|
- Let us go back briefly to the core of the matter, however.
- Ancak kısaca konunun özüne geri dönelim.
- Mr Staes goes back to the point about Belgium and unequal treatment.
- Bay Staes Belçika ve eşit olmayan muamele konusuna geri dönüyor.
- After a result has been announced, we will not go back on it.
- Bir sonuç açıklandıktan sonra, bundan geri dönmeyeceğiz.
- Allow me to go back to your reply for a moment.
- Bir an için cevabınıza geri dönmeme izin verin.
- Surely we are not saying here that we should go back to the days of protectionism?
- Elbette burada korumacılık günlerine geri dönmemiz gerektiğini söylemiyoruz?
- We should go back to that.
- Bu konuya geri dönmeliyiz.
- People are going back to eating meat, and are again buying it cheaply.
- İnsanlar et yemeye geri dönüyor ve eti yine ucuza satın alıyor.
- We could not get out of Brussels at all; we had to go back, and in the end departed from Charleroi the next day.
- Brüksel'den hiç çıkamadık; geri dönmek zorunda kaldık ve sonunda ertesi gün Charleroi'den yola çıktık.
- We must go back to that point and start again.
- Bu noktaya geri dönmeli ve yeniden başlamalıyız.
- We should be going back to first principles.
- İlk prensiplerimize geri dönmeliyiz.
- We need to be able to go back with a proper answer.
- Doğru bir cevapla geri dönebilmemiz gerekiyor.
- Now to go back briefly to that high level of protection.
- Şimdi kısaca bu yüksek koruma seviyesine geri dönelim.
- It was also clear that we will not go back to the way things were before Monterrey.
- Ayrıca Monterrey öncesine geri dönmeyeceğimiz de açıktı.
- I could not believe that I would ever go back there.
- Oraya geri dönebileceğime inanamıyordum.
- The one thing we have agreed upon is that we are not going back down the route of prophylactic vaccination.
- Üzerinde mutabık kaldığımız tek şey, profilaktik aşılama yoluna geri dönmeyeceğimizdir.
- It is a very low threshold; it is very easy to go back to a full normal procedure.
- Bu çok düşük bir eşik; tamamen normal bir prosedüre geri dönmek çok kolay.
- I must go back and say a little about the content, but we would all want the whole of the Charter to be incorporated.
- Geri dönüp içerik hakkında biraz konuşmalıyım, ancak hepimiz Şart'ın tamamının dahil edilmesini isterdik.
- Nor must we now go back on that.
- Şimdi de bundan geri dönmemeliyiz.
- We went back up a narrow pathway, past churches and schools that had been destroyed.
- Yıkılmış kilise ve okulların yanından geçerek dar bir patikadan geri döndük.
- Even then, we can go back to the usual procedures if only two groups or 32 Members make such a request.
- O zaman bile, sadece iki grup veya 32 Üye böyle bir talepte bulunursa olağan prosedürlere geri dönebiliriz.
- And so we go back to our discussions and to bemoaning this dreadful state of affairs.
- Dolayısıyla tartışmalarımıza ve bu korkunç durumdan yakınmaya geri dönüyoruz.
- Surely therefore the Commission can go back to the Treaty of Rome and the basis of the whole Community.
- Elbette bu nedenle Komisyon Roma Antlaşması'na ve tüm Topluluğun temeline geri dönebilir.
- Surely therefore the Commission can go back to the Treaty of Rome and the basis of the whole Community.
- Bu nedenle Komisyon Roma Antlaşmasına ve tüm Topluluğun temeline geri dönebilir.
- Our thoughts go back to the terrible, criminal years of National Socialism from 1933 to 1945.
- Düşüncelerimiz 1933'ten 1945'e kadar Nasyonal Sosyalizmin korkunç, canice yıllarına geri dönüyor.
- I would like to briefly go back over a few matters.
- Birkaç konuya kısaca geri dönmek istiyorum.
- In order to correct this digression, I recommend nothing more and nothing less than going back to the Treaty.
- Bu sapmayı düzeltmek için Antlaşma'ya geri dönmekten başka bir şey önermiyorum.
- We must bear in mind that, if adults are to learn about a subject, going back to school is not an option.
- Şunu unutmamalıyız ki, eğer yetişkinler bir konuyu öğrenmek istiyorlarsa, okula geri dönmek bir seçenek değildir.
- Thirdly, the UN inspectors should go back, but on the basis of the existing mandate.
- Üçüncüsü, BM müfettişleri geri dönmelidir, ancak mevcut yetki temelinde.
- It is a very low threshold; it is very easy to go back to a full normal procedure.
- Bu çok düşük bir eşiktir; tamamen normal bir prosedüre geri dönmek çok kolaydır.
- Mr Staes goes back to the point about Belgium and unequal treatment.
- Bay Staes, Belçika ve eşit olmayan muamele konusuna geri dönüyor.
- However, it need not automatically go back to the place of purchase.
- Ancak, otomatik olarak satın alındığı yere geri dönmesi gerekmez.
- Of course I can go back and see whether we can find the necessary information.
- Elbette geri dönüp gerekli bilgileri bulup bulamayacağımıza bakabilirim.
- However, the House has voted and we cannot go back on that vote.
- Ancak Meclis oylama yaptı ve bu oylamadan geri dönemeyiz.
- Then, it might be best to go back to rule number one.
- O zaman bir numaralı kurala geri dönmek en iyisi olabilir.
- If we ever went back, this would be my first stop.
- Eğer geri dönersek, ilk durağım burası olacak.
- Tom is going back to prison.
- Tom hapishaneye geri dönüyor.
- Tom doesn't have to go back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmek zorunda değil.
- Why don't you just go back and talk to Tom?
- Neden geri dönüp Tom'la konuşmuyorsun?
- Tom went back to his car to get his umbrella.
- Tom şemsiyesini almak için arabasına geri döndü.
- I plan to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmeyi planlıyorum.
- I want to go back to being a baby.
- Bebekliğime geri dönmek istiyorum.
- I'm still going to go back.
- Yine de geri döneceğim.
- Tom went back to school to get something he forgot.
- Tom, unuttuğu bir şeyi almak için okula geri döndü.
- Are you going back to the beach this afternoon?
- Bu öğleden sonra sahile geri dönecek misin?
- I'm not ready to go back yet.
- Henüz geri dönmeye hazır değilim.
- Tom will never go back there.
- Tom oraya asla geri dönmez.
- I'm going back to find Tom.
- Tom'u bulmaya geri dönüyorum.
- I need to go back.
- Geri dönmem lazım.
- We'd better go back a little.
- Biraz geri dönsek iyi olur.
- I went back to my seat.
- Yerime geri döndüm.
- The old man went back to his lodging.
- Yaşlı adam lojmanına geri döndü.
- She went back to the hotel.
- O, otele geri döndü.
- I went back home.
- Eve geri döndüm.
- Tom didn't need to go back to Boston.
- Tom'un Boston'a geri dönmesine gerek yoktu.
- Tom went back to the hotel.
- Tom otele geri döndü.
- Tom has gone back to the hotel.
- Tom otele geri döndü.
- Is Tom planning to go back to Boston?
- Tom Boston'a geri dönmeyi planlıyor mu?
- Tom is going back to Australia next week.
- Tom önümüzdeki hafta Avustralya'ya geri dönüyor.
- Sami went back to the kitchen.
- Sami mutfağa geri döndü.
- Go back to your families.
- Ailelerinize geri dönün.
- Tom drank a glass of milk and went back to bed.
- Tom bir bardak süt içti ve yatağına geri döndü.
- Let's go back to the motel.
- Hadi motele geri dönelim.
- I'm going back to Australia in October.
- Ekim'de Avustralya'ya geri dönüyorum.
- Do I have to go back there?
- Oraya geri dönmek zorunda mıyım?
- He never went back to Iraq.
- Irak'a hiç geri dönmedi.
- We should go back to the ship.
- Gemiye geri dönmeliyiz.
- Can we go back now?
- Şimdi geri dönebilir miyiz?
- Tom has decided to go back to school.
- Tom okula geri dönmeye karar verdi.
- I want to go back to my quarters.
- Odama geri dönmek istiyorum.
- Tom stopped looking for the treasure and went back home.
- Tom hazineyi aramayı bıraktı ve eve geri döndü.
- Please go back inside the house.
- Lütfen eve geri dönün.
- Sami went back to jail.
- Sami hapishaneye geri döndü.
- Tom says he'll never go back to Boston.
- Tom Boston'a asla geri dönmeyeceğini söylüyor.
- Let's go back inside.
- İçeri geri dönelim.
- Sami went back to the trailer park.
- Sami karavan parkına geri döndü.
- I don't want to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmek istemiyorum.
- Tom went back into the burning house to get Mary.
- Tom, Mary'yi almak için yanan eve geri döndü.
- You should go back to Tom's.
- Tom'un mekanına geri dönmelisin.
- I can never go back to Boston again.
- Boston'a bir daha asla geri dönemem.
- Sami went back to burglarizing.
- Sami hırsızlığa geri döndü.
- I had to go back home.
- Eve geri dönmek zorundaydım.
- I wanna go back to that house.
- O eve geri dönmek istiyorum.
- We really have to go back to Boston.
- Gerçekten Boston'a geri dönmek zorundayız.
- I now live in Boston in the US, but I plan to go back to Japan before the end of the year.
- Şu anda Amerika'da Boston'da yaşıyorum ama yıl sonundan önce Japonya'ya geri dönmeyi planlıyorum.
- Let's go back to the party.
- Partiye geri dönelim.
- Tom is going back to Boston tomorrow.
- Tom yarın Boston'a geri dönüyor.
- He went back to the village after he graduated.
- Mezun olduktan sonra köye geri döndü.
- Why don't you want to go back to Algeria?
- Neden Cezayir'e geri dönmek istemiyorsun?
- Sami went back into his classroom.
- Sami sınıfına geri döndü.
- He wants to go back to the wild.
- O, vahşi hayata geri dönmek istiyor.
- I have to go back.
- Geri dönmek zorundayım.
- I'd never go back to eating meat.
- Et yemeye asla geri dönmem.
- I am going back to my native country.
- Kendi ülkeme geri dönüyorum.
- Tom has gone back to his hotel.
- Tom oteline geri döndü.
- I used to love going back to school after having the summer off.
- Yaz tatilinden sonra okula geri dönmeyi severdim.
- I'm going back.
- Ben geri dönüyorum.
- I suggest you turn around and go back home.
- Geri dönmeni ve eve geri gitmeni öneriyorum.
- Tom told me he would never go back to Boston.
- Tom bana Boston'a asla geri dönmeyeceğini söyledi.
- I'll go back and sort this.
- Geri dönüp bunu halledeceğim.
- Tom went back to his desk.
- Tom masasına geri döndü.
- Tom went back to his chair and sat down.
- Tom sandalyesine geri dönüp oturdu.
- I went back upstairs.
- Yukarıya geri döndüm.
- Let's go back to your house.
- Hadi evine geri dönelim.
- Tom is going back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönüyor.
- Tom didn't plan on going back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmeyi planlamıyordu.
- We're all going back to Boston together.
- Hep birlikte Boston'a geri dönüyoruz.
- Let's go back to your house.
- Evinize geri dönelim.
- Tom had to go back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmek zorunda kaldı.
- Everything went back in place.
- Her şey yerine geri döndü.
- Layla wanted to go back to school.
- Leyla okula geri dönmek istedi.
- He went back to Japan.
- O, Japonya'ya geri döndü.
- We're going back to the ship.
- Gemiye geri dönüyoruz.
- I'm still going to go back.
- Hâlâ geri döneceğim.
- They were going back home.
- Eve geri dönüyorlardı.
- I should go back home now.
- Şimdi eve geri dönmeliyim.
- Tom went back to his hotel room.
- Tom otel odasına geri döndü.
- Tom went back down into the cellar.
- Tom bodruma geri döndü.
- You've got to go back.
- Geri dönmelisin.
- I'd like to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmek istiyorum.
- I have to go back square one.
- Birinci kareye geri dönmek zorundayım.
- We went back to the hotel.
- Otele geri döndük.
- I'm going back to college.
- Üniversiteye geri dönüyorum.
- We'll have to go back.
- Geri dönmek zorundayız.
- Aren't you going back to Boston?
- Boston'a geri dönmüyor musun?
- I know you want to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmek istediğini biliyorum.
- I didn't want to go back home.
- Eve geri dönmek istemedim.
- I wish we could go back home.
- Keşke eve geri dönebilsek.
- I really don't want to go back to jail.
- Gerçekten hapse geri dönmek istemiyorum.
- Do you really want to go back to Boston?
- Gerçekten Boston'a geri dönmek istiyor musun?
- We found it very hard going back to our base camp in the blizzard.
- Kar fırtınasında ana kampımıza geri dönmek çok zor geldi.
- I can't go back now.
- Şimdi geri dönemem.
- Let's turn and go back now.
- Şimdi geri dönelim.
- I won't go back with you.
- Sana geri dönmeyeceğim.
- Tom is going back to Boston this summer.
- Tom bu yaz Boston'a geri dönecek.
- Let's go back to Australia.
- Avustralya'ya geri dönelim.
- I could never go back there again.
- Oraya bir daha asla geri dönemezdim.
- You don't have to go back to Boston if you don't want to.
- İstemezsen Boston'a geri dönmek zorunda değilsin.
- Let's go back and get some more.
- Geri dönüp biraz daha alalım.
- Tom will go back to Boston one day earlier than I will.
- Tom benden bir gün önce Boston'a geri dönecek.
- Tom had to go back to the office.
- Tom ofise geri dönmek zorunda kaldı.
- Why didn't you go back for him?
- Neden onun için geri dönmedin?
- I want to go back to the park where we first met.
- İlk tanıştığımız parka geri dönmek istiyorum.
- Sami went back to ordinary life.
- Sami sıradan hayatına geri döndü.
- We went back down into the cellar.
- Mahzene geri döndük.
- I went back to bed after I talked to Tom on the phone.
- Tom'la telefonda konuştuktan sonra yatağa geri döndüm.
- My friend went back to Japan.
- Arkadaşım Japonya'ya geri döndü.
- I'm going back to work.
- İşe geri döneceğim.
- You'd better not go back there.
- Oraya geri dönmesen iyi olur.
- We wanted to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmek istedik.
- Tom had to go back the way he'd come.
- Tom geldiği yoldan geri dönmek zorunda kaldı.
- Why don't we go back now?
- Neden şimdi geri dönmüyoruz.
- I don't want you to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmeni istemiyorum.
- Tom wanted to go back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmek istedi.
- Tom will go back home soon.
- Tom yakında eve geri dönecek.
- Sami went back to prison.
- Sami hapishaneye geri döndü.
- I'll go back.
- Geri döneceğim.
- You should work now, you should go back to your machine.
- Şimdi çalışmalısın, makinene geri dönsen iyi olur.
- Tom wanted to go back to college.
- Tom üniversiteye geri dönmek istedi.
- He's going back to America.
- O, Amerika'ya geri dönecek.
- I'm going back for her.
- Onun için geri dönüyorum.
- Tom went back into the cave.
- Tom mağaraya geri döndü.
- He made a lot of money in New York and went back to the small town where he was born.
- New York'ta çok para kazandı ve doğduğu küçük kasabaya geri döndü.
- I'll never go back there.
- Oraya asla geri dönmeyeceğim.
- Tom never went back to Boston.
- Tom Boston'a hiç geri dönmedi.
- I think I have to go back on a diet after Christmas.
- Sanırım ben Noel'den sonra diyete geri dönmek zorundayım.
- We have to go back home soon.
- Yakında eve geri dönmek zorundayız.
- Are you still going back to Boston?
- Hâlâ Boston'a geri dönüyor musun?
- I want to go back now.
- Şimdi geri dönmek istiyorum.
- Tom may not have to go back to Australia.
- Tom'un Avustralya'ya geri dönmesi gerekmeyebilir.
- I'm going back for him.
- Onun için geri döneceğim.
- I'm gonna go back to work and earn some money.
- İşe geri dönüp biraz para kazanacağım.
- Tom is going back to the library.
- Tom kütüphaneye geri dönüyor.
- We have to go back in.
- Geri dönmeliyiz.
- Go back to what you were doing.
- Ne yapıyorsanız ona geri dönün.
- I'm going back to look for Tom.
- Tom'u aramak için geri dönüyorum.
- Tom went back to his dorm.
- Tom yatakhanesine geri döndü.
- Tom went back to his room.
- Tom odasına geri döndü.
- I'm definitely not going back there.
- Kesinlikle oraya geri dönmeyeceğim.
- Tom went back to Mary's house.
- Tom, Mary'nin evine geri döndü.
- You should go back right now.
- Hemen geri dönmelisin.
- We should probably go back now.
- Artık geri dönsek iyi olabilir.
- We're going to go back to basics.
- Temel konulara geri döneceğiz.
- I think we ought to go back to Boston.
- Bence Boston'a geri dönmeliyiz.
- That's why I need to go back to Boston.
- Bu yüzden Boston'a geri dönmem gerekiyor.
- Go back to the waiting room.
- Bekleme odasına geri dönün.
- Tom is going back to Australia next week.
- Tom gelecek hafta Avustralya'ya geri dönüyor.
- I've got to go back to Australia next month.
- Gelecek ay Avustralya'ya geri dönmem gerekiyor.
- Tom went back to his hotel.
- Tom oteline geri döndü.
- I never went back.
- Hiç geri dönmedim.
- Why didn't you go back for Tom?
- Neden Tom için geri dönmedin?
- She dared to never go back there.
- Oraya asla geri dönmemeye cesaret etti.
- I can't go back to Boston.
- Boston'a geri dönemem.
- Tom didn't want to go back to jail.
- Tom hapse geri dönmek istemiyordu.
- Why don't you go back to the hospital and see how Tom is doing?
- Neden hastaneye geri dönüp Tom'un nasıl olduğuna bakmıyorsun?
- You should go back to your room.
- Odana geri dönmelisin.
- I thought I'd never go back.
- Asla geri dönemeyeceğimi düşünüyordum.
- Aren't you going back to the party?
- Partiye geri dönmeyecek misiniz?
- I went back to Boston last weekend.
- Geçen hafta sonu Boston'a geri döndüm.
- Tom drank a glass of milk and went back to bed.
- Tom bir bardak süt içti ve yatağa geri döndü.
- I went back to the house.
- Eve geri döndüm.
- Tom went back home.
- Tom eve geri döndü.
- I can't go back to that house.
- O eve geri dönemem.
- Tom realized that he hadn't paid the bill, so he went back into the restaurant.
- Tom hesabı ödemediğini fark etti, bu yüzden restorana geri döndü.
- Tom went back to his car and got a flashlight.
- Tom arabasına geri döndü ve bir el feneri aldı.
- Tom has to go back to Australia.
- Tom, Avustralya'ya geri dönmelidir.
- I'm going back to look for him.
- Onu aramak için geri dönüyorum.
- Tom went back inside.
- Tom içeri geri döndü.
- Tom is going to go back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönecek.
- We want to go back and help.
- Geri dönüp yardım etmek istiyoruz.
- I can never go back.
- Asla geri dönemem.
- Go back to your seats.
- Koltuklarınıza geri dönün.
- Tom is going back to Boston this summer.
- Tom bu yaz Boston'a geri dönüyor.
- I want to go back to Spain.
- İspanya'ya geri dönmek istiyorum.
- Tom is going to go back home soon.
- Tom yakında eve geri dönecek.
- You should go back there.
- Oraya geri dönmelisin.
- Tom certainly wouldn't be pleased if Mary decided to go back to work.
- Mary işe geri dönmeye karar verse, Tom kesinlikle memnun olmaz.
- Does he want to go back to the army?
- Orduya geri dönmek istiyor mu?
- You need to go back.
- Geri dönmelisin.
- You must go back.
- Geri dönmelisin.
- I missed my family, so I went back.
- Ailemi özledim, bu nedenle geri döndüm.
- I want to go back there tonight.
- Bu gece oraya geri dönmek istiyorum.
- I'm going to go back to the hospital.
- Hastaneye geri döneceğim.
- Fadil went back to prison.
- Fadıl hapishaneye geri döndü.
- I think I'd better go back now.
- Sanırım şimdi geri dönsem iyi olacak.
- I'll never go back to Boston.
- Boston'a asla geri dönmeyeceğim.
- She went back to the hotel.
- Otele geri döndü.
- Tom wants me to go back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmemi istiyor.
- I went back to bed and slept for three more hours.
- Yatağa geri döndüm ve üç saat daha uyudum.
- Should we go back?
- Geri dönelim mi?
- Maybe we should go back to Boston.
- Belki de Boston'a geri dönmeliyiz.
- I have to go back for them.
- Ben onlar için geri dönmek zorundayım.
- I have just half an hour to have lunch, take a dump and rest before I go back to work.
- İşe geri dönmeden önce öğle yemeği yemek, tuvalete gitmek ve dinlenmek için sadece yarım saatim var.
- Before going back to work, I decided to rest a little.
- Çalışmaya geri dönmeden önce biraz dinlenmeye karar verdim.
- I want to go back.
- Geri dönmek istiyorum.
- I'm going back to the synagogue.
- Sinagoga geri dönüyorum.
- I will never go back to that horrible place.
- O korkunç yere asla geri dönmeyeceğim.
- I'll never go back there.
- Ben asla oraya geri dönmeyeceğim.
- We can't go back out there.
- Oraya geri dönemeyiz.
- Sami went back to the apartment and stayed there.
- Sami daireye geri döndü ve orada kaldı.
- I'm going back to get my umbrella.
- Şemsiyemi almak için geri dönüyorum.
- Tom won't go back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmeyecek.
- He went back to the hotel.
- Otele geri döndü.
- I just couldn't go back.
- Geri dönemedim işte.
- We won't be going back to Boston anytime soon.
- Yakın zamanda Boston'a geri dönmeyeceğiz.
- Let's go back to the hotel.
- Otele geri dönelim.
- Tom must go back to Australia.
- Tom, Avustralya'ya geri dönmelidir.
- I'm going back to look for them.
- Onları aramak için geri dönüyorum.
- Tom has gone back to Australia.
- Tom Avustralya'ya geri döndü.
- Tom didn't need to go back to Boston.
- Tom'un Boston'a geri dönmesi gerekmiyordu.
- You can never go back.
- Asla geri dönemezsin.
- Tom went back to his bedroom.
- Tom yatak odasına geri döndü.
- Why don't you go back to Boston?
- Neden Boston'a geri dönmüyorsun?
- Tom came on Monday and went back the day after.
- Tom, pazartesi geldi ve ertesi gün geri döndü.
- Are you ready to go back?
- Geri dönmek için hazır mısın?
- Tom went back to work.
- Tom işe geri döndü.
- That's why I need to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmek istememin nedeni bu.
- I don't know why Tom had to go back to Boston.
- Tom neden Boston'a geri dönmek zorunda kaldı bilmiyorum.
- I'll most likely be going back to Boston.
- Büyük ihtimalle Boston'a geri döneceğim.
- We have to go back soon.
- Yakında geri dönmek zorundayız.
- I had to go back.
- Geri dönmek zorundaydım.
- Tom went back to the office to get something he forgot.
- Tom, unuttuğu bir şeyi almak için ofise geri döndü.
- I want you to say you're not going back to Boston.
- Boston'a geri dönmeyeceğini söylemeni istiyorum.
- We go back to Boston next week.
- Haftaya Boston'a geri dönüyoruz.
- She would love to go back to the days of her youth.
- Gençlik günlerine geri dönmeyi çok isterdi.
- You have to go back to Boston with us.
- Bizimle Boston'a geri dönmek zorundasın.
- I'm never going back to Boston.
- Ben asla Boston'a geri dönmeyeceğim.
- Layla needed to go back to her house.
- Leyla'nın evine geri dönmesi gerekiyordu.
- Tom ate a quick lunch then went back to work.
- Tom hızlı bir öğle yemeği yedi ve sonra işe geri döndü.
- I want to go back to my room.
- Odama geri dönmek istiyorum.
- Yesterday morning he went back to Rotterdam.
- Dün sabah Rotterdam'a geri döndü.
- I'm not opposed to going back to Boston.
- Boston'a geri dönmeye karşı değilim.
- We're going back to work.
- İşe geri dönüyoruz.
- Tom is going back to college.
- Tom üniversiteye geri dönüyor.
- Let's go back in.
- Geri dönelim.
- Why do you want to go back to Boston?
- Neden Boston'a geri dönmek istiyorsun?
- He went back to the store.
- Dükkana geri döndü.
- Fadil went back online to find a new wife.
- Fadıl yeni bir eş bulmak için internete geri döndü.
- I can't go back with them.
- Onlarla geri dönemem.
- I don't want to go back to prison.
- Hapishaneye geri dönmek istemiyorum.
- Fadil went back to pick up something valuable he left behind.
- Fadıl geride bıraktığı değerli bir şeyi almak için geri döndü.
- I've got to go back and check.
- Geri dönüp kontrol etmek zorundayım.
- Abraham Lincoln went back to Washington that night.
- Abraham Lincoln, o gece Washington'a geri döndü.
- Tom went back into the house to get an umbrella.
- Tom şemsiye almak için eve geri döndü.
- John went back to work after a two-week hospital stay.
- John iki hafta hastanede kaldıktan sonra işine geri döndü.
- Tom has completely recovered and can go back to work.
- Tom tamamen iyileşti ve işine geri dönebilir.
- We definitely need to go back and see some more.
- Kesinlikle geri dönüp daha fazlasını görmeliyiz.
- Tom went back to Boston yesterday.
- Tom dün Boston'a geri döndü.
- We can't go back that way.
- O şekilde geri dönemeyiz.
- I'm going to go back to Boston.
- Boston'a geri döneceğim.
- We can't go back there.
- Oraya geri dönemeyiz.
- Tom has completely recovered and can go back to work.
- Tom tamamen iyileşti ve işe geri dönebilir.
- Dan didn't want to go back to an orphanage.
- Dan yetimhaneye geri dönmek istemedi.
- I'm thinking about going back into teaching.
- Öğretmenliğe geri dönmeyi düşünüyorum.
- I went back to bed and slept for another three hours.
- Yatağa geri döndüm ve üç saat daha uyudum.
- Tom didn't want to go back.
- Tom geri dönmek istemedi.
- I won't go back there.
- Oraya geri dönmeyeceğim.
- Tom has gone back to prison.
- Tom hapse geri döndü.
- Tom went back to school.
- Tom okula geri döndü.
- I don't want to go back alone.
- Tek başıma geri dönmek istemiyorum.
- Why didn't Tom go back for them?
- Tom neden onlar için geri dönmedi?
- Yesterday morning he went back to Rotterdam.
- O dün sabah Rotterdam'a geri döndü.
- Even though he was exhausted, he had to go back to work.
- Yorgun olmasına rağmen işe geri dönmek zorunda kaldı.
- I'm going back to college.
- Üniversiteye geri döneceğim.
- We went back to my place and then we started coloring pictures together.
- Evime geri döndük ve sonra birlikte resim boyamaya başladık.
- Do you want to go back to Boston?
- Boston'a geri dönmek ister misin?
- You could go back to Boston if you wanted to.
- İstersen Boston'a geri dönebilirsin.
- I can never go back to Boston again.
- Bir daha asla Boston'a geri dönemem.
- I won't go back to prison.
- Hapse geri dönmeyeceğim.
- Tom ought to go back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmeli.
- I have to go back for them.
- Onlar için geri dönmeliyim.
- We're going back to Boston.
- Boston'a geri dönüyoruz.
- I'd love to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmeyi çok isterim.
- Do you want to go back?
- Geri dönmek ister misin?
- Tom went back to the mall.
- Tom alışveriş merkezine geri döndü.
- Tom must go back to Australia.
- Tom Avustralya'ya geri dönmeli.
- Tom didn't want to go back to where he was born.
- Tom doğduğu yere geri dönmek istemiyordu.
- I can't ever go back there again.
- Oraya bir daha asla geri dönemem.
- We're going back to Boston this summer.
- Bu yaz Boston'a geri dönüyoruz.
- I have to go back to the office.
- Ofise geri dönmeliyim.
- Tom is going back home.
- Tom eve geri dönüyor.
- We're going back.
- Geri dönüyoruz.
- Let's go back before it begins to rain.
- Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
- Tom ate a quick lunch then went back to work.
- Tom hızlı bir öğle yemeği yedi sonra işe geri döndü.
- We're going back to our hotel.
- Otelimize geri dönüyoruz.
- After Tom had eaten all the popcorn in the bowl, he went back into the kitchen to pop some more.
- Tom kâsedeki tüm patlamış mısırı yedikten sonra, biraz daha patlatmak için mutfağa geri döndü.
- When are you going back to Italy?
- İtalya'ya ne zaman geri dönüyorsun?
- We'd better go back in.
- Geri dönsek iyi olur.
- I'm going back to look for her.
- Onu aramak için geri dönüyorum.
- Tom won't be going back there.
- Tom oraya geri dönmeyecektir.
- Let's go back to the beginning.
- Başa geri dönelim.
- Tom said he'd never go back to Boston.
- Tom Boston'a asla geri dönmeyeceğini söyledi.
- Tom told Mary that he would be quitting his job and going back to Boston.
- Tom, Mary'ye işi bırakacağını ve Boston'a geri döneceğini söyledi.
- I'm going back for him.
- Onun için geri dönüyorum.
- She's going back to America.
- Amerika'ya geri dönüyor.
- Aren't you going back to the office?
- Ofise geri dönmeyecek misin?
- I intend to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmeye niyetliyim.
- Tom didn't want to go back to the orphanage.
- Tom yetimhaneye geri dönmek istemiyordu.
- Tom said he didn't plan on going back to Australia.
- Tom, Avustralya'ya geri dönmeyi planlamadığını söyledi.
- Tom told Mary that he would be quitting his job and going back to Boston.
- Tom Mary'ye işi bırakacağını ve Boston'a geri döneceğini söyledi.
- Tom went back into the kitchen.
- Tom mutfağa geri döndü.
- I think I'll go back to Boston next week.
- Sanırım önümüzdeki hafta Boston'a geri döneceğim.
- Tom will be going back to Boston tomorrow.
- Tom yarın Boston'a geri dönecek.
- Tom went back to his dorm.
- Tom yurduna geri döndü.
- He has completely recovered and can go back to work.
- Tamamen iyileşti ve işine geri dönebilir.
- I don't want to go back.
- Geri dönmek istemiyorum.
- Tom has gone back to prison.
- Tom hapishaneye geri döndü.
- I want to go back to doing what I was doing before you interrupted me.
- Sen sözümü kesmeden önce yaptığım şeye geri dönmek istiyorum.
- We can't go back.
- Geri dönemeyiz.
- He's going back to America.
- Amerika'ya geri dönüyor.
- It's about time we went back.
- Geri dönmemizin zamanı geldi de geçti bile.
- We have to go back for them.
- Onlar için geri dönmeliyiz.
- We have to go back for him.
- Onun için geri dönmeliyiz.
- You'd better go back to your room.
- Odanıza geri dönseniz iyi olur.
- Jim went back to London for the purpose of seeing her.
- Jim onu görmek için Londra'ya geri döndü.
- Are you going back to the party?
- Partiye geri dönüyor musunuz?
- Tom went back to bed.
- Tom yatağına geri döndü.
- I'm not ever going back there again.
- Oraya bir daha asla geri dönmeyeceğim.
- We won't be going back to Boston anytime soon.
- Yakın zamanda Boston'a geri dönüyor olmayacağız.
- Let's go back to Tom.
- Tom'a geri dönelim.
- Tom may not have to go back to Australia.
- Tom, Avustralya'ya geri dönmek zorunda olmayabilir.
- I'm going back to school.
- Okula geri dönüyorum.
- Tom went back into the other room.
- Tom diğer odaya geri döndü.
- I'm going back for them.
- Onlar için geri dönüyorum.
- He went back home.
- O eve geri döndü.
- You could go back to school.
- Okula geri dönebilirsin.
- Tom won't be going back there.
- Tom oraya geri dönmeyecek.
- I want to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmek istiyorum.
- He came here at ten and went back at eleven.
- Buraya onda geldi ve on birde geri döndü.
- Tom went back to his office.
- Tom ofisine geri döndü.
- I want to go back to my cubicle.
- Odama geri dönmek istiyorum.
- I don't want to go back there.
- Oraya geri dönmek istemiyorum.
- He wants to go back to the wild.
- Vahşi doğaya geri dönmek istiyor.
- We're not going back there anymore.
- Artık oraya geri dönmeyeceğiz.
- I have to go back to the office.
- Ben ofise geri dönmek zorundayım.
- We should probably go back now.
- Şimdi muhtemelen geri dönmek zorundayız.
- Go back to your seat.
- Koltuğunuza geri dönün.
- I decided not to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmemeye karar verdim.
- Tom isn't going back with you.
- Tom seninle geri dönmüyor.
- I went back and checked your old records.
- Geri döndüm ve eski kayıtlarını kontrol ettim.
- Tom went back inside the house.
- Tom eve geri döndü.
- You need to go back and apologize to Tom.
- Geri dönüp Tom'dan özür dilemelisiniz.
- I can always go back to school.
- Her zaman okula geri dönebilirim.
- I can never go back there again.
- Oraya bir daha asla geri dönemem.
- Tom didn't want to go back to where he was born.
- Tom doğduğu yere geri dönmek istemedi.
- I can't go back in there.
- Oraya geri dönemem.
- Tom went back into his office.
- Tom ofisine geri döndü.
- I must go back to Boston.
- Boston'a geri dönmeliyim.
- I'm going back to Australia in October.
- Ekim ayında Avustralya'ya geri dönüyorum.
- She never went back to Cairo.
- Kahire'ye geri döndü.
- I'll go back and get it.
- Geri dönüp alacağım.
- Tom isn't going back there.
- Tom oraya geri dönmeyecek.
- We're going back to the hotel.
- Otele geri dönüyoruz.
- I had to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmek zorundaydım.
- Tom sold the farm after Mary died and went back to Boston.
- Tom, Mary öldükten sonra çiftliği sattı ve Boston'a geri döndü.
- I think I'm going back to sleep.
- Sanırım uyumaya geri döneceğim.
- Tom didn't want to go back Boston.
- Tom Boston'a geri dönmek istemedi.
- Tom won't be going back to Boston after this, will he?
- Tom bundan sonra Boston'a geri dönmeyecek, değil mi?
- Tom never went back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmedi.
- I have to go back to work now.
- Şimdi işe geri dönmek zorundayım.
- Sami never went back to that mosque.
- Sami asla o camiye geri dönmedi.
- Mary went back to using her maiden name.
- Mary kızlık soyadını kullanmaya geri döndü.
- We went back to the living room.
- Oturma odasına geri döndük.
- You can go back to bed.
- Yatağa geri dönebilirsin.
- I just want to go back to class.
- Sınıfa geri dönmek istiyorum.
- Do we really have to go back?
- Gerçekten geri dönmek zorunda mıyız?
- Tom has to go back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmek zorundadır.
- We really have to go back to Boston.
- Gerçekten Boston'a geri dönmeliyiz.
- She cannot be staying at this hotel, because she has gone back to Canada.
- Bu otelde kalıyor olamaz, çünkü Kanada'ya geri döndü.
- I suggest you go back the same way you came.
- Geldiğiniz yoldan geri dönmenizi öneririm.
- I think I have to go back on a diet after Christmas.
- Sanırım Noel'den sonra diyete geri dönmem gerekecek.
- Tom went back to the supermarket.
- Tom süpermarkete geri döndü.
- Tom doesn't want to go back to college.
- Tom üniversiteye geri dönmek istemiyor.
- I suggest you turn around and go back home.
- Geri dönüp eve gitmenizi öneririm.
- Now, let’s go back to where we were.
- Şimdi, kaldığımız yere geri dönelim.
- You've got to go back.
- Geri dönmek zorundasın.
- Layla went back to school.
- Layla okula geri döndü.
- I can't go back there and neither can you.
- Oraya geri dönemem, sen de dönemezsin.
- I went back to work.
- İşe geri döndüm.
- Tom decided to go back to school.
- Tom okula geri dönmeye karar verdi.
- I'm going back to the office.
- Ofise geri dönüyorum.
- I wish I could go back to Boston.
- Keşke Boston'a geri dönebilseydim.
- Once the festivity finishes, we'll go back to work.
- Şenlik biter bitmez, işimize geri döneceğiz.
- Tom didn't want to go back to jail.
- Tom hapse geri dönmek istemedi.
- I need to go back.
- Geri dönmeliyim.
- You have to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmek zorundasın.
- Tom is going back to his hotel.
- Tom oteline geri dönüyor.
- He went back to the hotel.
- O otele geri döndü.
- We don't want to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmek istemiyoruz.
- Why don't you go back to bed?
- Neden yatağa geri dönmüyorsun?
- Tom isn't going back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmeyecek.
- Sami wanted to go back to Egypt.
- Sami Mısır'a geri dönmek istedi.
- Layla wanted to go back to studying.
- Leyla okumaya geri dönmek istiyordu.
- You went back to the camp leaving me alone in the primeval forest.
- Beni ilkel bir ormanda yalnız bırakarak kampa geri döndün.
- Tom turned off his alarm and went back to sleep.
- Tom alarmını kapattı ve uykuya geri döndü.
- I want to go back to doing what I was doing before you interrupted me.
- Sen sözümü kesmeden önce yaptığım şeyi yapmaya geri dönmek istiyorum.
- He was forced to go back because of the bad weather.
- Kötü hava yüzünden geri dönmek zorunda kaldı.
- You have to go back.
- Geri dönmelisin.
- Tom went back to Boston in order to be with Mary.
- Tom, Mary ile birlikte olmak için Boston'a geri döndü.
- I thought I'd never go back.
- Asla geri dönemem sanmıştım.
- Sami went back to the bank.
- Sami bankaya geri döndü.
- You can go back.
- Geri dönebilirsin.
- I missed my family, so I went back.
- Ailemi özledim, o yüzden geri döndüm.
- I want to go back home.
- Eve geri dönmek istiyorum.
- Tom intends to go back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmeye niyetli.
- I'm definitely not going back to Boston.
- Ben kesinlikle Boston'a geri dönmeyeceğim.
- Let me go back and get an umbrella.
- Geri dönüp bir şemsiye alayım.
- You're going back to prison.
- Hapishaneye geri döneceksin.
- Tom didn't go back.
- Tom geri dönmedi.
- Tom went back to watching TV.
- Tom televizyon izlemeye geri döndü.
- I'm going back there now.
- Şimdi oraya geri dönüyorum.
- I'm not going back to Boston.
- Boston'a geri dönmeyeceğim.
- He went back to work with physiotherapists.
- Fizyoterapistlerle çalışmaya geri döndü.
- I need to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmeliyim.
- I have to go back to my office.
- Ofisime geri dönmeliyim.
- Do you really want to go back?
- Gerçekten geri dönmek istiyor musun?
- Tomorrow I'm going back home.
- Yarın eve geri dönüyorum.
- Do you want to go back to the hospital?
- Hastaneye geri dönmek ister misin?
- I'm considering going back to Boston.
- Boston'a geri dönmeyi düşünüyorum.
- Tom went back to the table.
- Tom masaya geri döndü.
- I'm going back for Tom.
- Tom için geri dönüyorum.
- Are we going back to the ship?
- Gemiye geri dönüyor muyuz?
- I want you to go back to Boston tomorrow.
- Yarın Boston'a geri dönmeni istiyorum.
- We need to go back to the drawing board.
- Çizim tahtasına geri dönmeliyiz.
- I have to go back to work.
- İşe geri dönmeliyim.
- I'd like to go back to the office.
- Ofise geri dönmek istiyorum.
- Tom went back into his room.
- Tom odasına geri döndü.
- Tom certainly wouldn't be pleased if Mary decided to go back to work.
- Mary işe geri dönmeye karar verse Tom kesinlikle memnun olmazdı.
- Tom went back to Australia.
- Tom Avustralya'ya geri döndü.
- I want you to go back.
- Geri dönmeni istiyorum.
- When will you go back to Japan?
- Japonya'ya ne zaman geri döneceksin?
- Layla wanted to go back to studying.
- Layla ders çalışmaya geri dönmek istedi.
- I can't believe I'm going back to Boston.
- Boston'a geri döneceğime inanamıyorum.
- Tom has gone back to the cabin.
- Tom kulübeye geri döndü.
- Dan went back to bed.
- Dan yatağına geri döndü.
- Tom went back to sleep.
- Tom uyumak için geri döndü.
- Let's go back up there.
- Oraya geri dönelim.
- Aren't you going back to the party?
- Partiye geri dönmeyecek misin?
- Go back to the waiting room.
- Bekleme salonuna geri dönün.
- I have to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmeliyim.
- Tom may not have to go back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmek zorunda kalmayabilir.
- We're not going back there.
- Oraya geri dönmeyeceğiz.
- Tom never went back.
- Tom asla geri dönmedi.
- Once the festivity finishes, we'll go back to work.
- Eğlence bittiğinde işe geri döneceğiz.
- Tom hadn't planned on going back to Boston so soon.
- Tom çok yakında Boston'a geri dönmeyi planlamamıştı.
- Tom wants to go back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmek istiyor.
- Jim went back to London for the purpose of seeing her.
- Jim onu görme amacı ile Londra'ya geri döndü.
- I want to go back to my friends.
- Arkadaşlarıma geri dönmek istiyorum.
- Mr Thompson had lived in Tokyo for two years before he went back to Scotland.
- Bay Thompson İskoçya'ya geri dönmeden önce iki yıl boyunca Tokyo'da yaşamıştı.
- We have to go back for her.
- Onun için geri dönmeliyiz.
- Tom didn't want to go back to the orphanage.
- Tom yetimhaneye geri dönmek istemedi.
- If you could go back to any age, what age would you choose?
- Eğer herhangi bir yaşa geri dönebilseydiniz, hangi yaşı seçerdiniz?
- Tom doesn't want to go back to Boston.
- Tom, Boston'a geri dönmek istemiyor.
- I'm not going to go back.
- Geri dönmeyeceğim.
- We want to go back to Boston.
- Boston'a geri dönmek istiyoruz.
- I want you to go back over to other side.
- Diğer tarafa geri dönmeni istiyorum.
- We can't go back to Boston.
- Boston'a geri dönemeyiz.
- Layla wanted to go back to school.
- Layla okula geri dönmek istedi.
- Tom is going back to Boston on Monday.
- Tom Pazartesi günü Boston'a geri dönüyor.
- I think you should go back with Tom.
- Bence Tom'la geri dönmelisin.
- I don't think Tom should go back to Boston.
- Bence Tom Boston'a geri dönmemeli.
- Why don't you go back to where you came from?
- Neden geldiğin yere geri dönmüyorsun?
- Tom went back to school to get something he forgot.
- Tom unuttuğu bir şeyi almak için okula geri döndü.
- I think I'd better go back to the shop.
- Sanırım dükkana geri dönsem iyi olur.
- Let's go back and resurrect that old idea.
- Geri dönelim ve o eski fikri diriltelim.
- I went back to bed and slept for another three hours.
- Yatağa geri döndüm ve üç saat boyunca uyudum.
- Let's go back the way we came.
- Geldiğimiz yoldan geri dönelim.
- I don't want you to go back.
- Geri dönmeni istemiyorum.
- Are you going back now?
- Şimdi geri dönüyor musun?
- This may sound crazy, but I think I want to go back and do it again.
- Bu çılgınca gelebilir, ama sanırım geri dönüp tekrar yapmak istiyorum.
- I want to go back to the lab.
- Laboratuvara geri dönmek istiyorum.
- I want to go back to my desk.
- Masama geri dönmek istiyorum.
- You can't go back there.
- Oraya geri dönemezsin.
- Sami went back and sat next to Layla.
- Sami geri döndü ve Layla'nın yanına oturdu.
- I've got to go back and check.
- Geri dönüp kontrol etmeliyim.
- I'm definitely not going back to Boston.
- Kesinlikle Boston'a geri dönmeyeceğim.
- Sami went back to his old high school.
- Sami eski lisesine geri döndü.
- Tom told Mary that he never wanted to go back to Boston.
- Tom, Mary'ye asla Boston'a geri dönmek istemediğini söyledi.
- Tom went back to his writing.
- Tom yazmaya geri döndü.
- Tom and I went back to the bar.
- Tom ve ben bara geri döndük.
- After Tom passed away, Mary went back to her parents' home.
- Tom öldükten sonra, Mary ebeveynlerinin evine geri döndü.
- We definitely need to go back and see some more.
- Kesinlikle geri dönmeliyiz ve biraz daha görmeliyiz.
- Tom went back.
- Tom geri döndü.
- I'm going back to my office.
- Ofisime geri dönüyorum.
- I'm going to go back to my seat.
- Koltuğuma geri döneceğim.
- After the interruption I went back to my reading but forgot where I'd left off.
- Kesintiden sonra okumaya geri döndüm ama nerede kaldığımı unuttum.
- Let's go back to the office.
- Ofise geri dönelim.
- Tom needs to go back home to get his passport.
- Tom, pasaportunu almak için eve geri dönmeli.
- Tom realized that he hadn't paid the bill, so he went back into the restaurant.
- Tom hesabı ödemediğini fark etti ve restorana geri döndü.
- I won't go back.
- Geri dönmeyeceğim.
- This may sound crazy, but I think I want to go back and do it again.
- Çılgınca gelebilir ama sanırım geri dönüp tekrar yapmak istiyorum.
- You can go back to work now.
- Artık işine geri dönebilirsin.
- Why didn't you go back for them?
- Neden onlar için geri dönmedin?
- Let's go back and resurrect that old idea.
- Geri dönelim ve eski fikri canlandıralım.
- Tom went back to his hometown.
- Tom memleketine geri döndü.
- I can't go back to the jungle.
- Ormana geri dönemem.
- Tom went back to the drawing board.
- Tom çizim tahtasına geri döndü.
- Maybe we should go back.
- Belki de geri dönmeliyiz.
- Tom doesn't want to go back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmek istemiyor.
- Why don't we go back now?
- Neden şimdi geri dönmüyoruz?
- Tom wants to go back to college.
- Tom üniversiteye geri dönmek istiyor.
- If you were to start your life over again, to what time in your life would you like to go back?
- Hayatınıza yeniden başlayacak olsaydınız, hayatınızın hangi dönemine geri dönmek isterdiniz?
- Sami went back to that mosque.
- Sami o camiye geri döndü.
- Tom is going back to Australia.
- Tom Avustralya'ya geri dönüyor.
- Sami is going back to prison.
- Sami hapishaneye geri dönüyor.
- I'm going back to Boston.
- Boston'a geri dönüyorum.
- I wanted to go back to your village.
- Köyünüze geri dönmek istedim.
- I'll go back to Boston with Tom.
- Tom ile Boston'a geri döneceğim.
- You went back to the camp leaving me alone in the primeval forest.
- Beni ilkel ormanda yalnız bırakıp kampa geri döndün.
- He says he's planning to go back there.
- Oraya geri dönmeyi düşündüğünü söylüyor.
- Does he want to go back to the army?
- O, orduya geri dönmek istiyor mu?
- You should go back to your room.
- Odanıza geri dönmelisiniz.
- Abraham Lincoln went back to Washington that night.
- Abraham Lincoln o gece Washington'a geri döndü.
- Fadil went back to Layla's house.
- Fadıl, Leyla'nın evine geri döndü.
- I don't want to go back in there.
- Oraya geri dönmek istemiyorum.
- After Tom passed away, Mary went back to her parents' home.
- Tom öldükten sonra Mary ailesinin evine geri döndü.
- We can't go back that way.
- O yoldan geri dönemeyiz.
- Tom has to go back to the hospital.
- Tom hastaneye geri dönmek zorunda.
- Tom never went back.
- Tom hiç geri dönmedi.
- Fadil went back to Cairo.
- Fadıl Kahire'ye geri döndü.
- We want to go back to Boston.
- Biz Boston'a geri dönmek istiyoruz.
- We're going back for them.
- Onlar için geri dönüyoruz.
- Let's go back to Boston.
- Boston'a geri dönelim.
- I'm never going back.
- Asla geri dönmüyorum.
- Tom is going back to jail.
- Tom hapse geri dönüyor.
- Let's go back to the garage.
- Garaja geri dönelim.
- Tom intends to go back to Boston.
- Tom, Boston'a geri dönmeyi düşünüyor.
- We must go back.
- Geri dönmeliyiz.
- Tom needed to go back to his house to get his passport.
- Tom pasaportunu almak için evine geri dönmesi gerekiyordu.
- Tom went back to his hometown.
- Tom, memleketine geri döndü.
- Tom has to go back to the hospital.
- Tom hastaneye geri dönmelidir.
- I can't wait to go back to Boston.
- Ben Boston'a geri dönmek için sabırsızlanıyorum.
- If you were to remake your life , to what age would you like to go back?
- Hayatınızı yeniden kuracak olsaydınız, hangi yaşınıza geri dönmek isterdiniz?
- Tom is going to go back to Boston tomorrow.
- Tom yarın Boston'a geri dönecek.
- Tom needed to go back to his house to get his passport.
- Tom'un pasaportunu almak için evine geri dönmesi gerekiyordu.
- She wants to go back to college.
- Üniversiteye geri dönmek istiyor.
- We'll go back to Boston next week.
- Haftaya Boston'a geri döneceğiz.
- We need to go back to the drawing board.
- En başa geri dönmemiz gerekiyor.
- We won't go back to Boston.
- Boston'a geri dönmeyeceğiz.
- We've come too far to go back now.
- Geri dönemeyecek kadar çok yol kat ettik.
- He went back to the dorm as soon as he finished class.
- Dersi bitirir bitirmez yurda geri döndü.
- Layla needed to go back to her house.
- Layla'nın evine geri dönmesi gerekiyordu.
- Aren't you going back to the office?
- Ofise geri dönmüyor musun?
- I want to go back to Tom's.
- Tom'a geri dönmek istiyorum.
- Tom told me that he would never go back to Boston.
- Tom bana Boston'a asla geri dönmeyeceğini söyledi.
- He says he's planning to go back there.
- Oraya geri dönmeyi planladığını söylüyor.
- Can I go back now?
- Şimdi geri dönebilir miyim?
- Let's go back before it begins to rain.
- Yağmur başlamadan geri dönelim.
- Fadil went back to Cairo.
- Fadıl, Kahire'ye geri döndü.
- We have to go back for Tom.
- Tom için geri dönmeliyiz.
- I went back to the bar.
- Bara geri döndüm.
- Instead of going back to the party, why don't we go to my place?
- Partiye geri dönmek yerine, neden benim evime gitmiyoruz?
- I'm never going back.
- Asla geri dönmeyeceğim.
- Are you going back to work?
- İşe geri dönecek misin?
- Neither Tom nor Mary has to go back to Boston.
- Ne Tom ne de Mary Boston'a geri dönmek zorunda.
- Tom is never going to go back to Boston.
- Tom asla Boston'a geri dönmeyecek.
- We're all going back to the library.
- Hepimiz kütüphaneye geri dönüyoruz.
- Tom wished he could go back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmeyi diledi.
- Are you ready to go back?
- Geri dönmeye hazır mısın?
- Tom must go back to Boston.
- Tom Boston'a geri dönmeli.
- Can we go back home?
- Biz eve geri dönebilir miyiz?
- I must go back.
- Geri dönmeliyim.
- Sami went back and sat next to Layla.
- Sami geri dönüp Leyla'nın yanına oturdu.
- Hawking went back to his studies.
- Hawking çalışmalarına geri döndü.
- He persuaded his firm to let him go back to his old job.
- Eski işine geri dönmek için şirketini ikna etti.
- Let's go back and get some more.
- Geri dönelim ve biraz daha alalım.
- I want you to go back.
- Geri dönmenizi istiyorum.
- I went back to sleep.
- Uyumaya geri döndüm.
- I went back upstairs.
- Üst kata geri döndüm.
- Why didn't you go back for her?
- Neden onun için geri dönmedin?
- He went back home.
- Evine geri döndü.
- He went back to Japan.
- Japonya'ya geri döndü.
- Tom told Mary that he never wanted to go back to Boston.
- Tom, Mary'ye Boston'a asla geri dönmek istemediğini söyledi.
- Tom went back to Mary's house.
- Tom Mary'nin evine geri döndü.
- I'll be going back to Boston on Monday.
- Pazartesi günü Boston'a geri döneceğim.
- When do you go back to Japan?
- Japonya'ya ne zaman geri dönersin?
- If you could go back and start your life again, from what age would you like to start?
- Geri dönüp hayatınıza yeniden başlayabilseydiniz, hangi yaştan başlamak isterdiniz?
- Do you think I'm too old to go back to school?
- Benim okula geri dönmek için çok fazla yaşlı olduğumu düşünüyor musunuz?
- Tom will never go back to Boston.
- Tom asla Boston'a geri dönmeyecek.
- Do you really think I want to go back there?
- Gerçekten oraya geri dönmek istediğimi mi düşünüyorsun?
- I've got to go back.
- Geri dönmeliyim.
- I'm never going back to Boston.
- Boston'a asla geri dönmeyeceğim.
- I can't go back.
- Geri dönemem.
- I'm thinking of going back to Boston.
- Boston'a geri dönmeyi düşünüyorum.
- They went back.
- Geri döndüler.
- I'm going back to find Tom.
- Tom'u bulmak için geri döneceğim.
- Tom isn't going back there anymore.
- Tom artık oraya geri dönmeyecek.
- I wish we could go back to Boston.
- Keşke Boston'a geri dönebilseydik.
- We have to go back to the train station.
- Tren istasyonuna geri dönmeliyiz.
- Tom will be going back to Australia next week.
- Tom gelecek hafta Avustralya'ya geri dönecek.
- Tom came on Monday and went back the day after.
- Tom Pazartesi günü geldi ve ertesi gün geri döndü.
- Come on, let's go back to the house.
- Hadi, eve geri dönelim.
- I didn't want to go back to him.
- Ona geri dönmek istemedim.
- Tom isn't going back with you.
- Tom seninle geri dönmeyecek.
- Tom went back to his car.
- Tom arabasına geri döndü.
- I'll go back to Boston.
- Boston'a geri döneceğim.
- Tom has gone back home to Australia.
- Tom Avustralya'ya geri döndü.
Show More (633)
|
|
- People could go back and search for different reasons why there are numbers of people there.
- İnsanlar geriye dönüp orada neden çok sayıda insan olduğuna dair farklı nedenler arayabilir.
- Let us go back briefly to the core of the matter, however.
- Yine de kısaca konunun özüne dönelim.
- A writer, who's an army veteran, goes back home with an unfinished novel.
- Ordu gazisi bir yazar, bitmemiş bir romanla evine dönüyor.
- When are you going back to Japan?
- Japonya'ya ne zaman dönüyorsun?
- I want a hot shower before I go back to work.
- İşe dönmeden önce sıcak bir duş almak istiyorum.
- Tom is going back home.
- Tom eve dönüyor.
- I just want to go back home.
- Ben sadece eve dönmek istiyorum.
- I thought you weren't going back for a couple of days.
- Birkaç gün dönmeyeceğini sanıyordum.
- Tom will never go back to Boston.
- Tom asla Boston'a dönmeyecek.
- Mr Thompson had lived in Tokyo for two years before he went back to Scotland.
- Bay Thompson İskoçya'ya dönmeden önce iki yıl Tokyo'da yaşadı.
- I'm going back to America.
- Ben Amerika'ya dönüyorum.
- Tom went back to his seat.
- Tom koltuğuna döndü.
- Tom is going back to Boston tomorrow.
- Tom yarın Boston'a dönüyor.
- I want everything to go back to normal.
- Her şeyin normale dönmesini istiyorum.
- When will we go back?
- Ne zaman döneceğiz?
- Tom said Mary would go back home soon.
- Tom, Mary'nin yakında eve döneceğini söyledi.
- All the visitors went back home one after another.
- Tüm ziyaretçiler birbiri ardına evlerine döndüler.
- I want to go back to the park where we first met.
- İlk tanıştığımız parka dönmek istiyorum.
- I never want to go back to Boston again.
- Bir daha asla Boston'a dönmek istemem.
- Tom told me he had to go back to the office.
- Tom bana ofise dönmesi gerektiğini söyledi.
- I think I'd better go back to the shop.
- Sanırım dükkana dönsem iyi olacak.
- I used to love going back to school after having the summer off.
- Yaz tatilinden sonra okula dönmeyi severdim.
- I have to go back to work.
- İşe dönmeliyim.
- Do you think I'm too old to go back to school?
- Sence okula dönmek için çok mu yaşlıyım?
- You should go back to bed now.
- Şimdi yatağa dönmelisin.
- Tom and Mary are going back to Boston together.
- Tom ve Mary Boston'a birlikte dönüyorlar.
- I've advised Tom to do that before he goes back to Boston.
- Tom'a onu Boston'a dönmeden önce yapmasını tavsiye ettim.
- Tom went back home to get some money.
- Tom biraz para almak için eve döndü.
- I really wanted to go back to Boston.
- Boston'a dönmeyi çok istiyordum.
- We're going back home.
- Biz eve dönüyoruz.
- I'm getting ready to go back to Boston.
- Boston'a dönmek için hazırlanıyorum.
- I'm going back for him.
- Onun için dönüyorum.
- Tom will be going back to Australia next week.
- Tom önümüzdeki hafta Avustralya'ya dönecek.
- You don't have to go back home.
- Eve dönmene gerek yok.
- I'm going back to work.
- Ben işe dönüyorum.
- I'm going back to look for them.
- Onları aramak için dönüyorum.
- I have to go back to Boston tomorrow.
- Yarın Boston'a dönmek zorundayım.
- Tom went back home to get his guitar.
- Tom gitarını almak için eve döndü.
- Tom needed to go back to Boston.
- Tom'un Boston'a dönmesi gerekiyordu.
- Tom needs to go back home.
- Tom'un eve dönmesi gerekiyor.
- Tom went back into his room.
- Tom odasına döndü.
- Tom is going to go back to Boston.
- Tom Boston'a dönecek.
- I've advised Tom to do that before he goes back to Boston.
- Tom'a Boston'a dönmeden önce bunu yapmasını tavsiye ettim.
- I want to go back.
- Dönmek istiyorum.
- Tom has gone back home to Boston.
- Tom evine, Boston'a döndü.
- You'd better go back to your room.
- Odana dönsen iyi olur.
- You'd better go back home now.
- Artık eve dönsen iyi olur.
- When I read about the untranslatability of some language, I feel an irresistable urge to go back to my desk and translate another novel.
- Bir dilin çevirilemezliği hakkında bir şey okuduğum zaman, çalışma masama dönüp başka bir roman çevirmek için karşı konulmaz bir istek duyuyorum.
- Tom said Mary would go back home soon.
- Tom Mary'nin yakında eve döneceğini söyledi.
- Are you going back now?
- Şimdi geri mi dönüyorsun?
- I should go back to work now.
- Artık işe dönmeliyim.
- Tom will go back home soon.
- Tom yakında eve dönecektir.
- Aren't you going back to Boston?
- Boston'a dönmeyecek misin?
- I'm excited to go back to Boston.
- Boston'a dönmekten heyecanlıyım.
- I want to go back to where we were.
- Eskiden olduğumuz yere dönmek istiyorum.
- I can't go back there alone.
- Oraya tek başıma dönemem.
- Tom stopped looking for the treasure and went back home.
- Tom hazine aramayı bıraktı ve eve döndü.
- Do you want to go back to the hospital?
- Hastaneye dönmek ister misin?
- When I read about the untranslatability of some language, I feel an irresistable urge to go back to my desk and translate another novel.
- Bir dilin çevrilemezliği hakkında bir şeyler okuduğumda, masama dönüp başka bir roman çevirmek için dayanılmaz bir istek duyuyorum.
- We have to go back for them.
- Onlar için dönmek zorundayız.
- Why don't you go back to bed?
- Neden yatağına dönmüyorsun?
- I went back to my hometown for the first time in ten years.
- On yıl sonra ilk kez memleketime döndüm.
- You should go back to your brother's.
- Kardeşinin yanına dönmelisin.
- I'm going back home to Boston.
- Evime, Boston'a dönüyorum.
- I'm going back home tomorrow.
- Yarın eve dönüyorum.
- I don't wanna go back.
- Dönmek istemiyorum.
- Tom is going back home, isn't he?
- Tom eve dönüyor, değil mi?
- Tom hadn't planned on going back to Boston so soon.
- Tom Boston'a bu kadar erken dönmeyi planlamamıştı.
- You don't have to go back to Boston if you don't want to.
- İstemiyorsan Boston'a dönmek zorunda değilsin.
- I don't think Tom should go back to Boston.
- Tom'un Boston'a dönmesi gerektiğini sanmıyorum.
- Tom was asked to go back home.
- Tom'dan eve dönmesi istendi.
- Tom is going back to Australia next week.
- Tom haftaya Avustralya'ya dönüyor.
- I have to go back square one.
- Başa dönmek zorundayım.
- I'm not going to let you go back to Boston.
- Boston'a dönmene izin vermeyeceğim.
- I want to go back to my room.
- Ben odama dönmek istiyorum.
- Please go back inside.
- Lütfen içeri dönün.
- You'd better go back to class.
- Sınıfa dönsen iyi olur.
- Tom said he'd never go back to Boston.
- Tom asla Boston'a dönmeyeceğini söyledi.
- Tom didn't need to go back home.
- Tom'un eve dönmesine gerek yoktu.
- I'm going back to sleep.
- Ben uyumaya dönüyorum.
- Tom told Mary to go back home.
- Tom, Mary'ye eve dönmesini söyledi.
- Are you still planning on going back to Boston tonight?
- Bu gece Boston'a dönmeyi düşünüyor musunuz?
- I don't want to go back alone.
- Yalnız dönmek istemiyorum.
- When will you go back to Germany?
- Almanya'ya ne zaman döneceksin?
- I'm going back to America.
- Ben Amerika'ya döneceğim.
- I'm going back home.
- Eve dönüyorum.
- I'm going back to look for him.
- Onu aramak için dönüyorum.
- Tom and Mary are going back to Boston together.
- Tom ve Mary birlikte Boston'a dönüyorlar.
- Let's go back to Boston.
- Boston'a dönelim.
- Tom is going back to Boston soon.
- Tom yakında Boston'a dönecek.
- Why didn't you go back for them?
- Neden onlar için dönmedin?
- We'll go back to Boston next week.
- Gelecek hafta Boston'a döneceğiz.
- We have to go back for her.
- Onun için dönmek zorundayız.
- When are you going back to Boston?
- Boston'a ne zaman döneceksin?
- We can go back home if you two want to be alone.
- Siz ikiniz yalnız kalmak istiyorsanız eve dönebiliriz.
- Tom needed to go back home.
- Tom eve dönmeliydi.
- Are you still planning on going back to Boston tonight?
- Bu gece hâlâ Boston'a dönmeyi planlıyor musun?
- When are you going back to Italy?
- İtalya'ya ne zaman döneceksin?
- I'm not opposed to going back to Boston.
- Boston'a dönmeye karşı değilim.
- They've all gone back home.
- Hepsi eve döndü.
- I'm gonna go back to work and earn some money.
- İşe dönüp biraz para kazanacağım.
- When are we going back to Boston?
- Boston'a ne zaman dönüyoruz?
- Tom should go back home.
- Tom eve dönmeli.
- I had a snack before I went back to work.
- İşe dönmeden önce bir şeyler atıştırdım.
- Tom is going back to Australia next week.
- Tom gelecek hafta Avustralya'ya dönüyor.
- I can't go back there and neither can you.
- Oraya dönemem ve sen de dönemezsin.
- We're going back for them.
- Onlar için dönüyoruz.
- Tom went back home to put on some dry clothes.
- Tom birkaç kuru elbise giymek için eve döndü.
- I would like to write hundreds of words more to Tatoeba but I have to go back to my work.
- Tatoeba'ya yüzlerce kelime daha yazmak isterdim ama işime dönmek zorundayım.
- We wanted to go back to Boston.
- Biz Boston'a dönmek istedik.
- I wish I could go back in time.
- Keşke zamanında dönebilsem.
- Let's go back to the beginning.
- Başa dönelim.
- I'm excited to go back to Boston.
- Boston'a döneceğim için heyecanlıyım.
- Are you still planning on going back to Boston?
- Hâlâ Boston'a dönmeyi düşünüyor musun?
- Tom has decided to go back to Boston.
- Tom, Boston'a dönmeye karar verdi.
- I'm going back for them.
- Onlar için dönüyorum.
- I think it's time for me to go back to work.
- Sanırım işe dönmemin zamanıdır.
- I'll go back to Boston.
- Boston'a döneceğim.
- Are you going back to Boston anytime soon?
- Yakın zamanda Boston'a dönecek misin?
- I need to go back to Boston.
- Boston'a dönmeliyim.
- Tom told Mary to go back to her room.
- Tom, Mary'ye odasına dönmesini söyledi.
- Tom needs to go back home to get his passport.
- Tom'un pasaportunu almak için eve dönmesi gerekiyor.
- Why don't you go back to your hotel and get some sleep?
- Neden oteline dönüp biraz uyumuyorsun?
- I want to go back to Boston.
- Ben Boston'a dönmek istiyorum.
- I suggest you go back the same way you came.
- Geldiğin şekilde dönmeni öneriyorum.
- Why don't you want to go back to Algeria?
- Neden Cezayir'e dönmek istemiyorsun?
- I'm going back to bed now.
- Şimdi yatağa dönüyorum.
- I'm going back home for Christmas.
- Noel için eve dönüyorum.
- I want to go back home.
- Ben eve dönmek istiyorum.
- I want Tom to go back to Boston.
- Tom'un Boston'a dönmesini istiyorum.
- Let's go back inside where it's warm.
- Hadi içeri dönelim, sıcak olan yere.
- We're going back home.
- Eve dönüyoruz.
- Tom has to go back to Boston.
- Tom Boston'a dönmek zorunda.
- When do you go back to Japan?
- Japonya'ya ne zaman döneceksin?
- We'll go back to Boston together.
- Boston'a birlikte döneceğiz.
- I'll go back home with you.
- Seninle birlikte eve döneceğim.
- I live in Boston in America right now, but I plan on going back to Japan later this year.
- Şu anda Amerika'da Boston'da yaşıyorum ama bu yıl içinde Japonya'ya dönmeyi planlıyorum.
- When are you going back to work?
- İşe ne zaman dönüyorsun?
- I don't want to go back home yet.
- Henüz eve dönmek istemiyorum.
- I imagine that Tom will eventually run out of money and have to go back home.
- Tom'un sonunda parasının biteceğini ve eve dönmek zorunda kalacağını düşünüyorum.
- I've got to go back to Boston tomorrow.
- Yarın Boston'a dönmek zorundayım.
- I just want to go back to bed.
- Sadece yatağa dönmek istiyorum.
- Layla went back to school.
- Leyla tekrar okula döndü.
- I'll let you go back to work.
- İşe dönmene izin vereceğim.
- Children go back to school in autumn.
- Çocuklar sonbaharda okula dönerler.
- When are you going back to your own country?
- Kendi ülkene ne zaman dönüyorsun?
- Tom didn't need to go back to Boston.
- Tom'un Boston'a dönmesine gerek yoktu.
- I'd go back home soon if I were you.
- Yerinde olsam hemen eve dönerdim.
- Tom is going back home tomorrow.
- Tom yarın eve dönüyor.
- I don't think I'll ever go back to Boston again.
- Bir daha Boston'a döneceğimi sanmıyorum.
- I want to go back home, where my father is waiting for me.
- Eve dönmek istiyorum, babamın beni beklediği yere.
- Before going back to work, I decided to rest a little.
- İşe dönmeden önce biraz dinlenmeye karar verdim.
- Tom is going to go back home soon.
- Tom yakında eve dönecek.
- I'd go back home soon if I were you.
- Senin yerinde olsaydım hemen eve dönerdim.
- I have just half an hour to have lunch, take a dump and rest before I go back to work.
- İşe dönmeden önce öğle yemeği yemek, tuvaletimi yapmak ve dinlenmek için sadece yarım saatim var.
- Tom needed to go back home.
- Tom'un eve dönmesi gerekiyordu.
- I'm not ready to go back yet.
- Henüz dönmeye hazır değilim.
- I've decided to go back to school.
- Okula dönmeye karar verdim.
- Aren't you still planning on going back to Boston?
- Hala Boston'a dönmeyi planlamıyor musun?
- Things went back to normal.
- İşler normale döndü.
- I'm going back to work now.
- Şimdi işe dönüyorum.
- Tom has to go back to Australia.
- Tom Avustralya'ya dönmek zorunda.
- Aren't you still planning on going back to Boston?
- Hâlâ Boston'a dönmeyi planlamıyor musun?
- Tom wanted Mary to go back to Australia.
- Tom, Mary'nin Avustralya'ya dönmesini istedi.
- Let's go back home.
- Hadi eve dönelim.
- Tell Tom he should go back to Boston.
- Tom'a Boston'a dönmesi gerektiğini söyle.
- I had to go back to Boston without Tom.
- Tom olmadan Boston'a dönmek zorundaydım.
- I've got to go back to Australia next month.
- Gelecek ay Avustralya'ya dönmeliyim.
- Tom was afraid to go back home.
- Tom eve dönmekten korkuyordu.
- We have to go back home soon.
- Yakında eve dönmek zorundayız.
- He stopped looking for the treasure and went back home.
- Hazineyi aramayı bıraktı ve eve döndü.
- Tom didn't have to go back home.
- Tom eve dönmek zorunda değildi.
- You don't have to go back to Boston if you don't want to.
- İstemiyorsan Boston'a dönmene gerek yok.
- After what happened, I would've thought Tom would go back to Boston.
- Olanlardan sonra Tom'un Boston'a döneceğini zannetmiştim.
- I don't want to go back to prison.
- Hapishaneye dönmek istemiyorum.
- We're going back to the ship.
- Biz gemiye dönüyoruz.
- Is Tom planning to go back to Boston?
- Tom Boston'a dönmeyi mi planlıyor?
- Tom didn't have to go back to Boston.
- Tom Boston'a dönmek zorunda değildi.
- Do you want to go back home?
- Eve dönmek istiyor musun?
- Tom said he didn't plan on going back to Australia.
- Tom Avustralya'ya dönmeyi düşünmediğini söyledi.
- Tom wanted to go back home.
- Tom eve dönmeyi istedi.
- Are you still going back to Boston?
- Hala Boston'a dönecek misin?
- Tom wanted Mary to go back to Australia.
- Tom Mary'nin Avustralya'ya dönmesini istedi.
- Tom went back to the office to get something he forgot.
- Tom unuttuğu bir şeyi almak için ofise döndü.
- Tom didn't plan on going back to Boston.
- Tom, Boston'a dönmeyi planlamıyordu.
- I might have to go back home.
- Eve dönmek zorunda kalabilirim.
- Tom went back home.
- Tom eve döndü.
- I can't go back there alone.
- Ben oraya yalnız dönemem.
- After the summer holidays, the children have to go back to school.
- Çocuklar yaz tatilinden sonra tekrar okula dönmek zorunda.
- I'm going back to the office.
- Ofise döneceğim.
- Tom said he was going back home.
- Tom eve döneceğini söyledi.
- Tom will go back to Boston one day earlier than I will.
- Tom Boston'a benden bir gün önce dönecek.
- We're all going back to Boston together.
- Hep birlikte Boston'a dönüyoruz.
- We'll go back to Boston together.
- Birlikte Boston'a döneceğiz.
- Tom won't be going back to Boston after this, will he?
- Tom bundan sonra Boston'a dönmeyecek, değil mi?
- I think you should go back with Tom.
- Sanırım Tom'la dönmelisin.
- Tom has decided to go back home to Boston.
- Tom, Boston'daki evine dönmeye karar verdi.
- He came on Monday and went back the day after.
- Pazartesi gelip ertesi gün döndü.
- Let's go back to our places.
- Yerlerimize dönelim.
- Do you want to go back?
- Dönmek istiyor musun?
- I want to go back to my friends.
- Arkadaşlarıma dönmek istiyorum.
- When are you going back to your own country?
- Kendi ülkene ne zaman döneceksin?
- Go back to your seats.
- Yerlerinize dönün.
- I'm going back to Boston as soon as this meeting is over.
- Bu toplantı biter bitmez Boston'a döneceğim.
- It is over ten years since she last went back to her country.
- Ülkesine en son döndüğünden beri on yıldan fazla zaman geçti.
- She never went back to Cairo.
- Kahire'ye hiç dönmedi.
- I'm not going back to Boston.
- Boston'a dönmeyeceğim.
- Tom says he's planning to go back to Boston for Christmas.
- Tom Noel için Boston'a dönmeyi planladığını söyledi.
- Tom doesn't have to go back to Boston until tomorrow.
- Tom'un yarına kadar Boston'a dönmesi gerekmiyor.
- Tom has gone back home.
- Tom eve döndü.
- Tom has decided to go back to Boston.
- Tom Boston'a dönmeye karar verdi.
- Tom came on Monday and went back home the following day.
- Tom pazartesi geldi ve ertesi gün eve döndü.
- We want to go back to Boston to visit Tom again.
- Tom'u yine ziyaret etmek için Boston'a dönmek istiyoruz.
- If you could go back in time, what would you change?
- Geçmişe dönebilseydiniz, neyi değiştirirdiniz?
- I'll go back home with you.
- Seninle eve döneceğim.
- Why didn't Tom go back for them?
- Neden Tom onlar için dönmedi?
- I hope I never have to go back to Boston.
- Umarım bir daha Boston'a dönmek zorunda kalmam.
- I don't want to go back home.
- Eve dönmek istemiyorum.
- We have to go back for him.
- Onun için dönmek zorundayız.
- Tom persuaded Mary to go back to Boston with him.
- Tom, Mary'yi onunla Boston'a dönmeye ikna etti.
- We want to go back to Boston to visit Tom again.
- Tom'u tekrar ziyaret etmek için Boston'a dönmek istiyoruz.
- I can't go back to the jungle.
- Ormana dönemem.
- I met him while going back home.
- Eve dönerken onunla karşılaştım.
- When will you go back to Germany?
- Ne zaman Almanya'ya dönüyorsun?
- I must go back to my planet now.
- Artık gezegenime dönmeliyim.
- Why don't you go back to your hotel and get some sleep?
- Neden oteline dönmüyorsun ve biraz uyumuyorsun?
- I know you want to go back to Boston.
- Boston'a dönmek istediğini biliyorum.
- Do you really want to go back to Boston?
- Gerçekten Boston'a dönmek istiyor musun?
- Tom wants to go back home.
- Tom eve dönmek istiyor.
- I should go back home now.
- Artık eve dönmeliyim.
- Tomorrow I'm going back home.
- Yarın eve dönüyorum.
- Can we go back home?
- Eve dönebilir miyiz?
- Things went back to normal.
- Her şey normale döndü.
- I think you should go back with Tom.
- Tom'la dönmen gerektiğini düşünüyorum.
- Tom needs to go back to Boston.
- Tom'un Boston'a dönmesi gerekiyor.
- Tom should go back home now.
- Tom artık eve dönmeli.
- It was already late, so I went back home.
- Geç olmuştu, ben de eve döndüm.
- You have to go back to Boston with us.
- Bizimle Boston'a dönmek zorundasın.
- I'll go back to work tomorrow.
- Yarın işe döneceğim.
- I think you should go back with Tom.
- Bence Tom'la dönmelisin.
- When are you going back to Boston?
- Boston'a ne zaman dönüyorsun?
- When will you go back to Japan?
- Japonya'ya ne zaman dönersin?
- It is over ten years since she last went back to her country.
- O son olarak ülkesine döndüğünden beri on yıldan fazla oldu.
- Please go back to your seats.
- Lütfen yerlerinize dönün.
- I don't want to go back there.
- Ben oraya dönmek istemiyorum.
- Tom doesn't want to go back home.
- Tom eve dönmek istemiyor.
- Why didn't you go back for him?
- Neden onun için dönmedin?
- I don't need to go back to Boston until next Monday.
- Gelecek pazartesiye kadar Boston'a dönmeme gerek yok.
- I have to go back to work now.
- Şimdi işe dönmem gerekiyor.
- I'm getting ready to go back to Boston.
- Boston'a dönmeye hazırlanıyorum.
- Tom won't be going back to Boston with us.
- Tom bizimle Boston'a dönmeyecek.
- Tom went back to his car and got a flashlight.
- Tom arabasına döndü ve bir el feneri aldı.
- I intend to go back to Boston.
- Kafamda Boston'a dönmek var.
- Tom might go back to Australia in October.
- Tom Ekim'de Avustralya'ya dönebilir.
- We can go back home if you two want to be alone.
- İkiniz yalnız kalmak istiyorsanız biz eve dönebiliriz.
- You don't have to go back home.
- Eve dönmek zorunda değilsin.
- Tom told Mary that he would be quitting his job and going back to Boston.
- Tom, Mary'ye işinden ayrılıp Boston'a döneceğini söyledi.
- I want you to say you're not going back to Boston.
- Boston'a dönmeyeceğini söylemeni istiyorum.
- I think I'll go back to Boston next week.
- Sanırım gelecek hafta Boston'a döneceğim.
- I think we ought to go back to Boston.
- Sanırım Boston'a dönmemiz gerekiyor.
- Keep that up and you'll find yourself going back home.
- Böyle devam edersen kendini eve dönerken bulacaksın.
- Tom would like to have stayed for dinner, but he had to go back to work.
- Tom akşam yemeğine kalmak isterdi ama işe dönmesi gerekiyordu.
- I'm going back to Boston tomorrow.
- Yarın Boston'a dönüyorum.
- Tom has to go back to Boston tomorrow.
- Tom yarın Boston'a dönmek zorunda.
- I can't go back without you.
- Sensiz dönemem.
- When will we go back to Boston?
- Boston'a ne zaman döneceğiz?
- I'm ready to go back home.
- Eve dönmeye hazırım.
- I'm going back to look for her.
- Onu aramak için dönüyorum.
- I can't wait to go back home again.
- Tekrar eve dönmek için sabırsızlanıyorum.
- I must go back to my planet now.
- Şimdi gezegenime dönmem gerek.
- I know you have to go back to Boston.
- Boston'a dönmek zorunda olduğunu biliyorum.
- You have to go back.
- Dönmelisin.
- We're not going back there anymore.
- Biz artık oraya dönmeyeceğiz.
- Tom didn't want to go back Boston.
- Tom Boston'a dönmek istemedi.
- We had to go back empty-handed.
- Elimiz boş dönmek zorunda kaldık.
- I had to go back home.
- Eve dönmek zorundaydım.
- I don't know why Tom had to go back to Boston.
- Tom'un neden Boston'a dönmek zorunda kaldığını bilmiyorum.
- Tom goes back home almost every weekend.
- Tom neredeyse her hafta sonu eve dönüyor.
- I suggest you go back home and discuss this with your wife.
- Eve dönüp bunu eşinizle konuşmanızı öneririm.
- After the summer holidays, the children have to go back to school.
- Yaz tatilinden sonra çocuklar okula dönmek zorunda.
- I can't wait to go back to Boston.
- Boston'a dönmek için sabırsızlanıyorum.
- Aren't you going back to the office?
- Ofise dönmeyecek misin?
- Tom didn't want to go back home.
- Tom eve dönmek istemedi.
- Tom needs to go back home.
- Tom eve dönmeli.
- You should go back to bed now.
- Artık yatağına dönmelisin.
- I'd like to go back to Boston.
- Boston'a dönmek istiyorum.
- You have to go back home.
- Eve dönmek zorundasın.
- Tom came on Monday and went back home the next day.
- Tom pazartesi geldi ve ertesi gün eve döndü.
- Tom went back home to put on some dry clothes.
- Tom kuru giysiler giymek için eve döndü.
- He stopped looking for the treasure and went back home.
- Hazineyi aramayı bırakıp eve döndü.
- Tom may have to go back to Boston.
- Tom Boston'a dönmek zorunda kalabilir.
- We're going back to work tonight.
- Bu gece işe dönüyoruz.
- I'm going back inside.
- Ben içeri dönüyorum.
- I can't go back there now.
- Oraya şimdi dönemem.
- You can go back to bed.
- Yatağına dönebilirsin.
Show More (292)
|
|
- However, we cannot apply the food law retroactively and go back as far as 1992.
- Ancak gıda yasasını geriye dönük olarak uygulayamayız ve 1992'ye kadar geri gidemeyiz.
- I want to go back home, where my father is waiting for me.
- Eve geri gitmek istedim, orada babam beni bekliyor.
- Tom ought to go back to Boston.
- Tom Boston'a geri gitmeli.
- Let's go back home.
- Eve geri gidelim.
- Tom didn't go back.
- Tom geri gitmedi.
- Tom has gone back to his hotel.
- Tom oteline geri gitti.
- Tom was afraid to go back home.
- Tom eve geri gitmeye korkuyordu.
- Go back to your families.
- Ailelerinize geri gidin.
- I wish we could go back home.
- Keşke eve geri gidebilsek.
- I go back home to Boston every three months.
- Her üç ayda bir eve Boston'a geri gidiyorum.
- Tom needed to go back to Boston.
- Tom'un Boston'a geri gitmesi gerekiyordu.
- Tom doesn't have to go back to Boston.
- Tom Boston'a geri gitmek zorunda değil.
- I don't want to go back to Boston.
- Boston'a geri gitmek istemiyorum.
- He went back to the store.
- O, mağazaya geri gitti.
- We can't go back there.
- Oraya geri gidemeyiz.
- I wish we could go back to Boston.
- Keşke Boston'a geri gidebilsek.
- Go back home.
- Eve geri git.
- I'm going back to get my umbrella.
- Şemsiyemi almak için geri gideceğim.
- Go back in your room.
- Odanıza geri gidin.
- I want you to go back over to other side.
- Diğer tarafa geri gitmeni istiyorum.
- Tom and I went back to the bar.
- Tom ve ben bara geri gittik.
- I need to go back to Boston.
- Boston'a geri gitmem gerekiyor.
- I don't think I'll ever go back to Boston again.
- Boston'a tekrar geri gideceğimi sanmıyorum.
- Do you want to go back to Boston?
- Boston'a geri gitmek ister misin?
- He came on Monday and went back the day after.
- Pazartesi geldi ve ertesi gün geri gitti.
- Are you still planning on going back to Boston?
- Hâlâ Boston'a geri gitmeyi planlıyor musunuz?
- We'd better go back a little.
- Biz biraz geri gitsek iyi olur.
- We're going to go back to basics.
- Biz temel öğelere geri gideceğiz.
- We're going back to work tonight.
- Bu gece işe geri gideceğiz.
- Let's turn and go back now.
- Şimdi dönelim ve geri gidelim.
- We're not going back there.
- Biz oraya geri gitmiyoruz.
- You'd better go back home now.
- Şimdi eve geri gitsen iyi olur.
- I went back and checked your old records.
- Geri gittim ve eski kayıtları inceledim.
- I'm going back to the synagogue.
- Sinagoga geri gidiyorum.
- They all went back.
- Onların hepsi geri gitti.
- If you could go back and start your life again, from what age would you like to start?
- Geri gidebilsen ve hayatına tekrar başlayabilsen, hangi yaştan başlamak istersin?
- We don't want to go back to Boston.
- Biz Boston'a geri gitmek istemiyoruz.
- We're going back to Boston this summer.
- Bu yaz Boston'a geri gidiyoruz.
- I went back to the house.
- Ben eve geri gittim.
- Can I go back now?
- Şimdi geri gidebilir miyim?
- Tom went back home to get his guitar.
- Tom gitarını almak için eve geri gitti.
- I went back home.
- Eve geri gittim.
- I should go back to work now.
- Şimdi işe geri gitmeliyim.
- Tom told Mary to go back to her room.
- Tom Mary'ye odasına geri gitmesini söyledi.
- When are we going back to Boston?
- Boston'a ne zaman geri gidiyoruz?
- I really don't want to go back to jail.
- Gerçekten hapishaneye geri gitmek istemiyorum.
- Tom needs to go back to Boston.
- Tom'un Boston'a geri gitmesi gerekiyor.
- I'd like to go back to the office.
- Ofise geri gitmek istiyorum.
- We have to go back to the train station.
- Tren istasyonuna geri gitmek zorundayız.
- Why didn't you go back for him?
- Neden onun için geri gitmedin?
- Are you going back to the house?
- Eve geri gidiyor musun?
- When will we go back?
- Ne zaman geri gideceğiz?
- I need to go back.
- Geri gitmem gerekiyor.
- Tom went back to Boston yesterday.
- Tom dün Boston'a geri gitti.
- Tom is going back to Boston.
- Tom Boston'a geri gidiyor.
- Let's go back to Australia.
- Avustralya'ya geri gidelim.
- Tom went back to the table.
- Tom masaya geri gitti.
- It was already late, so I went back home.
- Zaten geç olmuştu, bu yüzden eve geri gittim.
- We go back to Boston next week.
- Gelecek hafta Boston'a geri gideriz.
- After Tom had eaten all the popcorn in the bowl, he went back into the kitchen to pop some more.
- Tom kâsedeki tüm patlamış mısırı yedikten sonra biraz daha patlatmak için mutfağa geri gitti.
- We're all going back to the library.
- Hepimiz kütüphaneye geri gidiyoruz.
- We're going back.
- Geri gidiyoruz.
- Tom didn't want to go back.
- Tom geri gitmek istemedi.
- Tom went back into his office.
- Tom ofisine geri gitti.
- Tom is going back to Australia.
- Tom, Avustralya'ya geri gidiyor.
- I'm going back for her.
- Onun için geri gidiyorum.
- I can't go back to Boston.
- Boston'a geri gidemem.
- I think we need to go back to Boston.
- Bence Boston'a geri gitmeliyiz.
- We won't go back to Boston.
- Biz Boston'a geri gitmeyeceğiz.
- Please go back inside the house.
- Lütfen eve geri git.
- Let's go back to the hotel.
- Otele geri gidelim.
- Tom wants to go back home.
- Tom eve geri gitmek istiyor.
- I'd love to go back to Boston.
- Ben Boston'a geri gitmek isterim.
- When are you going back to work?
- Ne zaman işe geri gidiyorsun?
- Aren't you going back to the office?
- Ofise geri gitmeyecek misin?
- You should go back there.
- Oraya geri gitmelisin.
- I'm going back to Boston as soon as this meeting is over.
- Bu toplantı biter bitmez Boston'a geri gidiyorum.
- We must go back.
- Geri gitmeliyiz.
- Are you going back to Boston?
- Boston'a geri gidiyor musun?
- We wanted to go back to Boston.
- Biz Boston'a geri gitmek istedik.
- I went back to bed and slept for three more hours.
- Yatağa geri gittim ve üç saat daha uyudum.
- Tom won't go back to Boston.
- Tom Boston'a geri gitmeyecek.
- Tom went back into the cave.
- Tom mağaraya geri gitti.
- I've got to go back to Boston tomorrow.
- Yarın Boston'a geri gitmek zorundayım.
- I don't wanna go back.
- Geri gitmek istemiyorum.
- Tom decided to go back to school.
- Tom okula geri gitmeye karar verdi.
- Tom isn't going back to Boston.
- Tom Boston'a geri gitmiyor.
- When will we go back to Boston?
- Boston'a ne zaman geri gideceğiz?
- Tom went back to the hotel.
- Tom otele geri gitti.
- Tom is never going to go back to Boston.
- Tom asla Boston'a geri gitmeyecek.
- Tom went back to his seat.
- Tom koltuğuna geri gitti.
- I wish I could go back to Boston.
- Keşke Boston'a geri gidebilsem.
- Sami went back to that mosque.
- Sami o camiye geri gitti.
- I'm considering going back to Boston.
- Boston'a geri gitmeyi düşünüyorum.
- Tom said he was going back home.
- Tom eve geri gittiğini söyledi.
- Tom went back into the kitchen.
- Tom mutfağa geri gitti.
- I want to go back to my desk.
- Masama geri gitmek istiyorum.
- We have to go back in.
- İçeriye geri gitmek zorundayız.
- We have to go back home soon.
- Yakında eve geri gitmek zorundayız.
- I want you to go back to Boston tomorrow.
- Yarın Boston'a geri gitmeni istiyorum.
- Are you going back to the campus?
- Kampüse geri gidiyor musun?
- I'll go back and sort this.
- Geri gideceğim ve bunu çözeceğim.
- Tom may have to go back to Boston.
- Tom Boston'a geri gitmek zorunda kalabilir.
- She would love to go back to the days of her youth.
- O, gençlik günlerine geri gitmek istiyor.
- Tom came on Monday and went back home the following day.
- Tom pazartesi günü geldi ve ertesi gün eve geri gitti.
- Let's go back to our places.
- Yerlerimize geri gidelim.
- I want to go back there tonight.
- Bu gece oraya geri gitmek istiyorum.
- I'll go back.
- Geri gideceğim.
- I want to go back to Spain.
- Ben İspanya'ya geri gitmek istiyorum.
- Tom has to go back to Boston tomorrow.
- Tom yarın Boston'a geri gitmek zorunda.
- You should go back to Tom's.
- Tom'un evine geri gitmelisin.
- I have to go back.
- Geri gitmem gerek.
- Tom came on Monday and went back the day after.
- Tom pazartesi geldi ve ertesi gün geri gitti.
- I wanted to go back to your village.
- Köyüne geri gitmek istedim.
- They went back.
- Onlar geri gittiler.
- I'm going back to look for Tom.
- Tom'u aramak için geri gidiyorum.
- I intend to go back to Boston.
- Boston'a geri gitmeye niyetliyim.
- Tom has gone back to the hotel.
- Tom otele geri gitti.
- They were going back home.
- Onlar eve geri gidiyorlardı.
- We're going back to Boston.
- Boston'a geri gidiyoruz.
- You're going back to prison.
- Sen hapishaneye geri gidiyorsun.
- I'm going to go back to the hospital.
- Ben hastaneye geri gideceğim.
- Go back to where you came from.
- Geldiğin yere geri git.
- Tom has gone back home to Boston.
- Tom Boston'a eve geri gitti.
- Tom told me he would never go back to Boston.
- Tom bana Boston'a asla geri gitmeyeceğini söyledi.
- We're going back to the hotel.
- Otele geri gidiyoruz.
- Do I have to go back there?
- Oraya geri gitmek zorunda mıyım?
- I must go back.
- Geri gitmeliyim.
- Sami went back to prison.
- Sami hapishaneye geri gitti.
- Tom might go back to Australia in October.
- Tom ekim ayında Avustralya'ya geri gidebilir.
- I'm going back to look for them.
- Onları aramak için geri gidiyorum.
- Tom must go back to Boston.
- Tom Boston'a geri gitmeli.
- I can't believe I'm going back to Boston.
- Boston'a geri gideceğime inanamıyorum.
- Tom has gone back home.
- Tom eve geri gitti.
- I'm going back to Boston.
- Boston'a geri gidiyorum.
- I'm ready to go back home.
- Eve geri gitmeye hazırım.
- Let's go back to the motel.
- Motele geri gidelim.
- Why didn't Tom go back for them?
- Neden Tom onlar için geri gitmedi?
- Why didn't you go back for her?
- Neden onun için geri gitmedin?
- Tom went back.
- Tom geri gitti.
- I didn't want to go back home.
- Eve geri gitmek istemiyorum.
- I imagine that Tom will eventually run out of money and have to go back home.
- Sanırım sonunda Tom parasız kalacak ve eve geri gitmek zorunda kalacak.
- Let's go back to the party.
- Partiye geri gidelim.
- Come on, let's go back to the house.
- Hadi, eve geri gidelim.
- I know you have to go back to Boston.
- Boston'a geri gitmek zorunda olduğunu biliyorum.
- You need to go back.
- Geri gitmelisin.
- Please go back inside.
- Lütfen içeriye geri gidin.
- Dan didn't want to go back to an orphanage.
- Dan yetimhaneye geri gitmek istemiyordu.
- Tom has gone back to Australia.
- Tom Avustralya'ya geri gitti.
- Go back to the lab.
- Laboratuara geri gidin.
- I'm going to go back to the office.
- Ofise geri gideceğim.
- Tom went back to his hotel.
- Tom oteline geri gitti.
- I think I'd better go back now.
- Sanırım şimdi geri gitsem iyi olur.
- I really wanted to go back to Boston.
- Ben gerçekten Boston'a geri gitmek istedim.
- Go back to the laboratory.
- Laboratuvara geri gidin.
- He came here at ten and went back at eleven.
- Saat onda buraya geldi ve on birde geri gitti.
- Fadil went back to Cairo.
- Fadıl, Kahire'ye geri gitti.
- I've decided to go back to school.
- Okula geri gitmeye karar verdim.
- Do you really want to go back?
- Gerçekten geri gitmek istiyor musun?
- I can't go back in there.
- Oraya geri gidemem.
- Tom is going back to Boston on Monday.
- Tom pazartesi günü Boston'a geri gidiyor.
- I'm going back there now.
- Şimdi oraya geri gidiyorum.
- I never want to go back to Boston again.
- Bir daha asla Boston'a geri gitmek istemiyorum.
- I'll go back to Boston with Tom.
- Ben Tom ile Boston'a geri gideceğim.
- I won't go back.
- Geri gitmeyeceğim.
- You have to go back home.
- Eve geri gitmek zorundasın.
- They've all gone back home.
- Onların hepsi eve geri gittiler.
- Tom may not have to go back to Boston.
- Tom Boston'a geri gitmek zorunda olmayabilir.
- I went back downstairs.
- Aşağı kata geri gittim.
- Tom told me he had to go back to the office.
- Tom bana ofise geri gitmek zorunda olduğunu söyledi.
- I must go back.
- Geri gitmem gerekiyor.
- Tom has gone back home to Australia.
- Tom Avustralya'ya geri gitti.
- You can't go back there.
- Oraya geri gidemezsin.
- Tom was asked to go back home.
- Tom'un eve geri gitmesi istendi.
- Tom has gone back to the cabin.
- Tom kamaraya geri gitti.
- I think I'm going back to sleep.
- Sanırım uyumaya geri gidiyorum.
- Go back to your house.
- Evine geri git.
- I'm going back to school.
- Ben okula geri gidiyorum.
- You'd better go back to class.
- Sınıfa geri gitsen iyi olur.
- Tom went back to school.
- Tom okula geri gitti.
- I wish I could go back in time.
- Keşke zamanda geri gidebilsem.
- Tom didn't have to go back to Boston.
- Tom Boston'a geri gitmek zorunda değildi.
- I'm going back for them.
- Onlar için geri gidiyorum.
- Tom said he was going to go back to sleep.
- Tom uyumak için geri gideceğini söyledi.
- Tom went back to his room and lay down.
- Tom odasına geri gitti ve uzandı.
- Fadil went back to Layla's house.
- Fadıl Leyla'nın evine geri gitti.
- I need to go back.
- Geri gitmeliyim.
- Tom told me that he would never go back to Boston.
- Tom bana Boston'a asla geri gitmeyeceğini söyledi.
- Tom went back to the drawing board.
- Tom resim tahtasına geri gitti.
- We have to go back for her.
- Onun için geri gitmek zorundayız.
- We have to go back for them.
- Onlar için geri gitmek zorundayız.
- I can't go back now.
- Şimdi geri gidemem.
- I'm going back to my office.
- Ofisime geri gidiyorum.
- Can we go back now?
- Şimdi geri gidebilir miyiz?
- I don't want you to go back to Boston.
- Boston'a geri gitmeni istemiyorum.
- We're going back for them.
- Onlar için geri gidiyoruz.
- Tom went back to his chair and sat down.
- Tom sandalyesine geri gitti ve oturdu.
- They all went back.
- Hepsi geri gitti.
- I can't go back there now.
- Ben şimdi oraya geri gidemem.
- Tom is going back to prison.
- Tom hapishaneye geri gidiyor.
- Do we really have to go back?
- Gerçekten geri gitmek zorunda mıyız?
- Tom wanted to go back home.
- Tom eve geri gitmek istedi.
- We have to go back for Tom.
- Tom için geri gitmek zorundayız.
- Let's go back to Tom.
- Tom'a geri gidelim.
- I can't go back without you.
- Sensiz geri gidemem.
- Tom went back to Boston in order to be with Mary.
- Tom Mary ile birlikte olmak için Boston'a geri gitti.
- We went back to the living room.
- Oturma odasına geri gittik.
- I just want to go back home.
- Sadece eve geri gitmek istiyorum.
- We should go back to the ship.
- Biz gemiye geri gitmeliyiz.
- Let's go back to the garage.
- Garaja geri gidelim.
- I won't go back to prison.
- Hapishaneye geri gitmeyeceğim.
- Tom went back into the house to get an umbrella.
- Tom bir şemsiye almak için eve geri gitti.
- Go back to the office.
- Ofise geri git.
- Tom came on Monday and went back home the next day.
- Tom pazartesi günü geldi ve ertesi gün eve geri gitti.
- Tom wants me to go back to Boston.
- Tom Boston'a geri gitmemi istiyor.
- You should go back to your brother's.
- Erkek kardeşinin evine geri gitmelisin.
- Tell Tom he should go back to Boston.
- Tom'a Boston'a geri gitmesi gerektiğini söyle.
- I'm going back for him.
- Onun için geri gidiyorum.
- Why didn't you go back for them?
- Neden onlar için geri gitmedin?
- You must go back.
- Geri gitmelisin.
- Tom went back to bed.
- Tom yatağa geri gitti.
- When are you going back to Japan?
- Japonya'ya ne zaman geri gidiyorsun?
- You need to go back and apologize to Tom.
- Geri gitmelisin ve Tom'dan özür dilemelisin.
- Do you really think I want to go back there?
- Oraya geri gitmek istediğimi gerçekten düşünüyor musun?
- We're going back to our hotel.
- Biz otelimize geri gidiyoruz.
- You could go back to Boston if you wanted to.
- Eğer istersen Boston'a geri gidebilirsin.
- Tom will never go back there.
- Tom asla oraya geri gitmeyecek.
- Tom is going back to Boston soon.
- Tom yakında Boston'a geri gidiyor.
- My friend went back to Japan.
- Arkadaşım Japonya'ya geri gitti.
- Please go back to your seats.
- Lütfen koltuklarınıza geri gidin.
- She's going back to America.
- O, Amerika'ya geri gidiyor.
- We can't go back out there.
- Oraya geri gidemeyiz.
- I'm going back to get my briefcase.
- Evrak çantamı almak için geri gidiyorum.
- To determine its origin, we must go back to the middle ages.
- Onun kökenini belirlemek için orta çağlara geri gitmeliyiz.
- We're going back to work.
- Biz işe geri gidiyoruz.
- Tom went back to the mall.
- Tom alışveriş merkezine geri gitti.
- I won't go back there.
- Oraya geri gitmeyeceğim.
Show More (235)
|
