| 1 |
interrupt |
sözünü kesmek |
v. |
|
- I did not interrupt you.
- Senin sözünü kesmedim.
- I would be grateful if you would not interrupt other Members.
- Diğer Üyelerin sözünü kesmezseniz minnettar olurum.
- I listened to you without interrupting.
- Sözünüzü kesmeden sizi dinledim.
- I have taken the floor for personal reasons, to apologise for interrupting you.
- Kişisel nedenlerle sözünüzü kestiğim için özür dilemek üzere söz almış bulunuyorum.
- Tom couldn't get any work done because his children kept interrupting him.
- Tom hiçbir işi bitiremiyordu çünkü çocukları sürekli sözünü kesiyordu.
- Please don't interrupt me, Tom.
- Lütfen sözümü kesme, Tom.
- Do not interrupt when another is speaking.
- Başkası konuşuyorken sözünü kesme.
- Don't interrupt people when they're talking.
- İnsanlar konuşurken sözlerini kesmeyin.
- Could you please refrain from interrupting me constantly!
- Lütfen sürekli sözümü kesmekten kaçınır mısınız?
- No one interrupted the speaker.
- Kimse konuşmacının sözünü kesmedi.
- Tom opened his mouth to interrupt.
- Tom sözünü kesmek için ağzını açtı.
- He interrupted your sentence.
- Senin sözünü kesti.
- I interrupted Tom.
- Ben Tom'un sözünü kestim.
- I don't want to interrupt them.
- Onların sözünü kesmek istemiyorum.
- Don't interrupt me.
- Sözümü kesme.
- I don't want to interrupt Tom while he's speaking.
- Tom konuşurken sözünü kesmek istemiyorum.
- I don't want to interrupt Tom while he's speaking.
- O konuşurken Tom'un sözünü kesmek istemiyorum.
- Don't interrupt me while I'm talking.
- Konuşurken sözümü kesme.
- Don't interrupt me while I am talking.
- Konuşurken sözümü kesme.
- She interrupted him while he was speaking to my father.
- Babamla konuşurken onun sözünü kesti.
- People tend to interrupt me because I speak too slowly.
- İnsanlar sözümü kesme eğiliminde çünkü çok yavaş konuşuyorum.
- My son always interrupts me when I'm talking.
- Ben konuşurken oğlum her zaman sözümü keser.
- Tom tried to say something, but Mary interrupted him.
- Tom bir şeyler söylemek istedi, ama Meryem sözünü kesti.
- He interrupted me.
- O sözümü kesti.
- I don't want to interrupt him.
- Onun sözünü kesmek istemiyorum.
- Tom keeps interrupting me.
- Tom sürekli sözümü kesiyor.
- Why do you interrupt me all the time?
- Neden sürekli sözümü kesiyorsun?
- I hope I haven't interrupted you.
- Sözünü kesmediğimi umuyorum.
- Don't interrupt me while I am talking.
- Ben konuşurken sözümü kesmeyin.
- I hope I didn't interrupt you.
- Sözünü kesmediğimi umuyorum.
- I was annoyed with him for interrupting me.
- Sözümü kestiği için ona kızmıştım.
- I hate to interrupt you, but I need to say something.
- Sözünüzü kesmek istemem ama bir şey söylemem gerek.
- I was annoyed with him for interrupting me.
- Sözümü kestiği için ona kızdım.
- I won't interrupt you anymore.
- Artık sözünü kesmeyeceğim.
- He interrupted me.
- Sözümü kesti.
- Don't interrupt when others are talking.
- Başkaları konuşurken sözünü kesme.
- Are you going to keep interrupting us?
- Sözümüzü kesmeye devam edecek misin?
- Excuse me for interrupting you.
- Sözünüzü kestiğim için bağışlayın.
- I'm sorry to interrupt you.
- Sözünüzü kestiğim için üzgünüm.
- You're interrupting us.
- Sözümüzü kesiyorsun.
- He interrupted the speaker with frequent questions.
- O, sık sık soruları ile konuşmacını sözünü kesti.
- You're interrupting me.
- Sözümü kesiyorsun.
- It is not polite to interrupt someone while he is talking.
- Biri konuşurken sözünü kesmek kibarca değildir.
- Why are you interrupting me?
- Neden sözümü kesiyorsun?
- I don't want to interrupt Tom.
- Tom'un sözünü kesmek istemiyorum.
- I want to go back to doing what I was doing before you interrupted me.
- Sen sözümü kesmeden önce yaptığım şeyi yapmaya geri dönmek istiyorum.
- Forgive me for interrupting you the other day.
- Geçenlerde sözünü kestiğim için beni affet.
- May I interrupt?
- Sözünüzü kesebilir miyim?
- Don't interrupt me again.
- Bir daha sözümü kesme.
- Tom, don't interrupt.
- Tom, sözümü kesme.
- He interrupted her while she was speaking.
- Konuşurken onun sözünü kesti.
- Please don't interrupt me for a while.
- Lütfen, bir süre sözümü kesmeyin.
- Listen closely and do not interrupt.
- İyi dinle ve sözünü kesme.
- Don't interrupt the elderly.
- Yaşlıların sözünü kesme.
- He interrupted your sentence.
- Sizin sözünüzü kesti.
- Why did she interrupt me?
- Neden sözümü kesti?
- Excuse me for interrupting.
- Sözünü kestiğim için özür dilerim.
- I hate to interrupt you, but I need to say something.
- Sözünü kesmekten nefret ediyorum fakat bir şey söylemeliyim.
- I'm sorry I interrupted you.
- Sözünü kestiğim için üzgünüm.
- Don't interrupt me!
- Sözümü kesme!
- People tend to interrupt me because I speak too slowly.
- Ben yavaş konuştuğum için insanlar sözümü kesmeye eğilimlidir.
- Tom tried to tell me something, but Mary interrupted before he could say anything.
- Tom bana bir şey söylemeye çalıştı, ama Mary o bir şey söyleyemeden sözünü kesti.
- I won't interrupt you anymore.
- Artık senin sözünü kesmeyeceğim.
- No one interrupted the speaker.
- Hiç kimse konuşmacının sözünü kesmedi.
- Never interrupt a woman.
- Asla bir kadının sözünü kesme.
- Tom interrupted me.
- Tom sözümü kesti.
- Sorry, I didn't mean to interrupt you.
- Üzgünüm, sözünüzü kesmek istemedim.
- Beth has a strong habit of interrupting people while they are talking.
- Beth'in insanlar konuşurken sözlerini kesmek gibi yerleşmiş bir alışkanlığı var.
- Don't interrupt Tom.
- Tom'un sözünü kesme.
- May I interrupt you?
- Sözünüzü kesebilir miyim?
- Tom opened his mouth to say something, but Mary interrupted him.
- Tom bir şey söylemek için ağzını açtı ama Mary onun sözünü kesti.
- Don't interrupt people when they're talking.
- İnsanlar konuşurken, sözlerini kesmeyin.
- Don't interrupt us.
- Bizim sözümüzü kesmeyin.
- Don't interrupt her.
- Onun sözünü kesmeyin.
- I interrupted Tom.
- Tom'un sözünü kestim.
Show More (72)
|
| 2 |
interrupt |
kesmek |
v. |
|
- A building was interrupting the forest view.
- Bir bina orman manzarasını kesiyordu.
- I could not interrupt a Hemingway quotation, but I would urge colleagues to keep to their speaking time!
- Hemingway'den bir alıntıyı kesemezdim, ancak meslektaşlarımı konuşma sürelerine uymaya çağırıyorum!
- I did not want to interrupt the vote earlier but I should like to refer back to the Nisticò report.
- Oylamayı daha önce kesmek istemedim ancak Nisticò raporuna tekrar atıfta bulunmak istiyorum.
- The general, without interrupting his speech, hit him on the head with his heavy ivory stick; the barbarian fell.
- General, konuşmasını kesmeden, ağır fildişi sopasıyla kafasına vurdu; barbar düştü.
- Did I interrupt something important?
- Ben önemli bir şey kestim mi?
- Tom interrupted our conversation.
- Tom konuşmamızı kesti.
- Excuse me for interrupting, I've got something to tell you.
- Kestiğim için özür dilerim, size anlatmam gereken bir şey var.
- He interrupted us abruptly.
- Sözümüzü aniden kesti.
- Tom interrupted Mary's speech.
- Tom, Mary'nin konuşmasını kesti.
- Don't interrupt our conversation.
- Konuşmamızı kesme.
- We interrupt this program for an urgent message.
- Bu programı acil bir mesaj için kesiyoruz.
- He interrupted our conversation.
- O bizim konuşmamızı kesti.
- He interrupted the speaker with frequent questions.
- Konuşmacının sözünü sık sık sorularla kesti.
- The child was constantly interrupting her mother's conversation.
- Çocuk sürekli annesinin konuşmasını kesiyordu.
Show More (11)
|
| 3 |
interrupt |
yarıda kesmek |
v. |
|
- I must ask you to interrupt your speech.
- Konuşmanızı yarıda kesmenizi rica ediyorum.
- I cannot interrupt the vote for an explanation of this kind.
- Bu tür bir açıklama için oylamayı yarıda kesemem.
- When did you interrupt your summer vacation?
- Yaz tatilini ne zaman yarıda kestin?
- Am I interrupting something important?
- Önemli bir şeyi yarıda kesiyor muyum?
Show More (1)
|
| 4 |
interrupt |
ara vermek |
v. |
|
- We will now interrupt the debate for the vote.
- Şimdi oylama için tartışmaya ara veriyoruz.
- We shall therefore open the debate and interrupt it for the vote.
- Bu nedenle tartışmayı açacağız ve oylama için ara vereceğiz.
- We are going to have to interrupt this debate.
- Bu tartışmaya ara vermek zorundayız.
Show More (0)
|
| 5 |
interrupt |
bölmek |
v. |
|
- Sorry to interrupt, but there is someone here to see you.
- Böldüğüm için üzgünüm ama burada sizi görmek isteyen biri var.
Show More (-2)
|
| 6 |
interrupt |
kesintiye uğratmak |
v. |
|
- Traffic was interrupted by a tornado.
- Kasırga nedeniyle trafik kesintiye uğramıştı.
Show More (-2)
|
| 7 |
interrupt |
yarıda bırakmak |
v. |
|
- The meeting was interrupted.
- Toplantı yarıda bırakıldı.
Show More (-2)
|
| 8 |
interrupt |
araya girmek |
v. |
|
- Can I interrupt for a second, Tom?
- Bir saniye araya girebilir miyim, Tom?
Show More (-2)
|
