|
- Pleasure boats generate a great deal of noise and pollution.
- Gezi tekneleri çok fazla gürültü ve kirlilik yaratmaktadır.
- In addition, we do not currently have the ability to obtain a higher environmental standard for leisure boats on lakes.
- Buna ek olarak, şu anda göllerdeki gezi tekneleri için daha yüksek bir çevre standardı elde etme imkanına sahip değiliz.
- The abolition of State aid for building new boats and for modernising the existing fleet is unacceptable.
- Yeni teknelerin inşası ve mevcut filonun modernizasyonu için Devlet yardımının kaldırılması kabul edilemez.
- In our countries, there is one boat for every seven inhabitants, so this is an important source of employment for us.
- Ülkelerimizde her yedi kişiye bir tekne düşmektedir; dolayısıyla bu bizim için önemli bir istihdam kaynağıdır.
- Boats often lie at anchor, but environmental policy must also be anchored.
- Tekneler genellikle demir atar, ancak çevre politikasının da demir atması gerekir.
- They prepared a boat for them and they would not even go out in the boat.
- Onlar için bir tekne hazırladılar ve tekneye bile binmediler.
- It rocked the boat and people panicked.
- Tekneyi salladı ve insanlar panikledi.
- This means that they no longer miss the boat, since they are following in their own little boat.
- Bu da, kendi küçük teknelerini izledikleri için artık tekneyi daha fazla özlemeyecekleri anlamına gelir.
- In addition, we do not currently have the ability to obtain a higher environmental standard for leisure boats on lakes.
- Ayrıca, şu anda göllerdeki gezi tekneleri için daha yüksek bir çevre standardı elde etme imkanına sahip değiliz.
- I believe it is a classic boat.
- Bunun klasik bir tekne olduğuna inanıyorum.
- I do not think I am wrong in saying that at this rate we will end up including pleasure boats.
- Bu gidişle eğlence teknelerini de dahil edeceğimizi söylemekte haksız olduğumu sanmıyorum.
- They prepared a boat for them and they would not even go out in the boat.
- Onlar için bir tekne hazırladılar ama onlar tekneye bile binmediler.
- It persists in its Malthusianism tactics by scrapping boats and even by refusing to fund modernisation.
- Tekneleri hurdaya çıkararak ve hatta modernizasyonu finanse etmeyi reddederek Malthusçuluk taktiklerinde ısrar ediyor.
- The same logic should apply to boats as well.
- Aynı mantık tekneler için de geçerli olmalıdır.
- When a boat is manufactured, it is not known which conditions it will be used for.
- Bir tekne üretildiğinde hangi koşullarda kullanılacağı bilinmez.
- There are time restrictions, limiting the use of boats only to certain hours each day.
- Teknelerin kullanımını her gün sadece belirli saatlerle sınırlayan zaman kısıtlamaları var.
- I saw a few boats landing at Parliament this week and notified the security service.
- Bu hafta Parlamentoya birkaç teknenin yanaştığını gördüm ve durumu güvenlik birimlerine bildirdim.
- As a huge number of boats leak, a great proportion of lubricant seeps out.
- Çok sayıda tekne sızıntı yaptığından, yağlayıcının büyük bir kısmı dışarı sızar.
- Nor must we underestimate the noise generated when the water is displaced by boats travelling at high speed.
- Yüksek hızda seyreden tekneler tarafından su yer değiştirdiğinde ortaya çıkan gürültüyü de hafife almamalıyız.
- It needs to be very simple and effective and, above all, free of charge to those who have boats at the moment.
- Çok basit ve etkili olmalı ve her şeyden önce şu anda teknesi olanlar için ücretsiz olmalıdır.
- The limit values laid down now will only have to be complied with by boats newly brought onto the market from 2005.
- Şu anda belirlenen sınır değerlere sadece 2005 yılından itibaren piyasaya yeni sürülen teknelerin uyması gerekecek.
- It is also wrong to say that we no longer care about the safety of fishermen and the safety of boats.
- Balıkçıların ve teknelerin güvenliğini artık önemsemediğimizi söylemek de yanlıştır.
- Ten years ago, Namibia threw out the Spanish boats and took control over her 200-mile territorial waters.
- On yıl önce Namibya İspanyol teknelerini kovdu ve 200 millik karasularının kontrolünü ele geçirdi.
- There are time restrictions, limiting the use of boats only to certain hours each day.
- Teknelerin kullanımını her gün sadece belirli saatlerle sınırlayan zaman kısıtlamaları vardır.
- The last thing we want is an extremely bureaucratic system imposed on the boat owners and users of Europe.
- İstediğimiz son şey Avrupa'daki tekne sahiplerine ve kullanıcılarına dayatılan son derece bürokratik bir sistemdir.
- We are literally asking our fishermen to burn their boats.
- Kelimenin tam anlamıyla balıkçılarımızdan teknelerini yakmalarını istiyoruz.
- The limit values laid down now will only have to be complied with by boats newly brought onto the market from 2005.
- Şu anda belirlenen sınır değerlere yalnızca 2005 yılından itibaren piyasaya yeni sürülen teknelerin uyması gerekecektir.
- With every boat we scrap, we are destroying jobs, and this must be taken into account.
- Hurdaya çıkardığımız her tekne ile istihdamı yok ediyoruz ve bu dikkate alınmalıdır.
- Why can a boat 12 metres long receive funding, while a boat of 13 metres cannot?
- Neden 12 metre uzunluğundaki bir tekne fon alabiliyor da 13 metrelik bir tekne alamıyor?
- What sort of boats are involved, however?
- Bununla birlikte ne tür tekneler söz konusu?
- In my city, Amsterdam, the dozens of boats create far more stench than the tens of thousands of cars.
- Benim şehrim Amsterdam'da düzinelerce tekne, on binlerce arabadan çok daha fazla pis koku yaratıyor.
- This money must also be used to buy better equipment, not to destroy boats.
- Bu para da tekneleri yok etmek için değil, daha iyi ekipman satın almak için kullanılmalıdır.
- There are now over 3.5 million motor boats in the European Union and the number is rising.
- Şu anda Avrupa Birliği'nde 3,5 milyondan fazla motorlu tekne bulunmaktadır ve bu sayı giderek artmaktadır.
- An old boat, however, is a dangerous boat.
- Ancak eski bir tekne tehlikeli bir teknedir.
- In Sweden and Finland, it is also common to sail up lakes in boats that are used for coastal journeys.
- İsveç ve Finlandiya'da kıyı yolculukları için kullanılan teknelerle göllere açılmak da yaygındır.
- The consequence will be that people will refrain from buying modern, environmentally better, boat engines.
- Bunun sonucu olarak insanlar modern, çevresel açıdan daha iyi tekne motorları satın almaktan kaçınacaklardır.
- A few days ago, I was on Lake Como, admiring the beauty of this wonderful Italian lake from a boat.
- Birkaç gün önce Como Gölü'ndeydim ve bir tekneden bu harika İtalyan gölünün güzelliğine hayranlıkla bakıyordum.
- The last thing we want is an extremely bureaucratic system imposed on the boat owners and users of Europe.
- İsteyeceğimiz son şey, Avrupa'daki tekne sahiplerine ve kullanıcılarına dayatılan aşırı bürokratik bir sistemdir.
- The consequence will be that people will refrain from buying modern, environmentally better, boat engines.
- Bunun sonucunda insanlar modern, çevresel açıdan daha faydalı tekne motorlarını satın almaktan kaçınacaklardır.
- Pleasure boats generate a great deal of noise and pollution.
- Eğlence tekneleri büyük ölçüde gürültü ve kirlilik yaratır.
- Both large and small boats can do that, and small boats may even be more likely to do so.
- Hem büyük hem de küçük tekneler bunu yapabilir ve hatta küçük teknelerin bunu yapma olasılığı daha yüksek olabilir.
- I can assure you that these boats make a hell of a racket and produce an awful lot of exhaust, much more so than cars.
- Sizi temin ederim ki bu tekneler çok gürültü çıkarıyor ve arabalardan çok daha fazla egzoz üretiyor.
- It is a fast, fun boat.
- Hızlı, eğlenceli bir tekne.
- On this full-day trip, you will boat through the lush green vegetation of these famous canals.
- Tam günlük bu gezide bu ünlü kanalların yemyeşil bitki örtüsü arasında tekneyle dolaşacaksınız.
- On this full-day trip, you will boat through the lush green vegetation of these famous canals.
- Bu tam günlük gezide bu ünlü kanalların yemyeşil bitki örtüsü arasında tekneyle gezineceksiniz.
- On this full-day trip, you will boat through the lush green vegetation of these famous canals.
- Bu tam günlük gezide bu ünlü kanalların yemyeşil bitki örtüsünün içinden tekneyle geçeceksiniz.
- It is a fast, fun boat.
- Süratli, eğlenceli bir tekne.
- It is a fast, fun boat.
- Hızlı ve eğlenceli bir teknedir.
- They pulled their boat up onto the beach.
- Teknelerini sahile çektiler.
- After the wind has stopped, let's sail the boat off to the open sea.
- Rüzgar durduktan sonra, tekneyi açık denize açalım.
- Get into the boat, please.
- Tekneye binin lütfen.
- I can rent a boat from there.
- Oradan bir tekne kiralayabilirim.
- Tom has a boat.
- Tom'un bir teknesi var.
- We crossed the lake in a boat.
- Biz bir tekne ile gölü geçtik.
- A white boat came into sight.
- Beyaz bir tekne görünmeye başladı.
- That is a boat.
- O bir tekne.
- Sami stole Layla's boat.
- Sami, Layla'nın teknesini çaldı.
- Tom wanted to have a bigger boat than his brother.
- Tom kardeşinden daha büyük bir tekneye sahip olmak istiyordu.
- The waves swallowed up the boat.
- Dalgalar tekneyi yuttu.
- My boat is small.
- Teknem küçük.
- We've missed the boat.
- Tekneyi kaçırdık.
- Do you see a boat on the horizon?
- Ufukta bir tekne görüyor musun?
- Can you see Tom's boat?
- Tom'un teknesini görebiliyor musun?
- You can rent a boat by the hour.
- Saatlik tekne kiralayabilirsin.
- I have a boat.
- Bir teknem var.
- We have two boats.
- İki teknemiz var.
- The storm sank the boat.
- Fırtına tekneyi batırdı.
- She noticed a boat in the far distance.
- Uzakta bir tekne fark etti.
- Many boats are sailing on the sea.
- Denizde birçok tekne yüzüyor.
- What happened to the boat?
- Tekneye ne oldu?
- The boat exploded and caught fire.
- Tekne patlayıp alev aldı.
- We named the boat the Half Moon.
- Tekneye Yarım Ay adını koyduk.
- Do you have a license to operate a boat?
- Tekne kullanma ehliyetin var mı?
- A big wave swept the man off the boat.
- Büyük bir dalga adamı tekneden sürükleyip attı.
- There are two boats on the lake.
- Gölde iki tekne var.
- Tom helped Mary out of the boat.
- Tom, Mary'nin tekneden çıkmasına yardım etti.
- There is no regular boat service to the island.
- Adaya düzenli bir tekne servisi yoktur.
- I stole a boat.
- Bir tekne çaldım.
- The boat made for the harbor.
- Tekne, limana doğru yol aldı.
- Tom keeps his boat at the pier.
- Tom teknesini iskelede tutuyor.
- Do you have a license to operate a boat?
- Bir tekne işletmek için ehliyetin var mı?
- The boat is attached to the anchor by a chain.
- Tekne çapaya bir zincirle bağlı.
- The boat drifted out to sea.
- Tekne, denize doğru çekildi.
- I don't care about boats.
- Ben teknelerle ilgilenmiyorum.
- Tom rowed the boat across the lake.
- Tom tekneyi gölün karşısına geçirdi.
- I'm selling my boat.
- Ben teknemi satıyorum.
- He owns two houses and a boat.
- İki evi ve bir teknesi var.
- Do you want to see my boat?
- Teknemi görmek ister misin?
Show More (85)
|
