1 |
friendly |
arkadaş canlısı |
adj. |
|
- You have such a nice and friendly mug.
- Çok hoş ve arkadaş canlısı bir suratın var.
- Our capable and friendly crew is back for another season.
- Yetenekli ve arkadaş canlısı ekibimiz yeni bir sezon için geri döndü.
- They are all so friendly, invite me out to supper.
- Hepsi çok arkadaş canlısı, beni akşam yemeğine davet ediyorlar.
- They are all so friendly, invite me out to supper.
- Hepsi çok arkadaş canlısı, beni akşam yemeğine davet et.
- Tom said Mary's dog seemed friendly.
- Tom, Mary'nin köpeğinin arkadaş canlısı göründüğünü söyledi.
- Huskies are friendly.
- Huskyler arkadaş canlısıdır.
- Tom seemed friendly.
- Tom arkadaş canlısı görünüyordu.
- Kittens are cute and friendly.
- Yavru kediler sevimli ve arkadaş canlısıdır.
- The dog suddenly became friendly.
- Köpek aniden arkadaş canlısı oldu.
- Tom is very friendly and outgoing.
- Tom çok arkadaş canlısı ve dışa dönüktür.
- Tom was really friendly.
- Tom gerçekten arkadaş canlısıydı.
- Tom is friendly to everyone, isn't he?
- Tom herkese karşı arkadaş canlısı, değil mi?
- Tom was friendly.
- Tom arkadaş canlısıydı.
- People are a bit friendlier in Boston.
- Boston'da insanlar biraz daha arkadaş canlısı.
- All the students in my class are friendly.
- Sınıfımdaki tüm öğrenciler arkadaş canlısı.
- I know that Tom is friendly.
- Tom'un arkadaş canlısı olduğunu biliyorum.
- She seems friendly.
- Arkadaş canlısı görünüyor.
- Tom isn't as friendly as Mary.
- Tom, Mary kadar arkadaş canlısı değil.
- Tom seems very friendly.
- Tom çok arkadaş canlısı görünüyor.
- If you want people to collaborate with you, you have to be friendlier.
- İnsanların sizinle iş birliği yapmasını istiyorsanız, daha arkadaş canlısı olmalısınız.
- All my neighbors are very friendly.
- Tüm komşularım çok arkadaş canlısı.
- Tom isn't as friendly as Mary is.
- Tom, Mary kadar arkadaş canlısı değildir.
- Tom appears to be a friendly guy.
- Tom arkadaş canlısı bir adam gibi görünüyor..
- You seem to be quite friendly.
- Oldukça arkadaş canlısı görünüyorsun.
- Mary isn't very friendly.
- Mary pek arkadaş canlısı değil.
- Tom seemed to be friendly.
- Tom arkadaş canlısı görünüyordu.
- Tom seemed very friendly.
- Tom çok arkadaş canlısı görünüyordu.
- Tom was very friendly to us.
- Tom bize karşı çok arkadaş canlısıydı.
- His boss is friendly, he's American.
- Patronu arkadaş canlısı biri, Amerikalı.
Show More (26)
|
2 |
friendly |
samimi |
adj. |
|
- Thank you for your very friendly welcome.
- Çok samimi karşılamanız için teşekkür ederiz.
- Thank you for your friendly welcome.
- Samimi karşılamanız için teşekkür ederiz.
- He is very friendly toward me.
- O, bana karşı çok samimidir.
- Tom wasn't very friendly.
- Tom çok samimi değildi.
- Now that's not very friendly.
- Şimdi o çok samimi değil.
- The people there are very friendly.
- Oradaki insanlar çok samimi.
- Tom is not a very friendly guy.
- Tom çok samimi bir adam değil.
- Tom didn't seem very friendly to me.
- Tom bana çok samimi görünmüyordu.
- Tom seemed to be friendly.
- Tom samimi görünüyordu.
- Tom seemed very friendly.
- Tom çok samimi görünüyordu.
- He established a friendly relationship with the natives.
- O yerliler ile samimi bir ilişki kurdu.
- People are friendly in Australia.
- Avustralya'da insanlar samimi.
- He's friendly with everyone in his class.
- O, sınıfındaki herkese karşı samimidir.
- He is very friendly to us.
- O bize karşı çok samimidir.
Show More (11)
|
3 |
friendly |
dostane |
adv., adj. |
|
- The USA is very keen to have a friendly regime that guarantees the continued supply of cheap oil.
- ABD, ucuz petrol tedarikinin devamını garanti eden dostane bir rejime sahip olmaya çok heveslidir.
- Our Heads of State or Government have clearly failed to take this piece of friendly advice.
- Devlet ve Hükümet Başkanlarımızın bu dostane tavsiyeyi dikkate almadıkları açıktır.
- Neither the Korean people nor I will ever forget your friendly help.
- Dostane yardımlarınızı ne Kore halkı unutacak ne de ben.
- Prime Minister, I welcome this frank, incisive, active start to our cooperation and the friendly atmosphere too.
- Sayın Başbakan, işbirliğimizin bu samimi, keskin, aktif başlangıcını ve dostane atmosferi memnuniyetle karşılıyorum.
- When it is a matter of a departure from good administrative practice the friendly exterior should deceive nobody.
- İyi idari uygulamalardan bir sapma söz konusu olduğunda, dostane dış görünüş kimseyi aldatmamalıdır.
- You said a few nice friendly things that could easily have been copied from a daily paper.
- Günlük bir gazeteden kolayca kopyalanabilecek birkaç güzel dostane şey söylediniz.
- Our Heads of State or Government have clearly failed to take this piece of friendly advice.
- Devlet ve Hükûmet Başkanlarımızın bu dostane tavsiyeyi dikkate almadıkları açıktır.
- Prime Minister, I welcome this frank, incisive, active start to our cooperation and the friendly atmosphere too.
- Sayın Başbakan, işbirliğimizin bu samimi, isabetli, faal başlangıcını ve dostane atmosferi memnuniyetle karşılıyorum.
- If we are telling her so rather bluntly, it is in a friendly spirit.
- Eğer bunu ona açıkça söylüyorsak bu dostane bir ruh halidir.
- Now that's not very friendly.
- Pek dostane olmadı bu.
- You must be friendly with your neighbors.
- Komşularınla dostane olmalısın.
- He is on friendly terms with her.
- Onunla dostane ilişkiler içinde.
- You must be friendly with your neighbors.
- Komşularına dostane davranmalısın.
Show More (10)
|
4 |
friendly |
dost canlısı |
adj. |
|
- You have such a nice and friendly mug.
- Çok hoş ve dost canlısı bir kupan var.
- All of us appreciate a nice, friendly tone of voice.
- Hepimiz hoş ve dost canlısı bir ses tonunu takdir ederiz.
- Our capable and friendly crew is back for another season.
- Yetenekli ve dost canlısı ekibimiz yeni sezon için geri döndü.
- Turks are a very friendly nation.
- Türkler çok dost canlısı bir millettir.
- These animals are friendly.
- Bu hayvanlar dost canlısı.
- Your problem is you think all dogs are friendly.
- Senin sorunun bütün köpeklerin dost canlısı olduğunu düşünmen.
- These animals are very friendly.
- Bu hayvanlar çok dost canlısı.
- The Chinese are a friendly people.
- Çinliler dost canlısı insanlardır.
- For all I know, he's a friendly guy.
- Tek bildiğim, dost canlısı biri olduğu.
- This animal is friendly.
- Bu hayvan dost canlısı.
- The new president was a warm and friendly man.
- Yeni başkan sıcak ve dost canlısı bir adamdı.
- These animals are very friendly, too.
- Bu hayvanlar aynı zamanda çok dost canlısı.
- The people are friendly here.
- Burada insanlar dost canlısı.
Show More (10)
|
5 |
friendly |
dostça |
adv. |
|
- Whilst being friendly towards America, we very definitely oppose the death penalty.
- Amerika'ya dostça yaklaşmakla birlikte, idam cezasına kesinlikle karşıyız.
- I would make a friendly suggestion that Charles Pasqua thinks about this.
- Charles Pasqua'ya bu konuyu düşünmesi için dostça bir öneride bulunacağım.
- He wrote her a friendly response.
- Ona dostça bir cevap yazdı.
- Tom has been very friendly toward me.
- Tom bana karşı çok dostça davrandı.
- Sami sent a very friendly e-mail to Layla.
- Sami Layla'ya çok dostça bir e-posta gönderdi.
- The conversation started with friendly banter but ended in bruises.
- Konuşma dostça şakalaşmayla başladı ama çürüklerle bitti.
- They have stayed friendly.
- Dostça davranmaya devam ettiler.
- We had a friendly talk with the gentleman.
- Beyefendi ile dostça bir konuşma yaptık.
- Tom has a very friendly smile.
- Tom'un çok dostça bir gülümsemesi var.
- Tom never was very friendly to Mary.
- Tom, Mary'ye hiç dostça davranmazdı.
- She wrote her a friendly response.
- Ona dostça bir yanıt yazdı.
Show More (8)
|
6 |
friendly |
dost |
adj. |
|
- Turkey is not a European country, but it is a friendly country and a military ally.
- Türkiye bir Avrupa ülkesi değildir, ancak dost bir ülke ve askeri bir müttefiktir.
- All the Member States do it, cooperating with each other and with other friendly democratic countries.
- Tüm Üye Devletler bunu birbirleriyle ve diğer dost demokratik ülkelerle işbirliği yaparak gerçekleştirmektedir.
- Many of our friendly neighbours are far advanced in the process.
- Dost komşularımızın birçoğu bu süreçte çok ilerlemiş durumda.
- This is where the business angel, the friendly adviser, the non-executive director become essential.
- İşte bu noktada iş meleği, dost danışman ve icracı olmayan direktör çok önemli hale gelmektedir.
- Whilst being friendly towards America, we very definitely oppose the death penalty.
- Amerika'ya dost olmakla birlikte, idam cezasına kesinlikle karşıyız.
- Nobody would be mistaken for thinking that this is an agreement of the heart with this friendly country.
- Kimse bunun bu dost ülke ile bir gönül anlaşması olduğunu düşünerek hata yapmaz.
- You are unaware of the chaotic and tragic situation in Iraq, caused by governments friendly to you.
- Irak'ta size dost hükûmetler tarafından yaratılan kaotik ve trajik durumun farkında değilsiniz.
- All of us appreciate a nice, friendly tone of voice.
- Hepimiz güzel, dost bir ses tonundan hoşnut oluruz.
Show More (5)
|
7 |
friendly |
arkadaşça |
adj. |
|
- All of us appreciate a nice, friendly tone of voice.
- Hepimiz hoş ve arkadaşça bir ses tonuna kıymet veririz.
- Smiles break down barriers and help create a friendly environment.
- Gülümseme bariyerleri yıkar ve arkadaşça bir ortam yaratmaya yardımcı olur.
- You have such a nice and friendly mug.
- Çok şirin ve arkadaşça bir yüzün var.
- She wrote him a friendly response.
- Ona arkadaşça bir cevap yazdı.
- My brother has been friendly to him.
- Kardeşim ona arkadaşça davranıyor.
- I think that they were just trying to be friendly.
- Bence sadece arkadaşça davranmaya çalışıyorlardı.
- She wrote her a friendly response.
- Ona arkadaşça bir cevap yazdı.
- Tom was only trying to be friendly.
- Tom sadece arkadaşça davranmaya çalışıyordu.
Show More (5)
|
8 |
friendly |
cana yakın |
adj. |
|
- Ken seems to be a friendly person.
- Ken cana yakın bir kişi gibi görünüyor.
- Tom is friendly.
- Tom cana yakındır.
- These animals are very friendly, too.
- Bu hayvanlar da çok cana yakın.
Show More (0)
|
9 |
friendly |
sıcak |
adj. |
|
- Reindeer are friendly animals.
- Ren geyikleri sıcak hayvanlardır.
Show More (-2)
|