| 1 |
custody |
velayet |
n. |
|
- The parents will retain joint custody of their son.
- Ebeveynler oğullarının müşterek velayetini ellerinde tutacaklardır.
- The concept of custody must be clearly defined.
- Velayet kavramı net bir şekilde tanımlanmalıdır.
- This custody he could never exercise.
- Bu velayet hakkını asla kullanamazdı.
- The husband, as head of the family, is then the one that holds the right to legal custody of minors.
- Böylece koca, aile reisi olarak, çocukların kanuni velayetine sahip olan taraftır.
- Sami attempted to get his daughter's custody.
- Sami kızının velayetini almaya çalıştı.
- Tom got custody of his son.
- Tom oğlunun velayetini aldı.
- Tom lost custody of his children.
- Tom çocuklarının velayetini kaybetti.
- Tom is trying to get custody of his sister's children.
- Tom kız kardeşinin çocuklarının velayetini almaya çalışıyor.
- We're going to try to get you full custody.
- Tam velayetini almaya çalışacağız.
- We haven't worked out custody of the children yet.
- Çocukların velayetini henüz halletmedik.
- There's nothing worse for children than litigated custody.
- Çocuklar için velayet davasından daha kötü bir şey yoktur.
- Layla launched a legal action to gain custody of her three children.
- Layla üç çocuğunun velayetini almak için kanuni işlem başlattı.
- Tom has custody of the children.
- Çocukların velayeti Tom'da.
- Sami and Layla argued over custody of their children.
- Sami ve Layla çocuklarının velayeti konusunda tartıştılar.
- Tom wants custody of his son.
- Tom oğlunun velayetini istiyor.
- We haven't worked out custody of the children yet.
- Çocukların velayetini henüz çözemedik.
- Fadil will get custody of his children.
- Fadıl, çocuklarının velayetini alacak.
- Sami has legal custody.
- Sami'nin yasal velayeti var.
- Layla launched a legal action to gain custody of her three children.
- Leyla, üç çocuğunun velayetini almak için yasal işlem başlattı.
- Her husband also wanted custody of the children.
- Onun kocası da çocukların velayetini istedi.
- Sami didn't share custody of the children.
- Sami çocukların velayetini paylaşmadı.
- Tom wants full custody of the kids.
- Tom çocukların tam velayetini istiyor.
- Her husband also wanted custody of the children.
- Kocası çocukların velayetini de istedi.
- Fadil will get custody of his children.
- Fadıl çocuklarının velayetini alacak.
- Sami lost custody of his children.
- Sami çocuklarının velayetini kaybetti.
- I can ask for protective custody.
- Koruyucu velayeti isteyebilirim.
- But custody of the children was a problem.
- Ama çocukların velayeti bir sorundu.
- Layla had custody of the children.
- Çocukların velayeti Layla'daydı.
- Tom was given full custody of the children.
- Tom'a çocukların tam velayeti verildi.
- Sami and Layla shared custody of their six children.
- Sami ve Layla altı çocuklarının velayetini paylaşıyorlardı.
- Sami was granted temporary custody of his children.
- Sami'ye çocuklarının geçici velayeti verildi.
- I think it's highly unlikely that Tom will get custody of the kids.
- Bence Tom'un çocukların velayetini alması pek olası değil.
Show More (29)
|
| 2 |
custody |
gözaltı |
n. |
|
- He was remanded in custody for several days.
- Birkaç gün boyunca gözaltında tutulmuştur.
- In March 1997, the TGNA adopted a law reducing the duration of police custody.
- Mart 1997'de, TBMM, gözaltı süresini kısaltan bir yasa kabul etti.
- The way in which these new provisions on police custody are applied in practice will have to be monitored.
- Gözaltı konusundaki bu hükümlerin pratikte nasıl uygulandıklarını izlemek gerekecektir.
- Tom bribed Mary to let him escape custody.
- Tom, gözaltından kaçması için Mary'ye rüşvet verdi.
- Tom is still in police custody.
- Tom hâlâ gözaltında.
- The police officers took the man who was yelling into custody.
- Polis memurları, bağıran adamı gözaltına aldı.
- The police have taken Tom into custody.
- Polis Tom'u gözaltına aldı.
- Tom bribed Mary to let him escape custody.
- Tom onun gözaltından kaçmasına yardım etmesi için Mary'ye rüşvet verdi.
- He was released from custody yesterday.
- Dün gözaltından serbest bırakıldı.
- The police officers took the man who was yelling into custody.
- Polis memurları bağıran adamı gözaltına aldı.
- Tom reluctantly assisted Mary to escape police custody.
- Tom Mary'nin polis gözaltından kaçmasına isteksizce yardım etti.
- The police took Tom into custody.
- Polis Tom'u gözaltına aldı.
- Tom wants custody of his son.
- Tom oğlunu gözaltına almak istiyor.
- Sami escaped from custody.
- Sami gözaltından kaçtı.
- He escaped custody.
- Gözaltından kaçtı.
- The man was held in police custody.
- Adam, polis tarafından gözaltında tutuluyordu.
Show More (13)
|
| 3 |
custody |
gözetim |
n. |
|
- There are still strange cases of people committing suicide while in police custody.
- Polis gözetimindeyken intihar eden insanlarla ilgili hala garip vakalar var.
- Tom reluctantly assisted Mary to escape police custody.
- Tom, Mary'nin polis gözetiminden kaçmasına gönülsüzce yardım etti.
- We're going to try to get you full custody.
- Seni tam gözetim altına almaya çalışacağız.
- The man was held in police custody.
- Adam, polis gözetiminde tutuldu.
- Tom is in police custody now.
- Tom şu anda polis gözetiminde.
- Tom is still in police custody.
- Tom hâlâ polis gözetiminde.
- Tom is still in police custody.
- Tom hala polis gözetiminde.
- Tom is now in police custody.
- Tom şu anda polis gözetiminde.
Show More (5)
|
| 4 |
custody |
himaye |
n. |
|
- The historic building is now in the custody of the state.
- Tarihi bina şu anda devletin himayesinde.
Show More (-2)
|
