| 1 |
bump into |
çarpmak |
v. |
|
- Tom almost bumped into Mary.
- Tom neredeyse Mary'ye çarpıyordu.
- You bumped into me.
- Bana çarptın.
- The waiters bumped into each other and dropped their trays.
- Garsonlar birbirlerine çarptılar ve tepsilerini düşürdüler.
- You bumped into me.
- Sen bana çarptın.
- Tom accidentally bumped into Mary and apologized.
- Tom kazara Mary'ye çarptı ve özür diledi.
- Tom bumped into a Mary on his way to school.
- Tom okula giderken Mary'ye çarptı.
- Tom bumped into Mary.
- Tom Mary'ye çarptı.
- I bump into her.
- Onu çarparım.
- I almost bumped into Tom.
- Az daha Tom'a çarpıyordum.
- Tom bumped into Mary and spilled his drink on her.
- Tom Mary'ye çarptı ve içkisini üzerine döktü.
- I bumped into Tom.
- Tom'a çarptım.
- I keep bumping into you.
- Sana çarpıp duruyorum.
- I almost bumped into Tom.
- Neredeyse Tom'a çarpıyordum.
- The waiters bumped into each other.
- Garsonlar birbirine çarptı.
- Tom accidentally bumped into Mary and apologized.
- Tom yanlışlıkla Mary'ye çarptı ve özür diledi.
- I bumped into Tom and knocked him down.
- Tom'a çarptım ve onu yere düşürdüm.
- I bumped into the window.
- Pencereye çarptım.
- I keep bumping into things.
- Bir şeylere çarpıp duruyorum.
- I bumped into him.
- Ona çarptım.
- Tom bumped into Mary because he wasn't looking where he was going.
- Tom Mary'ye çarptı çünkü nereye gittiğine bakmıyordu.
- Tom bumped into Mary and spilled his drink on her.
- Tom Mary'ye çarptı ve içkisini ona döktü.
- Tom bumped into Mary because he wasn't looking where he was going.
- Tom nereye gittiğine bakmadığı için Mary'ye çarptı.
- I bumped into the window.
- Ben pencereye çarptım.
- Tom bumped into a Mary on his way to school.
- Tom okula giderken Mary diye birine çarptı.
- I bumped into them.
- Onlara çarptım.
- The waiters bumped into each other.
- Garsonlar birbirlerine çarptılar.
Show More (23)
|
| 2 |
bump into |
karşılaşmak |
v. |
|
- Tom bumped into Mary on his way to school.
- Tom okula giderken Mary ile karşılaştı.
- Tom bumped into Mary at the airport.
- Tom havaalanında Mary ile karşılaştı.
- Tom bumped into Mary at the train station.
- Tom tren istasyonunda Mary ile karşılaştı.
- I bumped into Tom.
- Tom'la karşılaştım.
- Tom and Mary bumped into each other yesterday afternoon in the library.
- Tom ve Mary dün öğleden sonra kütüphanede karşılaştılar.
- I bumped into your father yesterday.
- Dün babanla karşılaştım.
- I bumped into Tom in the supermarket yesterday.
- Dün süpermarkette Tom'la karşılaştım.
- I bumped into them.
- Ben onlarla karşılaştım.
- I bumped into him.
- Ben onunla karşılaştım.
- I bump into Tom from time to time.
- Zaman zaman Tom'la karşılaşırım.
- Tom bumped into Mary this morning on his way to school.
- Tom bu sabah okula giderken Mary ile karşılaştı.
- I bumped into Tom the other night.
- Geçen gece tesadüfen Tom'la karşılaştım.
- I bumped into an old friend for the first time in ten years on the Shinkansen the other day.
- Geçen yıl Shikansen'de on yıldır ilk kez eski bir arkadaşla karşılaştım.
- I bumped into your dad yesterday.
- Dün babanla karşılaştım.
- Tom bumped into Mary the other day at the supermarket.
- Tom geçen gün süpermarkette Mary ile karşılaştı.
Show More (12)
|
| 3 |
bump into |
rastlamak |
v. |
|
- I bumped into an old friend for the first time in ten years on the Shinkansen the other day.
- Geçen gün Shinkansen'de eski bir arkadaşıma on yıl sonra ilk kez rastladım.
- I bumped into Tom in the supermarket yesterday.
- Dün süpermarkette Tom'a rastladım.
- Tom bumped into Mary this morning on his way to school.
- Tom bu sabah okula giderken Mary'ye rastladı.
- I bumped into an old friend on the bus.
- Otobüste eski bir arkadaşıma rastladım.
- I bump into her.
- Ona rastladım.
- I bumped into your father yesterday.
- Ben dün sizin babanıza rastladım.
- I bumped into Tom the other night.
- Geçen gece Tom'a rastladım.
- Tom bumped into Mary the other day at the supermarket.
- Tom geçen gün süpermarkette Mary'ye rastladı.
- When I bumped into Tom yesterday, he looked pretty worn out.
- Dün Tom'a rastladığımda oldukça bitkin görünüyordu.
- When I bumped into Tom yesterday, he looked pretty worn out.
- Dün Tom'a rastladığımda o oldukça bitkin görünüyordu.
- I bump into Tom from time to time.
- Tom'a zaman zaman rastlıyorum.
- I bumped into your dad yesterday.
- Ben dün sizin babanıza rastladım.
- I bumped into an old friend on the bus.
- Otobüste eski bir arkadaşa rastladım.
Show More (10)
|
| 4 |
bump into |
arabayla (ağaca vb) çarpmak |
v. |
|
- The truck bumped into a car.
- Kamyon bir arabaya çarptı.
- While backing up, I bumped into another car and set off its alarm.
- Geri geri gelirken başka bir arabaya çarptım ve alarmını çalıştırdım.
- The truck bumped into our car.
- Kamyon arabamıza çarptı.
Show More (0)
|
