|
- Yet here we are today, feeling very depressed because we have nothing to show for it.
- Ama bugün buradayız ve gösterecek hiçbir şeyimiz olmadığı için çok depresif hissediyoruz.
- Tom seems depressed.
- Tom depresif görünüyor.
- Mary said she thought Tom seemed depressed.
- Mary, Tom'un depresif göründüğünü düşündüğünü söyledi.
- Tom has been a little depressed lately.
- Tom son zamanlarda biraz depresif.
- Tom has been a little depressed recently.
- Tom son zamanlarda biraz depresifti.
- Rainy days make me depressed.
- Yağmurlu günler beni depresif yapıyor.
- I think he's a bit depressing.
- Bence biraz depresif.
- Having much to do, I felt depressed.
- Yapacak çok işim olduğu için kendimi depresif hissettim.
- He is very depressed.
- Çok depresifti.
- Tom seemed depressed.
- Tom depresif görünüyordu.
- Tom has been very depressed.
- Tom çok depresifti.
- You still look depressed.
- Hâlâ depresif görünüyorsun.
- Are you feeling depressed?
- Depresif mi hissediyorsunuz?
- Rainy days make me depressed.
- Yağmurlu günler beni depresif yapar.
- Tom always feels depressed during the cold winter months.
- Tom her zaman soğuk kış aylarında depresif hisseder.
- Tom looks rather depressed.
- Tom oldukça depresif görünüyor.
- Everyone seemed a bit depressed.
- Herkes biraz depresif görünüyordu.
- You seem depressed.
- Depresif görünüyorsun.
- I can't believe that he is that depressed.
- Bu kadar depresif olduğuna inanamıyorum.
- I thought you looked depressed.
- Depresif göründüğünü düşündüm.
- I feel a bit depressed.
- Biraz depresif hissediyorum.
- You seem a little depressed.
- Biraz depresif görünüyorsun.
- Have you ever felt depressed for most of the day for 14 consecutive days?
- On dört gün boyunca günlerinizin çoğunu depresif geçirdiğiniz bir dönem oldu mu?
- When she falls in love, she looks depressed.
- Aşık olduğunda, depresif görünüyor.
- I'm very depressed.
- Çok depresifim.
- You don't seem to be as depressed as Tom seems to be.
- Tom kadar depresif görünmüyorsun.
- Tom wondered why Mary seemed so depressed.
- Tom, Mary'nin neden bu kadar depresif göründüğünü merak etti.
- I've been feeling depressed recently.
- Son zamanlarda depresif hissediyorum.
- It was depressing.
- Depresifti.
- Tom looked depressed.
- Tom depresif görünüyordu.
- Tom is very depressed.
- Tom çok depresif.
- Tom seems to be depressed this morning.
- Tom bu sabah depresif görünüyor.
- Tom said he thought Mary seemed depressed.
- Tom, Mary'nin depresif göründüğünü düşündüğünü söyledi.
- I often feel depressed.
- Ben sık sık depresif hissediyorum.
- I wonder why Tom is so depressed.
- Tom'un neden bu kadar depresif olduğunu merak ediyorum.
- Layla was quite depressed for a while.
- Layla bir süre oldukça depresifti.
- Tom still looks depressed.
- Tom hala depresif görünüyor.
- Tom is still kind of depressed.
- Tom hala biraz depresif.
- I felt depressed.
- Depresif hissettim.
- Tom seems a bit depressed this morning.
- Tom bu sabah biraz depresif görünüyor.
- Why are you so depressed?
- Neden bu kadar depresifsin?
- I've been depressed.
- Depresifim.
- Tom looks a little depressed.
- Tom biraz depresif görünüyor.
- Tom seemed to be depressed.
- Tom depresif görünüyordu.
- Tom didn't seem depressed.
- Tom depresif görünmüyordu.
- You seem a little depressed today.
- Bugün biraz depresif görünüyorsun.
- Tell me what makes you so depressed.
- Seni bu kadar depresif yapan ne söyle bana.
- Tom said I looked depressed.
- Tom depresif göründüğümü söyledi.
- Tom is a little depressed.
- Tom biraz depresif.
- Tom became depressed.
- Tom depresif oldu.
- I feel a bit depressed.
- Kendimi biraz depresif hissediyorum.
- You look depressed.
- Depresif görünüyorsun.
- You seem a bit depressed.
- Biraz depresif görünüyorsunuz.
- Tom looks depressed.
- Tom depresif görünüyor.
- What makes you depressed?
- Seni depresif yapan nedir?
- Tom always feels depressed during the cold winter months.
- Tom soğuk kış aylarında her zaman depresif hisseder.
- Tom looks depressed and frustrated.
- Tom depresif ve sinirli görünüyor.
- Tom seemed to be feeling depressed.
- Tom depresif hissediyor gibiydi.
- I suddenly feel depressed.
- Aniden depresif hissettim.
- Tom was very depressed.
- Tom çok depresifti.
- Have you ever felt depressed for most of the day for 14 consecutive days?
- Art arda 14 gün boyunca günün büyük bölümünde kendinizi depresif hissettiniz mi?
- I feel depressed because there are a lot of things I have to do.
- Depresif hissediyorum çünkü yapmam gereken çok şey var.
- I didn't think Tom would be so depressed.
- Tom'un bu kadar depresif olacağını düşünmemiştim.
- Tom seems to be feeling depressed.
- Tom depresif hissediyor gibi görünüyor.
- You don't seem to be as depressed as Tom seems to be.
- Tom göründüğü kadar depresif görünmüyorsun.
Show More (62)
|
|
- That was depressing, and there was not much to rejoice about.
- Bu iç karartıcıydı ve sevinecek pek bir şey yoktu.
- What is depressing is that fellow MEPs now want to make a bad proposal still worse.
- İç karartıcı olan, diğer AP üyelerinin kötü bir teklifi daha da kötü hale getirmek istemeleridir.
- This report creates a depressing picture of the situation of women in some Mediterranean countries.
- Bu rapor, bazı Akdeniz ülkelerindeki kadınların durumuna ilişkin iç karartıcı bir tablo ortaya koymaktadır.
- These stories no longer make sense, which makes them depressing.
- Bu hikayeler artık bir anlam ifade etmiyor, bu da onları iç karartıcı hale getiriyor.
- What can, and should, Europe do about this depressing state of affairs?
- Avrupa bu iç karartıcı durum karşısında ne yapabilir ve ne yapmalıdır?
- It does, however, remain depressing and very frustrating.
- Bununla birlikte iç karartıcı ve çok sinir bozucu olmaya devam ediyor.
- Of course it is depressing that so little has been achieved since the Earth Summit in Rio.
- Rio'daki Dünya Zirvesi'nden bu yana çok az şey başarılmış olması elbette iç karartıcıdır.
- Those are particularly depressing aspects of the text now before us.
- Bunlar şu anda önümüzde bulunan metnin özellikle iç karartıcı yönleridir.
- Glancing through a scientific report on the status of fish stocks makes for very depressing reading these days.
- Balık stoklarının durumuna ilişkin bilimsel bir rapora göz atmak bugünlerde çok iç karartıcı bir okuma haline geliyor.
- The concluding report by the President-in-Office on the Barcelona European Council makes pretty depressing hearing.
- Dönem Başkanı'nın Barselona Avrupa Konseyi'ne ilişkin sonuç raporu oldukça iç karartıcı.
- It's depressing in here.
- Burası iç karartıcı.
- This town is depressing.
- Bu kasaba iç karartıcı.
- This town is so depressing.
- Bu kasaba çok iç karartıcı.
- That's a very depressing thought.
- Bu çok iç karartıcı bir düşünce.
- It's too depressing.
- Çok iç karartıcı.
- It's so depressing.
- Çok iç karartıcı.
- I can't think of anything more depressing than that.
- Bundan daha iç karartıcı bir şey düşünemiyorum.
- That's so depressing.
- Bu çok iç karartıcı.
- One was beautiful, intelligent and funny, and the other ugly, stupid and depressing.
- Biri güzel, akıllı ve komikti, diğeri çirkin, aptal ve iç karartıcıydı.
- It was truly depressing.
- Gerçekten iç karartıcıydı.
- That's a depressing thought.
- Bu iç karartıcı bir düşünce.
- It's not as depressing anymore.
- Artık o kadar iç karartıcı değil.
- It's a depressing prospect.
- Bu iç karartıcı bir ihtimal.
- That's a depressing story.
- Bu iç karartıcı bir hikaye.
- This is depressing.
- Bu iç karartıcı.
- That sounds depressing.
- Kulağa iç karartıcı geliyor.
- Is that depressing?
- Bu iç karartıcı mı?
- I used to think obituaries were depressing.
- Eskiden ölüm ilanlarının iç karartıcı olduğunu düşünürdüm.
- It's too depressing.
- Bu çok iç karartıcı.
- I can't think of anything more depressing than that.
- Ben bundan daha iç karartıcı bir şey düşünemiyorum.
- That's a very depressing thought.
- O çok iç karartıcı bir düşünce.
- This place is so depressing.
- Burası çok iç karartıcı.
- This is so depressing.
- Bu çok iç karartıcı.
- It's a depressing prospect.
- Çok iç karartıcı bir ihtimal.
- Tom's story was very depressing.
- Tom'un hikayesi çok iç karartıcıydı.
- This is a depressing place.
- Burası iç karartıcı bir yer.
- Living the kind of life that I live is senseless and depressing.
- Benim yaşadığım türden bir hayat yaşamak anlamsız ve iç karartıcı.
- That was depressing.
- İç karartıcıydı.
- It would be depressing to do that by yourself.
- Bunu tek başına yapmak iç karartıcı olurdu.
- One was beautiful, intelligent and funny, and the other ugly, stupid and depressing.
- Biri güzel, zeki ve komikti, diğeri ise çirkin, aptal ve iç karartıcıydı.
- This weather is depressing.
- Bu hava iç karartıcı.
- It was truly depressing.
- Bu gerçekten iç karartıcıydı.
- What I saw was depressing.
- Gördüğüm şey iç karartıcıydı.
- I used to think obituaries were depressing.
- Eskiden ölüm ilanlarının iç karartıcı olduğunu düşünürdum.
- This movie is depressing.
- Bu film iç karartıcı.
Show More (42)
|