|
- So I am all for social justice and social inclusion, but the biggest enemy of both is unemployment.
- Yani ben sosyal adalet ve sosyal içermeden yanayım ama her ikisinin de en büyük düşmanı işsizliktir.
- Rather, I will warn you not to focus on the wrong enemy.
- Bundan ziyade, yanlış düşmana odaklanmamanız konusunda sizi uyaracağım.
- Israel's fourth enemy - I would like to point out - is its - great - mistrust of the European Union.
- İsrail'in dördüncü düşmanı - belirtmek isterim ki - Avrupa Birliği'ne olan büyük güvensizliğidir.
- Poverty is the major enemy to managing natural resources and protecting the environment in a responsible manner.
- Yoksulluk, doğal kaynakların yönetiminin ve çevrenin sorumlu bir şekilde korunmasının en büyük düşmanıdır.
- You must make peace with your enemy, not with your friend.
- Düşmanınızla barış yapmalısınız, dostunuzla değil.
- Rather, I will warn you not to focus on the wrong enemy.
- Aksine, sizi yanlış düşmana odaklanmamanız konusunda uyaracağım.
- Poverty is the major enemy to managing natural resources and protecting the environment in a responsible manner.
- Yoksulluk, doğal kaynakları yönetmenin ve çevreyi sorumlu bir şekilde korumanın en büyük düşmanıdır.
- We must realise that our first problem is identifying our enemy.
- İlk sorunumuzun düşmanımızı tanımlamak olduğunun farkına varmalıyız.
- We have to be careful also not to fall into the trap of seeing Muslims as an enemy.
- Müslümanları düşman olarak görme tuzağına düşmemek için de dikkatli olmalıyız.
- Hunger and poverty is a powerful enemy to someone.
- Açlık ve yoksulluk, insana büyük bir düşmandır.
- Hunger and poverty is a powerful enemy to someone.
- Açlık ve yoksulluk insan için büyük bir düşmandır.
- Choose your enemy wisely, for you eventually become him.
- Düşmanını seçerken dikkatli ol, çünkü sonunda ona dönüşürsünüz.
- What's your favorite underwater enemy?
- En sevdiğiniz sualtı düşmanı nedir?
- Sometimes, your worst enemy is sleeping right next to you and you don't realize it.
- Bazen en büyük düşmanınız yanı başınızda uyuyor olabilir ve siz bunun farkında olmazsınız.
- I do not come as an enemy, but as a friend.
- Düşman olarak değil, dost olarak geldim.
- An enemy is attacking them.
- Bir düşman onlara saldırıyor.
- He's not my friend, he's my enemy.
- O arkadaşım değil, o benim düşmanım.
- There is no little enemy.
- Küçük düşman diye bir şey yoktur.
- We are being attacked by an unknown enemy.
- Bilinmeyen bir düşman tarafından saldırıya uğradık.
- I'm not your enemy, Tom.
- Ben senin düşmanın değilim, Tom.
- Don't make an enemy of Tom.
- Tom'u düşman edinme.
- Tom thinks that I'm his enemy.
- Tom ona düşman olduğumu sanıyor.
- We hate this enemy of the country.
- Bu ülke düşmanından nefret ediyoruz.
- I can be your best friend or I can be your worst enemy.
- Senin en iyi arkadaşın veya en kötü düşmanın olabilirim.
- Who is your enemy?
- Düşmanınız kim?
- You must not fight too often with one enemy, or you will teach him all your art of war.
- Tek bir düşmanla çok sık savaşmamalısınız, yoksa ona tüm savaş sanatınızı öğretirsiniz.
- Nationalism is the greatest enemy Europe has today.
- Milliyetçilik Avrupa'nın bugün sahip olduğu en büyük düşmandır.
- The soldier disdained shooting an unarmed enemy.
- Asker silahsız bir düşmana ateş etmeyi reddetti.
- The most terrible enemy is a former friend.
- En korkunç düşman eski bir dosttur.
- Germany no longer had to fight an enemy on two fronts.
- Almanya artık iki cephede birden düşmanla savaşmak zorunda değildi.
- Tom thinks I'm his enemy.
- Tom ona düşman olduğumu sanıyor.
- Your enemy is certainly not mine.
- Senin düşmanın kesinlikle benimki değil.
- There is no little enemy.
- Düşmanın küçüğü olmaz.
- You're your own worst enemy.
- Sen kendinin en büyük düşmanısın.
- They drove deep into enemy territory.
- Onlar düşman bölgesi derinliklerine doğru gitti.
- Tom is my enemy.
- Tom benim düşmanım.
- Every man is his own worst enemy.
- Her insan kendinin en kötü düşmanıdır.
- Tom is your enemy.
- Tom senin düşmanın.
- The leader considered him his personal enemy.
- Lider onu şahsi düşmanı olarak görüyordu.
- We are not your enemy.
- Düşmanın değiliz.
- A man with an intelligent enemy is better off than someone with a stupid friend.
- Akıllı bir düşman aptal bir arkadaştan daha iyidir.
- She is her own worst enemy.
- Kendinin en büyük düşmanıdır.
- They were left behind enemy lines.
- Düşman hattının gerisinde bırakılmışlardı.
- Know your enemy and know yourself.
- Düşmanını tanı ve kendini bil.
- They thought I was their enemy.
- Beni düşmanları sanıyorlardı.
- You are your own worst enemy.
- Sen kendinin en büyük düşmanısın.
- Forgive your enemy, but remember the name of that bastard.
- Düşmanını affet ama o piçin adını unutma.
- I am not your enemy.
- Ben senin düşmanın değilim.
- He stood face to face with his enemy.
- O, düşmanıyla yüzleşti.
- I'm not your enemy.
- Düşmanınız değilim.
- Are you my enemy?
- Sen benim düşmanım mısın?
- I'm my own worst enemy sometimes.
- Ben bazen kendimin en kötü düşmanıyım.
- Don't make an enemy of him.
- Onu düşman edinmeyin.
- The force held out bravely against their enemy's attacks.
- Birlik, düşmanın saldırılarına karşı cesurca direndi.
- This information must not fall into enemy hands.
- Bu bilginin, düşman ellerine düşmemesi gerekir.
- I thought Tom was your enemy.
- Tom'u düşmanın sandım.
- Nationalism is the greatest enemy Europe has today.
- Milliyetçilik bugün Avrupa'nın en büyük düşmanı.
- I can be your best friend or your worst enemy.
- Senin en iyi arkadaşın da olabilirim, en kötü düşmanın da.
- Don't let this codebook fall into enemy hands.
- Bu şifre kitabının düşmanın eline geçmesine izin vermeyin.
- Tom is his own biggest enemy.
- Tom kendisinin en büyük düşmanıdır.
- I know who my enemy is.
- Düşmanımın kim olduğunu biliyorum.
- I want to be your ally, not your enemy.
- Ben senin düşmanın değil, dostun olmak istiyorum.
- Tom thinks I'm his enemy.
- Tom benim düşmanı olduğumu düşünüyor.
- Forgive your enemy, but remember the name of that bastard.
- Düşmanını affet, ama o piçin adını unutma.
- Sami was Layla's worst enemy.
- Sami, Layla'nın en büyük düşmanıydı.
- They were left behind enemy lines.
- Düşman hattının gerisinde kaldılar.
- The soldiers came under enemy fire.
- Askerler düşman ateşi altına girdi.
- Tom is our enemy.
- Tom bizim düşmanımızdır.
- We are not your enemy.
- Biz senin düşmanın değiliz.
- I want to be your ally, not your enemy.
- Senin müttefikin olmak istiyorum, düşmanın değil.
- A flattering friend is your worst enemy.
- İltifat eden bir arkadaş senin en büyük düşmanındır.
- Every man is his own worst enemy.
- Her insan kendisinin en büyük düşmanıdır.
- The worst friend and enemy is but Death.
- En kötü dost ve düşman, ölümden başkası değildir.
- The best weapon against an enemy is another enemy.
- Bir düşmana karşı en iyi silah, başka bir düşmandır.
- I'm my own worst enemy.
- Ben kendimin en büyük düşmanıyım.
- Tom thinks I am his enemy.
- Tom onun düşmanı olduğumu düşünüyor.
- Never trust your enemy.
- Düşmanına asla güvenme.
- Macbeth raised an army to attack his enemy.
- Macbeth düşmanına saldırmak için bir ordu topladı.
- Tom isn't my enemy.
- Tom benim düşmanım değil.
- I regarded the man as an enemy.
- Adamı bir düşman olarak gördüm.
- Fadil can either be your best ally or your worst enemy.
- Fadıl ya en iyi müttefikiniz ya da en kötü düşmanınız olabilir.
- They behave towards Muslims in a way in which a Muslim would never behave towards his enemy.
- Müslümanlara, bir Müslüman'ın düşmanına asla davranmayacağı şekilde davranıyorlar.
- The strangest thing is that he saved his arch enemy from an unavoidable death.
- En tuhafı da baş düşmanını kaçınılmaz bir ölümden kurtarmış olması.
- I regard him as an enemy.
- Onu bir düşman olarak görüyorum.
- Tom is his own worst enemy.
- Tom kendisinin en büyük düşmanı.
- You must not fight too often with one enemy, or you will teach him all your art of war.
- Aynı düşmanla çok sık savaşmamalısın, yoksa ona bütün savaş sanatını öğretirsin.
- Tom can either be your best ally or your worst enemy.
- Tom senin en iyi müttefikin ya da en kötü düşmanın olabilir.
- I'm going to North Korea to meet my dear little enemy.
- Sevgili küçük düşmanımla buluşmak için Kuzey Kore'ye gidiyorum.
- They abandoned the hill to enemy forces.
- Tepeyi düşman kuvvetlerine terk ettiler.
- I am in love with the son of my father's greatest enemy.
- Babamın en büyük düşmanının oğluna aşığım.
- Germany no longer had to fight an enemy on two fronts.
- Almanya artık bir düşmanla iki cephede savaşmak zorunda kaldı.
- Mary is her own worst enemy.
- Mary kendi en kötü düşmanıdır.
- Who is your enemy?
- Sizin düşmanınız kim?
Show More (90)
|