|
- What else could we do, in fact?
- Aslında başka ne yapabilirdik ki?
- Anything else would be unacceptable and a declaration of war.
- Başka bir şey kabul edilemez ve savaş ilanı demek olur.
- What else is still expected of this Union of ours?
- Birliğimizden başka ne bekleniyor?
- But neither from the EU nor anyone else really are we getting practical strategies.
- Ancak ne AB'den ne de başka birinden gerçekten pratik stratejiler alamıyoruz.
- Nobody else could discuss this report as well as he could.
- Başka hiç kimse bu raporu onun kadar iyi tartışamazdı.
- Who else has the opportunities, the awareness, and the skills, knowledge and economic scope?
- Başka kim fırsatlara, farkındalığa, becerilere, bilgiye ve ekonomik kapsama sahip?
- What else we are up to, I am not quite sure.
- Başka neler yaptığımızdan tam olarak emin değilim.
- This should not be part of the process, which involves accession to the EU and nothing else.
- Bu, AB'ye katılımdan başka bir şey içermeyen sürecin bir parçası olmamalıdır.
- It could do nothing else.
- Başka bir şey yapamazdı.
- The basis for negotiations is the acquis communautaire, not whatever else might be desirable.
- Müzakerelerin temeli topluluk müktesebatıdır, arzu edilebilecek başka bir şey değil.
- How else do we see where we are going during the day?
- Gün içinde nereye gittiğimizi başka nasıl görebiliriz?
- If the President-in-Office of the Council wants to tell you anything else, however, I am not going to stop him.
- Konsey Dönem Başkanı size başka bir şey söylemek isterse, onu durdurmayacağım.
- What else could the Minister of Health have done, however?
- Sağlık Bakanı başka ne yapabilirdi ki?
- Could it really have done anything else, however, without sparking a crisis, or even a disaster?
- Ancak bir krize, hatta bir felakete yol açmadan gerçekten başka bir şey yapabilir miydi?
- The EU is not somewhere else; rather, we all make up Europe.
- AB başka bir yerde değil; aksine hepimiz Avrupa'yı oluşturuyoruz.
- Everywhere else we have responded.
- Başka her yerde cevap verdik.
- The EU is not somewhere else; rather, we all make up Europe.
- AB başka bir yer değildir; aksine hepimiz Avrupa'yı oluşturuyoruz.
- Something else that is also on everyone's mind is maritime safety.
- Herkesin aklında olan bir başka konu da deniz güvenliği.
- Anything else can be nothing more than an accompanying measure.
- Başka herhangi bir şey, eşlik eden bir tedbirden başka bir şey olamaz.
- In fact nothing else needs to happen.
- Aslında başka hiçbir şeyin olmasına gerek yok.
- It would simply be wrong to assert anything else.
- Başka bir şey iddia etmek yanlış olur.
- Then it is quality and price that count, and nothing else matters.
- O zaman önemli olan kalite ve fiyattır, başka hiçbir şeyin önemi yoktur.
- What else could the Minister of Health have done, however?
- Sağlık Bakanı başka ne yapabilirdi?
- Our conscience will not allow anything else, nor will our electorate.
- Vicdanımız da seçmenimiz de başka bir şeye izin vermeyecektir.
- In both cases, whatever else, these issues should be at the top of the agenda of the political groups.
- Her iki durumda da, başka ne olursa olsun, bu konular siyasi grupların gündeminin en üst sıralarında yer almalıdır.
- If you have anything else to add, please do so in writing.
- Eklemek istediğiniz başka bir şey varsa, lütfen bunu yazılı olarak yapın.
- What else is at stake, then, when embryos are destroyed?
- O halde embriyolar yok edildiğinde başka neler tehlikeye giriyor?
- There was nothing else to be done.
- Yapılacak başka bir şey yoktu.
- To them, Brussels is one place, Strasbourg is somewhere else.
- Onlar için Brüksel bir yer, Strazburg başka bir yer.
- There is nothing else in sight.
- Görünürde başka bir şey yok.
- Anything else would have been unreasonable.
- Başka herhangi bir şey mantıksız olurdu.
- Nothing else will solve the problems or lessen the human rights abuses.
- Başka hiçbir şey sorunları çözmeyecek ya da insan hakları ihlallerini azaltmayacaktır.
- Nowhere else is there such a sharing of information about arms transfers.
- Başka hiçbir yerde silah transferleriyle ilgili böyle bir bilgi paylaşımı yoktur.
- Anyone who would like to see anything else is missing the point.
- Başka bir şey görmek isteyen herkes konuyu kaçırıyor.
- I am sorry, you will have to look somewhere else for a conspiracy theory.
- Üzgünüm, komplo teorisi için başka bir yere bakmanız gerekecek.
- Does anyone else wish to speak in favour of this request?
- Bu talep lehinde konuşmak isteyen başka kimse var mı?
- How else can his secret programme of weapons of mass destruction be explained?
- Gizli kitle imha silahları programı başka nasıl açıklanabilir?
- Why should it have to do anything else?
- Neden başka bir şey yapmak zorunda olsun ki?
- Nowhere else is there such a sharing of information about arms transfers.
- Başka hiçbir yerde silah transferleri hakkında bu kadar bilgi paylaşımı yoktur.
- What else the Commission plans to cook up the day after tomorrow, I do not know.
- Komisyon'un yarın öbür gün başka neler hazırlamayı planladığını bilmiyorum.
- I expected nothing else of the Commission.
- Komisyondan başka bir şey beklemiyordum.
- What else they carried, by way of opinion, was not mine.
- Fikir olarak taşıdıkları başka şeyler bana ait değildi.
- What else they carried, by way of opinion, was not mine.
- Fikir olarak başka ne taşıyabilirlerdi, benim fikrim değil.
- What else does the Commission have up its sleeve?
- Komisyon'un elinde başka neler var?
- How else can we move towards more sustainable production and consumption practices?
- Daha sürdürülebilir üretim ve tüketim uygulamalarına başka nasıl geçebiliriz?
- How else can we move towards more sustainable production and consumption practices?
- Daha sürdürülebilir üretim ve tüketim uygulamalarına doğru başka nasıl ilerleyebiliriz?
- There is nothing else behind this proposal.
- Bu teklifin arkasında başka hiçbir şey yoktur.
- Anything else would require reform of the Treaty establishing the European Community.
- Başka herhangi bir şey Avrupa Topluluğunu kuran Antlaşmada reform yapılmasını gerektirecektir.
- What else could we do, in fact?
- Aslında biz başka ne yapabilirdik?
- Anything else would put Member States who have achieved their overall fleet target at a disadvantage.
- Başka herhangi bir şey, genel filo hedefine ulaşmış olan Üye Devletleri dezavantajlı duruma düşürecektir.
- It is not divorce, alcoholism or anything else that encourages this behaviour.
- Bu davranışı teşvik eden boşanma, alkolizm ya da başka bir şey değildir.
- We try to coordinate but do little else.
- Koordine etmeye çalışıyoruz ama başka pek bir şey yapmıyoruz.
- Anyone who would like to see anything else is missing the point.
- Başka bir şey görmek isteyen herkes asıl meseleyi kaçırıyor demektir.
- I do not need to add anything else!
- Başka bir şey eklememe gerek yok!
- Anything else would be totally unacceptable and would turn food legislation on its head.
- Başka herhangi bir şey tamamen kabul edilemez ve gıda mevzuatını tersine çevirirdi.
- If no one else wishes to take the floor, we shall vote on this request for urgent procedure.
- Eğer başka söz almak isteyen yoksa, bu acil prosedür talebini oylayacağız.
- They - and the courts - decide on this issue, nobody else!
- Bu konuda, ve mahkemelerde karar verenler sadece onlardır, başka kimse değil!
- Anything else would be unthinkable in a democracy.
- Başka bir şey demokrasilerde düşünülemez.
- Wherever else the world may make progress, it fails to do so in the area of human rights.
- Dünya başka ne kadar ilerleme kaydederse kaydetsin, insan hakları alanında bunu başaramıyor.
- To do anything else will undermine the long-term credibility of the European Commission.
- Başka bir şey yapmak Avrupa Komisyonu'nun uzun vadeli güvenilirliğini sarsacaktır.
- Something else that we should take to heart is the fact that people worry.
- Kalbimize almamız gereken bir başka şey de insanların endişelenmesi gerçeğidir.
- Let us not talk of positive discrimination quotas or anything else.
- Pozitif ayrımcılık kotalarından ya da başka bir şeyden bahsetmeyelim.
- I cannot think of anything else which is as valuable in both human and political terms as what we are doing.
- Hem insani hem de siyasi açıdan yaptığımız iş kadar değerli başka bir şey düşünemiyorum.
- Is anyone else able or willing to rise?
- Kalkabilecek ya da kalkmak isteyen başka kimse var mı?
- We also discussed something else, namely no arms exports to countries where poverty may disturb social peace.
- Ayrıca yoksulluğun toplumsal barışı bozabileceği ülkelere silah ihracatı yapılmaması gibi başka bir konuyu da görüştük.
- They always have something else to do.
- Her zaman yapacak başka bir işleri vardır.
- To them, Brussels is one place, Strasbourg is somewhere else.
- Onlar için Brüksel bir yer, Strazburg ise başka bir yerdir.
- In Amendment 525, the final amount should be EUR 1 450 901 000 and nothing else.
- Değişiklik 525'te nihai miktar 1 450 901 000 Avro olmalıdır, başka bir şey değil.
- I do not need to add anything else.
- Başka bir şey eklememe gerek yok.
- These are real problems, but if we do not see a credible answer to this question emerging, nothing else will ever work.
- Bunlar gerçek sorunlar, ancak bu soruya güvenilir bir cevap bulunmazsa başka hiçbir şey işe yaramayacaktır.
- What else we are up to, I am not quite sure.
- Başka ne yapabilirdik, tam olarak emin değilim.
- In Amendment 525, the final amount should be EUR 1 450 901 000 and nothing else.
- Değişiklik 525'te nihai miktar 1 450 901 000 Avro olmalı, başka bir şey olmamalıdır.
- This should not be part of the process, which involves accession to the EU and nothing else.
- Bu, AB'ye katılımdan başka bir şeyi içermeyen sürecin bir parçası olmamalıdır.
- What else does this Fifth Directive contain?
- Bu Beşinci Direktif başka ne içeriyor?
- As you know, if the Commission President wishes to add anything else, we will of course be happy to agree to that.
- Bildiğiniz gibi Komisyon Başkanı başka bir şey eklemek isterse elbette bunu kabul etmekten memnuniyet duyarız.
- To suggest anything else would be quite wrong.
- Başka bir şey önermek oldukça yanlış olur.
- Apart from getting the two sides talking, what else is to be done?
- İki tarafı konuşturmak dışında başka ne yapılabilir?
- But how else is this fight best fought, if not through democracy?
- Ancak bu mücadele demokrasi yoluyla değilse başka nasıl yapılabilir?
- Where else in the world has that been achieved?
- Bu dünyanın başka neresinde başarılmıştır?
- Stability means something else besides stripping people of rights.
- İstikrar, insanların haklarını ellerinden almaktan başka bir anlama gelir.
- Anything else would be a step backwards, a mere integration process.
- Başka herhangi bir şey geriye doğru atılmış bir adım, sadece bir entegrasyon süreci olacaktır.
- To the Russians and who knows who else on peacekeeping missions?
- Ruslara ve kim bilir başka kimlere barışı koruma görevlerinde?
- This is a colonial war at the beginning of the twenty-first century and nothing else!
- Bu yirmi birinci yüzyılın başında bir sömürge savaşıdır, başka bir şey değil!
- My voting card was somewhere else, so I voted too late.
- Oy kartım başka bir yerdeydi, bu yüzden çok geç oy kullandım.
- Vicky, you could dance anywhere else in the whole world.
- Vicky, koca dünyada başka herhangi bir yerde dans edebilirsin.
- Before you move on to somebody else, you should probably get over your breakup with Captain Morgan.
- Başka biriyle ilişkiye başlamadan önce muhtemelen Captain Morgan'dan ayrılışını atlatman gerekiyor.
- Chop some lettuce, cucumber, whatever else you might want for your salad.
- Salatanız için biraz marul, salatalık veya başka ne isterseniz doğrayın.
- He was a hero to earth and despised everywhere else.
- Dünya için bir kahramandı ve başka her yerde hor görülüyordu.
- I wouldn't joke about anything else that happens here tonight.
- Bu gece burada olacak başka hiçbir şey hakkında şaka yapmam.
- I wouldn't joke about anything else that happens here tonight.
- Bu gece burada olan başka hiçbir şey hakkında şaka yapmam.
- I'm at the checkout right now, so I hope you don't need anything else from the store.
- Şu anda kasadayım, umarım mağazadan başka bir şeye ihtiyacınız yoktur.
- We created them in nothing else except the truth.
- Biz onları haktan başka bir şeyle yaratmadık.
- You don't need anything else with it except a green salad.
- Yanında yeşil salata dışında başka bir şeye ihtiyacınız yok.
- They come here for a moment and then go somewhere else.
- Bir an buraya geliyorlar, sonra başka bir yere gidiyorlar.
- You don't need anything else with it except a green salad.
- Yanına yeşil salatadan başka bir şey gerekmez size.
- We judge a work of art by its effect on our sincere and vital emotion, and nothing else.
- Bir sanat eserini, onun samimi ve hayati duygularımız üzerindeki etkisine göre yargılarız, başka hiçbir şeye göre değil.
- What else should you expect when you're a garbage collector?
- Bir çöp toplayıcı olduğunuzda başka ne beklemelisiniz?
- We judge a work of art by its effect on our sincere and vital emotion, and nothing else.
- Bir sanat eserini samimi ve hayati duygularımız üzerindeki etkisine göre değerlendiririz, başka hiçbir şeye değil.
- Chop some lettuce, cucumber, whatever else you might want for your salad.
- Salatanız için biraz marul, salatalık ya da başka ne isterseniz doğrayın.
- We created them in nothing else except the truth.
- Biz onları hakikatten başka bir şey için yaratmadık.
- Tom didn't say anything else.
- Tom başka bir şey söylemedi.
- Who else uses Tatoeba in your office?
- Ofisinde başka kim Tatoeba kullanır?
- Tell Tom what else he needs to buy.
- Tom'a başka ne alması gerektiğini söyle.
- What else did you have?
- Başka neyin vardı?
- Did he say anything else?
- Başka bir şey söyledi mi?
- Tell me what else is on the list.
- Bana listede başka ne olduğunu söyle.
- Do we need anything else?
- Başka bir şeye ihtiyacımız var mı?
- What else could Tom say?
- Tom başka ne söyleyebilir?
- Is anyone else thirsty?
- Başka susayan var mı?
- Let's see what else we can find out.
- Bakalım başka neler bulabiliriz.
- Does Tom have anything else to offer?
- Tom'un önereceği başka bir şey var mı?
- Tell me if you need anything else.
- Başka bir şeye ihtiyacın olursa söyle.
- Can you see anyone else?
- Başka birini görebiliyor musunuz?
- Do we have anything else we can give Tom?
- Tom'a verebileceğimiz başka bir şey var mı?
- Who else is out there?
- Başka kim var orada?
- I know you have somewhere else you need to be.
- Olman gereken başka bir yer olduğunu biliyorum.
- Tom thought he was smarter than anybody else.
- Tom başka herkesten daha akıllı olduğunu düşünüyordu.
- What else could happen?
- Başka ne olabilirdi?
- What else could it be?
- Başka ne olabilir?
- Does anyone else know you're here?
- Burada olduğunuzu bilen başka biri var mı?
- What else should we be doing?
- Başka ne yapmalıyız?
- Who do you love more than anybody else?
- Kimi başka herkesten daha çok seviyorsun?
- I don't want to think about anything else right now.
- Şu anda başka hiçbir şey hakkında düşünmek istemiyorum.
- Why else would Tom go there?
- Tom başka ne için oraya gitsin ki?
- Tom wondered if there was anyone else in the house.
- Tom evde başka biri olup olmadığını merak etti.
- I have somewhere else I need to be.
- Gitmem gereken başka bir yer var.
- Did Tom tell you anything else?
- Tom sana başka bir şey söyledi mi?
- What else do you know about Tom?
- Tom hakkında başka ne biliyorsun?
- Is there anything else in the refrigerator?
- Buzdolabında başka bir şey var mı?
- I don't want to speak to anybody else.
- Başka kimseyle konuşmak istemiyorum.
- Do you have anything else to add?
- İlave edecek başka bir şeyin var mı?
- Nothing else has worked.
- Başka hiçbir şey çalışmadı.
- Is there anything else that needs to be done?
- Yapılması gereken başka bir şey var mı?
- She doesn't do anything else.
- Başka bir şey yapmıyor.
- Does it only hurt where I am pressing, or somewhere else?
- Sadece bastırdığım yer mi acıyor, yoksa başka bir yer mi?
- What else have you done?
- Başka ne yaptın?
- There's no room for anything else in my closet.
- Dolabımda başka hiçbir şeye yer yok.
- I don't know how else to put it.
- Başka nasıl ifade edebilirim bilmiyorum.
- I had to leave Warsaw and make my living somewhere else.
- Varşova'yı terk edip hayatımı başka bir yerde kazanmak zorunda kaldım.
- She left the store because she didn't have anything else that she had to buy.
- O almak zorunda olduğu başka bir şey olmadığı için mağazadan ayrıldı.
- Did you want anything else?
- Başka bir şey istedin mi?
- I have nothing else scheduled for today.
- Bugün için planlanmış başka bir şeyim yok.
- Who else could've done that?
- Bunu başka kim yapmış olabilir?
- What else did you two do?
- İkiniz başka ne yaptınız?
- Did you notice anyone else around?
- Etrafta başka birini fark ettin mi?
- Nobody else offered to help.
- Başka kimse yardım teklif etmedi.
- Did you see anything else?
- Başka bir şey gördünüz mü?
- Is there anything else you need to know about me?
- Benimle ilgili bilmek istediğiniz başka şeyler var mı?
- You should've done that someplace else.
- Bunu başka yerde yapmalıydın.
- I'm ready to go somewhere else.
- Başka bir yere gitmeye hazırım.
- There's nothing else we can do here.
- Burada başka hiçbir şey yapamayız.
- I have nowhere else to go.
- Gidecek başka bir yerim yok.
- There's nothing else I can do for you.
- Senin için yapabileceğim başka bir şey yok.
- Why don't we do this somewhere else?
- Neden bunu başka bir yerde yapmıyoruz?
- Tell me if you need anything else.
- Başka bir şeye ihtiyacın olursa bana söyle.
- There's nothing else to discuss.
- Tartışacak başka hiçbir şey yok.
- How else can he act?
- Başka nasıl davranabilir ki?
- Do you want to ask anyone else a question?
- Başka birine soru sormak ister misin?
- Tom couldn't think of anything else to try.
- Tom deneyecek başka bir şey düşünemiyordu.
- Is there anything else you want to say?
- Söylemek istediğin başka bir şey var mı?
- I closed my eyes and wished to be somewhere else.
- Gözlerimi kapattım ve başka bir yerde olmayı diledim.
- I have no one else to turn to except you.
- Senden başka yardımını isteyecek kimsem yok.
- What else did you eat?
- Başka ne yedin?
- I don't blame anybody else.
- Ben başka hiç kimseyi suçlamıyorum.
- I'm not sure what else I should do.
- Başka ne yapmam gerektiğinden emin değilim.
- What else could I say?
- Başka ne söyleyebilirim?
- Don't give anyone else this number.
- Bu numarayı başka birine verme.
- Do you need anything else?
- Başka bir şeye ihtiyacın var mı?
- Tom seems interested in nothing else.
- Tom başka hiçbir şeyle ilgilenmiyor gibiydi.
- Anything else?
- Başka bir şey?
- You do nothing else but eat.
- Sen yemek yemekten başka hiçbir şey yapmıyorsun.
- I haven't told anyone else.
- Ben başka birine söylemedim.
- Given such a situation what else could I do?
- Böyle bir durum göz önüne alındığında başka ne yapabilirim?
- Did anyone else notice this?
- Bunu fark eden başka biri oldu mu?
- I wouldn't tell that to anyone else.
- Bunu başka kimseye anlatmazdım.
- I don't think I should buy anything else.
- Başka bir şey almam gerektiğini sanmıyorum.
- Did Tom show you anything else?
- Tom sana başka bir şey gösterdi mi?
- If anyone else did these things, their political career would be finished.
- Başka biri bunları yapsaydı, siyasi kariyeri biterdi.
- Is there anything else that you need?
- İhtiyacınız olan başka bir şey var mı?
- Besides tennis, what else do you do?
- Tenis dışında başka neler yaparsın?
- If you are by my side, I don't need anything else.
- Sen benim yanımdaysan, başka bir şeye ihtiyacım yok.
- I don't have anything else to add.
- Ekleyecek başka bir şeyim yok.
- I had nothing else to do.
- Yapacak başka bir şeyim yoktu.
- Where else could it be?
- O, başka nerede olabilir?
- What else did you throw away?
- Başka neleri attın?
- If I tell you something, will you promise not to tell anyone else?
- Sana bir şey söylersem, onu başka birine söylememeye söz verir misin?
- I'd like to eat somewhere else.
- Ben başka bir yerde yemek yemek istiyorum.
- He did not see anyone else at the station.
- İstasyonda başka hiç kimseyi görmedi.
- I had to leave Warsaw and make my living somewhere else.
- Ben Varşova'yı terk etmek ve geçimimi başka bir yerde sağlamak zorunda kaldım.
- What else are they hiding?
- Onlar başka ne saklıyor?
- Who else is in there?
- Orada başka kim var?
- What else can you tell me about Tom?
- Bana Tom hakkında başka ne söyleyebilirsin?
- What else can I do to help?
- Yardım etmek için başka ne yapabilirim?
- Is there anything else I need to know?
- Bilmem gereken başka bir şey var mı?
- Is there anything else you want?
- İstediğin başka bir şey var mı?
- There's nothing else to worried about.
- Hakkında endişelenecek başka hiçbir şey yok.
- Who else is on your list?
- Listende başka kim var?
- I didn't know what else to say to Tom.
- Tom'a başka ne söyleyeceğimi bilmiyordum.
- What else do you do?
- Başka ne yaparsın?
- What else did you do together?
- Birlikte başka ne yaptınız?
- I need to go somewhere else for a little while.
- Kısa bir süre için başka bir yere gitmem gerekiyor.
- He eats nothing else but fruit.
- O, meyveden başka bir şey yemez.
- I'd like to live somewhere else.
- Başka bir yerde yaşamak istiyorum.
- Don't you have anything else to do?
- Yapacak başka işin yok mu?
- Let's eat something else.
- Başka bir şey yiyelim.
- Who else waited for Tom?
- Tom'u başka kim bekledi?
- I'm not sure what else you want me to say.
- Başka ne söylememi istediğinden emin değilim.
- Do you guys need anything else?
- Başka bir şeye ihtiyacınız var mı?
- Tom doesn't seem to care about anything else.
- Tom başka hiçbir şeyi umursamıyor gibi görünüyor.
- Is there anything else you'd like?
- İstediğin başka bir şey var mı?
- What else could you want?
- Başka ne isteyebilirsin?
- I don't know how to do anything else.
- Başka bir şeyi nasıl yapacağımı bilmiyorum.
- There's nothing else to eat.
- Yiyecek başka bir şey yok.
- Tom said he wanted to sit somewhere else.
- Tom başka bir yere oturmak istediğini söyledi.
- You're no less a victim than anyone else here.
- Burada başka hiç kimseden daha az kurban değilsin.
- You can't say anything else.
- Başka bir şey söyleyemezsin.
- There wasn't much else we could do.
- Yapabileceğimiz başka bir şey yoktu.
- Tom didn't say what else he had to do.
- Tom başka ne yapması gerektiğini söylemedi.
- Tom remembered all kinds of things which no one else could remember.
- Tom başka birinin hatırlayamadığı her türlü şeyi hatırladı.
- I don't know anybody else here.
- Burada başka kimseyi tanımıyorum.
- The truth is that I love somebody else.
- Gerçek şu ki başka birini seviyorum.
- We Germans fear God, but nothing else in the world.
- Biz Almanlar, dünyada Allah'tan başka hiçbir şeyden korkmayız.
- I'm surprised no one else heard the gunshots.
- Başka birinin silah seslerini duymadığına şaşırdım.
- Did you talk to anyone else?
- Başka biriyle konuştun mu?
- Don't eat anything else.
- Başka bir şey yemeyin.
- We don't need anything else.
- Başka bir şeye ihtiyacımız yok.
- I didn't have time to do anything else.
- Başka bir şey yapacak vaktim yoktu.
- I have heard nothing else from him yet.
- Henüz ondan başka bir haber duymadım.
- I don't think anyone else will come.
- Başka kimsenin geleceğini sanmıyorum.
- Do you remember anything else?
- Başka bir şey hatırlıyor musunuz?
- Isn't there anyone else who can help you?
- Sana yardım edebilecek başka kimse yok mu?
- Maybe we should sit somewhere else.
- Belki de başka bir yerde oturmalıyız.
- Besides music, what else do you do?
- Müzik dışında, başka ne yapıyorsun?
- Do you want me to do anything else?
- Sen başka bir şey yapmamı istiyor musun?
- Tom said there's nothing else we can do.
- Tom yapabileceğimiz başka bir şey olmadığını söyledi.
- If Tom can't do that, probably nobody else can either.
- Eğer Tom bunu yapamıyorsa, muhtemelen başka kimse de yapamaz.
- Who else would you like to blame?
- Başka kimi suçlamak istersin?
- We don't need anyone else.
- Başka kimseye ihtiyacımız yok.
- Have you met anyone else?
- Başka biriyle tanıştın mı?
- Let's find somewhere else to practice.
- Çalışmak için başka bir yer bulalım.
- Who else would've done that?
- Başka kim bunu yapardı?
- I've told you things I've never told anyone else.
- Sana başka birine asla söylemediğim şeyleri söyledim.
- Did Tom give you anything else?
- Tom sana başka bir şey verdi mi?
- I don't care about anyone else!
- Başka kimse umurumda değil!
- I didn't know who else to ask.
- Başka kime soracağımı bilmiyordum.
- What else does Tom have to do?
- Tom'un başka ne yapması gerekiyor?
- She had nothing else in the world.
- Dünyada başka hiçbir şeyi yoktu.
- What else is there to do?
- Yapacak başka ne var?
- An expert is a specialist who knows everything about something and nothing about anything else.
- Eksper, bir şey hakkında her şeyi bilen ve başka hiçbir şey hakkında hiçbir şey bilmeyen uzmana denir.
- We can't blame anyone else.
- Başka kimseyi suçlayamayız.
- It couldn't be anyone else but Tom.
- Bu, Tom'dan başka kimse olamazdı.
- Tom didn't have to say anything else.
- Tom'un başka bir şey söylemesine gerek yoktu.
- I'd rather be with you than anyone else.
- Başka biriyle olmaktansa seninle olmayı tercih ederim.
- He did not see anyone else at the station.
- İstasyonda başka kimseyi görmedi.
- What else did you drink?
- Başka ne içtin?
- Is there anything else you have to do?
- Yapmak zorunda olduğun başka bir şey var mı?
- I'll see what else I can do.
- Bakalım başka ne yapabilirim.
- Tell me what else is on your mind.
- Bana aklında başka ne olduğunu söyle.
- Is there anything else we need to do before we go?
- Gitmeden önce yapmamız gereken başka bir şey var mı?
- I'm usually too tired to do anything else.
- Genelde başka bir şey yapamayacak kadar yorgun olurum.
- What else can you say?
- Başka ne söyleyebilirsin?
- What else do you have to do?
- Başka ne yapmak zorundasın?
- Do we have anything else?
- Başka bir şeyimiz var mı?
- Please don't make me do anything else.
- Lütfen bana başka bir şey yaptırma.
- He doesn't want to try anything else.
- Başka bir şey denemek istemiyor.
- Nothing else really matters.
- Başka hiçbir şeyin önemi yok.
- I don't think I can do anything else.
- Başka bir şey yapabileceğimi sanmıyorum.
- What else happened yesterday?
- Dün başka ne oldu?
- Didn't he tell you anything else?
- O sana başka bir şey söylemedi mi?
- What else do you want from me?
- Benden başka ne istiyorsunuz?
- What else did you find out about Tom?
- Tom hakkında başka ne buldun?
- Tom decided not to say anything else.
- Tom başka bir şey söylememeye karar verdi.
- What else do you think they're planning to do?
- Sence başka ne yapmayı planlıyorlar?
- All languages came from somewhere else.
- Bütün diller başka bir yerden gelmiştir.
- Who else knows about this?
- Başka kim bunu biliyor?
- Tom couldn't think about anything else.
- Tom başka bir şey hakkında düşünemedi.
- Layla didn't see anybody else.
- Layla başka hiç kimseyi görmedi.
- I didn't need to know anything else.
- Başka bir şey bilmeme gerek yoktu.
- What else can you do for us?
- Bizim için başka ne yapabilirsin?
- Tom had nothing else to say to Mary.
- Tom'un Mary'ye söyleyecek başka bir şeyi yoktu.
- Who else will be doing that?
- Bunu başka kim yapacak?
- There's nothing else to say.
- Söyleyecek başka bir şey yok.
- Who else is going to be at the party?
- Partide başka kimler olacak?
- Nothing else mattered to me.
- Başka hiçbir şey benim için önemli değildi.
- I have nothing else to do.
- Yapacak başka bir şeyim yok.
- Did he say anything else?
- Başka bir şey dedi mi?
- See what else is in the box.
- Bak bakalım kutuda başka ne var.
- I don't see anybody else around here.
- Buralarda başka kimseyi görmüyorum.
- Nothing else should matter.
- Başka hiçbir şeyin önemi yok.
- What else are you going to get rid of?
- Başka neyden kurtulacaksın?
- Nothing else will fit in the trunk.
- Bagaja başka bir şey sığmaz.
- Tom is married to someone else now.
- Tom artık başka biriyle evli.
- Is there anything else that you need?
- İhtiyacın olan başka bir şey var mı?
- Do you have anything else to add?
- Eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?
- There's somewhere else I need to be right now.
- Şu anda olmam gereken başka bir yer var.
- Let me try something else.
- Başka bir şey deneyeyim.
- What else does Tom need to do?
- Tom'un başka ne yapması gerekiyor?
- Are you sure there's nothing else to drink?
- İçecek başka bir şey olmadığına emin misin?
- What else can they do?
- Onlar başka ne yapabilir?
- Tell me what else I should know.
- Bana başka ne bilmem gerektiğini söyle.
- I'd like to eat something else.
- Başka bir şey yemek istiyorum.
- What else did Tom want us to buy?
- Tom başka ne satın almamızı istedi?
- I can't think of anything else.
- Başka bir şey düşünemiyorum.
- I don't want to try anything else.
- Başka bir şey denemek istemiyorum.
- What else is on the list?
- Listede başka ne var?
- Who else is going to be there?
- Başka kim orada olacak?
- I'm not going to see anybody else.
- Başka kimseyle görüşmeyeceğim.
- Who else agrees with me?
- Başka kim benimle aynı fikirde?
- Did he say anything else about me?
- O benim hakkımda başka bir şey söyledi mi?
- What else should we do?
- Başka ne yapmalıyız?
- Do we have to do anything else?
- Başka bir şey yapmamız gerekiyor mu?
- Tom told Mary to park somewhere else.
- Tom Mary'ye başka bir yere park etmesini söyledi.
- Nothing else is important right now.
- Şu anda başka hiçbir şey önemli değil.
- What else have you told Tom about us?
- Tom'a bizim hakkımızda başka ne söyledin?
- I assume you'll call me if you need anything else.
- Başka bir şeye ihtiyacınız olursa beni arayacağınızı varsayıyorum.
- Who knows what else is happening?
- Başka neler olduğunu kim bilebilir?
- What else can it be?
- O başka ne olabilir ki?
- Anybody else would have done the same thing.
- Başka hiç kimse aynı şeyi yapmazdı.
- What else could there be?
- Başka ne olabilir?
- It's not like you have anything else to do.
- Sanki yapacak başka bir şeyin var.
- What else did Tom say?
- Tom başka ne söyledi?
- There's nothing else I can do.
- Yapabileceğim başka bir şey yok.
- Nothing else really matters.
- Başka hiçbir şey gerçekten önemli değil.
- There's really nothing else to say.
- Gerçekten söyleyecek başka bir şey yok.
- Go somewhere else.
- Başka bir yere git.
- What else were you expecting?
- Başka ne bekliyordunuz ki?
- What else do you need to do today?
- Bugün başka ne yapman gerekiyor?
- Nothing else is important to Tom.
- Başka hiçbir şey Tom için önemli değil.
- What else do you have?
- Başka neyin var?
- Nothing else is important right now.
- Şu anda başka hiçbir şey önemli değildir.
- What else has Tom got?
- Tom'un başka neyi var?
- What else did Tom get?
- Tom başka ne aldı?
- Tom doesn't know what else to do.
- Tom başka ne yapacağını bilmiyor.
- Don't tamper with anything else.
- Başka hiçbir şeyi kurcalama.
- What else could I have done?
- Başka ne yapabilirdim?
- What else should I do?
- Başka ne yapmalıyım?
- We have to go somewhere else.
- Başka bir yere gitmeliyiz.
- There's nothing else we need to do.
- Yapmamız gereken başka bir şey yok.
- Tom didn't meet Mary or anyone else.
- Tom, Mary ya da başka biriyle tanışmadı.
- What else would you like to see?
- Başka ne görmek istersiniz?
- What else do you have?
- Başka neyiniz var?
- Let's eat somewhere else.
- Başka bir yerde yemek yiyelim.
- Don't you want to see what else I've got?
- Başka neyim var görmek istemiyor musun?
- We'll have to try something else.
- Başka bir şey denemek zorunda kalacağız.
- Let me tell you what else you need to do.
- Başka ne yapman gerektiğini sana söyleyeyim.
- Who else do you want on your team?
- Başka kimi takımımızda istiyorsun?
- I think you've got me confused with somebody else.
- Sanırım beni başka biriyle karıştırdın.
- Is there anything else you have to do?
- Yapman gereken başka bir şey var mı?
- What else did Tom tell you?
- Tom sana başka ne söyledi?
- What else can you tell me?
- Bana başka ne söyleyebilirsiniz?
- They sell things here that you can't get anywhere else.
- Başka hiçbir yerde bulamayacağın şeyleri burada satıyorlar.
- Is there anything else you want to tell me?
- Bana söylemek istediğin başka bir şey var mı?
- What else do you need to do?
- Başka ne yapmanız gerekiyor?
- Time is more precious than anything else.
- Zaman başka her şeyden daha değerlidir.
- Was there anything else in the room?
- Odada başka bir şey var mıydı?
- I'm supposed to be somewhere else right now.
- Şu anda başka bir yerde olmam gerekiyordu.
- See what else is in the box.
- Kutuda başka ne olduğuna bakın.
- Do we have anything else we can give Tom?
- Tom'a verebileceğimiz başka bir şeyimiz var mı?
- Who else is there with you?
- Sizinle birlikte başka kim var?
- I can tell you things you won't hear from anyone else.
- Başka kimseden duyamayacağın şeyler söyleyebilirim.
- I didn't know what else to say.
- Başka ne söyleyeceğimi bilmiyordum.
- If there's nothing else for me to do, I'm going home.
- Yapabileceğim başka bir şey yoksa eve gidiyorum.
- Is there anything else to eat?
- Yiyecek başka bir şey var mı?
- Who else went with Tom?
- Tom'la giden başka kim vardı?
- She doesn't want to try anything else.
- Başka bir şey denemek istemiyor.
- You have to do that somewhere else.
- Bunu başka yerde yapmak zorundasın.
- Tell me what else I need to do.
- Başka ne yapmam lazımsa bana söyle.
- We have to try something else.
- Başka bir şey denemek zorundayız.
- What else do you think Tom is planning to do?
- Sence Tom başka ne yapmayı planlıyor?
- It's no different anywhere else.
- Başka hiçbir yerde farklı değil.
- What else did you like about Tom?
- Tom hakkında başka neyden hoşlanıyorsun?
- Who else would've done it?
- Başka kim bunu yapmış olabilir ki?
- Tell me what else is on the list.
- Listede başka neler olduğunu söyle.
- Let's see what else we can find out about the situation.
- Bakalım durum hakkında başka neler bulabiliriz.
- You can't say anything else.
- Başka bir şey söyleyemezsiniz.
- Who else uses it?
- Başka kim kullanıyor?
- If I can't stay here, I need to find somewhere else to stay.
- Eğer burada kalamazsam, kalacak başka bir yer bulmam gerekiyor.
- I don't know what else there is to discuss.
- Tartışacak başka ne var bilmiyorum.
- Could we take you somewhere else?
- Seni başka bir yere götürebilir miyiz?
- We have to go somewhere else.
- Başka bir yere gitmek zorundayız.
- What else could you do?
- Başka ne yapabildin?
- Who else came to the party?
- Partiye başka kim geldi?
- Are you sure there's nothing else I can do to help?
- Yardım etmek için yapabileceğim başka bir şey olmadığından emin misin?
- There was nobody else to protect and love Tom.
- Tom'u koruyacak ve sevecek başka kimse yoktu.
- She doesn't do anything else.
- O başka bir şey yapmıyor.
- Is there anything else I can get for you?
- Senin için alabileceğim başka bir şey var mı?
- I didn't know there was anything else to do.
- Yapacak başka bir şey olduğunu bilmiyordum.
- Do you want to go somewhere else?
- Başka bir yere mi gitmek istiyorsun?
- What else does Tom want to know?
- Tom başka ne bilmek istiyor?
- Do you have anything else to tell us?
- Bize söyleyecek başka bir şeyin var mı?
- What else can I add?
- Başka ne ekleyebilirim?
- What else am I supposed to do?
- Başka ne yapmam gerekiyor?
- I'll see what else I can find to eat.
- Bakalım yiyecek başka ne bulabilirim.
- I couldn't think of anything else to say.
- Söyleyecek başka bir şey bulamadım.
- Do this before you do anything else.
- Başka işe geçmeden önce bunu yap.
- I had nowhere else to go.
- Gidecek başka bir yerim yoktu.
- There's not much else to say.
- Söylenecek başka çok fazla şey yok.
- What else I can lose?
- Başka ne kaybedebilirim?
- Tom said he didn't see anybody else.
- Tom başka kimseyi görmediğini söyledi.
- Tom was somewhere else.
- Tom başka bir yerdeydi.
- Is there anything else Tom needs to do?
- Tom'un yapması gereken başka bir şey var mı?
- What else do you want to know?
- Başka ne bilmek istiyorsun?
- Let's sit somewhere else.
- Başka bir yere oturalım.
- Tom had nothing else to lose.
- Tom'un kaybedecek başka bir şeyi yoktu.
- If you have nothing else to do, you could always visit Tom.
- Yapacak başka bir şeyin yoksa, her zaman Tom'u ziyaret edebilirsin.
- What else should change?
- Başka ne değişmeli?
- Nobody else was there.
- Orada başka kimse yoktu.
- What else do you see?
- Başka ne görüyorsun?
- Every man's work, whether it be literature or music or a picture or architecture or anything else, is always a portrait of himself.
- Her insanın eseri, ister edebiyat, ister müzik, ister resim, ister mimari ya da başka bir şey olsun, her zaman kendisinin bir portresidir.
- Nobody else would help Tom.
- Başka kimse Tom'a yardım etmedi.
- What else did Tom give you?
- Tom sana başka ne verdi?
- Is there anything else you wanted?
- İstediğiniz başka bir şey var mı?
- He eats nothing else but fruit.
- Meyveden başka bir şey yemez.
- There's nothing else to drink.
- İçecek başka bir şey yok.
- Tell me what else is on your mind.
- Aklında başka ne var söyle.
- Have you seen anyone else?
- Başka birisini gördünüz mü?
- I didn't have anything else to do so I thought I'd make myself useful.
- Yapacak başka bir şeyim yoktu, ben de bir işe yarayayım dedim.
- Guess who else moved to Boston.
- Bil bakalım başka kim Boston'a taşındı.
- Don't ask me for anything else.
- Başka bir şey sorma.
- Do you really want someone else to do it?
- Bunu yapmak için gerçekten başka birini istiyor musun?
- What else should we be doing?
- Başka ne yapıyor olmalıyız?
- I have nothing else in the world.
- Benim dünyada başka hiçbir şeyim yok.
- Tom is married to someone else now.
- Tom şimdi başka biriyle evli.
- Where else could I go?
- Başka nereye gidebilirim?
- I need to find somewhere else to live.
- Yaşamak için başka bir yer bulmalıyım.
- If that doesn't work, try something else.
- Eğer bu işe yaramazsa, başka bir şey dene.
- Tom doesn't want anyone else to know.
- Tom başka kimsenin bilmesini istemiyor.
- I know Tom as well as anybody else does.
- Tom'u başka herkesin tanıdığı kadar iyi tanıyorum.
- I'm not going to be pushed around by you or anyone else.
- Senin ya da başka biri tarafından itilip kakılmayacağım.
- Tom knows Mary better than anyone else.
- Tom Mary'yi başka herkesten daha iyi tanıyor.
- Was anyone else injured?
- Başka biri yaralandı mı?
- I don't have anything else I want to say.
- Söylemek istediğim başka bir şeyim yok.
- Why don't we do this somewhere else?
- Bunu başka bir yerde yapsak ya.
- Is there anything else you need?
- İhtiyacınız olan başka bir şey var mı?
- I had no place else to go.
- Gidecek başka bir yerim yoktu.
- Does it work for anyone else?
- O başka biri için mi çalışıyor?
- I don't have anyone else I can ask.
- Sorabileceğim başka kimsem yok.
- Let's find somewhere else to hide this.
- Bunu gizlemek için başka bir yer bulalım.
- What else could there be?
- Başka ne olabilir ki?
- What else can we do?
- Başka ne yapabiliriz?
- What else would you like to do?
- Başka ne yapmak isterdiniz?
- I have nothing else.
- Başka bir şeyim yok.
- There is nothing else to be done.
- Yapılacak başka bir şey yok.
- Who else did that with you?
- Bunu seninle birlikte başka kim yaptı?
- Nobody else was involved in the murder.
- Cinayete başka kimse karışmadı.
- What else is needed?
- Başka neye ihtiyacımız var?
- If there's nothing else for me to do, I'm going home.
- Yapacağım başka bir şey yoksa eve gidiyorum.
- If this plan doesn't work, we'll have to try something else.
- Eğer bu plan işe yaramazsa, başka bir şey denemek zorunda kalacağız.
- What else do we have to do?
- Başka ne yapmak zorundayız?
- What else was I supposed to do?
- Başka ne yapmam gerekiyordu?
- I can't talk to anyone else.
- Başka kimseyle konuşamam.
- Just don't tell anyone else.
- Başka kimseye söyleme.
- Who else uses them?
- Onları başka kim kullanıyor?
- You didn't tell anyone else, did you?
- Başka birine söylemedin, değil mi?
- Now, what else can I do for you?
- Şimdi, sizin için başka ne yapabilirim?
- I don't know what else I can do.
- Başka ne yapabileceğimi bilmiyorum.
- What else can you expect?
- Başka ne bekleyebilirsiniz?
- I haven't yet told anyone else.
- Henüz başka birine söylemedim.
- Tell me what else I need to do.
- Başka ne yapmam gerektiğini bana söyle.
- Is anyone else coming?
- Başka biri geliyor mu?
- I don't know what else to try.
- Başka ne deneyeceğimi bilmiyorum.
- I wish I were somewhere else.
- Keşke başka bir yerde olsaydım.
- I can't imagine doing anything else.
- Başka bir şey yapmayı hayal bile edemiyorum.
- Where else could it be?
- Başka nerede olabilir?
- What else do you think Tom is planning to do?
- Tom'un başka ne yapmayı planladığını düşünüyorsun?
- Was there anything else in the box?
- Kutuda başka bir şey var mıydı?
- Nothing else mattered to Tom.
- Tom için başka hiçbir şeyin önemi yoktu.
- Layla doesn't see anybody else.
- Leyla başka kimseyi görmez.
- Books are for people who wish they were somewhere else.
- Kitaplar, başka bir yerde olmayı dileyen insanlar içindir.
- I don't care about anyone else.
- Başka kimse umurumda değil.
- Are you sure there's nothing else to drink?
- İçecek başka hiçbir şey kalmadığına emin misin?
- Do you remember anything else?
- Başka bir şey hatırlıyor musun?
- Tom looked around to make sure nothing else was happening.
- Tom başka bir şey olmadığından emin olmak için etrafına bakındı.
- Who else do you want to talk to?
- Başka kiminle konuşmak istiyorsun?
- I don't know what else I could've done.
- Başka ne yapabilirdim bilmiyorum.
- Now, what else can I do for you?
- Senin için başka ne yapabilirim?
- I don't want to do anything else.
- Başka bir şey yapmak istemiyorum.
- What else do you have in your pocket?
- Cebinizde başka ne var?
- Who else do you want to visit?
- Başka kimi ziyaret etmek istiyorsun?
- Where else should we go?
- Başka nereye gitmeliyiz?
- I need to go somewhere else for a little while.
- Bir süreliğine başka bir yere gitmem gerekiyor.
- Was there anyone else around?
- Etrafta başka biri var mıydı?
- She doesn't want to try anything else.
- O başka bir şey denemek istemiyor.
- Let's go somewhere else and talk.
- Başka bir yere gidip konuşalım.
- I wish somebody else would do this for me.
- Keşke başka biri bunu benim için yapsa.
- What else was in the basket?
- Sepette başka ne vardı?
- How else can we do this?
- Bunu başka nasıl yapabiliriz?
- They were somewhere else.
- Başka bir yerdeydiler.
- Would you like to eat something else?
- Başka bir şey yemek ister misin?
- What else did you make?
- Başka ne yaptın?
- I don't have anything else to say.
- Başka sözüm yok.
- Let's go somewhere else and talk.
- Başka bir yere gidelim ve konuşalım.
- What else could we do?
- Başka ne yapabiliriz?
- I never let anyone else feed my dog.
- Köpeğimi başka birinin beslemesine asla izin vermem.
- Perhaps we could talk about this somewhere else.
- Belki bunu başka bir yerde konuşabiliriz.
- I'm sure Tom would rather be somewhere else.
- Tom'un başka bir yerde olmayı tercih ettiğinden eminim.
- Who else could've done it?
- Bunu başka kim yapabilirdi?
- What else are you going to get rid of?
- Başka nelerden kurtulacaksın?
- What else can it be?
- Başka ne olabilir ki?
- What else did Tom say?
- Tom başka ne dedi?
- Tom wouldn't let anyone else in the room.
- Tom odaya başka kimsenin girmesine izin vermedi.
- Who else was in here?
- Başka kim buradaydı?
- Perhaps we can find a cheaper one somewhere else.
- Belki başka bir yerde daha ucuz bir tane bulabiliriz.
- You can tell me anything you like and I won't tell anyone else.
- Bana istediğin bir şeyi söyleyebilirsin ve başka birine söylemeyeceğim.
- She had nothing else to drink.
- İçecek başka bir şeyi yoktu.
- She left the store because she didn't have anything else that she had to buy.
- Mağazadan ayrıldı çünkü almak zorunda olduğu başka bir şey yoktu.
- Do we have anything else to eat?
- Yiyecek başka bir şeyimiz var mı?
- I couldn't think of anything else to say.
- Söyleyecek başka bir şey düşünemedim.
- So, what else did Tom tell you?
- Tom sana başka ne söyledi?
- Who else is there with you?
- Yanında başka kim var?
- Tom didn't say anything else at that time.
- Tom o zaman başka bir şey söylemedi.
- What else do we have to do?
- Başka ne yapmamız gerekiyor?
- Fine, would you like anything else?
- Peki, başka bir şey ister misiniz?
- I want somebody else.
- Ben başka birini istiyorum.
- Tom thinks he can do the job better than anyone else.
- Tom işi başka birinden daha iyi yapabileceğini düşünüyor.
- There's nothing else to discuss.
- Tartışacak başka bir şey yok.
- I don't blame anybody else.
- Başka kimseyi suçlamıyorum.
- I wonder what else Tom wants.
- Tom başka ne istiyor, merak ediyorum.
- Is there anyone else who wants to eat?
- Yemek isteyen başka biri var mı?
- Tom can't really do much else.
- Tom başka bir şey yapamaz.
- I live somewhere else now.
- Artık başka bir yerde yaşıyorum.
- I don't know who else to turn to.
- Başka kime başvuracağımı bilmiyorum.
- Sami didn't date anybody else.
- Sami başka kimseyle aşk yaşamadı.
- I didn't eat anything else.
- Başka bir şey yemedim.
- I don't have anything else.
- Başka bir şeyim yok.
- I'll see what else I can do.
- Başka ne yapabileceğime bakacağım.
- Where else could that happen?
- Bu başka nerede olabilir?
- Tom advised me to sell the farm and live somewhere else.
- Tom bana çiftliği satıp başka bir yerde yaşamamı tavsiye etti.
- I can't think of anything else to say.
- Söyleyecek başka bir şey düşünemiyorum.
- Is there anything else you can tell us that might help?
- Bize yardımcı olabilecek başka bir şey söyleyebilir misin?
- I'll see what else I can find out about Tom.
- Tom hakkında başka ne bulabileceğime bakalım.
- Tom didn't want to say anything else.
- Tom başka bir şey söylemek istemedi.
- What else do I need to do?
- Başka ne yapmam gerekiyor?
- I won't discuss this with you or anyone else.
- Bunu seninle ya da başka biriyle tartışmayacağım.
- What else do you do?
- Başka ne yapıyorsun?
- You do nothing else but eat.
- Yemekten başka bir şey yapmıyorsun.
- I'll see what else needs to be done.
- Başka ne yapılması gerektiğine bakacağım.
- We have somewhere else to go.
- Gidecek başka bir yerimiz var.
- Did you see anyone else?
- Başka birini gördün mü?
- So, what else is new?
- Ee, başka ne var?
- Would you expect anything else?
- Başka bir şey bekler misiniz?
- There was nothing else to do.
- Yapacak başka bir şey yoktu.
- Tom didn't tell anyone else.
- Tom başka kimseye söylemedi.
- Please tell me what else I need to add.
- Lütfen bana başka ne eklemem gerektiğini söyle.
- Who else was there?
- Orada başka kim vardı?
- Don't let anything else distract us.
- Başka hiçbir şeyin dikkatimizi dağıtmasına izin verme.
- Let's talk about somebody else.
- Başka biri hakkında konuşalım.
- I don't have anything else planned for today.
- Bugün için planladığım başka bir şey yok.
- What else did you miss?
- Başka neleri kaçırdın?
- Who else did you tell?
- Başka kime söyledin?
- Isn't there anything else?
- Başka bir şey yok mu?
- Get somebody else.
- Başka birini al.
- You should find somebody else to help you.
- Sana yardım etmek için başka birini bulmalısın.
- I wouldn't trust anyone else.
- Başka kimseye güvenmezdim.
- I'm not sure what else I can do for you.
- Senin için başka ne yapabileceğimden emin değilim.
- What else could it mean?
- Başka ne anlama gelebilir ki?
- I think maybe Tom has something else to do.
- Belki Tom'un yapacak başka bir işi vardır.
- It probably would be cheaper somewhere else.
- Muhtemelen başka bir yerde daha ucuza gelir.
- Is there anything else you want to know?
- Bilmek istediğin başka bir şey var mı?
- You should ask somebody else.
- Başka birine sormalısın.
- Some people only get married to prevent their wives from marrying somebody else.
- Bazı insanlar karılarının başka biriyle evlenmesini önlemek için evlenirler.
- What else can go wrong?
- Başka ne ters gidebilir?
- I didn't have time to do anything else.
- Başka bir şey yapmak için vaktim yoktu.
- I'm not buying anything else today.
- Bugün başka bir şey satın almıyorum.
- Are you sure there's nothing else to eat?
- Yiyecek başka bir şey olmadığından emin misin?
- Who else was at the party?
- Başka kim partideydi?
- What else did Tom say about me?
- Tom benim hakkımda başka ne dedi?
- Who knows what else there might be?
- Başka neler olabileceğini kim bilebilir?
- What else is there?
- Başka ne var?
- Where else do I have to go?
- Başka nereye gitmem gerekiyor?
- Is there anything else I need to do?
- Yapmam gereken başka bir şey var mı?
- I won't ask you anything else today.
- Bugün sana başka bir şey sormayacağım.
- Tom acts like nothing else matters.
- Tom başka hiçbir şey önemli değilmiş gibi davranıyor.
- What else can you tell me about Tom?
- Tom hakkında bana başka ne söyleyebilirsiniz?
- What else did you say to him?
- Ona başka ne söylerdin?
- I wouldn't tell that to anyone else.
- Bunu başka kimseye söylemezdim.
- Could we go somewhere else?
- Biz başka bir yere gidebilir miyiz?
- Who else uses this room?
- Bu odayı başka kim kullanıyor?
- Have you seen anyone else?
- Başka birini gördün mü?
- They sell things here that you can't find anywhere else.
- Burada başka yerde bulamayacağınız şeyler satıyorlar.
- Have you been dating anyone else?
- Başka biriyle çıkıyor muydun?
- Who else witnessed the accident?
- Başka kim kazaya tanık oldu?
- Is there nothing else?
- Başka bir şey var mı?
- Did Tom show you anything else?
- Tom size başka bir şey gösterdi mi?
- Tom didn't tell anyone else, did he?
- Tom başka kimseye söylemedi, değil mi?
- What else does Tom need?
- Tom'un başka neye ihtiyacı var?
- What else can you remember?
- Başka ne hatırlıyorsun?
- Who knows what else is happening?
- Başka ne olduğunu kim biliyor?
- Who else would want to see Tom dead?
- Başka kim Tom'un öldüğünü görmek ister?
- Is there anything else I need to take care of?
- İlgilenmem gereken başka bir şey var mı?
- What else could you expect?
- Başka ne bekleyebilirsiniz ki?
- This is somebody else's problem.
- Bu başka birinin sorunu.
- I don't want to buy anything else.
- Başka bir şey almak istemiyorum.
- Tom didn't tell anyone else, did he?
- Tom başka birine söylemedi, değil mi?
- You can probably buy one of these cheaper somewhere else.
- Muhtemelen bunlardan birini başka bir yerden daha ucuza alabilirsiniz.
- He did not see anyone else at the station.
- İstasyonda başka birini görmedi.
- What else do you plan to do?
- Başka ne yapmayı planlıyorsun?
- There's nothing else I can do.
- Yapabileceğim başka hiçbir şey yok.
- I don't know where else to turn.
- Başka nereye başvuracağımı bilmiyorum.
- Where else do I have to go?
- Başka nereye gitmek zorundayım?
- If Tom can't do that, probably nobody else can either.
- Tom bunu yapamazsa, muhtemelen başka kimse de yapamaz.
- Maybe we should do this somewhere else.
- Belki de bunu başka bir yerde yapmalıyız.
- Tom has done more than anyone else.
- Tom başka herkesten daha çok yaptı.
- What else do you like about Tom?
- Tom hakkında başka neleri seviyorsun?
- I'll have to try something else.
- Başka bir şey denemeliyim.
- Who else will be eating with us?
- Bizimle başka kim yemek yiyecek?
- I don't think I should buy anything else.
- Başka bir şey satın almam gerektiğini düşünmüyorum.
- Can you think of anything else?
- Başka bir şey düşünebiliyor musun?
- Tom doesn't want to buy anything else.
- Tom başka bir şey almak istemiyor.
- She had nothing else to lose.
- Kaybedecek başka bir şeyi yoktu.
- Who else in Boston do you know?
- Boston'da başka kimi tanıyorsun?
- What else could it have been?
- O başka ne olabilirdi?
- Let's see what else we can find out about Tom.
- Tom hakkında başka ne bulabileceğimize bakalım.
- Do you want to see what else I've got?
- Başka nelerim olduğunu görmek ister misin?
- Tom didn't tell anyone else where he'd hid the money.
- Tom parayı nereye sakladığını başka birine söylemedi.
- I'm sorry, I didn't know what else to do.
- Özür dilerim, başka ne yapacağımı bilemedim.
- Find somebody else.
- Başka birini bul.
- I'm sorry, I didn't know where else to go.
- Üzgünüm, başka nereye gideceğimi bilmiyordum.
- I don't know what else to say.
- Başka ne diyeceğimi bilmiyorum.
- What else have you got?
- Başka neyiniz var?
- Is anyone else coming?
- Başka gelen var mı?
- I can't think about anything else.
- Başka bir şey düşünemiyorum.
- What else is on?
- Başka ne var?
- Who else was there?
- Başka kim vardı?
- I've got nothing else to eat.
- Yiyecek başka bir şeyim yok.
- Who else will be there?
- Başka kim orada olacak?
- I never let anyone else feed my dog.
- Başka birinin köpeğimi beslemesine asla izin vermem.
- How else can you account for it?
- Başka nasıl açıklayabilirsin?
- What else do you have in your pocket?
- Cebinde başka ne var?
- Was there anything else?
- Başka bir şey var mıydı?
- If there's anything else, we'll call you.
- Başka bir şey varsa, biz sizi arayacağız.
- I don't know what else you expect us to do.
- Bizden başka ne yapmamızı bekliyorsunuz bilmiyorum.
- Is there anything else I should know about Tom?
- Tom hakkında bilmem gereken başka bir şey var mı?
- Nothing else was taken.
- Başka bir şey alınmadı.
- I can't go anywhere else.
- Başka hiç bir yere gidemem.
- We Germans fear God, but nothing else in the world.
- Biz Almanlar Tanrı'dan korkarız ama dünyada başka hiçbir şeyden korkmayız.
- How else do you deal with something like that?
- Böyle bir şeyle başka nasıl başa çıkabilirsiniz ?
- Nobody else seemed to be amused.
- Başka hiç kimse eğleniyor gibi görünmüyordu.
- What else did you miss?
- Başka neler kaçırdınız?
- Does Tom need anything else?
- Tom'un başka bir şeye ihtiyacı var mı?
- I've done nothing else.
- Başka bir şey yapmadım.
- Was anybody else hurt?
- Başka kimse yaralandı mı?
- Tom didn't have enough time to do anything else.
- Tom'un başka bir şey yapacak yeterli zamanı yoktu.
- I don't want anybody else to get hurt.
- Başka kimsenin incinmesini istemem.
- Was there anybody else besides you?
- Senin dışında, başka kimse var mıydı?
- What else will you be doing?
- Başka ne yapacaksın?
- Layla doesn't see anybody else.
- Layla başka kimseyle görüşmüyor.
- Who else do you plan to invite?
- Başka kimi davet etmeyi planlıyorsun?
- What else can you do for us?
- Bizim için başka ne yapabilirsiniz?
- Does it work for anyone else?
- Başka birinin işine yarıyor mu?
- How else do you deal with something like that?
- Böyle bir şeyle başka nasıl başa çıkabilirsin ki?
- There's nothing else left to be done.
- Yapılacak başka hiçbir şey kalmadı.
- We can go somewhere else if you want.
- İstersen başka bir yere gidebiliriz.
- Tom didn't know what else to say.
- Tom başka ne söyleyeceğini bilmiyordu.
- Tom has nowhere else to go.
- Tom'un gidecek başka yeri yok.
- Is there anything else to do?
- Yapacak başka bir şey var mı?
- I have nothing else to say.
- Söyleyecek başka bir şeyim yok.
- There's nothing else in the box.
- Kutuda başka bir şey yok.
- Is there anything else I should know?
- Bilmem gereken başka bir şey var mı?
- Wait somewhere else.
- Başka bir yerde bekle.
- We didn't know what else to do.
- Başka ne yapacağımızı bilmiyorduk.
- Tom won't be killing anybody else.
- Tom başka kimseyi öldürmeyecek.
- What else would you add?
- Başka ne ekleyebilirsin?
- Who else could've done this?
- Başka kim bunu yapabilirdi?
- Where else would Tom be?
- Tom başka nerede olabilir ki?
- Who else do you plan to invite?
- Başka kim davet etmeyi planlıyorsun?
- I have no one else to turn to except you.
- Senden başka gidecek kimsem yok.
- I didn't know what else to do, so I just left.
- Başka ne yapacağımı bilmiyordum, bu yüzden sadece gittim.
- Did you do anything else like that?
- Bunun gibi başka bir şey yaptın mı?
- What else do you want?
- Başka ne istiyorsunuz?
- What else could it have been?
- Başka ne olabilir?
- Please tell me what else I need to add.
- Lütfen başka ne eklemem gerektiğini söyleyin.
- What else is available?
- Başka neler mevcut?
- Tom doesn't trust anybody else to do that.
- Tom bunu yapmak için başka kimseye güvenmiyor.
- I don't know how else to explain it.
- Başka nasıl açıklayabilirim bilmiyorum.
- What else did you have?
- Başka nelerin var?
- There's not much else to say.
- Söylenecek başka bir şey yok.
- I'm going to do it and nothing else.
- Bunu yapacağım, başka bir şey yapmayacağım.
- Who else would you like to meet?
- Başka kiminle tanışmak istersin?
- Will there be anything else?
- Başka bir şey olacak mı?
- Don't you just have anything else to do?
- Yapacak başka bir şeyin yok mu?
- Is there nothing else?
- Başka bir şey yok mu?
- Why else would I be here?
- Başka neden burada olayım ki?
- Who else will be doing that?
- Onu başka kim yapıyor olacak?
- Is there anything else you wanted?
- İstediğin başka bir şey var mı?
- Do we have anything else to drink?
- İçecek başka bir şeyimiz var mı?
- It's not like you have anything else to do.
- Yapacak başka bir şeyin yok.
- What else needs fixing?
- Tamir edilmesi gereken başka ne var?
- Who else would've done it?
- Başka kim yapabilirdi ki?
- I don't need much else.
- Başka bir şeye ihtiyacım yok.
- I was somewhere else.
- Başka bir yerdeydim.
- Tom doesn't want to try anything else.
- Tom başka bir şey denemek istemiyor.
- Is there anyone else around?
- Etrafta başka kimse var mı?
- Did she tell you anything else?
- Sana başka bir şey söyledi mi?
- We don't need anything else!
- Başka bir şeye ihtiyacımız yok!
- Is there anything else you want me to do?
- Yapmamı istediğin başka bir şey var mı?
- I'm not sure what else I can do for you.
- Senin için başka ne yapabilirim bilmiyorum.
- You always try to blame somebody else.
- Her zaman başka birini suçlamaya çalışıyorsun.
- You have to sit somewhere else.
- Başka bir yere oturmalısınız.
- Nobody else would help her.
- Başka kimse ona yardım edemez.
- Can you tell me anything else?
- Bana başka bir şey söyleyebilir misin?
- Is there anything else that you need?
- İhtiyaç duyduğunuz başka herhangi bir şey var mı?
- Is there anything else you would like to do?
- Yapmak istediğin başka bir şey var mı?
- What else can I get for you?
- Senin için başka ne alabilirim?
- Tom couldn't say anything else.
- Tom başka bir şey söyleyemedi.
- I'd like to eat somewhere else.
- Başka bir yerde yemek istiyorum.
- Who else will be there?
- Orada başka kim olacak?
- Tom asked Mary not to discuss the matter with anyone else.
- Tom Mary'den konuyu başka biriyle tartışmamasını rica etti.
- Who else does Tom work with?
- Tom başka kiminle çalışıyor?
- Tom said he was just too tired to do anything else.
- Tom başka bir şey yapamayacak kadar yorgun olduğunu söyledi.
- I don't think anyone else could do my job.
- İşimi başka birinin yapabileceğini sanmıyorum.
- What else do you have to do?
- Başka ne yapmalısın?
- You should find somebody else to help you.
- Sana yardım edecek başka birini bulmalısın.
- Nobody else can.
- Başka kimse yapamaz.
- We were somewhere else.
- Başka bir yerdeydik.
- I couldn't do anything else.
- Başka bir şey yapamadım.
- I don't remember anything else.
- Başka hiçbir şey hatırlamıyorum.
- Who else went with Tom?
- Tom'la beraber başka kim gitti?
- Besides music, what else do you do?
- Müzik dışında başka ne yaparsın?
- Did you call anyone else?
- Başka birini aradın mı?
- Can't you get somebody else to help you?
- Sana yardım edecek başka birini bulamaz mısın?
- Where else would I go?
- Başka nereye giderdim?
- I don't want anyone else to know.
- Başka birinin bilmesini istemiyorum.
- I didn't ask about anything else.
- Başka bir şey sormadım.
- Who else is coming with us?
- Bizimle başka kim geliyor?
- I don't know how else to explain it.
- Bunu başka nasıl açıklayacağımı bilmiyorum.
- Are you sure there's nothing else to eat?
- Yiyecek başka bir şey olmadığına emin misin?
- How can I think about anything else at a time like this?
- Böyle bir zamanda başka bir şeyi nasıl düşünebilirim?
- There's nothing else to talk about.
- Konuşacak başka bir şey yok.
- And who else?
- Peki başka kim var?
- Who else is going to be on the show?
- Şovda başka kim olacak?
- Nobody else bothered us.
- Başka hiç kimse bizi rahatsız etmedi.
- She seems interested in nothing else.
- O başka bir şeyle ilgilenmiyor.
- What else needs fixing?
- Başka neyin tamir edilmeye ihtiyacı var?
- Besides tennis, what else do you do?
- Tenisin yanı sıra başka ne yapıyorsun?
- Does Tom have anything else to offer?
- Tom'un sunacağı başka bir şey var mı?
- I don't want anybody else to die.
- Başka kimsenin ölmesini istemiyorum.
- That was somebody else's idea.
- O başka birinin fikriydi.
- Who else would want to do that?
- Bunu başka kim yapmak ister ki?
- I couldn't think of anything else I needed to do.
- Yapmam gereken başka bir şey düşünemedim.
- I really have nothing else to say.
- Gerçekten söyleyecek başka bir şeyim yok.
- Didn't anything else happen?
- Başka herhangi bir şey olmadı mı?
- What else can we expect?
- Başka ne bekleyebiliriz ki?
- Is there anything else we can do?
- Yapabileceğimiz başka bir şey var mı?
- I've never wanted to be anything else but a teacher.
- Hiçbir zaman öğretmenlikten başka bir şey olmak istemedim.
- What else did you steal?
- Başka ne çaldın?
- There's no place else I'd rather be.
- Olmayı tercih edeceğim başka bir yer yok.
- I don't think I'll be needing anything else.
- Başka bir şeye ihtiyacım olacağını sanmıyorum.
- Who knows what else there might be?
- Başka ne olabileceğini kim biliyor?
- What else is new?
- Başka yeni ne var?
- I want to deal with this letter before I do anything else.
- Ben başka bir şey yapmadan önce bu mektupla uğraşmak istiyorum.
- Who else was present?
- Başka kim vardı?
- Nobody had anything else to say.
- Kimsenin söyleyecek başka bir şeyi yoktu.
- Don't let anything else distract us.
- Başka bir şeyin dikkatimizi dağıtmasına izin verme.
- Do you want anything else?
- Başka bir şey ister misin?
- What else do you want me to read?
- Başka ne okumamı istersin?
- I don't think we have to do anything else.
- Başka bir şey yapmamız gerektiğini sanmıyorum.
- What else do you know about her?
- Onun hakkında başka ne biliyorsun?
- Let's see what else we can find out about Tom.
- Bakalım Tom hakkında başka neler öğrenebileceğiz.
- She had nothing else to lose.
- Onun kaybedecek başka hiçbir şeyi yoktu.
- Is there anything else you would like me to buy for you?
- Senin için almamı istediğiniz başka bir şey var mı?
- Who else here is a vegetarian?
- Burada vejetaryen başka kim var?
- What else do they need?
- Başka neye ihtiyaçları var?
- Who else can answer my question?
- Soruma başka kim cevap verebilir?
- I don't have anything else I want to say.
- Söylemek istediğim başka bir şey yok.
- Tom is living somewhere else.
- Tom başka bir yerde yaşıyor.
- What else am I going to do?
- Başka ne yapacağım?
- What else do you remember?
- Başka ne hatırlıyorsun?
- I'm not saying anything else.
- Başka bir şey söylemiyorum.
- What else do you think they're planning to do?
- Onların başka ne yapmayı planladıklarını düşünüyorsun?
- I don't know what else we should do.
- Başka ne yapmamız gerektiğini bilmiyorum.
- I didn't see anyone else.
- Başka kimseyi görmedim.
- We haven't been able to find out much else.
- Başka pek bir şey öğrenemedik.
- Why don't we do this somewhere else?
- Bunu başka bir yerde yapalım.
- What else do you know?
- Başka ne biliyorsun?
- What else did you do?
- Başka ne yaptın?
- Who else helped you?
- Başka kim sana yardım etti?
- Don't you have somewhere else to be?
- Başka bir yerde olman gerekmiyor mu?
- Maybe Tom would be happier somewhere else.
- Belki Tom başka bir yerde daha mutlu olur.
- You can come, but don't tell anybody else.
- Gelebilirsin ama başka kimseye söyleme.
- It's always somebody else's problem.
- Her zaman başka birinin sorunudur.
- Who else is gone today?
- Bugün başka kim gitti?
- Can you see anyone else?
- Başka birini görebiliyor musun?
- Who else will you see in Boston?
- Boston'da başka kimi göreceksin?
- Why don't we do this somewhere else?
- Bunu neden başka bir yerde yapmıyoruz?
- Is there anything else I can help Tom with?
- Tom'a yardım edebileceğim başka bir şey var mı?
- Tom isn't going to show it to anyone else.
- Tom başka kimseye göstermeyecektir.
- Does this bother anyone else?
- Bu başka birini rahatsız eder mi?
- Tom can't do anything else right now.
- Tom şu anda başka bir şey yapamaz.
- What else do you know about that?
- Bunun hakkında başka ne biliyorsun?
- Who else is with you?
- Başka kim sizinle birlikte?
- Let us know if anyone else comes into the theater.
- Tiyatroya başka biri gelirse bize haber verin.
- What else are we going to do?
- Başka ne yapabiliriz ki?
- Who else do you miss?
- Başka kimi özlüyorsun?
- Get somebody else.
- Başka birini bul.
- What else did you buy?
- Başka ne satın aldın?
- I'm not going to ask anyone else.
- Başka kimseye sormayacağım.
- Was anybody else there?
- Orada başka kimse var mıydı?
- What else would you like to see?
- Başka ne bakmıştınız?
- I trust you more than anyone else.
- Sana başka birinden daha çok güveniyorum.
- Nobody else was there.
- Başka hiç kimse orada değildi.
- What else did you say to Tom?
- Tom'a başka ne söyledin?
- Did you want anything else?
- Başka bir isteğiniz var mı?
- Please don't tell anyone else.
- Lütfen başka birine söyleme.
- What else I can lose?
- Başka ne kaybedebilirim ki?
- Nothing else makes sense.
- Başka hiçbir şey mantıklı gelmiyor.
- I didn't know what else to say.
- Başka ne diyeceğimi bilemedim.
- Nobody else has one of those.
- Başka kimsede bunlardan yok.
- I can't remember anything else about Tom.
- Tom hakkında başka bir şey hatırlayamıyorum.
- Who else knew about that?
- Bunu başka kim biliyordu?
- Was there anybody else besides you?
- Senden başka kimse var mıydı?
- Are you sure you wouldn't like anything else?
- Başka bir şey istemediğine emin misin?
- Are you allergic to anything else?
- Başka bir şeye alerjin var mı?
- Tom couldn't come here today because he had something else to do.
- Tom bugün buraya gelemedi çünkü yapacak başka bir işi vardı.
- Do you have any idea who else might want to go with us?
- Bizimle gelmek isteyecek başka kimler olabilir, bir fikrin var mı?
- Tom didn't see anyone else at the station.
- Tom istasyonda başka kimseyi görmedi.
- If anyone else did these things, their political career would be finished.
- Eğer bu şeyleri başka biri yapsa onların politik kariyeri biterdi.
- What else would you like to see?
- Başka ne görmek istersin?
- Let's just go somewhere else.
- Başka bir yere gidelim.
- What else could you want?
- Başka ne isteyebilirsin ki?
- I'll see what else we need to bring.
- Başka ne getirmemiz gerektiğine bakacağım.
- Was Tom carrying anything else?
- Tom başka bir şey mi taşıyordu?
- What else would I do?
- Başka ne yapabilirim ki?
- Nobody else can know.
- Başka kimse bilmemeli.
- Let me know if you find anything else.
- Başka bir şey bulursanız bana haber verin.
- Did anyone else help you?
- Başka biri sana yardım etti mi?
- I didn't know who else to call.
- Başka kimi arayacağımı bilmiyordum.
- I won't make you do anything else.
- Sana başka bir şey yaptırmayacağım.
- Did Tom do anything else?
- Tom başka bir şey yaptı mı?
- What else did you find in Tom's apartment?
- Tom'un dairesinde başka ne buldunuz?
- I had nothing else to say.
- Söyleyecek başka bir şeyim yoktu.
- Tom didn't tell anyone else who he was.
- Tom başka kimseye kim olduğunu söylemedi.
- Sami is going somewhere else.
- Sami başka bir yere gidiyor.
- Did you find anything else?
- Başka bir şey buldunuz mu?
- Who else was in here?
- Başka kim vardı?
- What else are they going to do?
- Başka ne yapacaklar?
- Tom advised me to sell the farm and live somewhere else.
- Tom bana çiftliği satmamı ve başka bir yerde yaşamamı önerdi.
- Tom doesn't think anybody else wants to come.
- Tom başka kimsenin gelmek isteyeceğini sanmıyor.
- I like beef more than anything else.
- Sığır etini başka her şeyden daha çok seviyorum.
- Did anybody else notice this?
- Başka kimse bunu fark etti mi?
- I'm not buying anything else today.
- Bugün başka bir şey almayacağım.
- Anything else, sir?
- Başka bir şey, efendim?
- Who else uses Tatoeba in your office?
- Tatoeba'yı ofisinizde başka kimler kullanıyor?
- They can't do anything else.
- Onlar başka bir şey yapamaz.
- I'm no better than anyone else.
- Ben başka birinden daha iyi değilim.
- Who else witnessed the accident?
- Kazaya başka kim tanık oldu?
- Tell Tom what else is on your mind.
- Tom'a aklında başka neler olduğunu söyle.
- Do not use this product near a bathtub, sink, shower, swimming pool, or anywhere else where water or moisture are present.
- Bu ürünü küvet, lavabo, duş, yüzme havuzu ya da su ve rutubetin olduğu başka herhangi bir yerin yanında kullanmayınız.
- Don't eat anything else.
- Başka bir şey yeme.
- Who else knew about him?
- Onu başka kim biliyordu?
- Nothing else mattered to me.
- Benim için başka hiçbir şeyin önemi yoktu.
- Who else is with you?
- Yanında başka kim var?
- Sami didn't date anybody else.
- Sami başka kimseyle çıkmadı.
- If you do this for me, I'll never ask you to do anything else.
- Bunu benim için yaparsan, asla başka bir şey yapmanı istemeyeceğim.
- Tom doesn't seem to care about anything else.
- Tom başka hiçbir şeyi umursuyor gibi görünmüyor.
- Is there anything else you would like to eat?
- Yemek istediğiniz başka bir şey var mı?
- Can we try something else?
- Başka bir şey deneyebilir miyiz?
- Does anybody else see a connection?
- Başka kimse bağlantı kuruyor mu?
- Is there anything else you want to do?
- Yapmak istediğin başka bir şey var mı?
- Was there anything else you wanted me to do?
- Yapmamı istediğin başka bir şey var mıydı?
- Who else do you know here?
- Burada başka kimi tanıyorsun?
- I promise I won't look at anybody else.
- Başka kimseye bakmayacağıma söz veriyorum.
- Nobody else can know.
- Başka hiç kimse bilemez.
- I don't have anything else to say.
- Söyleyecek başka bir şeyim yok.
- I'm too tired to do anything else.
- Başka bir şey yapamayacak kadar yorgunum.
- I wish I could go somewhere else.
- Keşke başka bir yere gidebilseydim.
- I can't think of anything else to say.
- Söyleyecek başka bir şey bulamıyorum.
- Who else went to Boston with you?
- Boston'a seninle başka kim gitti?
- Strive only for self-interest and nothing else.
- Sadece kendi çıkarlarınız için çaba gösterin ve başka hiçbir şey yapmayın.
- It will be entertaining, if nothing else.
- Başka bir şey olmasa bile eğlenceli olacak.
- They were somewhere else.
- Onlar başka bir yerdeydi.
- What else can they do?
- Başka ne yapabilirler ki?
- Tom didn't have enough time to do anything else.
- Tom'un başka bir şey yapmak için yeterli zamanı yoktu.
- Tom can dance better than anyone else here.
- Tom buradaki başka birinden daha iyi dans edebilir.
- Did Tom eat anything else?
- Tom başka bir şey yedi mi?
- I don't need anything else.
- Başka bir şeye ihtiyacım yok.
- What else needs to be done?
- Başka ne yapılması gerekiyor?
- What else happened?
- Başka ne oldu?
- Nothing else remains to be done.
- Geriye yapmak için başka bir şey kalmıyor.
- I've fallen in love with somebody else.
- Başka birine aşık oldum.
- I don't have time for anything else.
- Başka hiçbir şey için zamanım yok.
- Will anybody else be there?
- Orada başka kimse olacak mı?
- No one did anything else.
- Kimse başka bir şey yapmadı.
- I have nothing else to lose.
- Kaybedecek başka bir şeyim yok.
- What else did you do?
- Başka ne yaptınız?
- There's really nothing else to say.
- Söyleyecek başka bir şey yok.
- Who else does this?
- Bunu başka kim yapıyor?
- Do it somewhere else.
- Başka bir yerde yap.
- Can you do this somewhere else?
- Bunu başka bir yerde yapabilir misin?
- I wonder if Tom can tell us anything else.
- Acaba Tom bize başka bir şey söyleyebilir mi diye merak ediyorum.
- What else are they going to do?
- Onlar başka ne yapacaklar?
- I don't remember anything else right now.
- Şu anda başka bir şey hatırlamıyorum.
- What else do you want me to tell Tom?
- Tom'a başka ne söylememi istiyorsun?
- Have you been dating anyone else?
- Başka biriyle çıkıyor musun?
- I can't think about anything else since Saturday night.
- Cumartesi gecesinden beri başka bir şey düşünemiyorum.
- Who else do you know in Boston?
- Boston'da başka kimi tanıyorsun?
- What else could it mean?
- Bu başka ne anlama gelebilir?
- Please don't make us do anything else.
- Lütfen bize başka bir şey yaptırmayın.
- It's not like I have anything else to do.
- Yapacak başka bir şeyim yok.
- I have nothing else to give you.
- Sana verecek başka bir şeyim yok.
- Don't drink anything else.
- Başka bir şey içme.
- I'm sure Tom would rather be somewhere else.
- Eminim Tom başka bir yerde olmayı tercih ederdi.
- I'll never ask you for anything else my whole life.
- Hayatım boyunca senden başka bir şey istemeyeceğim.
- Tom doesn't do anything else.
- Tom başka hiçbir şey yapmaz.
- What else do you want me to do?
- Başka ne yapmamı istiyorsunuz?
- I need to find somewhere else to live.
- Yaşamak için başka bir yer bulmam gerekiyor.
- This is something nobody else can do.
- Bu başka kimsenin yapamayacağı bir şey.
- Soon, this will be somebody else's problem.
- Yakında, bu başka birinin sorunu olacak.
- We have something else in common.
- Başka bir ortak noktamız daha var.
- Why else do you like it?
- Başka neden beğendiniz?
- Tom didn't have anything else.
- Tom'un başka bir şeyi yoktu.
- What else did you tell Tom?
- Tom'a başka ne söyledin?
- Is there anything else we need to buy?
- Almamız gereken başka bir şey var mı?
- I don't have a soul, and neither does anyone else.
- Benim bir ruhum yok, başka hiç kimsenin de yok.
- Tom hadn't cleaned his keyboard for months, and it was clogged with dust, food particles, and God knows what else.
- Tom aylardır klavyesini temizlememişti, ve o tozla, gıda parçalarıyla ve Allah bilir başka neyle dolmuştu.
- He is richer than anyone else in this town.
- O bu şehirdeki başka herkesten daha zengindir.
- I wish I could go somewhere else.
- Keşke başka bir yere gidebilsem.
- Could we go somewhere else?
- Başka bir yere gidebilir miyiz?
- Where else do you want to go?
- Başka nereye gitmek istersiniz?
- I didn't know what else to say to Tom.
- Tom'a başka ne diyeceğimi bilemedim.
- Tom has nothing else to do.
- Tom'un yapacak başka bir şeyi yok.
- I haven't heard anything else from him in weeks.
- Haftalardır ondan başka bir şey duymadım.
- What else do we need to talk about?
- Başka ne hakkında konuşmamız gerekiyor?
- I have nowhere else to turn.
- Gidecek başka yerim yok.
- I couldn't eat anything else.
- Başka bir şey yiyemedim.
- Tom could think of nothing else.
- Tom başka bir şey düşünemedi.
- I closed my eyes and wished to be somewhere else.
- Gözlerimi kapadım ve başka bir yerde olmak istedim.
- What else do you need to do?
- Başka ne yapmalısınız?
- Was there anybody else in the room?
- Odada başka kimse var mıydı?
- What else do we have?
- Başka neyimiz var?
- What else do they need?
- Onların başka neye ihtiyaçları var?
- I didn't want to cancel the appointment, but something else came up.
- Randevuyu iptal etmek istemedim ama başka bir işim çıktı.
- I don't know what else can be done.
- Başka ne yapılabileceğini bilmiyorum.
- It's not like you have anything else to do.
- Yapacak başka bir şeyin yok gibi.
- Do you have anything else to say?
- Başka söyleyeceğin bir şey var mı?
- How else can I help you?
- Sana başka nasıl yardım edebilirim?
- Is there anything else you can tell me?
- Bana söyleyebileceğin başka bir şey var mı?
- I'd rather eat something else.
- Başka bir şey yemeyi tercih ederim.
- Who else will you invite to your party?
- Partinize başka kimi davet edecekiniz?
- I don't have anything else to do today.
- Bugün yapacak başka bir şeyim yok.
- Who else do we have on our team?
- Takımımızda başka kim var?
- He seems interested in nothing else.
- Başka hiçbir şeyle ilgilenmiyor.
- I want to try something else.
- Başka bir şey denemek istiyorum.
- Nobody else showed up.
- Başka kimse gelmedi.
- Nothing else can go wrong.
- Başka hiçbir şey ters gidemez.
- Who else is out there?
- Dışarıda başka kim var?
- What else did Tom eat?
- Tom başka ne yedi?
- Tom didn't tell anyone else who he was.
- Tom kim olduğunu başka birine söylemedi.
- What else have you lied to me about?
- Bana başka ne hakkında yalan söyledin?
- What else did you say to him?
- Ona başka ne söyledin?
- There's nothing else to do.
- Yapacak başka bir şey yok.
- Is there anything else?
- Başka bir şey var mı?
- Perhaps we could talk about this somewhere else.
- Belki bunun hakkında başka bir yerde konuşabiliriz.
- What else do you want to know?
- Başka ne bilmek istiyorsunuz?
- She likes reading better than anything else.
- Okumayı başka her şeyden daha çok sever.
- If there's anything else you need, just let me know.
- Başka bir şeye ihtiyacın olursa haber ver.
- Who else ate with you?
- Seninle başka kim yedi?
- Tom snores louder than anyone else I know.
- Tom bildiğim başka herkesten daha yüksek sesle horluyor.
- Is there anything else that you want?
- İstediğin başka bir şey var mı?
- Who else is in there?
- İçeride başka kim var?
- Is anyone else bidding?
- Başka biri var mı teklif veren?
- Nobody else seemed to mind.
- Başka kimse umursamıyor gibiydi.
- What else can you remember?
- Başka neyi hatırlayabilirsin?
- Fadil remembers nothing else.
- Fadıl başka hiçbir şey hatırlamıyor.
- Nobody else got hurt.
- Başka hiç kimse yaralanmadı.
- I didn't know what else to do, so I just left.
- Başka ne yapacağımı bilemedim, ben de gittim.
- Have you told anyone else?
- Başka birine söyledin mi?
- What else can I say?
- Başka ne söyleyebilirim.
- Did anybody else see it?
- Başka kimse gördü mü?
- I couldn't think of anything else I wanted to buy.
- Satın almak istediğim başka bir şey düşünemedim.
- Is there anything else I can do for you?
- Senin için yapabileceğim başka bir şey var mı?
- What else do you want me to read?
- Başka ne okumamı istiyorsunuz?
- There's no room for anything else in my closet.
- Dolabımda başka bir şey için yer yok.
- Who else helped you?
- Sana başka kim yardım etti?
- I can't teach you anything else.
- Başka bir şey öğretemem.
- Tom had no place else to go.
- Tom'un gidecek başka yeri yok.
- It probably would be cheaper somewhere else.
- Muhtemelen başka bir yerde daha ucuz olurdu.
- Does this bother anyone else?
- Bu başka kimseyi rahatsız ediyor mu?
- It was too late for us to do anything else.
- Başka bir şey yapmamız için çok geçti.
- You haven't shown this to anyone else, have you?
- Bunu başka kimseye göstermedin, değil mi?
- There was nobody else in the room except Tom.
- Odada Tom'dan başka hiç kimse yoktu.
- Are you sure there's nothing else to drink?
- İçecek başka hiçbir şey kalmadığına emin misiniz?
- We were somewhere else.
- Biz başka bir yerdeydik.
- Who else is going with us?
- Başka kim bizimle geliyor?
- I didn't know what else to say to her.
- Ona başka ne diyeceğimi bilemedim.
- Tom didn't have anything else to do.
- Tom'un yapacak başka bir işi yoktu.
- It looks like nobody else is here.
- Görünüşe göre burada başka kimse yok.
- What else do you know about him?
- Onun hakkında başka ne biliyorsun?
- What else would you advise?
- Başka ne tavsiye edersin?
- Nobody else offered to help.
- Başka hiç kimse yardım etmeyi önermedi.
- What else have you lied about?
- Başka ne hakkında yalan söyledin?
- I probably shouldn't buy anything else today.
- Muhtemelen bugün başka bir şey almamalıyım.
- I didn't see anyone else.
- Ben başka birini görmedim.
- Tom didn't want anyone else to know.
- Tom başka kimsenin bilmesini istemiyordu.
- We'll find somewhere else to go.
- Gitmek için başka bir yer bulacağız.
- What else could we do?
- Başka ne yapabilirdik?
- Tom should try something else.
- Tom başka bir şey denemeli.
- Tom didn't have anything else to do.
- Tom'un yapacak başka bir şeyi yoktu.
- I won't ask you anything else today.
- Sana bugün başka bir şey sormayacağım.
- They have nowhere else to go.
- Gidecek başka yerleri yok.
- Let me tell you what else you need to do.
- Sana başka ne yapman gerektiğini söyleyeyim.
- I have no one else to turn to but you.
- Senden başka gidecek kimsem yok.
- What else did Tom say to you?
- Tom sana başka ne söyledi?
- Anything else, sir?
- Başka bir şey var mı efendim?
- Are you picking up anything else?
- Başka herhangi bir şey alıyor musun?
- What else would you like to do?
- Başka ne yapmak istersin?
- I can't talk to anyone else.
- Ben başka biriyle konuşamam.
- I don't know what else to tell you.
- Size başka ne söyleyebilirim bilmiyorum.
- Would you like to go somewhere else?
- Başka bir yere gitmek ister misin?
- What else did they say?
- Başka ne dediler?
- Did Tom say anything else?
- Tom başka bir şey söyledi mi?
- Why else would Tom go there?
- Yoksa Tom oraya başka neden gitsin?
- Tom didn't tell anyone else.
- Tom başka birine söylemedi.
- Our cat fought with someone's else's cat.
- Bizim kedimiz başka birinin kedisiyle kavga etti.
- Nothing else would be plausible.
- Başka hiçbir şey akla yatkın olmazdı.
- I don't want to see anything else.
- Başka hiçbir şey görmek istemiyorum.
- Tell Tom what else is on your mind.
- Tom'a aklında başka ne olduğunu söyle.
- She didn't have anything else to buy, so she left the store.
- Onun satın alacak başka bir şeyi yoktu, bu yüzden mağazadan çıktı.
- Is there anything else we need to do?
- Yapmamız gereken başka bir şey var mı?
- Who else was present?
- Başka kim mevcuttu?
- We have to go somewhere else.
- Başka bir yere gitmemiz gerekiyor.
- Can't you get somebody else to help you?
- Sana yardım etmek için başka birini bulamaz mısın?
- Lastly, is there anything else to share with the group?
- Son olarak, grupla paylaşmak istediğiniz başka bir şey var mı?
- You'd better try something else.
- Başka bir şey denesen iyi olur.
- Nothing else is working.
- Başka hiçbir şey işe yaramıyor.
- Who else does Tom work with?
- Tom başka kimle birlikte çalışır?
- Tom didn't say anything else at that time.
- Tom o sırada başka bir şey söylemedi.
- I can tell you things you won't hear from anyone else.
- Sana başka birinden duymayacağın şeyler söyleyebilirim.
- Is there anything else you would like me to buy for you?
- Senin için almamı istediğin başka bir şey var mı?
- I don't know what else to tell you.
- Sana başka ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
- So, what else is going on?
- Ee, başka neler oluyor?
- Could you put this bag somewhere else?
- Bu çantayı başka bir yere koyabilir misin?
- What else are you working on?
- Başka ne üzerinde çalışıyorsun?
- There's nothing else for us here.
- Burada bizim için başka bir şey yok.
- I won't ask you anything else today.
- Bugün size başka bir şey sormayacağım.
- Nothing else matters.
- Başka hiçbir şeyin önemi yok.
- Tom doesn't want to buy anything else.
- Tom başka bir şey satın almak istemiyor.
- Would you like to eat something else?
- Başka bir şey yemek ister misiniz?
- What else has Tom got?
- Tom'da başka ne var?
- What else could Tom do?
- Tom başka ne yapabilir?
- Who else went to Boston with Tom?
- Başka kim Tom'la Boston'a gitti?
- You don't have to tell me or anyone else if you don't want to.
- İstemiyorsan bana ya da başka birine söylemek zorunda değilsin.
- What else would you call it?
- Başka ne isim verirdiniz?
- Are we missing anything else?
- Başka bir şey eksik mi?
- What else has Tom told you?
- Tom sana başka ne söyledi.
- I want to go somewhere else.
- Başka bir yere gitmek istiyorum.
- Is there anything else I can help you with?
- Yardımcı olabileceğim başka bir şey var mı?
- Are you sure there's nothing else I can do for you?
- Sizin için yapabileceğim başka bir şey olmadığına emin misiniz?
- Is there anything else you'd like?
- İstediğin başka bir şey var mıdır?
- I don't have anything else to do.
- Yapacak başka hiçbir şeyim yok.
- Sami saw somebody else.
- Sami başka biriyle görüştü.
- I cannot recall anything else at this time.
- Şu anda başka bir şey hatırlamıyorum.
- What else could go wrong?
- Başka ne yanlış gidebilir ki?
- Is anyone else excited about this?
- Bu konuda heyecanlı olan başka biri var mı?
- Sami saw somebody else.
- Sami başka birini gördü.
- I don't remember anything else.
- Başka herhangi bir şey hatırlamıyorum.
- What else do you want?
- Başka ne istiyorsun?
- Is there anyone else wanting to eat?
- Başka yemek isteyen var mı?
- There's nothing else we can do here.
- Burada yapabileceğimiz başka bir şey yok.
- Did you bring anything else to wear?
- Giyecek başka bir şey getirdin mi?
- Do you know anything else about Tom?
- Tom hakkında başka bir şey biliyor musun?
- Anyone else want to give it a try?
- Başka denemek isteyen var mı?
- Anything else?
- Başka bir şey var mı?
- What else can we expect?
- Başka ne bekleyebiliriz?
- Tom didn't know what else to do.
- Tom başka ne yapacağını bilmiyordu.
- Was there anybody else besides Tom?
- Tom'dan başka kimse var mıydı?
- I didn't know where else to go.
- Başka nereye gideceğimi bilemedim.
- You didn't tell anyone else, did you?
- Başka kimseye söylemedin, değil mi?
- I'd rather eat something else.
- Ben başka bir şey yemeyi tercih ederim.
- Nothing else is important.
- Başka bir şey önemli değil.
- I really don't have anything else to say.
- Gerçekten söyleyecek başka bir şeyim yok.
- So what else is new?
- Öyleyse, başka ne yeni?
- What else did he say?
- Başka ne dedi?
- Can I offer you anything else?
- Size başka bir şey sunabilir miyim?
- What else did they do?
- Onlar başka ne yaptılar?
- Are you picking up anything else?
- Başka bir şey alıyor musun?
- There's nobody else here.
- Burada başka biri yok.
- Go do something else.
- Gidin başka bir iş yapın.
- Did you hit anyone else?
- Başka birine vurdun mu?
- Tom isn't sure what else he can do.
- Tom başka ne yapabileceğinden emin değil.
- Who else might've done it?
- Başka kim yapmış olabilir?
- Did you meet anyone else?
- Başka biriyle tanıştın mı?
- You're not like anyone else I know.
- Bildiğim başka biri gibi değilsin.
- Don't you just have anything else to do?
- Yapacak başka bir işin yok mu?
- What else did you do there?
- Orada başka ne yaptın?
- Can I bring you anything else?
- Size başka bir şey getireyim mi?
- He does little else than read books.
- Kitap okumaktan başka pek bir şey yapmaz.
- We'll have to try something else.
- Başka bir şey denemek zorundayız.
- What else would it be?
- Başka ne olabilir ki?
- Do you know anything else about her?
- Onun hakkında başka bir şey biliyor musun?
- Who else do you want on your team?
- Takımında başka kimi istiyorsun?
- Do you have any idea who else might want to go with us?
- Başka kimin bizimle gitmek isteyebileceği konusunda herhangi bir fikrin var mı?
- What else did you say?
- Başka ne dedin?
- I don't want to be with anyone else.
- Başka biriyle olmak istemiyorum.
- Tom doesn't want to drink anything else.
- Tom başka bir şey içmek istemiyor.
- Is there anything else you need to know about me?
- Hakkımda öğrenmek istediğin başka bir şey var mı?
- So, what else did Tom tell you?
- Peki, Tom sana başka ne anlattı?
- Nothing else matters.
- Başka hiçbir şey önemli değil.
- Is there anything else you would like to buy?
- Almak istediğin başka bir şey var mı?
- Tom isn't going to hurt anyone else.
- Tom başka hiç kimseye zarar vermeyecek.
- Where else could they be?
- Başka nerede olabilirler ki?
- I don't have anyone else to rely on.
- Benim güvenecek başka kimsem yok.
- I don't care about anyone else.
- Başka hiç kimseye önem vermiyorum!
- Who else is here?
- Başka kim var burada?
- I didn't see anybody else.
- Başka kimseyi görmedim.
- I don't want to think about anything else right now.
- Şu anda başka bir şey düşünmek istemiyorum.
- What else could it be?
- Başka ne olabilir ki?
- Tom couldn't think of anything else to try.
- Tom deneyecek başka bir şey düşünemedi.
- Where else are you going to go?
- Başka nereye gideceksin?
- What else does Tom do?
- Tom başka ne yapar?
- What else do I need?
- Başka neye ihtiyacım var?
- Who else is coming with us?
- Bizimle gelen başka kim var?
- I'm going to do it and nothing else.
- Bundan başka hiçbir şey yapmayacağım.
- Do you want to ask anyone else a question?
- Başka birine soru sormak istiyor musunuz?
- Let somebody else hire Tom.
- Başka biri Tom'u işe alsın.
- Who else came to the party?
- Başka kim partiye geldi?
- What else would you advise?
- Başka ne önerirsiniz?
- Don't say anything else.
- Başka bir şey söyleme.
- He doesn't want to try anything else.
- O başka bir şey denemek istemiyor.
- Did you bring anything else to wear?
- Giymek için başka bir şey getirdin mi?
- Tom doesn't want to do anything else.
- Tom başka bir şey yapmak istemiyor.
- I belong somewhere else.
- Ben başka bir yere aitim.
- Who else knew about her?
- Onu başka kim biliyordu?
- I have nowhere else to go.
- Gidecek başka yerim yok.
- Tom didn't do anything else.
- Tom başka bir şey yapmadı.
- Tom told Mary to practice her tuba somewhere else.
- Tom Mary'ye tuba çalışmasını başka bir yerde yapmasını söyledi.
- What else can I show you?
- Sana başka ne gösterebilirim?
- Do this before you do anything else.
- Başka bir şey yapmadan önce bunu yap.
- I guess there's nothing else we can do.
- Sanırım yapabileceğimiz başka bir şey yok.
- We can't blame anyone else.
- Başka birini suçlayamayız.
- I wish I could do more, but I don't know what else I could do.
- Keşke daha fazlasını yapabilseydim ama başka ne yapabilirim bilmiyorum.
- Is there anyone else wanting to eat?
- Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
- Let's find somewhere else to hide.
- Saklanacak başka bir yer bulalım.
- Nothing else should matter.
- Başka hiçbir şey önemli olmamalı.
- I'd like to go somewhere else now.
- Şimdi başka bir yere gitmek istiyorum.
- Tom is not going to show it to anyone else.
- Tom bunu başka kimseye göstermeyecek.
- Who else knew about it?
- Başka kim biliyordu?
- Tom asked Mary not to discuss the matter with anyone else.
- Tom Mary'den konuyu başka kimseyle tartışmamasını istedi.
- Who else might it have been?
- Başka kim olabilirdi?
- I don't have anywhere else to go.
- Gidecek başka yerim yok.
- What else are you planning to do?
- Başka ne yapmayı planlıyorsun?
- Nothing else is working.
- Başka bir şey çalışmıyor.
- Tom didn't need to say anything else.
- Tom'un başka bir şey söylemesine gerek yoktu.
- Tom doesn't want anyone else to know.
- Tom başka birinin bilmesini istemiyor.
- There's nowhere else to go.
- Gidecek başka bir yer yok.
- I don't know what else you expect us to do.
- Başka ne yapmamızı beklediğini bilmiyorum.
- I don't know how to do anything else.
- Başka bir şey nasıl yapılır bilmiyorum.
- Maybe we should sit somewhere else.
- Belki de başka bir yere oturmalıyız.
- What else were you expecting?
- Başka ne bekliyordun?
- I don't know what else to do.
- Başka ne yapacağımı bilmiyorum.
- Is there anything else you require?
- İstediğin başka bir şey var mı?
- Is there anyone else you want to talk to?
- Konuşmak istediğin başka biri var mı?
- Who else is coming with us?
- Başka kim bizimle geliyor?
- I don't really know how else I can explain that.
- Bunu başka nasıl açıklayabilirim bilmiyorum.
- Do it somewhere else.
- Onu başka bir yerde yap.
- I don't have anything else.
- Başka bir şeyim de yok.
- Was anybody else hurt?
- Başka yaralanan oldu mu?
- If there's anything else, we'll call you.
- Başka bir şey olursa, seni ararız.
- What else do you want me to say?
- Başka ne söylememi istiyorsun?
- Nothing else is important to Tom.
- Tom için başka hiçbir şey önemli değil.
- What else could you expect?
- Başka ne bekleyebilirsin?
- What else did you say to them?
- Onlara başka ne söyledin?
- Who else uses them?
- Onları başka kimler kullanıyor?
- Tom came before anyone else.
- Tom başka herkesten önce geldi.
- Can I get you anything else?
- Sana başka bir şey getirebilir miyim?
- Tom thought he was smarter than anyone else.
- Tom başka herkesten daha akıllı olduğunu düşünüyordu.
- Who else do we have on our team?
- Bizim takımda başka kim var?
- Tom doesn't dress like anybody else.
- Tom başka herkes gibi giyinmez.
- Let's find somewhere else to hide this.
- Bunu saklayacak başka bir yer bulalım.
- Is there anything else I can do?
- Yapabileceğim başka bir şey var mı?
- Is anyone else going?
- Başka giden var mı?
- Does anyone else have a suggestion?
- Başka bir önerisi olan var mı?
- What else did Tom want?
- Tom başka ne istedi?
- Who else knew you were here?
- Burada olduğunuzu başka kim biliyordu?
- I don't know what else you expect me to do.
- Benden başka ne yapmamı bekliyorsun bilmiyorum.
- I live somewhere else now.
- Şimdi başka bir yerde yaşıyorum.
- We'll have to try something else.
- Başka bir şey denemeliyiz.
- Tom had nothing else to say.
- Tom'un söyleyecek başka bir şeyi yoktu.
- What else didn't you tell us?
- Bize başka neleri söylemedin?
- If you are by my side, I don't need anything else.
- Eğer yanımda olsan başka bir şeye ihtiyacım olmaz.
- Who else did that with you?
- Başka kim bunu seninle yaptı?
- Who else was at the party?
- Partide başka kim vardı?
- What else is available?
- Başka neler var?
- I don't want anybody else.
- Başka kimseyi istemiyorum.
- What else has Tom done?
- Tom başka ne yaptı?
- Who else do you know in Boston?
- Boston'da başka kimleri tanıyorsun?
- I didn't know anyone else was awake.
- Başka birinin uyanık olduğunu bilmiyordum.
- We don't have room in our car for anyone else.
- Arabamızda başka kimseye yer yok.
- I'm not sure what else I need to do.
- Başka ne yapmam gerektiğinden emin değilim.
- What else can I do?
- Başka ne yapabilirim?
- She didn't say anything else.
- O da başka bir şey söylemedi.
- What else do you need to do?
- Başka ne yapman gerekiyor?
- Let's find out what else Tom wants.
- Tom'un başka ne istediğini öğrenelim.
- What else can I tell you?
- Sana başka ne söyleyebilirim?
- I cannot recall anything else at this time.
- Ben şu anda başka hiçbir şey hatırlayamıyorum.
- I don't have anything else to do.
- Yapacak başka bir şeyim yok.
- We don't need anybody else.
- Bizim başka hiç kimseye ihtiyacımız yok.
- She didn't have anything else to buy, so she left the store.
- Alacak başka bir şeyi yoktu, o yüzden dükkandan ayrıldı.
- We should try something else.
- Başka bir şey denemeliyiz.
- Need anything else?
- Başka bir şeye ihtiyacın var mı?
- They have nowhere else to go.
- Onların gidecek başka yeri yok.
- Who else will you invite to your party?
- Partine başka kimi davet edeceksin?
- I don't care about anything else.
- Başka hiçbir şey umurumda değil.
- There's nothing else for me here.
- Burada benim için başka bir şey yok.
- Did you see anything else?
- Başka bir şey gördün mü?
- Who else could've done it?
- Bunu başka kim yapmış olabilir?
- I wonder what else Tom wants.
- Tom'un başka ne istediğini merak ediyorum.
- Please don't tell anybody else.
- Lütfen başka hiç kimseye söyleme.
- I'm not sure what else I can do to help.
- Yardım etmek için başka ne yapabileceğimden emin değilim.
- Who else is going with us?
- Başka kim bizimle gidiyor?
- Is anybody else in the house?
- Evde başka kimse var mı?
- Who else was staying there?
- Orada başka kim kalıyordu?
- Does anybody want anything else?
- Başka bir şey isteyen var mı?
- I'm sorry, I didn't know where else to go.
- Özür dilerim, başka nereye gideceğimi bilemedim.
- Don't you have anything else to do?
- Yapacak başka şeyin yok mu senin?
- There isn't anything else I can do.
- Yapabileceğim başka bir şey yok.
- What else have you figured out?
- Başka ne buldun?
- What else do we need to buy?
- Başka ne almamız gerekiyor?
- There's nothing else left to be done.
- Yapılacak başka bir şey kalmadı.
- Who else might it have been?
- Bu başka kim olabilir?
- Tell Tom what else he needs to buy.
- Tom'a başka ne satın alması gerektiğini söyle.
- Is there anything else you want from me?
- Benden istediğin başka bir şey var mı?
- Who else is here?
- Başka kim burada?
- There's nowhere else to go.
- Gidecek başka yer yok.
- What else are they hiding?
- Başka ne saklıyorlar?
- She had nothing else to say.
- Söyleyecek başka bir şeyi yoktu.
- What else did you buy?
- Başka ne aldınız?
- She likes reading better than anything else.
- Okumayı başka her şeyden daha çok seviyor.
- If I can't stay here, I need to find somewhere else to stay.
- Eğer burada kalamayacaksam, kalacak başka bir yer bulmalıyım.
- There's nothing else we can do.
- Yapabileceğimiz başka bir şey yok.
- I'd rather sit somewhere else.
- Başka bir yerde oturmayı tercih ederim.
- It's not like we have anything else to do.
- Yapacak başka bir şeyimiz yok.
- I have nothing else to study.
- Çalışacak başka bir şeyim yok.
- Take it somewhere else.
- Onu başka bir yere götürün.
- Was anyone else injured?
- Yaralanan başka biri var mıydı?
- Is there anyone else who can answer?
- Yanıtlayabilecek başka biri var mı?
- What else is in the closet?
- Dolapta başka ne var?
- I've got nothing else to do.
- Yapacak başka bir şeyim yok.
- I can't teach you anything else.
- Sana başka bir şey öğretemem.
- Should I know anything else?
- Başka bir şey bilmem gerekiyor mu?
- Tom said he wanted to sit somewhere else.
- Tom başka bir yerde oturmak istediğini söyledi.
- Where else could they be?
- Başka nerede olabilirler?
- Would you want something else?
- Başka bir arzunuz var mı?
- Nobody else was involved in the murder.
- Cinayete karışan başka kimse yok.
- Do you want to sit somewhere else?
- Başka bir yere oturmak ister misin?
- What else did you want?
- Sen başka ne istedin?
- Maybe Tom would be happier somewhere else.
- Belki Tom başka bir yerde daha mutlu olurdu.
- Would you like to go somewhere else?
- Başka bir yere gitmek ister misiniz?
- What else did Tom do?
- Tom başka ne yaptı?
- Tell me who else is on your list.
- Bana listende başka kim olduğunu söyle.
- I thought you were somebody else.
- Seni başka biri sandım.
- I didn't have anything else to do so I thought I'd make myself useful.
- Yapacak başka bir şeyim yoktu bu yüzden bir işe yarayacağımı düşündüm.
- We didn't know what else to do.
- Başka ne yapacağımızı bilemedik.
- Tom always blames somebody else for his mistakes.
- Tom hataları için hep başka birini suçlar.
- If Tom couldn't do it, probably nobody else will be able to either.
- Tom yapamadıysa, muhtemelen başka kimse de yapamayacaktır.
- What else did Tom want?
- Tom başka ne istiyordu?
- It'll be entertaining, if nothing else.
- Eğer başka bir şey yoksa eğlenceli olacak.
- They can't do anything else.
- Başka bir şey yapamazlar.
- Do you do anything else?
- Başka bir şey yapıyor musun?
- If you have nothing else to do, you could always visit Tom.
- Yapacak başka bir şeyiniz yoksa Tom'u ziyaret edebilirsiniz.
- I didn't know what else to say to her.
- Ona başka ne söylenir bilmiyordum.
- Can anyone else here speak French?
- Burada Fransızca konuşabilen başka biri var mı?
- What else could I do?
- Başka ne yapabilirim?
- Tom said nobody else could help Mary.
- Tom, Mary'ye başka kimsenin yardım edemeyeceğini söyledi.
- There's nothing else in the drawer.
- Çekmecede başka bir şey yok.
- There was nobody else in the room except Tom.
- Odada Tom'dan başka kimse yoktu.
- I don't have anyone else I can ask.
- Sorabileceğim başka kimse yok.
- That's something nobody else does.
- O başka kimsenin yapmadığı bir şey.
- Did you expect anything else?
- Başka bir şey bekliyor muydun?
- What else do you want to eat?
- Başka ne yemek istiyorsun?
- Does anyone else use your account?
- Hesabını kullanan başka biri var mı?
- Could we take you somewhere else?
- Sizi başka bir yere götürebilir miyiz?
- We don't need anybody else.
- Başka kimseye ihtiyacımız yok.
- What else does Tom want?
- Tom başka ne istiyor?
- How else can he act?
- O, başka nasıl davranabilir?
- If that doesn't work, try something else.
- Bu işe yaramazsa, başka bir şey deneyin.
- Where else in Boston do you want to visit?
- Boston'da başka nereyi ziyaret etmek istiyorsun?
- What else would you like to know?
- Başka ne bilmek istersin?
- What else do we need?
- Başka neye ihtiyacımız var?
- Nobody else seemed to be amused.
- Başka kimse eğlenmiş gibi görünmüyordu.
- What else can I give you?
- Sana başka ne verebilirim?
- There's not much else I can do.
- Yapabileceğim başka bir şey yok.
- Please don't tell anyone else.
- Lütfen başka kimseye söyleme.
- I don't care about anything else.
- Başka bir şey umurumda değil.
- What else did Tom say he needed?
- Tom başka neye ihtiyacı olduğunu söyledi?
- We don't need anyone else.
- Başka birine ihtiyacımız yok.
- Is there anything else troubling you?
- Seni rahatsız eden başka bir şey var mı?
- Perhaps we can find a cheaper one somewhere else.
- Belki başka bir yerde daha ucuzunu bulabiliriz.
- What else did you find in Tom's apartment?
- Tom'un dairesinde başka ne buldun?
- You won't find them at this price anywhere else in Boston.
- Boston'da başka hiçbir yerde bu fiyata bulamazsınız.
- Let's go somewhere else.
- Başka bir yere gidelim.
- What else did you tell him?
- Ona başka ne söyledin?
- You couldn't have done anything else.
- Başka bir şey yapamazdın.
- What else?
- Başka ne yapardın?
- What else didn't you tell us?
- Bize anlatmadığın başka bir şey var mı?
- I'll see what else I can find out about Tom.
- Tom hakkında başka neler bulabileceğime bakacağım.
- You did nothing else?
- Başka bir şey yapmadın mı?
- We're no different from anyone else.
- Bizler başka herhangi birinden farklı değiliz.
- What else did you tell them?
- Onlara başka ne söyledin?
- Tell me what else I should know.
- Başka ne bilmem gerektiğini söyle.
- She had nothing else to do.
- Onun yapacak başka bir şeyi yoktu.
- I didn't say anything else.
- Ben başka hiçbir şey söylemedim.
- Tom said nobody else could help Mary.
- Tom başka kimsenin Mary'ye yardım edemeyeceğini söyledi.
- What else would you like to eat?
- Başka ne yemek istersin?
- What else do you want to learn?
- Başka ne öğrenmek istiyorsun?
- What else do we need to do?
- Başka ne yapmamız gerekiyor?
- What else could happen?
- Başka ne olabilir?
- What else do you want to talk about?
- Başka ne hakkında konuşmak istiyorsun?
- How else can you account for it?
- Bunu başka nasıl açıklayabilirsin?
- Don't you have somewhere else to be?
- Olman gereken başka bir yer yok mu?
- What else did Tom want us to buy?
- Tom başka ne almamızı istedi?
- I don't have anywhere else to turn.
- Gidecek başka yerim yok.
- Nobody else got hurt.
- Başka kimse yaralanmadı.
- We're not sure what else we can do.
- Başka ne yapabileceğimizden emin değiliz.
- Who else have you asked?
- Başka kime sordun?
- Who else was at the meeting?
- Toplantıda başka kim vardı?
- If you do this for me, I'll never ask you to do anything else.
- Bunu benim için yaparsan, senden başka bir şey yapmanı istemem.
- Tom seemed interested in nothing else.
- Tom başka hiçbir şeyle ilgilenmiyor gibiydi.
- Do you want to go somewhere else?
- Başka bir yere gitmek istiyor musun?
- Right now I can't think of anything else.
- Şu anda başka bir şey düşünemiyorum.
- I don't have anything else to add.
- Ekleyecek başka hiçbir şeyim yok.
- Who else could've done that?
- Başka kim bunu yapabilirdi?
- I don't have anyone else to rely on.
- Güvenecek başka kimsem yok.
- Who else did that?
- Bunu başka kim yaptı?
- I can't add anything else.
- Başka bir şey ekleyemem.
- Poverty does more to bring out the worst in people and conceal the best than anything else in the world.
- Yoksulluk insanlardaki en kötüyü ortaya çıkarmak ve en iyiyi gizlemek için dünyadaki başka her şeyden daha fazlasını yapar.
- Who else will be eating with us?
- Başka kim bizimle yemek yiyecek?
- You refuse to give anyone else a chance.
- Başka birine şans vermeyi reddediyorsun.
- I have nothing else to wear.
- Giyecek başka bir şeyim yok.
- What else does Tom have?
- Tom'un başka neyi var?
- Where else in Boston do you want to go?
- Boston'da başka nereye gitmek istiyorsun?
- I can't think of anybody else.
- Başka kimseyi düşünemiyorum.
- Sami didn't have anywhere else to go.
- Sami'nin gidecek başka hiçbir yeri yoktu.
- There's nothing else.
- Başka bir şey yok.
- Tom won't be eating anything else.
- Tom başka bir şey yemeyecek.
- Who else is in this club?
- Bu kulüpte başka kim var?
- Do you know anything else about him?
- Onun hakkında başka bir şey biliyor musun?
- Who else is going to be at the party?
- Başka kim partide olacak?
- Is there anyone else who can answer?
- Cevap verebilecek başka biri var mı?
- Let me know if you find anything else.
- Başka bir şey bulursan bana bildir.
- I'm sorry, I don't know what else to say.
- Özür dilerim, başka ne diyeceğimi bilmiyorum.
- What else did they do?
- Onlar başka ne yaptı?
- Layla didn't see anybody else.
- Leyla başka kimseyi görmedi.
- Let's just go somewhere else.
- Sadece başka bir yere gidelim.
- There's nothing else you can do.
- Yapabileceğin başka bir şey yok.
- Do you remember anything else?
- Sen başka bir şey hatırlıyor musun?
- Did you do anything else like that?
- Böyle başka bir şey yaptın mı?
- So, what else can we do?
- Peki başka ne yapabiliriz?
- I suggest you not say anything else.
- Ben sana başka bir şey söylememeni öneririm.
- Nothing else remains to be done.
- Yapılacak başka bir şey kalmadı.
- Is there anything else you need me to check?
- Kontrol etmemi istediğin başka bir şey var mı?
- Who else did you give money to?
- Başka kime para verdin?
- Perhaps you should go somewhere else.
- Belki de sen başka bir yere gitmelisin.
- Who else would you like to meet?
- Başka kiminle görüşmek istersiniz?
- I want to deal with this letter before I do anything else.
- Başka bir şey yapmadan önce bu mektupla ilgilenmek istiyorum.
- I don't know what else can be done.
- Başka ne yapılabilir bilmiyorum.
- Is there anything else I can do to help?
- Yardım etmek için yapabileceğim başka bir şey var mı?
- Can I offer you anything else?
- Size başka bir şey ikram edebilir miyim?
- Tell it to somebody else.
- Bunu başka birine söyle.
- We don't need anything else.
- Başka hiçbir şeye ihtiyacımız yok.
- I can't do much else at this time.
- Şu anda başka bir şey yapamam.
- Who else does this?
- Bunu başka kim yapar?
- We can't let anybody else die.
- Başka kimsenin ölmesine izin veremeyiz.
- Tom tried to find somebody else to do the job.
- Tom işi yapacak başka birini bulmaya çalıştı.
- Tom looked around to make sure nothing else was happening.
- Tom başka bir şey olmadığından emin olmak için etrafına baktı.
- That's something nobody else does.
- Bu başka hiç kimsenin yapmadığı bir şeydir.
- Is there anything else that you want to know?
- Bilmek istediğin başka bir şey var mı?
- You can't let anyone else know.
- Başka birinin bilmesine izin veremezsiniz.
- Tom didn't have to say anything else.
- Tom başka bir şey söylemek zorunda değildi.
- Tom isn't going to hurt anyone else.
- Tom başka kimseye zarar vermeyecek.
- Where else was I to go?
- Başka nereye gidebilirdim ki?
- Do you need anything else from me?
- Benden başka bir şey ister misiniz?
- Isn't there anyone else who can help you?
- Sana yardım edebilecek başka biri yok mu?
- Tell me who else is on your list.
- Listende başka kimler olduğunu söyle.
- I'll never ask you for anything else.
- Senden başka bir şey istemeyeceğim.
- What else did he say?
- O başka ne söyledi?
- The truth is that I love somebody else.
- Gerçek şu ki, ben başka birini seviyorum.
- What else could I have done?
- Başka ne yapabilirdim ki?
- I stuck around for a while to see if anyone else would come.
- Başka biri gelecek mi diye bir süre etrafta takıldım.
- Nothing else would be plausible.
- Başka hiçbir şey makul olamazdı.
- It couldn't be anything else.
- Başka bir şey olamaz.
- Don't you have anything else?
- Başka bir şeyin yok mu?
- What else did you like about Tom?
- Tom'un başka nesini sevdin?
- Well, what else could you do?
- Yani, başka ne yapabilirdin ki?
- What else could we do?
- Başka ne yapabilirdik ki?
- What else is on the agenda?
- Gündemde başka ne var?
- Was anybody else absent?
- Başka kimse yok muydu?
- So, what else is going on?
- Peki, başka neler oluyor?
- Does anyone else use your account?
- Senin hesabını başka biri kullanıyor mu?
- Is there anything else I should know about?
- Bilmem gereken başka bir şey var mı?
- Was Tom carrying anything else?
- Tom başka bir şey taşıyor muydu?
- Tom is crazier than anyone else I know.
- Tom tanıdığım başka herkesten daha deli.
- Tom knows Mary better than anyone else here does.
- Tom Mary'yi buradaki başka birinden daha iyi tanır.
- Who else went to Boston with Tom?
- Tom'la birlikte Boston'a başka kim gitti?
- I don't want to see anything else.
- Başka bir şey görmek istemiyorum.
- Can you see anything else?
- Başka bir şey görebiliyor musun?
- Who else went with Tom?
- Tom'la başka kim gitti?
- Tom wondered if there was anyone else in the house.
- Tom evde başka birinin olup olmadığını merak ediyordu.
- Where else in Boston do you want to visit?
- Boston'da başka nereyi ziyaret etmek istersin?
- What else are you considering?
- Başka ne düşünüyorsunuz?
- What else can we do now?
- Şimdi başka ne yapabiliriz?
- Let's eat somewhere else.
- Başka bir yerde yiyelim.
- I don't want anybody else to get hurt.
- Başka hiç kimsenin incinmesini istemiyorum.
- Didn't anything else happen?
- Başka bir şey olmadı mı?
- Do you have anything else?
- Başka bir şey var mı?
- Does anyone else know you're here?
- Senin burada olduğunu bilen başka biri var mı?
- Given such a situation what else could I do?
- Böyle bir durumda başka ne yapabilirdim ki?
- I haven't let anyone else see this yet.
- Henüz başka birinin bunu görmesine izin vermedim.
- What else is new over there?
- Orada başka yeni ne var?
- What else are you considering?
- Başka ne düşünüyorsun?
- Should I know anything else?
- Başka bir şey bilmeli miyim?
- Who else did you give money to?
- Başka kime para verdiniz?
- Who else could've done this?
- Bunu başka kim yapmış olabilir?
- Most scientific breakthroughs are nothing else than the discovery of the obvious.
- Bilimsel buluşların çoğu, aşikar olanın keşfinden başka bir şey değildir.
- Nothing in the room matches with anything else.
- Odadaki hiçbir şey başka bir şeyle eşleşmiyor.
- What else did you say to her?
- Ona başka ne söyledin?
- Tom couldn't think about anything else.
- Tom başka bir şey düşünemiyordu.
- Are you allergic to anything else?
- Başka herhangi bir şeye alerjin var mı?
- Nothing else is important.
- Başka hiçbir şey önemli değil.
- What else is on today's agenda?
- Bugünün gündeminde başka ne var?
- Who else spoke French?
- Başka kim Fransızca konuştu?
- Who else hates Tom?
- Başka kim Tom'dan nefret ediyor?
- What else are you lying about?
- Başka ne hakkında yalan söylüyorsun?
- Where else do you want to go?
- Başka nereye gitmek istersin?
- What else were we supposed to do?
- Başka ne yapmamız gerekiyordu?
- Tom doesn't trust anybody else to do that.
- Tom bunu yapması için başka kimseye güvenmez.
- We'll find somewhere else to go.
- Gidecek başka bir yer buluruz.
- I'd rather eat somewhere else.
- Başka bir yerde yemeyi tercih ederim.
- I haven't yet told anybody else.
- Henüz başka kimseye söylemedim.
- I'm too tired to do anything else.
- Başka bir şey yapmak için fazla yorgunum.
- You call me if anything else happens.
- Başka bir şey olursa sen beni ararsın.
- Are you sure there's nothing else I can do for you?
- Senin için yapabileceğim başka bir şey olmadığından emin misin?
- What else can I say?
- Başka ne söyleyebilirim?
- Is there anything else you would like to say?
- Söylemek istediğin başka bir şey var mı?
- Tom didn't say what else might be in it.
- Tom onun içinde başka ne olabileceğini söylemedi.
- She doesn't want anyone else to know.
- Başka kimsenin bilmesini istemiyor.
- How else can I help you?
- Başka nasıl yardım edebilirim?
- Let's find somewhere else to practice.
- Pratik yapmak için başka bir yer bulalım.
- Is anybody else scared?
- Başka korkan var mı?
- Did you tell anyone else?
- Başka birine söyledin mi?
- What else did you want?
- Başka ne istedin?
- Let's see what else we can find out about the situation.
- Durum hakkında başka ne bulabileceğimize bakalım.
- Does it only hurt where I am pressing, or somewhere else?
- Sadece bastırdığım yer mi ağrıyor, yoksa başka bir yer mi?
- Would you like to ask anyone else a question?
- Başka birine soru sormak ister misiniz?
- Sami didn't date anybody else.
- Sami başka kimseyle ilişkiye girmedi.
- Is there anything else you want to ask?
- Sormak istediğin başka bir şey var mı?
- There's nothing else to talk about.
- Hakkında konuşacak başka bir şey yok.
- Is there anyone else around?
- Etrafta başka biri var mı?
- Didn't he tell you anything else?
- Size başka bir şey söylemedi mi?
- Do any of you guys want anything else?
- Aranızda başka bir şey isteyen var mı?
- What else do you know about him?
- Onunla ilgili başka ne biliyorsun?
- You haven't shown this to anyone else, have you?
- Bunu başka birine göstermedin, değil mi?
- Nothing else happened.
- Başka bir şey olmadı.
- I didn't know where else to go.
- Başka nereye gideceğimi bilmiyordum.
- Is there anything else we can do for you?
- Sizin için yapabileceğimiz başka bir şey var mı?
- I'd like to live somewhere else.
- Başka bir yerde yaşamak isterdim.
- Who else ate with you?
- Başka kim seninle yemek yedi?
- Who else was at Tom's party?
- Tom'un partisinde başka kim vardı?
- I'd love to stay, but I have somewhere else I need to be.
- Kalmak isterdim ama gitmem gereken başka bir yer var.
- What else did you two do?
- Siz ikiniz başka ne yaptınız?
- Is there anything else you need to know about me?
- Benim hakkımda bilmeniz gereken başka bir şey var mı?
- Tom didn't see anybody else.
- Tom başka kimseyi görmedi.
- Do you want me to do anything else?
- Başka bir şey yapmamı ister misin?
- I'll see what else I can do to help.
- Yardım etmek için başka ne yapabileceğime bakalım.
- Who else are we talking about?
- Başka kimden bahsediyoruz?
- What else did you write?
- Başka ne yazdın?
- Who else do you want to visit?
- Başka kimi ziyaret etmek istersin?
- What else has Tom told you?
- Tom sana başka ne söyledi?
- What else can I do for you?
- Senin için başka ne yapabilirim?
- No one did anything else.
- Hiç kimse başka bir şey yapmadı.
- Who else are we talking about?
- Başka kim hakkında konuşuyoruz?
- Who else did that?
- Onu başka kim yaptı?
- What else would I do on a Monday night?
- Pazartesi gecesi başka ne yapabilirim ki?
- I won't unload the car because that's somebody else's job.
- Başka birinin işi olduğu için ben arabayı boşaltmayacağım.
- Was this somebody else's idea?
- Bu başka birinin fikri miydi?
- Is there anything else I can help you with?
- Size yardımcı olabileceğim başka bir şey var mı?
- What else is needed?
- Başka ne gereklidir?
- What else did you expect?
- Başka ne bekliyordun?
- Let's see what else we can find out about that matter.
- Bakalım bu konuda başka neler öğrenebileceğiz.
- I haven't told anyone else.
- Başka kimseye söylemedim.
- I don't know how else to say it.
- Başka nasıl söylenir bilmiyorum.
- What else is there to say?
- Söyleyecek başka ne var?
- What else was in the box?
- Kutuda başka ne vardı?
- Have you told anyone else about this?
- Bundan başka kimseye bahsettin mi?
- There's no need to say anything else.
- Başka bir şey söylemeye gerek yok.
- So what else is new?
- Başka yeni ne var?
- There's no place else I'd rather be.
- Olmayı tercih ettiğim başka yer yok.
- What else can Tom do?
- Tom başka ne yapabilir?
- Are you going to buy anything else?
- Başka bir şey satın alacak mısın?
- What else do you want to do?
- Başka ne yapmak istiyorsun?
- I can't really do much else.
- Başka bir şey yapamam.
- I didn't say anything else.
- Başka bir şey söylemedim.
- You should try something else.
- Başka bir şey denemelisin.
- Is there anything else you need me to check?
- Kontrol etmemi istediğiniz başka bir şey var mı?
- What else are you working on?
- Başka ne üzerine çalışıyorsun?
- Need anything else?
- Başka bir şeye ihtiyacınız var mı?
- Is there anything else I can get for you?
- Sizin için alabileceğim başka bir şey var mı?
- Tom doesn't trust anyone else to do it.
- Tom bunu yapması için başka kimseye güvenmiyor.
- Tom had nothing else to do.
- Tom'un yapacak başka bir şeyi yoktu.
- Would you like anything else?
- Başka bir şey ister misiniz?
- I won't tell anybody else.
- Başka kimseye söylemeyeceğim.
- I've done nothing else.
- Başka hiçbir şey yapmadım.
- This letter is personal, and I don't want anyone else to read it.
- Bu mektup kişisel ve başka kimsenin okumasını istemiyorum.
- I don't see what else we can do.
- Başka ne yapabiliriz anlamıyorum.
- I couldn't do anything else.
- Ben başka bir şey yapamadım.
- What else can I do to help you?
- Sana yardım etmek için başka ne yapabilirim?
- Where else was I to go?
- Başka nereye gidecektim?
- All languages came from somewhere else.
- Tüm diller başka bir yerden geldi.
- Nothing else has worked.
- Başka hiçbir şey işe yaramadı.
- Can't you tell us anything else?
- Bize başka bir şey söyleyemez misin?
- Who else might've done that?
- Bunu başka kim yapmış olabilir?
- Nobody else bothered us.
- Başka kimse bizi rahatsız etmedi.
- Can anything else be done?
- Başka bir şey yapılabilir mi?
- Who else knew you were here?
- Başka kim burada olduğunu biliyordu?
- Most scientific breakthroughs are nothing else than the discovery of the obvious.
- Bilimsel buluşların çoğu, apaçık ortada olanın keşfinden başka bir şey değildir.
- What else did you cook?
- Başka ne pişirdin?
- Who else might've done it?
- Bunu başka kim yapmış olabilir?
- Don't give anyone else this number.
- Bu numarayı başka kimseye verme.
- Do you do anything else?
- Başka bir şey yapıyor musunuz?
- Do we have anything else that needs to be thrown away?
- Atılması gereken başka bir şeyimiz var mı?
- Are you going to buy anything else?
- Başka bir şey alacak mısın?
- You should have done that someplace else.
- Bunu başka yerde yapmalıydın.
- Are we missing anything else?
- Başka eksik bir şeyimiz var mı?
- I couldn't think of anything else I wanted to say.
- Söylemek istediğim başka bir şey aklıma gelmedi.
- What else are we going to do?
- Başka ne yapacağız?
- Did Tom talk to anyone else?
- Tom başka biriyle konuştu mu?
- It's clear they thought I was somebody else.
- Belli ki beni başka biri sanmışlar.
- Will there be anything else?
- Başka bir şey var mı?
- Is anyone else home?
- Evde başka kimse var mı?
- I'm not going to ask anyone else.
- Başka birine sormayacağım.
- We have nothing else to eat.
- Yiyecek başka bir şeyimiz yok.
- Is anyone else home?
- Evde başka biri var mı?
- Who else here is a vegetarian?
- Burada başka kim vejetaryen?
- Do you know what else is wrong?
- Başka ne sorun olduğunu biliyor musun?
- I assume you'll call me if you need anything else.
- Başka bir şeye ihtiyacın olursa beni arayacağını varsayıyorum.
- Did you do anything else?
- Başka bir şey yaptın mı?
- You need to do that somewhere else.
- Bunu başka yerde yapman gerekiyor.
- What else did you see?
- Başka ne gördün?
- Let's see what else we can find out.
- Başka ne bulabileceğimizi görelim.
- What else did you say to Tom?
- Tom'a başka ne dedin?
- I don't think we have to do anything else.
- Başka bir şey yapmak zorunda olduğumuzu sanmıyorum.
- He didn't say anything else.
- Başka bir şey söylemedi.
- Did you notice anyone else around?
- Civarda başka kimseyi fark ettin mi?
- I didn't do anything else.
- Ben başka bir şey yapmadım.
- Who else do you want to invite to the party?
- Partiye başka kimi davet etmek istiyorsun?
- Who else do you want to talk to?
- Başka kimle konuşmak istiyorsun?
- Nothing else will fit in the trunk.
- Bagaja başka hiçbir şey sığmayacak.
- Did anybody else notice this?
- Bunu başka fark eden oldu mu?
- Tell me who else knows about this.
- Bunu başka kimin bildiğini söyle.
- If he doesn't accept the job, somebody else will.
- Eğer o işi kabul etmezse, başka biri eder.
- I don't think about anything else.
- Başka bir şey düşünmüyorum.
- We have to try something else.
- Başka bir şey denemeliyiz.
- Nobody else showed up.
- Başka hiç kimse gelmedi.
- I can't think about anything else.
- Başka bir şey hakkında düşünemiyorum.
- I can't imagine doing anything else.
- Başka bir şey yapmayı hayal edemiyorum.
- Did anyone else come into the room?
- Odaya başka biri geldi mi?
- Did he say anything else about me?
- Benim hakkımda başka bir şey söyledi mi?
- I don't know what else I can do.
- Başka ne yapabilirim bilmiyorum.
- What else can you tell us?
- Bize başka ne anlatabilirsin?
- Can I get you anything else?
- Başka bir şey ister misiniz?
- I'll see what else I can do to help.
- Yardım etmek için başka ne yapabileceğime bakacağım.
- Tom knows more about me than anyone else.
- Tom, benim hakkımda başka birinden daha fazla biliyor.
- Can you tell me anything else?
- Başka bir şey söyleyebilir misin?
- I want somebody else.
- Başka birini istiyorum.
- Tom said he had nothing else to do.
- Tom yapacak başka bir şeyi olmadığını söyledi.
- Who else would you like to blame?
- Başka kimi suçlamak istersiniz?
- I've got nothing else to say.
- Söyleyecek başka bir şeyim yok.
- What else can you tell me?
- Bana başka ne söyleyebilirsin?
- There isn't anybody else.
- Başka kimse yok.
- I didn't know what else to do.
- Başka ne yapacağımı bilmiyordum.
- I wish I could do more, but I don't know what else I could do.
- Keşke daha fazla yapabilsem ama başka ne yapabileceğimi bilmiyorum.
- I don't have time for anything else.
- Başka bir şey için zamanım yok.
- What else do you want me to do?
- Başka ne yapmamı istiyorsun?
- There's nothing else to worried about.
- Endişelenecek başka bir şey yok.
- What else does Tom have to do?
- Tom başka ne yapmak zorunda?
- What else do you have to do?
- Başka ne yapman gerekiyor?
- Is there anything else I need to take care of?
- Dikkat etmem gereken başka bir şey var mı?
- Can I bring you anything else?
- Sana başka bir şey getirebilir miyim?
- She sat next to him wishing she were somewhere else.
- Başka bir yerde olmayı dileyerek onun yanına oturdu.
- Do you promise not to tell anyone else?
- Başka birine söylemeyeceğine söz verir misin?
- What else can you do?
- Başka ne yapabilirsin?
- Who else knew about Tom?
- Tom'u başka kim biliyordu?
- What else should we expect?
- Başka ne beklemeliyiz?
- What else do you want me to tell Tom?
- Tom'a başka ne söylememi istiyorsunuz?
- There's nothing else to drink.
- İçecek başka hiçbir şey yok.
- Where else would you like to go?
- Başka nereye gitmek istersin?
- Do you have anything else to say to me?
- Bana başka söyleyecek bir şeyiniz var mı?
- Tom is better than anyone else.
- Tom başka herkesten daha iyi.
- Take it somewhere else.
- Başka bir yere götür.
- What else could I say?
- Başka ne söyleyebilirdim?
- I stuck around for a while to see if anyone else would come.
- Başka birinin gelip gelmeyeceğini görmek için bir süre takıldım.
- Is there anything else you want say?
- Söylemek istediğin başka bir şey var mı?
- Will anybody else come?
- Başka kimse gelecek mi?
- I don't know what else you expect me to do.
- Başka ne yapmamı beklediğini bilmiyorum.
- We're no different from anyone else.
- Biz başka birinden farklı değiliz.
- Tom didn't want to rely on anyone else.
- Tom başka birine güvenmek istemedi.
- What else is in that drawer?
- O çekmecede başka ne var?
- Who else gave you money?
- Başka kim sana para verdi?
- Was anybody else absent?
- Başka gelmeyen var mıydı?
- I'll have to try something else.
- Başka bir şey denemek zorunda kalacağım.
- I don't know what else Tom told you, but I do know he doesn't always tell the truth.
- Tom'un sana başka ne söylediğini bilmiyorum ama onun her zaman gerçeği söylemediğini biliyorum.
- What else needs to be done?
- Başka ne yapılmalı?
- Are you sure there's nothing else I can do to help?
- Yardım etmek için yapabileceğim başka bir şey olmadığına emin misin?
- Can you think of anything else?
- Aklına başka bir şey geliyor mu?
- Do you want to sit somewhere else?
- Başka bir yere oturmak istiyor musun?
- Who else gave you money?
- Sana başka kim para verdi?
- Could you put this bag somewhere else?
- Bu çantayı başka bir yere koyar mısın?
- I don't remember anything else at this time.
- Şu anda başka bir şey hatırlamıyorum.
- If a soccer score of 3 to 0 isn't a victory, what else is it?
- Futbolda 3-0'lık skor zafer değilse, başka ne olabilir?
- What else did you say to them?
- Onlara başka ne söylerdin?
- Did Tom have anything else to say?
- Tom'un söyleyecek başka bir şeyi var mıydı?
- Nobody else has a chance.
- Başka kimsenin şansı yok.
- Who else have you asked?
- Başka kimi sordun?
- Is there anyone else who wants to eat?
- Yemek isteyen başka kimse var mı?
- Do you know what else is wrong?
- Başka ne sıkıntı olduğunu biliyor musunuz?
- What else could we expect?
- Başka ne bekleyebilirdik ki?
- Nobody else would help her.
- Başka hiç kimse ona yardımcı olmaz.
- I guess both of us wish we were somewhere else.
- Sanırım ikimiz de başka bir yerde olmak isterdik.
- Where else would you like to go?
- Başka nereye gitmek istersiniz?
- Who else might've done that?
- Başka kim bunu yapmış olabilir?
- He is richer than anyone else in this town is.
- O, bu şehirdeki herhangi başka birinden daha zengin.
- I suggest you not say anything else.
- Başka bir şey söylememeni öneririm.
- Did you meet anyone else?
- Başka biriyle karşılaştın mı?
- What else do you like about Tom?
- Tom hakkında başka ne seviyorsun?
- Who else is on that list?
- O listede başka kim var?
- I didn't see anything else.
- Başka bir şey görmedim.
- I have nowhere else to turn.
- Dönecek başka yerim yok.
- I don't think anybody else has noticed.
- Başka kimsenin fark ettiğini sanmıyorum.
- I have somewhere else I need to be.
- Olmam gereken başka bir yer var.
- Lastly, is there anything else to share with the group?
- Son olarak, grupla paylaşılacak başka bir şey var mı?
- Tom has nowhere else to go.
- Tom'un gidecek başka bir yeri yok.
- Is there anything else you remember?
- Hatırladığın başka bir şey var mı?
- I don't have a soul, and neither does anyone else.
- Benim bir ruhum yok ve başka birinin de yok.
- Who else was in the house?
- Evde başka kim vardı?
- Tom didn't want anyone else to know.
- Tom başka birinin bilmesini istemedi.
- I don't know what else I can say.
- Başka ne söyleyebilirim bilmiyorum.
- Who else would've done that?
- Bunu başka kim yapabilirdi ki?
- What else did you tell her?
- Ona başka ne söyledin?
- I don't know who else to turn to for help.
- Yardım için başka kime başvuracağımı bilmiyorum.
- I don't want anyone else to know.
- Başka kimsenin bilmesini istemiyorum.
- She didn't say anything else.
- Başka bir şey söylemedi.
- What else will you need?
- Başka neye ihtiyacınız olacak?
- Tom doesn't want to eat anything else.
- Tom başka bir şey yemek istemiyor.
- What else did the thief take?
- Hırsız başka ne aldı?
- Who else do you know that can speak French?
- Fransızca konuşabilen başka kimi tanıyorsun?
- You haven't told anyone else, have you?
- Başka kimseye söylemedin, değil mi?
- What else would you call it?
- Başka ne diyebilirdiniz ki?
- Where else would I go?
- Başka nereye gidebilirim ki?
- Aside from him, nobody else came to the party.
- Ondan başka kimse partiye gelmedi.
- What else could you do?
- Başka ne yapabilirsin?
- Would you expect anything else?
- Başka bir şey bekler miydin?
- I just told you something I've never told anyone else.
- Sana başka birine asla söylemediğim bir şeyi söyledim.
- I have nothing else worth saying.
- Söylemeye değer başka bir şeyim yok.
- Who else knew about me?
- Beni başka kim biliyordu?
- I don't have anything else I have to do.
- Yapmak zorunda olduğum başka bir şey yok.
- I don't know what else Tom told you, but I do know he doesn't always tell the truth.
- Tom sana başka ne söyledi bilmiyorum ama her zaman doğruyu söylemediğini biliyorum.
- Who else went to Boston with you?
- Başka kim seninle Boston'a gitti?
- Is anyone else bidding?
- Başka teklif veren var mı?
- Tom didn't say what else might be in it.
- Tom içinde başka ne olabileceğini söylemedi.
- I don't have anything else planned for today.
- Bugün için başka bir planım yok.
- Do you have anything else to say to me?
- Bana söyleyecek başka bir şeyiniz var mı?
- Tom doesn't do anything else.
- Tom başka bir şey yapmıyor.
- Some people only get married to prevent their wives from marrying somebody else.
- Bazı insanlar sadece eşlerinin başka biriyle evlenmesini önlemek için evlenirler.
- What else have you found?
- Başka ne buldun?
- Is there anything else you would like to buy?
- Satın almak istediğin başka bir şey var mı?
- Is there anything else you need?
- İhtiyacın olan başka bir şey var mı?
- Let's try something else.
- Başka bir şey deneyelim.
- There wasn't much else to do.
- Yapacak başka bir şey yoktu.
- Who else is going to be on the show?
- Başka kim gösteride olacak?
- Do we need to do anything else?
- Başka bir şey yapmamız gerekiyor mu?
- I don't want to eat anything else.
- Başka bir şey yemek istemiyorum.
- I don't have anything else I have to do.
- Yapmam gereken başka bir şey yok.
- How can I think about anything else at a time like this?
- Böyle bir zamanda başka şeyler hakkında nasıl düşünebilirim?
- Do we have to do anything else?
- Başka bir şey yapmak zorunda mıyız?
- Sami didn't tell anybody else.
- Sami başka kimseye anlatmadı.
- I guess both of us wish we were somewhere else.
- Sanırım ikimiz de başka bir yerde olmayı diliyoruz.
- Who else didn't do that?
- Bunu başka kim yapmadı?
- I didn't tell anyone else.
- Başka kimseye söylemedim.
- Is there anything else I missed?
- Kaçırdığım başka bir şey var mı?
- It couldn't be anything else.
- Başka bir şey olamazdı.
- I have no one else to turn to but you.
- Senden başka yardımını isteyecek kimsem yok.
- Who else knew about them?
- Onları başka kim biliyordu?
- I don't have anything else I can give you.
- Sana verebileceğim başka bir şeyim yok.
- Tom could think of nothing else.
- Tom başka hiçbir şey hakkında düşünemezdi.
- It's not like we have anything else to do.
- Yapacak başka bir şeyimiz yok gibi.
- I can't speak for anyone else.
- Başka biri için konuşamam.
- What else did you throw away?
- Başka ne attın?
- Nobody else has complained.
- Başka kimse şikayet etmedi.
- What else would you like to know?
- Başka ne bilmek istiyorsun?
- Can we expect anything else?
- Başka bir şey bekleyebilir miyiz?
- What else would we do?
- Başka ne yapabiliriz?
- Do you have anything else to tell us?
- Bize söyleyeceğin başka bir şey var mı?
- Did you find anything else?
- Başka bir şey buldun mu?
- Nothing else makes sense.
- Başka hiçbir şey mantıklı değil.
- What else will you need?
- Başka neye ihtiyacın olacak?
- Are you sure you wouldn't like anything else?
- Başka bir şey istemediğinize emin misiniz?
- We have nothing else.
- Başka bir şeyimiz yok.
- Do we need to do anything else?
- Başka bir şey yapmamıza gerek var mı?
- What else do you need?
- Başka neye ihtiyacın var?
- I have nothing else in the world.
- Dünyada başka hiçbir şeyim yok.
- I didn't want to do anything else.
- Başka bir şey yapmak istemedim.
- Is anyone else excited?
- Heyecanlı olan başka biri var mı?
- I didn't eat anything else.
- Başka hiçbir şey yemedim.
- Was there anybody else besides Tom?
- Tom'dan başka orada kimse var mıydı?
- Tom had no place else to go.
- Tom'un gidecek başka yeri yoktu.
- What else did Tom say about me?
- Tom benim hakkımda başka ne söyledi?
- I don't know how else to put it.
- Onu başka nasıl koyacağımı bilmiyorum.
- Tom is not going to show it to anyone else.
- Tom başka kimseye göstermeyecektir.
- I don't want anything else.
- Başka bir şey istemiyorum.
- Does anyone else know about this?
- Bunu bilen başka biri var mı?
Show More (1710)
|