet edecektir.
- The politician did not bother to apologize for betraying our trust.
- Politikacı güvenimize ihanet ettiği için özür dileme zahmetine girmedi.
- I won't betray him.
- Ona ihanet etmeyeceğim.
- An uneasy conscience betrays itself.
- Huzursuz vicdan kendine ihanet eder.
- I did not betray you.
- Sana ihanet etmedim.
- I should have known they would betray me.
- Bana ihanet edeceklerini bilmeliydim.
- We're not asking that you betray anyone.
- Senden kimseye ihanet etmeni istemiyoruz.
- John is not a man to betray you.
- John, sana ihanet edecek bir insan değildir.
Show More (82)
|
2 |
betray |
açığa vurmak |
v. |
|
- A few words may betray a man's true character.
- Birkaç kelime bir adamın gerçek karakterini açığa vurabilir.
- His confusion betrayed his lie.
- Onun şaşkınlığı, yalanını açığa vurdu.
- Her face betrayed her real feelings.
- Onun yüzü gerçek hislerini açığa vurdu.
- His eyes betrayed his fear.
- Gözleri, korkusunu açığa vurdu.
Show More (1)
|
3 |
betray |
ele vermek |
v. |
|
- A few words may betray a man's true character.
- Birkaç sözcük, bir insanın gerçek karakterini ele verebilir.
- The face betrays what is in the heart.
- Yüz, kalptekini ele verir.
- An uneasy conscience betrays itself.
- Rahatsız bir vicdan kendini ele verir.
Show More (0)
|
4 |
betray |
hıyanet etmek |
v. |
|
- She betrayed me.
- O bana hıyanet etti.
- He betrayed me.
- O bana hıyanet etti.
Show More (-1)
|
5 |
betray |
kötüye kullanmak |
v. |
|
- The politician did not bother to apologize for betraying our trust.
- Politikacı güvenimizi kötüye kullandığı için özür dileme zahmetinde bulunmadı.
Show More (-2)
|
6 |
betray |
aldatmak |
v. |
|
- I've betrayed my husband.
- Ben kocamı aldattım.
Show More (-2)
|
7 |
betray |
ifşa etmek |
v. |
|
- He betrayed her secret to his friends.
- Onun sırrını arkadaşlarına ifşa etti.
Show More (-2)
|