|
- I was told the report was quite explicit.
- Bana raporun oldukça açık olduğu söylendi.
- We made this explicit pledge to Parliament and the Committee on Budgets.
- Parlamentoya ve Bütçe Komisyonuna bu konuda açık bir taahhütte bulunduk.
- I should like to make three observations about this well-balanced and explicit report.
- Bu dengeli ve açık raporla ilgili üç gözlemde bulunmak istiyorum.
- Anyone labelling meat must have explicit approval from competent public authorities.
- Et etiketleyen herkesin yetkili kamu makamlarından açık onay alması gerekmektedir.
- I should like to make three observations about this well-balanced and explicit report.
- Bu dengeli ve açık rapor hakkında üç gözlemde bulunmak istiyorum.
- We made this explicit pledge to Parliament and the Committee on Budgets.
- Parlamento'ya ve Bütçe Komisyonu'na bu konuda açık bir taahhütte bulunduk.
- We must also avoid using words on signs when symbols are sufficiently explicit.
- Sembollerin yeterince açık olduğu durumlarda işaretler üzerinde kelime kullanmaktan da kaçınmalıyız.
- Let us ensure that this is made more explicit after Doha.
- Doha'dan sonra bunun daha açık hale getirilmesini sağlayalım.
- Let us ensure that this is made more explicit after Doha.
- Doha'dan sonra bunun daha açık bir şekilde ifade edilmesini sağlayalım.
- Military action does, of course, require the Security Council's explicit approval.
- Askeri harekat için elbette Güvenlik Konseyi'nin açık onayı gerekmektedir.
- Sustainable environmental policy is one of the Bank's explicit tasks.
- Sürdürülebilir çevre politikası Banka'nın açık görevlerinden biridir.
- We have therefore not held an explicit debate on drugs policy.
- Bu nedenle uyuşturucu politikasına ilişkin açık bir tartışma yürütmedik.
- We would like to see those links made much more explicit.
- Bu bağlantıların çok daha açık hale getirildiğini görmek istiyoruz.
- I have therefore tabled an amendment with regard to the latter, which contains the explicit request to protect them.
- Bu nedenle, ikincisine ilişkin olarak, bunların korunmasına yönelik açık talebi içeren bir değişiklik önergesi sundum.
- Therefore, there is no way near the explicit consensus which is needed.
- Bu nedenle, ihtiyaç duyulan açık mutabakata yakın bir yol bulunmamaktadır.
- We have therefore not held an explicit debate on drugs policy.
- Bu nedenle uyuşturucu politikasına ilişkin açık bir tartışma düzenlemedik.
- We could certainly have done with more explicit statements in this area.
- Bu alanda kesinlikle daha açık ifadeler kullanabilirdik.
- That is just an opinion of this House rather than an explicit condition.
- Bu, açık bir koşuldan ziyade bu Meclisin bir görüşüdür.
- This is an explicit request.
- Bu açık bir taleptir.
- Can you be more explicit?
- Biraz daha açık olabilir misiniz?
- I gave you explicit instructions not to touch anything.
- Sana hiçbir şeye dokunmaman için açık talimatlar verdim.
- I gave Tom explicit instructions.
- Tom'a açık talimatlar verdim.
- I gave you explicit instructions not to touch anything.
- Ben sana hiçbir şeye dokunmaman için açık talimatlar vermiştim.
- Can you be more explicit?
- Biraz daha açık olabilir misin?
Show More (21)
|
