1 |
fall asleep |
uyuyakalmak |
v. |
|
- Drivers who fall asleep at the wheel often cause serious car accidents.
- Direksiyon başında uyuyakalan sürücüler sıklıkla ciddi trafik kazalarına neden oluyor.
- Drivers who fall asleep at the wheel often cause serious car accidents.
- Direksiyon başında uyuyakalan sürücüler genellikle ciddi trafik kazalarına neden olurlar.
- Tom fell asleep while he was driving and caused an accident.
- Tom araba kullanırken uyuyakaldı ve bir kazaya neden oldu.
- I fell asleep listening to the radio.
- Radyo dinlerken uyuyakalmışım.
- He fell asleep during class.
- Derste uyuyakaldı.
- I fell asleep on the train.
- Trende uyuyakalmışım.
- I think I fell asleep in the meeting.
- Sanırım toplantıda uyuyakalmışım.
- The movie was so boring I fell asleep.
- Film öyle sıkıcıydı ki uyuyakaldım.
- The movie was so boring I fell asleep.
- Film o kadar sıkıcıydı ki uyuyakalmışım.
- I think I'm falling asleep.
- Sanırım uyuyakalıyorum.
- Tom fell asleep during the show at the planetarium.
- Tom planetaryumdaki gösteri sırasında uyuyakaldı.
- Tom fell asleep and started snoring.
- Tom uyuyakaldı ve horlamaya başladı.
- Tom fell asleep during class.
- Tom ders sırasında uyuyakaldı.
- I fell asleep while watching TV.
- Televizyon izlerken uyuyakalmışım.
- Tom fell asleep halfway through the movie.
- Tom filmin yarısında uyuyakaldı.
- People often fall asleep while reading.
- İnsanlar okurken sık sık uyuyakalıyorlar.
- Tom fell asleep at the cinema.
- Tom sinemada uyuyakaldı.
- Tom fell asleep with the window open.
- Tom pencere açıkken uyuyakaldı.
- I fell asleep listening to music.
- Müzik dinlerken uyuyakaldım.
- He fell asleep on the train and woke up in Germany.
- Trende uyuyakalmış ve Almanya'da uyanmış.
- He fell asleep at the wheel and had an accident.
- Direksiyon başında uyuyakaldı ve bir kaza geçirdi.
- She fell asleep while reading.
- Okurken uyuyakaldı.
- Tom fell asleep under a tree.
- Tom bir ağacın altında uyuyakaldı.
- I fell asleep before father came back home.
- Babam eve dönmeden uyuyakalmışım.
- I fell asleep in class yesterday.
- Dün sınıfta uyuyakaldım.
- I fell asleep while studying at my desk.
- Masamda ders çalışırken uyuyakaldım.
- Sami fell asleep and when he woke up, it was six AM.
- Sami uyuyakaldı ve uyandığında saat sabahın altısıydı.
- Tom fell asleep almost as soon as the movie started.
- Tom neredeyse film başlar başlamaz uyuyakaldı.
- He fell asleep on my shoulder.
- O benim omzumda uyuyakaldı.
- I fell asleep on his shoulder.
- Ben onun omzunda uyuyakaldım.
- I thought you'd fallen asleep.
- Uyuyakaldığını sanmıştım.
- She fell asleep on the bus.
- Otobüste uyuyakalmış.
- Mary fell asleep halfway through the movie.
- Mary filmin yarısında uyuyakaldı.
- Tom fell asleep while watching TV.
- Tom televizyon izlerken uyuyakalmış.
- What's the weirdest place you fell asleep in?
- Uyuyakaldığın en tuhaf yer neresiydi?
- Tom fell asleep on my shoulder.
- Tom omzumda uyuyakaldı.
- Tom was very tired and fell asleep during the meeting.
- Tom çok yorgundu ve toplantı sırasında uyuyakaldı.
- I fell asleep with my laptop on.
- Dizüstü bilgisayarım açıkken uyuyakalmışım.
- I fell asleep listening to music.
- Müzik dinlerken uyuyakalmışım.
- I fell asleep while I was reading.
- Okurken uyuyakalmışım.
- I finally fell asleep.
- Sonunda uyuyakalmışım.
- After the movie they fall asleep.
- Filmden sonra uyuyakalırlar.
- I fell asleep while reading.
- Okurken uyuyakaldım.
- Since I was bored, I fell asleep.
- Sıkıldığım için uyuyakaldım.
- Tom fell asleep under the tree.
- Tom ağacın altında uyuyakaldı.
- Tom fell asleep with the light on.
- Tom ışık açıkken uyuyakaldı.
- Tom almost always falls asleep while watching TV.
- Tom neredeyse her zaman televizyon izlerken uyuyakalır.
- I fell asleep on her shoulder.
- Onun omzunda uyuyakaldım.
- Tom fell asleep watching the Olympics on TV.
- Tom televizyonda Olimpiyatları izlerken uyuyakaldı.
- I fell asleep.
- Uyuyakalmışım.
- Tom fell asleep in the classroom.
- Tom sınıfta uyuyakaldı.
- Tom fell asleep at the wheel and hit a street lamp.
- Tom direksiyon başında uyuyakaldı ve bir sokak lambasına çarptı.
- The child soon fell asleep in the bed.
- Çocuk kısa süre sonra yatakta uyuyakaldı.
- Last night, I fell asleep while talking with Mary on the phone.
- Dün gece Mary ile telefonda konuşurken uyuyakaldım.
- The teacher fell asleep in class and started snoring loudly.
- Öğretmen sınıfta uyuyakaldı ve yüksek sesle horlamaya başladı.
- I'll try not to fall asleep.
- Uyuyakalmamaya çalışacağım.
- It was such a boring speech that I fell asleep.
- O kadar sıkıcı bir konuşmaydı ki, uyuyakaldım.
- I think I fell asleep.
- Sanırım uyuyakalmışım.
- I tried to stay awake, but I fell asleep.
- Uyanık kalmaya çalıştım ama uyuyakaldım.
- I laid down for a short nap and fell asleep for two hours.
- Kısa süreliğine kestirmek için uzandım ve iki saat uyuyakaldım.
- During the class she fell asleep in spite of herself.
- Ders sırasında elinde olmadan uyuyakaldı.
- As soon as he went to bed, he fell asleep.
- Yatağa girer girmez uyuyakaldı.
- Tom fell asleep on the couch.
- Tom kanepede uyuyakaldı.
- I was bored and I fell asleep.
- Sıkılmıştım ve uyuyakalmışım.
- That child soon fell asleep.
- Çocuk, kısa süre sonra uyuyakaldı.
- Tom fell asleep during the concert.
- Tom konser sırasında uyuyakaldı.
- I fell asleep before my father came home.
- Babam eve gelmeden uyuyakalmışım.
- My left hand fell asleep.
- Sol elim uyuyakaldı.
- Tom fell asleep as soon as the movie started.
- Tom film başlar başlamaz uyuyakaldı.
- He fell asleep at the wheel and had an accident.
- Direksiyon başında uyuyakaldı ve kaza geçirdi.
- I was planning to do my homework, but I fell asleep.
- Ev ödevimi yapmayı planlıyordum ama uyuyakalmışım.
- I must have fallen asleep.
- Uyuyakalmış olmalıyım.
- Tom fell asleep during the movie.
- Tom film sırasında uyuyakaldı.
- While Tom put more logs on the fire, Mary fell asleep.
- Tom ateşe biraz daha odun koyarken, Mary uyuyakaldı.
- Tom fell asleep during sex ed class.
- Tom seks eğitimi dersinde uyuyakaldı.
- Tom fell asleep on my couch.
- Tom kanepemde uyuyakaldı.
- Has Tom ever fallen asleep in class?
- Tom hiç sınıfta uyuyakaldı mı?
- Sami fell asleep and when he woke up, it was six AM.
- Sami uyuyakaldı ve uyandığında saat sabah altıydı.
- Tom fell asleep on the bus and missed his stop.
- Tom otobüste uyuyakalıp durağını kaçırdı.
- I was very sleepy and fell asleep right away.
- Çok uykum vardı ve hemen uyuyakalmışım.
- I fell asleep on the couch.
- Kanepede uyuyakalmışım.
- I fell asleep while listening to the radio.
- Radyo dinlerken, uyuyakalmışım.
- Tom stretched out on the grass and fell asleep.
- Tom çimlere uzandı ve uyuyakaldı.
- I tried to stay awake, but I fell asleep.
- Uyanık kalmaya çalıştım ama uyuyakalmışım.
- I guess I fell asleep.
- Sanırım uyuyakaldım.
- Tom appears to have fallen asleep.
- Tom uyuyakalmış gibi görünüyor.
- He fell asleep while reading the newspaper.
- Gazete okurken uyuyakaldı.
- Tom's speech was so boring that several people in the audience fell asleep.
- Tom'un konuşması öyle sıkıcıydı ki seyircilerden birkaç kişi uyuyakaldı.
- I fell asleep during the concert.
- Konser sırasında uyuyakalmışım.
- I fell asleep while watching TV.
- TV izlerken uyuyakaldım.
- My father often falls asleep while watching TV.
- Babam televizyon izlerken sık sık uyuyakalır.
- Maybe I fell asleep.
- Belki de uyuyakalmışımdır.
- I fell asleep around midnight.
- Gece yarısı civarı uyuyakalmışım.
- I fell asleep while I was driving.
- Araba sürerken uyuyakaldım.
- He probably got tired of waiting and fell asleep.
- Muhtemelen beklemekten yoruldu ve uyuyakaldı.
- They both fell asleep.
- İkisi de uyuyakaldı.
- Tom fell asleep while watching TV.
- Tom TV izlerken uyuyakaldı.
- She fell asleep in my arms.
- Kollarımda uyuyakaldı.
- I often fall asleep while watching TV.
- Televizyon seyrederken sık sık uyuyakalırım.
- Does Tom sometimes fall asleep in class?
- Tom kimi zaman sınıfta uyuyakalır mı?
- I fell asleep while I was driving.
- Araba kullanırken uyuyakalmışım.
- I fell asleep before the end of the movie.
- Film bitmeden uyuyakalmışım.
- Mary stretched out on her beach towel and fell asleep.
- Mary plaj havlusuna uzandı ve uyuyakaldı.
- Tom fell asleep watching TV.
- Tom televizyon izlerken uyuyakaldı.
- He was accused of falling asleep on guard duty.
- Nöbet sırasında uyuyakalmakla suçlandı.
- I fell asleep while I was reading.
- Okurken uyuyakaldım.
- We fell asleep.
- Uyuyakalmışız.
- The teacher fell asleep in class and started snoring loudly.
- Öğretmen derste uyuyakaldı ve yüksek sesle horlamaya başladı.
- We both fell asleep.
- İkimiz de uyuyakaldık.
- Perhaps Tom has fallen asleep.
- Belki Tom uyuyakalmıştır.
- I fell asleep while I was watching TV.
- Televizyon izlerken uyuyakaldım.
- I've fallen asleep in class several times.
- Sınıfta birkaç kez uyuyakaldım.
- I wasn't the only one at the party who fell asleep.
- Partide uyuyakalan tek kişi ben değildim.
- He fell asleep with the radio on.
- Radyo açıkken uyuyakaldı.
- Tom fell asleep right away.
- Tom hemen uyuyakaldı.
- I fell asleep during the movie.
- Film sırasında uyuyakalmışım.
- While reading a book, I fell asleep.
- Kitap okurken uyuyakalmışım.
- Tom wasn't the only one at the party who fell asleep.
- Partide uyuyakalan tek kişi Tom değildi.
- Tom fell asleep the moment his head hit the pillow.
- Tom kafasını yastığa koyar koymaz uyuyakaldı.
- I fell asleep while watching TV.
- Televizyon izlerken uyuyakaldım.
- Tom falls asleep every night watching TV.
- Tom her gece televizyon izlerken uyuyakalıyor.
- He fell asleep on my shoulder.
- O, benim omzumda uyuyakaldı.
- While I was reading in bed last night, I fell asleep with the light on.
- Dün gece yatakta kitap okurken, ışık açıkken uyuyakalmışım.
- I fell asleep in class.
- Sınıfta uyuyakalmışım.
- Tom fell asleep during the show at the planetarium.
- Tom, Planetaryumdaki gösteri sırasında uyuyakaldı.
- He fell asleep in class and started snoring.
- Sınıfta uyuyakaldı ve horlamaya başladı.
- I fell asleep before Tom got home.
- Tom eve gelmeden uyuyakalmışım.
- I guess I fell asleep.
- Sanırım uyuyakalmışım.
- I fell asleep while reading.
- Okurken uyuyakalmışım.
- Tom fell asleep on the couch while watching TV.
- Tom televizyon izlerken kanepede uyuyakaldı.
- Tom fell asleep immediately.
- Tom hemen uyuyakaldı.
- One of the drivers fell asleep at the wheel, causing the accident.
- Sürücülerden biri direksiyon başında uyuyakalmış ve kazaya sebep olmuş.
- Tom fell asleep during the show.
- Tom gösteri sırasında uyuyakaldı.
- He fell asleep while reading a book.
- Kitap okurken uyuyakaldı.
- Does Tom still sometimes fall asleep in class?
- Tom hâlâ bazen sınıfta uyuyakalıyor mu?
- Tom fell asleep on the train.
- Tom trende uyuyakaldı.
- While he was studying, he fell asleep.
- Çalışırken uyuyakaldı.
- She was so tired that she fell asleep at once.
- O kadar yorgundu ki bir anda uyuyakaldı.
- Did I fall asleep?
- Uyuyakaldım mı?
- People often fall asleep while reading.
- İnsanlar okurken sık sık uyuyakalır.
- I fell asleep with a sweater on.
- Üstümde bir kazak varken uyuyakalmışım.
- Tom fell asleep on the job.
- Tom işte uyuyakaldı.
- Tom fell asleep on the job.
- Tom iş başında uyuyakaldı.
- I must have fallen asleep.
- Ben uyuyakalmış olmalıyım.
- Tom fell asleep during the show.
- Tom gösterisi sırasında uyuyakaldı.
- The baby soon fell asleep in the cradle.
- Bebek, kısa sürede beşikte uyuyakaldı.
- He fell asleep with the window open.
- Pencere açıkken uyuyakaldı.
- My father often falls asleep while watching television.
- Babam televizyon izlerken sık sık uyuyakalıyor.
- Tom fell asleep with his clothes on.
- Tom kıyafetleri üzerindeyken uyuyakaldı.
- I fell asleep on his shoulder.
- Ben onun omzunda uyuyakalmışım.
- Tom fell asleep on my shoulder.
- Tom benim omzumda uyuyakaldı.
- Tom stretched out on the couch and fell asleep.
- Tom kanepeye uzandı ve uyuyakaldı.
- I fell asleep on the subway and went all the way to end of the line.
- Metroda uyuyakaldım ve hattın sonuna kadar bütün yolu gittim.
- I was so tired that I fell asleep on the hard marble floor.
- O kadar yorgundum ki sert mermer zeminde uyuyakalmışım.
- I was planning to do my homework, but I fell asleep.
- Ödevimi yapmayı planlıyordum ama uyuyakalmışım.
- They fell asleep after the movie.
- Filmden sonra uyuyakaldılar.
- She fell asleep on the bus.
- O, otobüste uyuyakaldı.
- I've fallen asleep in class several times.
- Derste birkaç kez uyuyakaldım.
- Tom stretched out on the floor and fell asleep.
- Tom yere uzandı ve uyuyakaldı.
- I fell asleep in class.
- Sınıfta uyuyakaldım.
- My right hand has fallen asleep.
- Sağ elim uyuyakaldı.
- Tom fell asleep just as the movie started.
- Film başladığında Tom uyuyakaldı.
- Tom fell asleep while driving and caused an accident.
- Tom direksiyon başında uyuyakalıp kazaya neden oldu.
- Being very tired, I soon fell asleep.
- Çok yorgun olduğum için kısa sürede uyuyakaldım.
- Tom stretched out on the sofa and fell asleep.
- Tom kanepeye uzandı ve uyuyakaldı.
- I fell asleep during the concert.
- Konser sırasında uyuyakaldım.
- Tom kept on talking even though Mary had fallen asleep.
- Mary uyuyakalmış olmasına rağmen Tom konuşmaya devam etti.
- Tom fell asleep on my couch.
- Tom benim kanepemde uyuyakaldı.
- Tom fell asleep on the bus and missed his stop.
- Tom otobüste uyuyakaldı ve durağını kaçırdı.
- After drinking three bottles of beer, Tom fell asleep.
- Üç şişe bira içtikten sonra Tom uyuyakaldı.
- After drinking three bottles of beer, Tom fell asleep.
- Tom üç şişe bira içtikten sonra uyuyakaldı.
- Tom soon fell asleep and started snoring.
- Tom yakında uyuyakaldı ve horlamaya başladı.
- Tom fell asleep while driving and caused an accident.
- Tom araba kullanırken uyuyakaldı ve bir kazaya neden oldu.
- Yuriko, a marine biology grad student, fell asleep inside a fish tank and awoke covered in octopuses and starfish.
- Deniz biyolojisi yüksek lisans öğrencisi Yuriko, bir akvaryumun içinde uyuyakaldı ve ahtapotlar ve denizyıldızlarıyla kaplı olarak uyandı.
- I fell asleep.
- Uyuyakaldım.
- My father often falls asleep while watching television.
- Babam televizyon izlerken sık sık uyuyakalır.
- I fell asleep with a sweater on.
- Üzerimde kazakla uyuyakalmışım.
- Tom's speech was so boring that several people in the audience fell asleep.
- Tom'un konuşması o kadar sıkıcıydı ki dinleyiciler arasında uyuyakalanlar oldu.
- He fell asleep while he was driving and caused an accident.
- Araba kullanırken uyuyakaldı ve bir kazaya sebep oldu.
- The baby fell asleep in the cradle.
- Bebek beşikte uyuyakaldı.
- Tom fell asleep in my arms.
- Tom kollarımda uyuyakaldı.
- I fell asleep on the couch.
- Ben kanepede uyuyakaldım.
- I think Tom might have fallen asleep at my party last night.
- Sanırım Tom dün geceki partimde uyuyakalmış olabilir.
- Sooner or later, you'll fall asleep.
- Er ya da geç uyuyakalacaksın.
- Tom fell asleep with his glasses on.
- Tom gözlüğü takılıyken uyuyakaldı.
- I think I fell asleep in the meeting.
- Sanırım toplantıda uyuyakaldım.
- I think I fell asleep during class.
- Sanırım derste uyuyakaldım.
- He fell asleep under the tree.
- O, ağacın altında uyuyakaldı.
- He fell asleep during class.
- O, ders sırasında uyuyakaldı.
- I fell asleep while reading a book.
- Bir kitap okurken uyuyakaldım.
- She had already fallen asleep.
- O zaten uyuyakalmıştı.
- Tom fell asleep.
- Tom uyuyakaldı.
- I was very tired, so I fell asleep right away.
- Çok yorgundum, bu yüzden hemen uyuyakaldım.
- Tom fell asleep sitting up in the chair.
- Tom sandalyede otururken uyuyakaldı.
- My left foot just fell asleep.
- Sol ayağım uyuyakaldı.
- She fell asleep on my shoulder.
- Omzumda uyuyakaldı.
- While reading a book, I fell asleep.
- Bir kitap okurken uyuyakaldım.
- Tom fell asleep on the sofa.
- Tom kanepede uyuyakaldı.
- Tom was accused of falling asleep on guard duty.
- Tom nöbet sırasında uyuyakalmakla suçlandı.
- She fell asleep during class.
- Derste uyuyakaldı.
- While reading a book, he fell asleep.
- Kitap okurken uyuyakaldı.
- They fell asleep in each other's arms.
- Birbirlerinin kollarında uyuyakaldılar.
- He fell asleep at the wheel and had an accident.
- Direksiyon başında uyuyakalıp kaza yaptı.
- I fell asleep listening to the radio.
- Radyo dinlerken uyuyakaldım.
- I fell asleep in class yesterday.
- Dün derste uyuyakaldım.
- So boring was the lecture that he fell asleep.
- Ders o kadar sıkıcıydı ki uyuyakaldı.
- Tom fell asleep at the movies.
- Tom sinemada uyuyakaldı.
- She fell asleep.
- Uyuyakaldı.
- She fell asleep the moment the teacher started talking.
- Öğretmen konuşmaya başladığı anda uyuyakaldı.
- I went to bed at 9pm, but fell asleep at 10pm.
- Akşam 9'da yattım ama saat 10'da uyuyakalmışım.
- She fell asleep at the wheel and had an accident.
- Direksiyon başında uyuyakaldı ve kaza yaptı.
- Tom fell asleep just as the movie started.
- Tam film başladığında Tom uyuyakaldı.
- Does Tom sometimes fall asleep in class?
- Tom bazen sınıfta uyuyakalıyor mu?
- Tom fell asleep on the bus.
- Tom otobüste uyuyakaldı.
- Tom fell asleep while reading a book.
- Tom kitap okurken uyuyakaldı.
- She fell asleep with her sweater on.
- Kazağı üzerinde uyuyakaldı.
- Tom fell asleep in my arms.
- Tom kucağımda uyuyakaldı.
- Tom falls asleep every night watching TV.
- Tom her gece televizyon izlerken uyuyakalır.
- Liisa was so tired that she fell asleep sitting down.
- Liisa o kadar yorgundu ki otururken uyuyakaldı.
- Tom fell asleep in class.
- Tom sınıfta uyuyakaldı.
- I was bored, so I fell asleep.
- Sıkılmıştım, bu yüzden uyuyakalmışım.
- Tom fell asleep and missed the end of the movie.
- Tom uyuyakaldı ve filmin sonunu kaçırdı.
- While listening to the radio, I fell asleep.
- Radyo dinlerken, uyuyakalmışım.
- The show was so boring that Ann and I fell asleep.
- Gösteri o kadar sıkıcıydı ki Ann ve ben uyuyakaldık.
- I fell asleep before Tom got home.
- Tom eve gelmeden önce uyuyakaldım.
- I fell asleep on her shoulder.
- Ben onun omzunda uyuyakaldım.
- She fell asleep during class.
- Ders sırasında uyuyakaldı.
- Tom fell asleep at the wheel.
- Tom direksiyon başında uyuyakaldı.
- She had already fallen asleep.
- Çoktan uyuyakalmıştı bile.
- Tom apologized for falling asleep in class.
- Tom sınıfta uyuyakaldığı için özür diledi.
- Mary fell asleep just as the movie started.
- Mary film başlar başlamaz uyuyakaldı.
- Tom finally fell asleep.
- Tom sonunda uyuyakaldı.
- The baby fell asleep.
- Bebek uyuyakaldı.
- Don't let me fall asleep.
- Uyuyakalmama izin verme.
- I fell asleep on the subway and went all the way to end of the line.
- Metroda uyuyakaldım ve hattın sonuna kadar gittim.
- The baby soon fell asleep in the cradle.
- Bebek kısa süre sonra beşikte uyuyakaldı.
- Watching TV, I fell asleep.
- Televizyon izlerken uyuyakalmışım.
- Maybe I'll fall asleep.
- Belki ben de uyuyakalırım.
- She fell asleep on my shoulder.
- O benim omzumda uyuyakaldı.
- I fell asleep with my contacts in.
- Lenslerim takılıyken uyuyakalmışım.
- I fell asleep while reading a book.
- Kitap okurken uyuyakalmışım.
- Last night, I fell asleep while talking with Mary on the phone.
- Dün gece Mary ile telefonda konuşurken uyuyakalmışım.
- He fell asleep while reading a book.
- Bir kitap okurken uyuyakaldı.
- She fell asleep with her sweater on.
- Kazağı üzerindeyken uyuyakaldı.
- He fell asleep under the tree.
- Ağacın altında uyuyakaldı.
Show More (242)
|
2 |
fall asleep |
uykuya dalmak |
v. |
|
- Soon after that, I began to fall asleep.
- Kısa bir süre sonra uykuya dalmaya başladım.
- I've never had trouble falling asleep.
- Uykuya dalmakta hiç zorlanmadım.
- He fell asleep immediately.
- Hemen uykuya daldı.
- She fell asleep the moment the teacher started talking.
- Öğretmen konuşmaya başladığı an uykuya daldı.
- Tom fell asleep while he was driving and caused an accident.
- Tom araba sürerken uykuya daldı ve bir kazaya sebep oldu.
- As soon as he went to bed, he fell asleep.
- Yatağa gider gitmez uykuya daldı.
- Tom fell asleep crying.
- Tom ağlayarak uykuya daldı.
- Tom fell asleep during sex ed class.
- Tom cinsel eğitim dersi sırasında uykuya daldı.
- I fell asleep before my father came home.
- Babam eve gelmeden önce uykuya daldım.
- Tom fell asleep right away.
- Tom hemen uykuya daldı.
- Perhaps Tom has fallen asleep.
- Belki de Tom uykuya daldı.
- Being very tired, I soon fell asleep.
- Çok yorgun olduğu için, kısa sürede uykuya daldı.
- Tom had trouble falling asleep.
- Tom uykuya dalmakta zorlandı.
- I'm tired, but I can't fall asleep.
- Yorgunum, fakat uykuya dalamam.
- He was about to fall asleep, when he heard his name called.
- Tam uykuya dalmak üzereydi ki adının söylendiğini duydu.
- He fell asleep with the radio on.
- Radyo açıkken uykuya daldı.
- At last, the baby fell asleep.
- Sonunda, bebek uykuya daldı.
- Tom fell asleep as soon as the movie started.
- Tom film başladığında uykuya daldı.
- Tom fell asleep.
- Tom uykuya daldı.
- I have trouble falling asleep because I always have a lot on my mind.
- Uykuya dalmakta güçlük çekiyorum çünkü aklımda hep bir sürü şey var.
- Tom fell asleep as soon as his head hit the pillow.
- Tom kafasını yastığa koyar koymaz uykuya daldı.
- His speech went on for such a long time that some people began to fall asleep.
- Konuşması o kadar uzun sürdü ki bazı insanlar uykuya dalmaya başladı.
- Tom fell asleep sitting up in the chair.
- Tom bir sandalyede otururken uykuya daldı.
- Tom stretched out on the couch and fell asleep.
- Tom kanapenin üzerinde uzandı ve uykuya daldı.
- Finally they both fell asleep.
- Sonunda ikisi de uykuya daldı.
- Tom has fallen asleep.
- Tom uykuya daldı.
- Tom almost always falls asleep while watching TV.
- Tom neredeyse her zaman TV izlerken uykuya dalar.
- She fell asleep.
- O uykuya daldı.
- Tom fell asleep on the sofa.
- Tom kanepede uykuya daldı.
- He fell asleep right away.
- O hemen uykuya daldı.
- She fell asleep at the wheel and had an accident.
- O, direksiyonda uykuya daldı ve bir kaza geçirdi.
- Whenever I lie down on my bed and read a book, I fall asleep.
- Ne zaman yatağıma uzanıp kitap okusam uykuya dalıyorum.
- Don't let me fall asleep.
- Uykuya dalmama izin verme.
- I turned the lamp off and fell asleep.
- Lambayı kapatıp uykuya daldım.
- Tom fell asleep as soon as the movie began.
- Tom film başlar başlamaz uykuya daldı.
- It took me a long time to fall asleep.
- Uykuya dalmam uzun zaman aldı.
- Tom finally fell asleep.
- Tom nihayet uykuya daldı.
- Waking up is the opposite of falling asleep.
- Uyanmak uykuya dalmanın tersidir.
- The baby has fallen asleep.
- Bebek uykuya daldı.
- He fell asleep with the window open.
- O pencere açıkken uykuya daldı.
- Tom closed his eyes and fell asleep.
- Tom gözlerini kapattı ve uykuya daldı.
- Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
- Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.
- I finally fell asleep.
- Sonunda uykuya daldım.
- Tom wasn't the only one at the party who fell asleep.
- Partide uykuya dalmış tek kişi Tom değildi.
- Mary laid her head on Tom's shoulder and soon fell asleep.
- Mary başını Tom'un omzuna koydu ve kısa süre sonra uykuya daldı.
- I didn't fall asleep.
- Uykuya dalmadım.
- Tom fell asleep the moment his head hit the pillow.
- Tom, başını yastığa koyar koymaz uykuya daldı.
- Watching TV, I fell asleep.
- TV izlerken, ben uykuya daldım.
- It took me a long time to fall asleep.
- Uykuya dalmak uzun zamanımı aldı.
- My father often falls asleep while watching TV.
- Babam TV izlerken sık sık uykuya dalar.
- Tom falls asleep as soon as he gets into bed.
- Tom yatağa girer girmez uykuya dalıyor.
- Tom immediately fell asleep.
- Tom hemen uykuya daldı.
- I had hardly fallen asleep when the telephone rang.
- Telefon çaldığında neredeyse uykuya dalmıştım.
- I had hardly fallen asleep when the telephone rang.
- Telefon çaldığında uykuya dalmak üzereydim.
- He fell asleep right away.
- Hemen uykuya daldı.
- The baby fell asleep.
- Bebek uykuya daldı.
- I fall asleep easily while watching television.
- Televizyon izlerken kolayca uykuya dalıyorum.
- Tom stretched out on the grass and fell asleep.
- Tom çimenlerin üzerinde uzandı ve uykuya daldı.
- With her stomach full of milk, the baby fell asleep.
- Karnı sütle dolu olan bebek uykuya daldı.
- It wasn't long before Tom fell asleep.
- Tom'un uykuya dalması uzun sürmedi.
- Tom fell asleep as soon as the movie began.
- Film başlar başlamaz Tom uykuya daldı.
- She had already fallen asleep.
- Çoktan uykuya dalmıştı.
- How long does it usually take you to fall asleep?
- Genelde uykuya dalman ne kadar sürer?
- I had trouble falling asleep last night.
- Dün gece uykuya dalmakta zorlandım.
- I had no trouble falling asleep.
- Uykuya dalmakta hiç zorlanmadım.
- I fell asleep with my laptop on.
- Laptopum açıkken uykuya daldım.
- Tom watched TV until he fell asleep.
- Tom uykuya dalıncaya kadar TV izledi.
- For some reason, I'm wide awake and can't fall asleep.
- Nedense, tamamen uyanığım ve uykuya dalamıyorum.
- I couldn't help falling asleep.
- Uykuya dalmaktan kendimi alamadım.
- With her stomach full of milk, the baby fell asleep.
- Bebek süt dolu midesiyle uykuya daldı.
- It took me a more time than usual to fall asleep.
- Uykuya dalmak her zamankinden daha fazla zamanımı aldı.
- Tom fell asleep as soon as the lights went out.
- Tom ışıklar söner sönmez uykuya daldı.
- I fell asleep while studying at my desk.
- Masamda çalışırken uykuya daldım.
- It's hard to fall asleep on stormy summer nights.
- Fırtınalı yaz gecelerinde uykuya dalmak zordur.
- I thought you'd fallen asleep.
- Senin uykuya daldığını düşündüm.
- Tom has already fallen asleep.
- Tom çoktan uykuya daldı.
- We both fell asleep.
- İkimiz de uykuya daldık.
- It takes so long for my baby to fall asleep.
- Bebeğimin uykuya dalması çok uzun sürüyor.
- Did he already fall asleep?
- Çoktan uykuya daldı mı?
- Tom fell asleep in my arms.
- Tom kollarımda uykuya daldı.
- Tom soon fell asleep and started snoring.
- Tom kısa sürede uykuya daldı ve horlamaya başladı.
- Tom couldn't help falling asleep.
- Tom uykuya dalmaktan kendini alamadı.
- Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep.
- Sadako uykuya dalmadan önce hızlıca kâğıdı katlamaya çalıştı.
- He fell asleep at the wheel and had an accident.
- Direksiyon başında uykuya daldı ve kaza yaptı.
- Tom seems to be afraid to fall asleep.
- Tom uykuya dalmaktan korkuyor gibi görünüyor.
- While he was studying, he fell asleep.
- Çalışıyorken, uykuya daldı.
- Waking up is the opposite of falling asleep.
- Uyanmak, uykuya dalmanın tam tersidir.
- Tom fell asleep quickly.
- Tom çabucak uykuya daldı.
- Just as the fairy tale finished, the child had already fallen asleep.
- Masal bittiğinde çocuk çoktan uykuya dalmıştı.
- Tom stretched out on the floor and fell asleep.
- Tom yerde uzandı ve uykuya daldı.
- I fell asleep before father came back home.
- Babam eve dönmeden önce uykuya daldım.
- I often fall asleep while watching TV.
- Televizyon izlerken genellikle uykuya dalarım.
- I fall asleep easily while watching television.
- Televizyon izlerken, ben kolayca uykuya dalarım.
- Tom fell asleep immediately.
- Tom hemen uykuya daldı.
- It took me a more time than usual to fall asleep.
- Uykuya dalmam normalden daha uzun sürdü.
- He was about to fall asleep, when he heard his name called.
- Adının söylendiğini duyduğunda uykuya dalmak üzereydi.
- That helps me fall asleep.
- Bu uykuya dalmama yardımcı oluyor.
- He fell asleep while reading the newspaper.
- Gazeteyi okurken uykuya daldı.
- I was bored and I fell asleep.
- Ben sıkıldım ve uykuya daldım.
- Tom is falling asleep.
- Tom uykuya dalıyor.
- Mary fell asleep just as the movie started.
- Mary film başladığında uykuya daldı.
- Mary stretched out on her beach towel and fell asleep.
- Mary plaj havlusuna uzandı ve uykuya daldı.
- She finally fell asleep.
- Sonunda uykuya daldı.
- I'll try not to fall asleep.
- Uykuya dalmamaya çalışacağım.
- Tom had trouble falling asleep.
- Tom uykuya dalmakta zorluk yaşadı.
- Tom turned on the TV, stretched out on the bed, and fell asleep.
- Tom televizyonu açtı, yatağa uzandı ve uykuya daldı.
- The baby fell asleep in the cradle.
- Bebek, beşikte uykuya daldı.
- The children soon fell asleep.
- Çocuklar kısa sürede uykuya daldı.
- Mary fell asleep halfway through the movie.
- Mary filmin ortasında uykuya daldı.
- Tom quickly fell asleep.
- Tom hızla uykuya daldı.
- Tom fell asleep while reading a book.
- Tom kitap okurken uykuya daldı.
- It took me a little more time than usual to fall asleep.
- Uykuya dalmam normalden biraz daha fazla zaman aldı.
- Mary laid her head on Tom's shoulder and soon fell asleep.
- Mary başını Tom'un omzuna koydu ve kısa sürede uykuya daldı.
- I had no trouble falling asleep.
- Uykuya dalmakta zorluk çekmedim.
- Tom closed his eyes and fell asleep.
- Tom gözlerini kapadı ve uykuya daldı.
- Tom falls asleep as soon as he gets into bed.
- Tom yatağa girer girmez uykuya dalar.
- While I was reading in bed last night, I fell asleep with the light on.
- Dün gece yatakta kitap okurken, ışık açıkken uykuya dalmışım.
- That child soon fell asleep.
- O çocuk, kısa sürede uykuya daldı.
- Do you have any difficulty falling asleep?
- Uykuya dalmakta zorluk çekiyor musun?
- The show was so boring that Ann and I fell asleep.
- Gösteri o kadar sıkıcıydı ki Ann ve ben uykuya daldık.
- He fell asleep while he was driving and caused an accident.
- O, araba sürerken uykuya daldı ve kazaya sebep oldu.
- Tom's leg had fallen asleep so he couldn't stand up.
- Tom'un bacağı uykuya dalmıştı, bu yüzden ayağa kalkamıyordu.
- She had already fallen asleep.
- O zaten uykuya dalmıştı.
- Tom soon fell asleep.
- Tom kısa sürede uykuya daldı.
- We fell asleep.
- Uykuya daldık.
- While reading a book, he fell asleep.
- Bir kitap okuyorken uykuya daldı.
- How long does it usually take you to fall asleep?
- Uykuya dalman genellikle ne kadar sürer?
- I soon fell asleep.
- Çok geçmeden uykuya daldım.
- I wish I could fall asleep that quickly.
- Keşke o kadar çabuk uykuya dalabilsem.
- I don't usually have any problem falling asleep.
- Genelde uykuya dalmakta sorun yaşamam.
- Tom is about to fall asleep.
- Tom uykuya dalmak üzere.
- Tom stretched out on the sofa and fell asleep.
- Tom, kanepede uzandı ve uykuya daldı.
- It took me a little more time than usual to fall asleep.
- Uykuya dalmam normalden biraz daha fazla zamanımı aldı.
- Tom quickly fell asleep.
- Tom çabucak uykuya daldı.
- I think Tom has finally fallen asleep.
- Bence Tom sonunda uykuya daldı.
- I fell asleep right away.
- Hemen uykuya daldım.
- All the children fell asleep before it got dark.
- Hava kararmadan bütün çocuklar uykuya daldı.
- I turned the lamp off and fell asleep.
- Lambayı kapattım ve uykuya daldım.
- I couldn't help falling asleep.
- Uykuya dalmamak elimde değildi.
- I laid down for a short nap and fell asleep for two hours.
- Biraz kestirmek için uzandım ve iki saatlik bir uykuya daldım.
- I had hardly fallen asleep when the telephone rang.
- Telefon çaldığında henüz uykuya dalmıştım.
- Tom fell asleep watching the Olympics on TV.
- Tom TV'de Olimpiyatları izlerken uykuya daldı.
- It's hard to fall asleep on stormy summer nights.
- Bu fırtınalı yaz gecelerinde uykuya dalmak zordur.
Show More (140)
|
3 |
fall asleep |
uyumak |
v. |
|
- Drivers who fall asleep at the wheel often cause serious car accidents.
- Direksiyon başında uyuyan sürücüler sıklıkla ciddi kazalara sebep oluyor.
- I couldn't fall asleep because of the noise.
- Gürültüden dolayı uyuyamadım.
- I was so excited that I could not fall asleep.
- O kadar heyecanlıydım ki uyuyamadım.
- Tom fell asleep under the tree.
- Tom ağacın altında uyudu.
- Tom couldn't fall asleep because he was thinking about Mary.
- Tom Mary'yi düşündüğü için uyuyamıyordu.
- I couldn't fall asleep because of the noise.
- Gürültü yüzünden uyuyamadım.
- I spent the whole night trying to fall asleep.
- Bütün geceyi uyumaya çalışarak geçirdim.
- Tom took a sleeping pill, but still couldn't fall asleep.
- Tom bir uyku hapı içti fakat yine de uyuyamadı.
- Did I fall asleep?
- Uyuya mı kaldım?
- I didn't fall asleep.
- Uyumadım.
- I was so excited that I couldn't fall asleep.
- O kadar heyecanlıydım ki uyuyamadım.
- I didn't fall asleep until two o'clock last night.
- Dün gece saat ikiye kadar uyuyamadım.
- The baby has fallen asleep.
- Bebek uyuyor.
- Tom went to bed, but he didn't fall asleep.
- Tom yatağa gitti ama uyumadı.
- She finally fell asleep.
- O nihayet uyudu.
- Don't let Tom fall asleep.
- Tom'un uyumasına izin verme.
- He was about to fall asleep, when he heard his name called.
- Adının çağrıldığını duyduğunda, o uyumak üzereydi.
- I think Tom has finally fallen asleep.
- Sanırım Tom sonunda uyudu.
- Tom couldn't fall asleep so he got up and took a walk.
- Tom uyuyamayınca kalktı ve yürüyüşe çıktı.
- Everyone fell asleep.
- Herkes uyudu.
- Tom went to bed, but he didn't fall asleep.
- Tom yatağa gitti ama uyuyamadı.
- He fell asleep immediately.
- Anında uyudu.
- I didn't fall asleep until two o'clock last night.
- Dün gece ikiye kadar uyumadım.
- I couldn't fall asleep, even though I was very tired.
- Çok yorgun olmama rağmen uyuyamadım.
- Tom fell asleep at the movies.
- Tom sinemada uyudu.
- It wasn't long before Tom fell asleep.
- Çok geçmeden Tom uyudu.
- Sooner or later, you'll fall asleep.
- Er ya da geç uyuyacaksın.
- For some reason, I'm wide awake and can't fall asleep.
- Bir sebepten dolayı, tamamen uyanığım ve uyuyamıyorum.
- Try not to fall asleep.
- Uyumamaya çalış.
- At last, the baby fell asleep.
- Sonunda bebek uyudu.
- I was very sleepy and fell asleep right away.
- Çok uykuluydum ve hemen uyudum.
- Tom fell asleep with his glasses on.
- Tom gözlükleriyle uyudu.
- I couldn't fall asleep.
- Uyuyamadım.
- Mary had been waiting till her child fell asleep.
- Mary çocuğu uyuyana kadar beklemişti.
- The cat fell asleep curled up in front of the fireplace.
- Kedi şöminenin önünde kıvrılmış uyuyordu.
- All the children fell asleep before it got dark.
- Bütün çocuklar hava kararmadan önce uyudu.
- She couldn't fall asleep because she was thinking about him.
- Uyuyamıyordu çünkü onu düşünüyordu.
- That helps me fall asleep.
- Bu benim uyumama yardım ediyor.
- Tom took a sleeping pill, but still couldn't fall asleep.
- Tom uyku hapı aldı ama yine de uyuyamadı.
- They both fell asleep.
- Her ikisi de uyudu.
- Tom couldn't fall asleep so he got up and took a walk.
- Tom uyuyamadı bu yüzden kalktı ve yürüyüşe çıktı.
- I was so excited that I couldn't fall asleep.
- O kadar heyecanlandım ki uyuyamadım.
- I wish I could fall asleep that quickly.
- Keşke bu kadar çabuk uyuyabilseydim.
- I can't fall asleep.
- Uyuyamıyorum.
- Tom couldn't help falling asleep.
- Tom uyumaktan kendini alamadı.
- Tom is trying not to fall asleep.
- Tom uyumamaya çalışıyor.
- I was so tired that I fell asleep on the hard marble floor.
- O kadar yorgundum ki sert mermer zemin üzerinde uyudum.
- He was accused of falling asleep on guard duty.
- Nöbet sırasında uyumakla suçlanıyordu.
- I'm tired, but I can't fall asleep.
- Yorgunum ama uyuyamıyorum.
- I didn't fall asleep until after 2 o'clock in the morning.
- Sabah 2'ye kadar uyuyamadım.
- I still can't fall asleep.
- Hâlâ uyuyamıyorum.
- Tom couldn't fall asleep because he was thinking about Mary.
- Tom Mary'yi düşündüğü için uyuyamadı.
- He was about to fall asleep, when he heard his name called.
- Adının söylendiğini duyduğunda uyumak üzereydi.
- Tom couldn't fall asleep.
- Tom uyuyamadı.
- Tom lay down and pretended to fall asleep.
- Tom uzandı ve uyuyormuş gibi yaptı.
- Tom soon fell asleep.
- Tom kısa sürede uyudu.
- I didn't fall asleep until after 2 o'clock in the morning.
- Sabah ikiye kadar uyumadım.
- Tom fell asleep crying.
- Tom ağlayarak uyudu.
- Tom watched TV until he fell asleep.
- Tom uyuyana kadar televizyon izledi.
Show More (56)
|
4 |
fall asleep |
uyuyup kalmak |
v. |
|
- I fell asleep while I was watching TV.
- Ben TV izlerken uyuya kalmışım.
- I fell asleep while listening to the radio.
- Radyo dinlerken, uyuya kaldım.
- While listening to the radio, I fell asleep.
- Radyo dinlerken, uyuya kaldım.
- What's the weirdest place you fell asleep in?
- Uyuya kaldığın en tuhaf yer neresiydi?
Show More (1)
|