|
- British Airways stayed in Northern Ireland and stood by its staff through bombs and bullets.
- British Airways Kuzey İrlanda'da kaldı ve bombalar ve kurşunlar arasında personelinin yanında durdu.
- It is the prerogative of the Iraqi people to establish their own democratic regime; this cannot be achieved with bombs.
- Kendi demokratik rejimlerini kurmak Irak halkının ayrıcalığıdır; bu bombalarla sağlanamaz.
- We will not, however, achieve this through bombs and blood.
- Ancak bunu bombalar ve kan yoluyla gerçekleştirmeyeceğiz.
- The previous day in Madrid, terrorists set off a car bomb, in which a hundred or so people were injured.
- Önceki gün Madrid'de teröristler bomba yüklü bir araç patlatmış ve bu olayda yüz kadar kişi yaralanmıştır.
- Who could sleep peacefully with bombs under the bed?
- Yatağın altında bombalar varken kim huzur içinde uyuyabilir?
- We know from media reports that bombs and weapons were dumped just off the coast.
- Medyada çıkan haberlerden, bombaların ve silahların sahilin hemen açıklarına atıldığını biliyoruz.
- All of us condemn suicide bombing.
- Hepimiz bombalı intihar saldırılarını kınıyoruz.
- We will not, however, achieve this through bombs and blood.
- Ancak bunu bombalar ve kan yoluyla başaramayacağız.
- In 1999, we had 7 murders and that does not include the Omagh bomb where 29 were killed and 300 injured.
- 1999 yılında 7 cinayet işlendi ve bu sayıya 29 kişinin öldüğü ve 300 kişinin yaralandığı Omagh bombası dahil değildir.
- This provocative attitude places a time bomb under the Malino II agreement.
- Bu kışkırtıcı tutum Malino II anlaşmasının altına saatli bir bomba yerleştirmektedir.
- It happened to me twice that I stepped onto a plane in an Eastern European country without any security or bomb control.
- İki kez başıma geldi, bir Doğu Avrupa ülkesinde herhangi bir güvenlik ya da bomba kontrolü olmadan uçağa bindim.
- It was a bomb.
- Bir bombaydı.
- I've dropped a bomb on Moscow.
- Moskova'ya bir bomba bıraktım.
- All of a sudden, the enemy bombs came down on us like rain.
- Aniden, düşman bombaları yağmur gibi üzerimize yağmaya başladı.
- Tom thought what Mary was carrying was a bomb.
- Tom Mary'nin taşıdığının bir bomba olduğunu düşündü.
- We've run out of bombs.
- Bombalarımız bitti.
- The enemy dropped bombs on the factory.
- Düşman fabrikaya bomba yağdırdı.
- A time bomb went off in the airport killing thirteen people.
- Havaalanında saatli bir bomba patladı, on üç kişi öldü.
- There's a bomb on board!
- Uçakta bir bomba var!
- The police caught the suicide bomber before he could detonate his bomb.
- Polis intihar bombacısını bombasını patlatamadan yakaladı.
- There could be another bomb.
- Başka bir bomba olabilir.
- We don't have enough bombs.
- Yeterli bombamız yok.
- This bomb can kill many people.
- Bu bomba birçok insanı öldürebilir.
- This is a bomb.
- Bu bir bomba.
- Is this a bomb?
- Bu bir bomba mı?
- All of a sudden, the enemy bombs came down on us like rain.
- Ansızın düşman bombaları üzerimize yağmur gibi geldi.
- Tom thought what Mary was carrying was a bomb.
- Tom, Mary'nin taşıdığı şeyin bir bomba olduğunu düşündü.
- No bomb was ever found.
- Hiçbir bomba bulunmadı.
- This bomb can kill many people.
- Bu bomba bir sürü insanı öldürebilir.
- There's a bomb on the plane.
- Uçakta bir bomba var.
- This bomb can kill a lot of people.
- Bu bomba bir sürü insanı öldürebilir.
- There was a bomb scare.
- Bir bomba korkusu vardı.
- They told me it was a bomb.
- Onlar bana bunun bir bomba olduğunu olduğunu söyledi.
- Throw a tear-gas bomb at him.
- Ona bir göz yaşartıcı bomba atın.
- They planted bombs outside our homes.
- Onlar evlerimizin dışına bomba yerleştirdiler.
- Tom thought it was a bomb.
- Tom bunun bir bomba olduğunu düşündü.
- Please tell me that's not a bomb.
- Lütfen bunun bomba olmadığını söyle.
- No bomb was ever found.
- Hiç bomba bulunamadı.
- It's not a bomb.
- Bomba değil.
- Tell them we're looking for a bomb.
- Onlara bomba aradığımızı söyle.
- A big bomb fell, and a great many people lost their lives.
- Büyük bir bomba düştü ve çok sayıda insan hayatını kaybetti.
- Fortunately, the older part of the city was spared from the Allies' bombs.
- Neyse ki şehrin eski kısmı Müttefiklerin bombalarından kurtuldu.
- The police caught the suicide bomber before he could detonate his bomb.
- Polis, intihar bombacısını bombasını patlatmadan önce yakaladı.
- This is a bomb.
- Bu bir bombadır.
- It was a bomb.
- O bir bombaydı.
- The plane dropped bombs on the city.
- Uçak şehre bomba yağdırdı.
- Do you know how to deactivate a bomb?
- Bir bombayı nasıl etkisiz hale getireceğini biliyor musun?
- This bomb could destroy the whole world.
- Bu bomba tüm dünyayı yok edebilir.
- What's the safest way to defuse a bomb?
- Bir bombayı etkisiz hale getirmenin en güvenli yolu nedir?
- They told me it was a bomb.
- Bana bomba olduğunu söylediler.
- It's not a bomb.
- O bir bomba değil.
- It's a bomb.
- Bu bir bomba.
- Tell them we're looking for a bomb.
- Onlara bir bomba aradığımızı söyle.
- I said I had a bomb.
- Elimde bomba olduğunu söyledim.
- This bomb can kill a lot of people.
- Bu bomba bir sürü kişiyi öldürebilir.
- There's a bomb on board!
- Gemide bir bomba var!
- We don't think there's another bomb.
- Başka bir bomba olduğunu sanmıyoruz.
- The aim of this game is to explode all the bombs on the screen.
- Bu oyunun amacı ekrandaki bütün bombaları patlatmaktır.
- I have a bomb.
- Bir bombam var.
- The hostage-takers threatened to detonate a bomb.
- Rehin alanlar bomba patlatmakla tehdit etti.
- The hostage-takers threatened to detonate a bomb.
- Rehin tutanlar bir bomba patlatmakla tehdit etti.
- The fighter plane released its bombs.
- Avcı uçağı, bombalarını bıraktı.
- Please tell me that's not a bomb.
- Lütfen bana onun bir bomba olmadığını söyle.
- It's a bomb?
- O bir bomba mı?
- Tom was killed in a terror bombing.
- Tom bir bombalı terör saldırısında öldü.
- A big bomb fell, and a great many people lost their lives.
- Büyük bir bomba düştü ve çoğu insan hayatını kaybetti.
- Depleted uranium bombs are US democracy's most effective weapon.
- Zayıflatılmış uranyum bombaları ABD demokrasisinin en etkili silahıdır.
- Wow, your neighbour is an anatomic bomb!
- Vay, senin komşun anatomik bir bomba!
- How many bombs have been dropped?
- Kaç tane bomba atıldı?
- Tom thought it was a bomb.
- Tom onun bir bomba olduğunu düşündü.
- Many cities were destroyed by bombs.
- Birçok şehir bombalarla yok edildi.
- At least four were killed in the explosion of a car bomb outside a police station in the capital, Nairobi.
- Başkent Nairobi'de bir polis karakolunun dışında bomba yüklü bir aracın patlaması sonucu en az dört kişi öldü.
- Is it a bomb?
- Bu bir bomba mı?
- Do you know how to deactivate a bomb?
- Bir bombanın nasıl etkisiz hale getirildiğini biliyor musunuz?
- This bomb could destroy the whole world.
- Bu bomba bütün dünyayı yok edebilirdi.
- We've run out of bombs.
- Bombaları tükettik.
- Many cities were destroyed by bombs.
- Birçok şehir bombalar tarafından yok edildi.
- A bomb went off.
- Bir bomba patladı.
- They planted bombs outside our homes.
- Evlerimizin önüne bombalar yerleştirdiler.
- In London, the police are always worried about finding a bomb on the train or subway.
- Londra'da polis, her zaman trende veya metroda bir bomba bulmaktan endişe eder.
- This is worse than a bomb!
- Bu bir bombadan daha kötü!
- We don't think there's another bomb.
- Bir bomba daha olduğunu düşünmüyoruz.
Show More (80)
|
|
- On 10 October, Bassora airport was bombed three times.
- 10 Ekim'de Bassora havaalanı üç kez bombalandı.
- This report, however, totally conceals the destruction caused by the NATO bombing of FRY.
- Ancak bu rapor, NATO'nun FRY'yi bombalamasının yol açtığı yıkımı tamamen gizlemektedir.
- Earlier today, helicopters bombed targets in Gaza, worsening the situation.
- Bugün erken saatlerde helikopterler Gazze'deki hedefleri bombalayarak durumu daha da kötüleştirdi.
- The opposition press has been bombed and critical journalists have been routinely attacked.
- Muhalif basın bombalandı ve eleştirel gazeteciler rutin olarak saldırıya uğradı.
- The United States and Great Britain were subsequently able to bomb in Iraq with greater success.
- Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere daha sonra Irak'ı daha başarılı bir şekilde bombalayabildi.
- We must not send them to Israel and we must not bomb Israeli towns.
- Onları İsrail'e göndermemeliyiz ve İsrail şehirlerini bombalamamalıyız.
- At that time, NATO bombed the bases of the Bosnian Serbs.
- O sırada NATO Bosnalı Sırpların üslerini bombaladı.
- The enemy warships bombed our warehouses in the harbour.
- Düşman savaş gemileri limandaki depolarımızı bombaladı.
- At that time, NATO bombed the bases of the Bosnian Serbs.
- O zaman, NATO Bosnalı Sırpların üslerini bombaladı.
- The enemies destroyed the plant by bombing.
- Düşmanlar tesisi bombalayarak imha ettiler.
- The enemies destroyed the plant by bombing.
- Düşmanlar fabrikayı bombalayarak yok etti.
- It seems the navy jets had a major screw-up in navigation and they bombed their own troops by mistake.
- Görünüşe göre donanma jetleri navigasyonda büyük çuvalladı ve yanlışlıkla kendi birliklerini bombaladı.
Show More (9)
|
