|
- You know, and your report clearly expresses this, that this exact model cannot be extended to the candidate countries.
- Bu modelin aday ülkelere tam olarak uygulanamayacağını biliyorsunuz ve raporunuz da bunu açıkça ifade ediyor.
- We will, however, have to look carefully at the exact wording.
- Bununla birlikte, tam ifadelere dikkatle bakmamız gerekecek.
- As far as the analytical fast track is concerned, its exact role is still being defined.
- Analitik hızlı yol söz konusu olduğunda, bunun tam rolü hala tanımlanmaya çalışılıyor.
- I cannot see the sense of unleashing a holy war among ourselves as to the exact significance of that text.
- Bu metnin tam olarak ne anlama geldiği konusunda kendi aramızda kutsal bir savaş başlatmanın anlamını göremiyorum.
- But what is the exact status of the Commission's contribution?
- Ancak Komisyon'un katkısının tam durumu nedir?
- Firstly I have to remind you that we do not yet know the exact causes and the series of events.
- Öncelikle, olayların tam nedenlerini ve seyrini henüz bilmediğimizi hatırlatmak isterim.
- We do not know the exact percentage.
- Tam yüzdeyi bilmiyoruz.
- I shall enquire about the services in the exact course of events.
- Olayların tam seyri içinde hizmetler hakkında bilgi alacağım.
- What exact contribution can the Member States of the European Union make?
- Avrupa Birliği Üye Devletleri tam olarak nasıl bir katkı sağlayabilir?
- The fact that a directive is coming into being was suddenly more important than its exact content.
- Bir direktifin yürürlüğe girmekte olduğu gerçeği bir anda tam içeriğinden daha önemli hale geldi.
- The Commission does not propose to speculate at this moment on the exact amounts of money involved.
- Komisyon şu anda söz konusu paranın tam miktarı hakkında spekülasyon yapmayı teklif etmemektedir.
- Curiously, the exact composition of the cargo has still not been clarified.
- İlginçtir ki, kargonun tam bileşimi hala açıklığa kavuşturulmamıştır.
- What is lacking is the publication of the exact draft laws.
- Eksik olan, kanun taslaklarının tam olarak yayınlanmasıdır.
- Okay, that is our exact outdoor fire pit.
- Tamam, bu tam olarak bizim açık hava ateş çukurumuz.
- We must know the exact position of the local town.
- Yerel kasabanın tam yerini bilmek zorundayız.
- Our range is in line with industry standards and known exact size and durability.
- Ürün yelpazemiz endüstri standartlarına uygundur ve tam boyutları ve dayanıklılığı bilinmektedir.
- Our range is in line with industry standards and known exact size and durability.
- Yelpazemiz, belirlenmiş endüstriyel standartlara uygundur ve tam boyutları ve dayanıklılıkları bilinir.
- We must know the exact position of the local town.
- Yerel kasabanın tam konumunu bilmeliyiz.
- I didn't know the exact procedure.
- Tam prosedürü bilmiyordum.
- Can you give an exact report of what happened?
- Ne olduğu hakkında tam bir rapor verebilir misin?
- I know the exact time when that happened.
- Bunun tam olarak ne zaman olduğunu biliyorum.
- Those were her exact words.
- Bunlar onun tam sözleriydi.
- I'd like to know the exact time.
- Ben tam saati bilmek istiyorum.
- Will you please explain to me the exact meaning of the word?
- Lütfen bana sözcüğün tam anlamını açıklar mısınız?
- Those were his exact words.
- Bunlar onun tam sözleriydi.
- What were Tom's exact words?
- Tom'un sözleri tam olarak neydi?
- Can you give an exact report of what happened?
- Olanları tam olarak rapor edebilir misiniz?
- The measurement has to be exact.
- Ölçüm tam olmalı.
- That's the exact amount.
- Tam olarak bu kadar.
- Can you explain the exact meaning of this word?
- Bu kelimenin tam anlamını açıklayabilir misin?
- I'd like to know the exact time.
- Tam zamanı bilmek istiyorum.
- It isn't totally exact.
- Tam olarak aynı değil.
- This is an exact copy of the original.
- Bu, orijinalin tam bir kopyası.
- I don't remember Tom's exact words.
- Tom'un sözlerini tam olarak hatırlamıyorum.
- The exact same thing happened to me.
- Tam aynı şey bana da oldu.
- The exact temperature is 22.68 degrees Celsius.
- Tam sıcaklık 22.68 santigrat derece.
- What is the exact time?
- Tam saat kaç?
- I forgot what the exact price was, but it was about 170 dollars.
- Tam fiyatını unuttum ama 170 dolar civarındaydı.
- I forgot what the exact price was, but it was about 170 dollars.
- Tam fiyatın ne olduğunu unuttum fakat 170 dolar civarındaydı.
- The exact date of Jesus' birth is unknown.
- İsa'nın doğum tarihi tam olarak bilinmemektedir.
- That's an exact measurement.
- Bu tam bir ölçüm.
- Please give me the exact address.
- Lütfen bana tam adresi ver.
- The exact location wasn't disclosed.
- Tam yeri açıklanmadı.
- Can you tell me the exact time, please?
- Bana tam saati söyleyebilir misiniz lütfen?
- Those were her exact words.
- Bunlar tam olarak onun sözleriydi.
- I don't know the exact length of this bridge.
- Bu köprünün tam uzunluğunu bilmiyorum.
- The measurement has to be exact.
- Ölçüm tam olmalıdır.
- What is the exact time?
- Tam olarak saat kaç?
- Were those Tom's exact words?
- Bunlar tam olarak Tom'un sözleri miydi?
- Tell me the exact time when the next train will arrive.
- Bana tam olarak bir sonraki trenin ne zaman geleceğini söyle.
- I can't recall the exact words.
- Tam kelimeleri hatırlayamıyorum.
- I don't know the exact place that I was born.
- Doğduğum yeri tam olarak bilmiyorum.
- I can't give you the exact numbers.
- Size tam rakamları veremem.
- What is the exact meaning of this word?
- Bu kelimenin tam anlamı nedir?
- Exact change, please.
- Tam bozukluk lütfen.
- Tell me the exact time when the next train will arrive.
- Bir sonraki trenin tam olarak ne zaman geleceğini söyleyin.
- I do not understand the exact meaning of this sentence.
- Bu cümlenin tam anlamını anlamıyorum.
- Could you tell me the exact time, please?
- Bana tam saatini söyleyebilir misiniz, lütfen?
- Those were his exact words.
- Bunlar tam olarak onun sözleriydi.
- Will you please explain to me the exact meaning of the word?
- Lütfen bana kelimenin tam anlamını açıklar mısın?
- Could you tell me the exact time, please?
- Bana tam saati söyleyebilir miydiniz, lütfen?
- I'd like to know the exact exchange rate for yen.
- Yen için tam döviz kurunu bilmek istiyorum.
- Can you tell me the exact time, please?
- Bana tam saati söyleyebilir misiniz, lütfen?
- Can you explain the exact meaning of this word?
- Bu kelimenin tam anlamını açıklayabilir misiniz?
- The exact location wasn't disclosed.
- Tam olarak nerede olduğu açıklanmadı.
- I can't recall the exact words.
- Kelimeleri tam olarak hatırlayamıyorum.
- I can't get at the exact meaning of the sentence.
- Ben cümlenin tam anlamına varamıyorum.
- I wrote a book about this exact topic.
- Tam olarak bu konu hakkında bir kitap yazdım.
- Where a painting's general sense seems clear, moreover, the exact decoding of its content remains in doubt.
- Bir resmin genel anlamı açık görünse de, zaten, içeriğinin tam olarak çözümü belirsiz kalır.
Show More (66)
|
|
- The landlord was very exact when he said, "no subletting."
- Ev sahibi "kiraya vermek yok" derken çok kesin konuştu.
- We must bring the exact and the theoretical sciences close together, however difficult that may seem.
- Ne kadar zor görünürse görünsün, kesin ve teorik bilimleri birbirine yaklaştırmalıyız.
- No exact time should be given for the end of the Intergovernmental Conference.
- Hükûmetlerarası Konferansın sona ermesi için kesin bir zaman verilmemelidir.
- In the EU we have prescribed exact limits for radiation which are lower than WHO standards.
- AB'de radyasyon için DSÖ standartlarından daha düşük kesin sınırlar belirledik.
- We will have to take a look at the exact wording they will need in order for the Commission to adopt them.
- Komisyon'un bunları kabul etmesi için ihtiyaç duyacakları kesin ifadelere bir göz atmamız gerekecek.
- A great deal needs to be done there, so much so that I am not sure what the exact outcome will be.
- Burada yapılması gereken çok şey var, o kadar ki kesin sonucun ne olacağından emin değilim.
- For the time being, we do not know the exact number of casualties or the precise circumstances surrounding this tragedy.
- Şu an için kayıpların tam sayısını ya da bu trajediyi çevreleyen kesin koşulları bilmiyoruz.
- What are the exact procedures to be followed in those cases?
- Bu durumlarda izlenecek kesin prosedürler nelerdir?
- Our range is in line with industry standards and known exact size and durability.
- Ürün yelpazemiz endüstri standartlarına uygundur ve bilinen kesin boyut ve dayanıklılığa sahiptir.
- The exact date of Jesus' birth is unknown.
- İsa'nın doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir.
- Tom and Mary have about 20 children, but they're not quite sure of the exact number.
- Tom ve Mary'nin yaklaşık 20 tane çocukları var, yani onlar kesin sayısı konusunda tam olarak emin değiller.
- Even science is not an exact science.
- Bilim bile kesin bir bilim değildir.
- It isn't totally exact.
- Tam olarak kesin değil.
- Give me an exact answer.
- Bana kesin bir cevap ver.
- It isn't totally exact.
- O tamamen kesin değildir.
- Life is not an exact science, it is an art.
- Hayat kesin bir bilim değil, bir sanattır.
- The exact cause is unknown.
- Kesin nedeni bilinmiyor.
- That's the exact amount.
- Kesin miktar bu.
- I don't remember Tom's exact words.
- Tom'un kesin sözlerini hatırlamıyorum.
- I can't give you the exact numbers.
- Sana kesin sayıları veremem.
- Mathematics is the foundation of all exact knowledge of natural phenomena.
- Matematik, doğal olaylarla ilgili tüm kesin bilgilerin temelidir.
- No, I don't know an exact number.
- Hayır, kesin bir rakam bilmiyorum.
Show More (19)
|
