|
- I am very pleased that we have found so broad a consensus here in this joint resolution.
- Bu ortak kararda bu kadar geniş bir mutabakat sağlamış olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum.
- The reason why I have not carried over my support to the joint resolution is its enormous limitations.
- Desteğimi ortak karar tasarısına taşımamamın nedeni, tasarının muazzam sınırlılıklarıdır.
- I abstained on the joint resolution on the Bonn conference on climate change.
- İklim değişikliği konulu Bonn konferansına ilişkin ortak karar tasarısında çekimser kaldım.
- It is because I see extremely few traces of it in the joint resolution.
- Çünkü ortak kararda bunun çok az izini görüyorum.
- The joint resolution is still quite ambiguous on this essential issue.
- Ortak karar tasarısı bu temel konuda hala oldukça muğlaktır.
- You will find this proposal again in the joint resolution which will very shortly be put to the vote in this House.
- Bu öneriyi çok yakında bu Mecliste oylamaya sunulacak olan ortak kararda tekrar bulacaksınız.
- I know that because I was involved in negotiating the joint resolution that will be put to the vote tomorrow.
- Bunu biliyorum çünkü yarın oylamaya sunulacak olan ortak karar tasarısının görüşülmesinde yer aldım.
- We utterly reject the joint resolution.
- Ortak kararı kesinlikle reddediyoruz.
- There is an omission in item 9 of the joint resolution.
- Ortak karar tasarısının 9. Maddesinde bir eksiklik var.
- I voted for the joint resolution although there has not yet been ratification of the Nice Treaty in Ireland.
- İrlanda'da Nice Antlaşması henüz onaylanmamış olmasına rağmen ortak karar için oy kullandım.
- I welcome the reference to the Treaty of Nice in Paragraph 6 of the joint resolution.
- Ortak kararın 6. Paragrafında Nice Antlaşmasına yapılan atfı memnuniyetle karşılıyorum.
- The joint resolution is part and parcel of this trend.
- Ortak karar bu eğilimin bir parçasıdır.
- This point will feature in the joint resolution.
- Bu husus ortak kararda yer alacaktır.
- I would like to highlight these two points in our joint resolution.
- Ortak kararımızda bu iki noktanın altını çizmek istiyorum.
- We voted against the joint resolution on mergers in the telecommunications sector.
- Telekomünikasyon sektöründeki birleşmelere ilişkin ortak karara karşı oy kullandık.
- The authors of the joint resolution are aware of the general concern caused by GATS.
- Ortak kararın yazarları Hizmet Ticareti Genel Anlaşması'nın neden olduğu genel endişenin farkındadır.
- We therefore have no choice but to vote against the joint resolution.
- Bu nedenle ortak karara karşı oy kullanmaktan başka seçeneğimiz yok.
- I have voted in favour of the joint resolution even though it contains certain points with which I do not agree.
- Katılmadığım bazı noktalar içermesine rağmen ortak karar tasarısı lehinde oy kullandım.
- In any case, we are not going to start voting on the joint resolution.
- Her halükarda ortak karar tasarısını oylamaya başlamayacağız.
- It is because I see extremely few traces of it in the joint resolution.
- Çünkü ortak karar tasarısında buna dair çok az iz görüyorum.
- The joint resolution is still quite ambiguous on this essential issue.
- Ortak karar bu temel konuda hala oldukça muğlaktır.
- We now come to the vote on the joint resolution on linguistic diversity.
- Şimdi dilsel çeşitliliğe ilişkin ortak karar tasarısının oylamasına geldik.
Show More (19)
|
