Tureng - branch - Inglés Turco Frases

Historia

	Inglés	Turco
1	branch	dal	n., adj.
	Zhao Feng made me lose face; he is just a lowly branch disciple! Zhao Feng beni rezil etti ve o sadece bir yan dal öğrencisi! We chopped down the branch with axes. Biz baltayla dalı kestik. She ripped her dress on a branch. Elbisesi bir dalda yırtıldı. She ripped her dress on a branch. Elbisesini bir dal yırttı. The branch is about to fall off. Dal düşmek üzere. We chopped down the branch with axes. Biz dalı bir balta ile kestik. The branch loaded with fruit inevitably bends. Meyve yüklü dal kaçınılmaz olarak eğilir. They chopped down the branch with axes. Dalı baltayla kestiler. She chopped down the branch with an ax. O baltayla dalı kesti. The branch loaded with fruit inevitably bends. Meyvelerle dolu dal kaçınılmaz olarak eğilir. Patty was so short that she couldn't reach the branch. Patty o kadar kısaydı ki dala uzanamıyordu. You chopped down the branch with an ax. Sen dalı bir balta ile kestin. The branch is full of leaves. Dal yapraklarla dolu. Patty was so short that she couldn't reach the branch. Patty o kadar kısaydı ki dala yetişemedi. The squirrels jumped from branch to branch. Sincaplar daldan dala atladılar. I chopped down the branch with an ax. Ben baltayla dalı kestim. They chopped down the branch with axes. Onlar dalı bir baltayla kestiler. He held on firmly to the branch. O, dalı sıkıca tuttu. Luckily, I got hold of a branch and was saved from falling. Neyse ki bir dala tutundum ve düşmekten kurtuldum. The birds placed a nest on a branch. Kuşlar dalın üzerine bir yuva yerleştirdiler. He held on firmly to the branch. Dala sıkıca tutundu. He cut off a branch from the tree. Ağaçtan bir dal kesti. You chopped down the branch with an ax. Sen baltayla dalı kestin. She ripped her dress on a branch. Onun elbisesini bir dal yırttı. I cut a branch from the tree. Ben ağaçtan bir dal kestim. He cut off a branch of the tree with his penknife. Çakısıyla ağacın bir dalını kesti. The birds placed a nest on a branch. Kuşlar bir dalın üzerine yuva yapmışlar. The boy tried to saw off the dead branch. Genç, kuru dalı kesmeye çalıştı. He cut off a branch of the tree with his penknife. O çakısıyla ağacın bir dalını kesti. Tom chopped down the branch with an ax. Tom dalı bir balta ile kesti. I chopped down the branch with an ax. Ben dalı bir balta ile kestim. I cut a branch from the tree. Ağaçtan bir dal kestim. Algebra is a branch of mathematics. Cebir matematiğin bir dalıdır. On this tree, there is an apple on every branch. Bu ağaçta, her dalda bir elma var. The squirrels jumped from branch to branch. Sincaplar daldan dala atlamışlar. Permaculture is a branch of ecological design. Permakültür, ekolojik tasarımın bir dalıdır. Tom cut a branch off the tree. Tom ağaçtan bir dal kesti. She chopped down the branch with an ax. O bir balta ile dalı kesti. The branch is about to break. Dal kırılmak üzere. Tom chopped down the branch with an ax. Tom baltayla dalı kesti. The birds jumped from branch to branch. Kuşlar daldan dala atladı. The birds jumped from branch to branch. Kuşlar daldan dala atladılar. Luckily, I got hold of a branch and was saved from falling. Neyse ki bir dalı tuttum ve düşmekten kurtuldum. The branch is full of leaves. Dal, yapraklarla doludur. Show More (41)
2	branch	şube	n.
	His company is opening a new branch in Tulsa. Şirketi Tulsa'da yeni bir şube açıyor. These are chiefly US companies with a branch in London. Bunlar ağırlıklı olarak Londra'da şubesi olan ABD şirketleri. Maybe an onus on banks to put up notices in all their branches displaying these rules and regulations could be one way. Belki de bankaların tüm şubelerine bu kural ve düzenlemeleri gösteren ilanlar asmaları bir yol olabilir. These are chiefly US companies with a branch in London. Bunlar ağırlıklı olarak Londra'da şubesi olan ABD şirketleridir. They have branches all over the world, from Calcutta to New York City. Onların Kalküta'dan New York City'ye kadar dünyanın dört bir yanında şubeleri var. His colleague was transferred to an overseas branch. İş arkadaşı denizaşırı bir şubeye transfer edildi. The bank has branches in all parts of the country. Bankanın ülkenin her yerinde şubesi var. Our branches extend all over the country. Şubelerimiz tüm ülke çapında uzanır. Our company has branches in many cities. Şirketimizin birçok şehirde şubeleri var. That branch is affiliated to the miners' union. O şube madenciler sendikasına bağlı. The University Administration decided to set up a branch campus in New York. Üniversite Yönetimi New York'ta bir şube kampüsü kurmaya karar verdi. The company has branches in 12 European countries. Şirketin 12 Avrupa ülkesinde şubesi var. Our branches extend all over the country. Şubelerimiz tüm ülkeye yayılmış durumda. The company has branches in 12 European countries. Şirketin 12 Avrupa ülkesinde şubesi bulunmaktadır. Tom's boss made a unilateral decision to close several small branches of the company. Tom'un patronu şirketin birkaç küçük şubesini kapatmak için tek taraflı bir karar aldı. His son-in-law was transferred to an overseas branch. Damadı denizaşırı bir şubeye transfer oldu. The largest flow of immigrants came from and belonged to the Scandinavian branch of the Germanic people group. En büyük göç akışı, Germen halkının İskandinav şubesinden geldi ve İskandinav şubesine aitti. The company has branches in all large cities. Şirketin tüm büyük şehirlerde şubeleri var. Tom lost his job when his branch of the company amalgamated with head office. Tom, şirketin şubesi merkezle birleşince işini kaybetti. A new branch will be opened in Chicago next month. Gelecek ay Chicago'da yeni bir şube açılacak. I think I can reach the branch if you'll give me a boost. Bana destek olursan şubeye ulaşabileceğimi düşünüyorum. Tom lost his job when his branch of the company amalgamated with head office. Tom, şirketin şubesi merkez ofisi ile birleşince işini kaybetti. Their colleague was transferred to an overseas branch. Onların meslektaşları bir yurt dışı şubesine transfer edildi. Our company has branches in many cities. Şirketimizin birçok şehirde şubesi var. The large chain store created a new branch. Büyük mağaza zinciri yeni bir şube açtı. Their colleague was transferred to an overseas branch. Meslektaşları denizaşırı bir şubeye transfer oldu. The bank has branches in all parts of the country. Bankanın ülkenin her yerinde şubeleri var. The University Administration decided to set up a branch campus in New York. Üniversite Yönetimi, New York'ta bir şube kampüs kurmaya karar verdi. They have branches all over the world, from Calcutta to New York City. Kalküta'dan New York'a kadar dünyanın her yerinde şubeleri var. Which branch of the armed forces were you in? Silahlı kuvvetlerin hangi şubesindeydiniz? A new branch will be opened in Chicago next month. Gelecek ay Şikago'da yeni bir şube açılacak. Show More (28)
3	branch	kol (nehre ait)	n.
	The agreement reached by the two branches of the budget authority in July is a sound one. Bütçe otoritesinin iki kolu tarafından Temmuz ayında varılan anlaşma sağlam bir anlaşmadır. This fertiliser plant is owned by Atofina the chemical branch of the Total/Fina/Elf group. Bu gübre tesisi Total/Fina/Elf grubunun kimya kolu olan Atofina'ya aittir. The largest flow of immigrants came from and belonged to the Scandinavian branch of the Germanic people group. En büyük göçmen akını Cermen halk grubunun İskandinav kolundan geldi ve onlara aitti. Show More (0)
4	branch	dal	n.
	Statistics is my favorite branch of mathematics. İstatistik benim en sevdiğim matematik dalıdır. He was hanging from the branch like a monkey. Adam maymun gibi daldan sarkıyordu. Show More (-1)
5	branch	ayrılmak	v.
	We followed the trail until it branched into two. İkiye ayrılıncaya kadar bu yolu takip ettik. Show More (-2)
6	branch	(tren) yan hat	n.
	They took the branch line to Wickersfield. Wickersfield'a giden yan hattı kullandılar. Show More (-2)
7	branch	taraf	n.
	My aunt's branch of the family relocated to Belgium. Ailemizden teyzemin tarafı Belçika'ya taşındı. Show More (-2)
8	branch	organ	n.
	We all work for the executive branch of our government. Hepimiz hükümetimizin yürütme organı için çalışıyoruz. Show More (-2)
9	branch	branş	n.
	We therefore regret that this branch was not taken into consideration. Bu nedenle bu branşın dikkate alınmamış olmasından üzüntü duyuyoruz. Show More (-2)