|
- We look forward to working closely with you.
- Sizinle yakın çalışmayı dört gözle bekliyoruz.
- Those are extremely wise words and we all look forward to them being translated into action.
- Bunlar son derece bilgece sözler ve hepimiz bunların eyleme dönüştürülmesini dört gözle bekliyoruz.
- We, in this House, look forward to the fulfilment of Romania's European vocation.
- Bizler bu Mecliste Romanya'nın Avrupa misyonunu yerine getirmesini dört gözle bekliyoruz.
- Apart from that, we are really very happy with the way this is going forward and look forward to voting for it tomorrow.
- Bunun dışında, bu sürecin gidişatından gerçekten çok memnunuz ve yarınki oylamayı dört gözle bekliyoruz.
- We look forward to a constructive dialogue, and we wish you all !
- Yapıcı bir diyaloğu dört gözle bekliyor ve hepinize başarılar diliyoruz!
- In the meantime we are looking forward to the participation of the observers from the first ten countries.
- Bu arada ilk on ülkeden gözlemcilerin katılımını dört gözle bekliyoruz.
- We look forward to hearing the pipes at the next Burns' Supper.
- Bir sonraki Burns yemeğinde boruları duymayı dört gözle bekliyoruz.
- We look forward to the declarations of the Council and the Commission.
- Konsey ve Komisyon'un açıklamalarını dört gözle bekliyoruz.
- I look forward to discussing it with Parliament during the course of this coming year.
- Önümüzdeki yıl boyunca bu konuyu Parlamento ile tartışmayı dört gözle bekliyorum.
- So I look forward to seeing you back in this House in early winter next year.
- Gelecek yıl kış başında sizi tekrar bu Mecliste görmeyi dört gözle bekliyorum.
- We, in this House, look forward to the fulfilment of Romania's European vocation.
- Bizler bu Meclis'te Romanya'nın Avrupa misyonunu yerine getirmesini dört gözle bekliyoruz.
- We welcome the Commission's position on this, and we look forward to the development of a suitable programme.
- Komisyon'un bu konudaki tutumunu memnuniyetle karşılıyor ve uygun bir programın geliştirilmesini dört gözle bekliyoruz.
- So we can look forward to the beneficial medical applications which this research promises.
- Dolayısıyla bu araştırmanın vaat ettiği faydalı tıbbi uygulamaları dört gözle bekleyebiliriz.
- We look forward to close cooperation between the European Parliament and the national parliaments.
- Avrupa Parlamentosu ile ulusal parlamentolar arasında yakın bir işbirliğini dört gözle bekliyoruz.
- I look forward to working with you in the vote tomorrow.
- Yarınki oylamada sizinle birlikte çalışmayı dört gözle bekliyorum.
- I look forward to resuming with vim and vigour in the New Year.
- Yeni Yılda canla başla çalışmaya devam etmeyi dört gözle bekliyorum.
- We are looking forward to a reply from him.
- Kendisinden gelecek yanıtı dört gözle bekliyoruz.
- I look forward to attending that meeting and hope that at last we can begin to push things forward again.
- Bu toplantıya katılmayı dört gözle bekliyorum ve sonunda işleri yeniden ilerletmeye başlayabileceğimizi umuyorum.
- That is perfectly normal, I feel, and I look forward to it.
- Bunun son derece normal olduğunu düşünüyorum ve bunu dört gözle bekliyorum.
- We look forward to your forthcoming decision.
- Gelecek kararınızı dört gözle bekliyoruz.
- I look forward to the subsequent debate concerning the tasks ahead of us.
- Önümüzdeki görevlerle ilgili bir sonraki tartışmayı dört gözle bekliyorum.
- I look forward to that final vote.
- Nihai oylamayı dört gözle bekliyorum.
- I look forward to the Commission's response.
- Komisyonun cevabını dört gözle bekliyorum.
- We look forward to seeing your proposal on this before the summer is out.
- Yaz bitmeden bu konudaki teklifinizi görmeyi dört gözle bekliyoruz.
- We look forward to seeing that detail and wish its progress well.
- Bu ayrıntıyı görmeyi dört gözle bekliyor ve ilerlemesinin iyi olmasını diliyoruz.
- I look forward to Parliament's support for CAFE.
- Parlamentonun Avrupa için Daha Temiz Hava Direktifine destek vermesini dört gözle bekliyorum.
- We looked forward to at last sending a message of hope to those people.
- Sonunda bu insanlara bir umut mesajı göndermeyi dört gözle bekliyorduk.
- I look forward to seeing further directives, perhaps starting with disability.
- Belki de engellilikle başlayacak daha fazla yönerge görmeyi dört gözle bekliyorum.
- We now look forward to similar cooperation with the Council and Commission.
- Şimdi de Konsey ve Komisyon ile benzer bir işbirliğini dört gözle bekliyoruz.
- I am looking forward to our new fellow MEPs' contributions and fresh ideas in this area.
- Yeni milletvekili arkadaşlarımızın bu alandaki katkılarını ve taze fikirlerini dört gözle bekliyorum.
- We look forward to the continuing cooperation that we have had, both inside and outside this House.
- Meclis içinde ve dışında sürdürdüğümüz iş birliğinin devamını dört gözle bekliyoruz.
- I look forward to discussing this issue with you in greater detail in the months to come.
- Önümüzdeki aylarda bu konuyu sizinle daha ayrıntılı olarak tartışmayı dört gözle bekliyorum.
- Therefore, I look forward to the debate on these interesting and important issues.
- Bu nedenle, bu ilginç ve önemli konuların tartışılmasını dört gözle bekliyorum.
- The secretariat started looking forward to their lunch.
- Sekretarya öğle yemeğini dört gözle beklemeye başladı.
- The Council is also looking forward to the planned census being held in accordance with international standards.
- Konsey ayrıca planlanan nüfus sayımının uluslararası standartlara uygun olarak yapılmasını dört gözle beklemektedir.
- I very much look forward to a positive result tomorrow.
- Yarın olumlu bir sonuç almayı dört gözle bekliyorum.
- I was looking forward to working with Sergio and his team in Iraq.
- Irak'ta Sergio ve ekibiyle birlikte çalışmayı dört gözle bekliyordum.
- I look forward to participating in the discussions of the Dehaene Working Group.
- Dehaene Çalışma Grubu'nun tartışmalarına katılmayı dört gözle bekliyorum.
- We look forward to Poland joining the European Union next year.
- Polonya'nın önümüzdeki yıl Avrupa Birliği'ne katılmasını dört gözle bekliyoruz.
- We are looking forward to the Commission's presenting practical proposals.
- Komisyon'un pratik öneriler sunmasını dört gözle bekliyoruz.
- We are on your side and look forward to continuing the debate with you.
- Biz sizin tarafınızdayız ve sizinle tartışmaya devam etmeyi dört gözle bekliyoruz.
- I look forward to having a further discussion with Parliament, hopefully with the same rapporteur, on that subject.
- Parlamento ile, umarım aynı raportörle, bu konuda daha ileri bir tartışma yapmayı dört gözle bekliyorum.
- We very much look forward to that.
- Bunu dört gözle bekliyoruz.
- So we look forward to this communication on commodities which the Commission has promised.
- Bu nedenle Komisyonun söz verdiği emtialara ilişkin bu bildirimi dört gözle bekliyoruz.
- It is an exciting time, and I look forward to the review returning for second reading.
- Heyecan verici bir dönemden geçiyoruz ve gözden geçirmenin ikinci okuma için geri dönmesini dört gözle bekliyorum.
- I look forward to having a further discussion with Parliament, hopefully with the same rapporteur, on that subject.
- Parlamento ile, umarım aynı raportörle, bu konuda bir tartışma daha yapmayı dört gözle bekliyorum.
- We now look forward to the strengthening of our cooperation with Australia.
- Şimdi Avustralya ile işbirliğimizin güçlendirilmesini dört gözle bekliyoruz.
- We shall look forward to hearing from him many times in the future.
- Gelecekte kendisinden birçok kez haber almayı dört gözle bekleyeceğiz.
- I look forward to your answer.
- Cevabınızı dört gözle bekliyorum.
- We look forward to that initiative appearing at the Seville summit.
- Bu girişimin Sevilla zirvesinde ortaya çıkmasını dört gözle bekliyoruz.
- We look forward to receiving regular reports from the Personal Representatives Group.
- Kişisel Temsilciler Grubundan düzenli raporlar almayı dört gözle bekliyoruz.
- I look forward to hearing your views in this debate.
- Bu tartışmada görüşlerinizi duymayı dört gözle bekliyorum.
- We look forward to what will undoubtedly be very constructive cooperation.
- Hiç şüphesiz çok yapıcı olacak işbirliğini dört gözle bekliyoruz.
- We look forward to working closely and productively with the Greek Presidency.
- Yunanistan Dönem Başkanlığı ile yakın ve verimli bir şekilde çalışmayı dört gözle bekliyoruz.
- I look forward to our obtaining a really large majority for a good directive.
- İyi bir yönerge için gerçekten büyük bir çoğunluk elde etmemizi dört gözle bekliyorum.
- We look forward to that initiative appearing at the Seville summit.
- Bu girişimin Sevilla zirvesinde yer almasını dört gözle bekliyoruz.
- I look forward to examining the policy proposals which this will bring forward.
- Bunun getireceği politika önerilerini incelemeyi dört gözle bekliyorum.
- In any event, I look forward to the document which was approved by the Commission today.
- Her halükarda, bugün Komisyon tarafından onaylanan belgeyi dört gözle bekliyorum.
- I look forward to initiatives from the Commission in these areas.
- Komisyon'un bu alanlardaki girişimlerini dört gözle bekliyorum.
- I look forward to welcoming the new accession countries into the EU family on that historic occasion.
- Bu tarihi vesileyle AB ailesine yeni katılan ülkeleri karşılamayı dört gözle bekliyorum.
- The Commission is looking forward to this.
- Komisyon bunu dört gözle bekliyor.
- We look forward to progress in this area.
- Bu alanda ilerleme kaydetmeyi dört gözle bekliyoruz.
- We look forward to the European Year of Disability in 2003.
- 2003'teki Avrupa Engelliler Yılı'nı dört gözle bekliyoruz.
- Exciting tasks still lie ahead, therefore, and we look forward to completing these.
- Bu nedenle önümüzde hala heyecan verici görevler var ve bunları tamamlamayı dört gözle bekliyoruz.
- I also look forward to the White Paper which will be available in February.
- Ayrıca Şubat ayında hazır olacak Beyaz Kitap'ı da dört gözle bekliyorum.
- I look forward to your reaction to this suggestion.
- Bu öneriye vereceğiniz tepkiyi dört gözle bekliyorum.
- The Presidency will demonstrate efficiency and flexibility and looks forward to fruitful cooperation.
- Başkanlık, verimlilik ve esneklik gösterecek ve verimli bir işbirliğini dört gözle bekleyecektir.
- So we look forward to this communication on commodities which the Commission has promised.
- Bu nedenle Komisyon'un söz verdiği emtialara ilişkin bu bildirimi dört gözle bekliyoruz.
- We look forward to a fruitful dialogue with you on this.
- Bu konuda sizinle verimli bir diyalog kurmayı dört gözle bekliyoruz.
- We now look forward to similar cooperation with the Council and Commission.
- Şimdi Konsey ve Komisyon ile benzer bir işbirliğini dört gözle bekliyoruz.
- I look forward to seeing full ratification by all 10 accession countries.
- Katılımcı 10 ülkenin tamamı tarafından tam olarak onaylanmasını dört gözle bekliyorum.
- Therefore, I look forward to the debate on these interesting and important issues.
- Bu nedenle bu ilginç ve önemli konuların tartışılmasını dört gözle bekliyorum.
- We look forward to the Minister's arrival.
- Bakan'ın gelişini dört gözle bekliyoruz.
- In view of the rising value of the euro, we all look forward to what you have to say.
- Euro'nun yükselen değeri karşısında hepimiz söyleyeceklerinizi dört gözle bekliyoruz.
- I am looking forward to a treaty in which territorial cohesion has an important role.
- Bölgesel uyumun önemli bir role sahip olduğu bir anlaşmayı dört gözle bekliyorum.
- I am looking forward to our debate.
- Tartışmamızı dört gözle bekliyorum.
- To conclude, I look forward to your endorsement of the orientation presented in the compromise package.
- Sonuç olarak uzlaşma paketinde sunulan yönelimi onaylamanızı dört gözle bekliyorum.
- I am looking forward to initiatives from the Greek Presidency on both these issues.
- Bu iki konuda da Yunanistan Dönem Başkanlığı'nın girişimlerini dört gözle bekliyorum.
- I am looking forward to Parliament’s views on our proposal, as well as speedy progress in the Council.
- Parlamento'nun teklifimiz hakkındaki görüşlerini ve Konsey'deki hızlı ilerlemeyi dört gözle bekliyorum.
- The Council is also looking forward to the planned census being held in accordance with international standards.
- Konsey ayrıca planlanan nüfus sayımının uluslararası standartlara uygun olarak yapılmasını da dört gözle beklemektedir.
- I am very glad you gave that undertaking today and I look forward to taking this matter further.
- Bugün bu taahhüdü verdiğiniz için çok memnunum ve bu konuyu daha ileri götürmeyi dört gözle bekliyorum.
- I look forward to supporting this report.
- Bu raporu desteklemeyi dört gözle bekliyorum.
- We are very much looking forward to the document that will eventually be on the table.
- Sonunda masaya gelecek olan belgeyi dört gözle bekliyoruz.
- We are looking forward to each Monday being a better one here.
- Burada her pazartesinin daha iyi geçmesini dört gözle bekliyoruz.
- Now that he's retired, Yves can look forward to a contented and placid life.
- Artık emekli olduğuna göre, Yves mutlu ve huzurlu bir yaşamı dört gözle bekleyebilir.
- Though I've decided to go to the party, I'm not looking forward to it.
- Partiye gitmeye karar vermiş olsam da, gitmeyi dört gözle beklemiyorum.
- I'm looking forward to doing that.
- Bunu yapmayı dört gözle bekliyorum.
- I'm really looking forward to next March, when they roll out the new Play Station 2.
- Önümüzdeki Mart ayında yeni Play Station 2'nin çıkmasını dört gözle bekliyorum.
- We look forward to receiving your quote by return mail.
- Teklifinizi cevap maili ile almayı dört gözle bekliyoruz.
- What are you looking forward to today?
- Bugün neyi dört gözle bekliyorsunuz?
- We're looking forward to it.
- Dört gözle bekliyoruz.
- Tom is looking forward to spending some time with Mary.
- Tom, Mary ile biraz zaman geçirmeyi dört gözle bekliyor.
- Tom is looking forward to his birthday party.
- Tom doğum günü partisini dört gözle bekliyor.
- I'm looking forward to seeing you in your cap and gown.
- Seni kepin ve cüppenle görmeyi dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to competing.
- Yarışmayı dört gözle bekliyorum.
- There's not much to look forward to.
- Dört gözle bekleyecek pek bir şey yok.
- I'm looking forward to going on vacation.
- Tatile çıkmayı dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to summer vacation.
- Yaz tatilini dört gözle bekliyorum.
- I'll be going to Boston next week, but I'm not really looking forward to it.
- Önümüzdeki hafta Boston'a gideceğim, ama bunu dört gözle beklemiyorum.
- We're looking forward to that.
- Bunu dört gözle bekliyoruz.
- I'm looking forward to your coming to Japan.
- Japonya'ya gelişini dört gözle bekliyorum.
- Tom has been looking forward to meeting you.
- Tom seninle tanışmayı dört gözle bekliyordu.
- I look forward to seeing them this spring.
- Bu baharda onları görmeyi dört gözle bekliyorum.
- I'm really looking forward to seeing that film.
- O filmi görmeyi dört gözle bekliyorum.
- I look forward to receiving your reply as soon as possible.
- En kısa sürede yanıtını almayı, dört gözle bekliyorum.
- Sami was looking forward to a new life with Layla.
- Sami, Layla ile yeni bir hayat kurmayı dört gözle bekliyordu.
- I'm looking forward to sleeping on a nice soft bed tonight.
- Bu gece güzel yumuşak bir yatakta uyumayı dört gözle bekliyorum.
- Tom said he was looking forward to coming to visit us.
- Tom bizi ziyarete gelmeyi dört gözle beklediğini söyledi.
- Tom is looking forward to seeing Mary again.
- Tom, Mary'yi tekrar görmeyi dört gözle bekliyor.
- I'll be playing tennis with Tom this afternoon, but it's not something I'm really looking forward to.
- Bu öğleden sonra Tom ile tenis oynayacağım, ama bu gerçekten dört gözle beklediğim bir şey değil.
- To our regret, we were obliged to call off the game, which we had been looking forward to.
- Üzülerek, dört gözle beklediğimiz oyunu iptal etmek zorunda kaldık.
- I'm looking forward to the summer break.
- Yaz tatilini dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to your letter!
- Mektubunu dört gözle bekliyorum!
- The person I look forward to working with is Tom.
- Birlikte çalışmayı dört gözle beklediğim kişi Tom.
- We miss you and are really looking forward to you being here.
- Seni özledik ve burada olmanı dört gözle bekliyoruz.
- Sophie had been looking forward to getting another letter from the unknown sender.
- Sophie, bilinmeyen göndericiden bir mektup daha almayı dört gözle bekliyordu.
- The only person who's looking forward to Miss Cobb's return.
- Bayan Cobb'un dönüşünü dört gözle bekleyen tek kişi.
- Ted is looking forward to going abroad after graduation.
- Ted, mezun olduktan sonra yurtdışına gitmeyi dört gözle bekliyor.
- I'm looking forward to hearing from her.
- Ondan haber almayı dört gözle bekliyorum.
- I was looking forward to the day when I could see him after five years' separation.
- Beş yıllık ayrılıktan sonra onu göreceğim günü dört gözle bekliyordum.
- Tell me what you are looking forward to.
- Neyi dört gözle beklediğini söyle.
- I look forward to watching you dance.
- Senin dans etmeni izlemeyi dört gözle bekliyorum.
- That's something to look forward to.
- Bu dört gözle beklenecek bir şey.
- Tom was looking forward to going to a movie with Mary.
- Tom, Mary ile sinemaya gitmeyi dört gözle bekliyordu.
- I'm really looking forward to tonight's concert.
- Bu akşamki konseri dört gözle bekliyorum.
- Tom is looking forward to being a father.
- Tom bir baba olmayı dört gözle bekliyor.
- To our regret, we were obliged to call off the game, which we had been looking forward to.
- Ne yazık ki oyunu iptal etmek zorunda bırakıldık, ki bunu dört gözle bekliyorduk.
- Tom wasn't looking forward to this.
- Tom bunu dört gözle beklemiyordu.
- I was really looking forward to the game.
- Maçı dört gözle bekliyordum.
- I was looking forward to this.
- Bunu dört gözle bekliyordum.
- We miss you and are really looking forward to you being here.
- Seni özlüyoruz ve gerçekten burada olmanı dört gözle bekliyoruz.
- I look forward to your next visit.
- Bir sonraki ziyaretinizi dört gözle bekliyorum.
- With both mind and body in their best condition, let's look forward to the newcomers' training camp.
- Hem zihnimiz hem de bedenimiz en iyi durumdayken, yeni gelenlerin eğitim kampını dört gözle bekleyelim.
- I look forward to working with you.
- Seninle çalışmayı dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to going swimming with you.
- Seninle yüzmeye gitmeyi dört gözle bekliyorum.
- I look forward to working with Tom.
- Tom'la çalışmayı dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to coming to Turkey!
- Türkiye'ye gelmeyi dört gözle bekliyorum.
- I'll be looking forward to it.
- Dört gözle bekliyor olacağım.
- I don't look forward to going to work.
- İşe gitmeyi dört gözle beklemiyorum.
- We're looking forward to the holidays.
- Tatilleri dört gözle bekliyoruz.
- I look forward to doing that with you.
- Bunu seninle yapmayı dört gözle bekliyorum.
- I am looking forward to seeing you in this town.
- Bu şehirde seni görmeyi dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to spending time with Tom.
- Tom'la vakit geçirmeyi dört gözle bekliyorum.
- I'm really looking forward to going to Boston.
- Boston'a gitmeyi dört gözle bekliyorum.
- The students were all looking forward to the summer vacation.
- Öğrencilerin hepsi yaz tatilini dört gözle bekliyordu.
- Though I have decided to go to the party, I'm not looking forward to it.
- Partiye gitmeye karar vermiş olmama rağmen, gitmeyi dört gözle beklemiyorum.
- She is looking forward to going to the movies with him.
- Onunla sinemaya gitmeyi dört gözle bekliyor.
- I was looking forward to it.
- Dört gözle bekliyordum.
- I'm really looking forward to going to the beach with Tom.
- Gerçekten Tom'la plaja gitmeyi dört gözle bekliyorum.
- We are looking forward to your visit to our new office.
- Yeni ofisimizi ziyaret etmenizi dört gözle bekliyoruz.
- We are looking forward to seeing you again.
- Sizi tekrar görmeyi dört gözle bekliyoruz.
- We're really looking forward to it.
- Gerçekten dört gözle bekliyoruz.
- Tom hasn't been looking forward to this moment.
- Tom bu anı dört gözle beklemiyordu.
- I am looking forward to seeing you again soon.
- Yakında seni yeniden görmeyi dört gözle bekliyorum.
- I'm really looking forward to going to Australia.
- Avustralya'ya gitmeyi dört gözle bekliyorum.
- We're all looking forward to it.
- Hepimiz dört gözle bekliyoruz.
- I'm looking forward to visiting your country this winter.
- Bu kış ülkenizi ziyaret etmeyi dört gözle bekliyorum.
- I'm really looking forward to spending time with Tom.
- Tom'la zaman geçirmeyi gerçekten dört gözle bekliyorum.
- I was really looking forward to it.
- Gerçekten dört gözle bekliyordum.
- I'm looking forward to going sailing with you.
- Seninle yelkene çıkmayı dört gözle bekliyorum.
- He's looking forward to the holiday.
- Tatili dört gözle bekliyor.
- I've been looking forward to this all week.
- Bütün hafta bunu dört gözle bekledim.
- Tom is looking forward to seeing you.
- Tom seni görmeyi dört gözle bekliyor.
- Tom looks forward to going to work every morning.
- Tom her sabah işe gitmeyi dört gözle bekliyor.
- The students were all looking forward to summer vacation.
- Öğrenciler, yaz tatilini dört gözle bekliyorlardı.
- I'm really looking forward to Tom's visit.
- Tom'un ziyaretini dört gözle bekliyorum.
- I'll look forward to it.
- Dört gözle bekleyeceğim.
- Tom isn't looking forward to that.
- Tom onu dört gözle beklemiyor.
- I'm really looking forward to summer vacation.
- Yaz tatilini dört gözle bekliyorum.
- I look forward to hearing from you.
- Senden haber almayı dört gözle bekliyorum.
- Tom is looking forward to going to Australia.
- Tom Avustralya'ya gitmeyi dört gözle bekliyor.
- I'm looking forward to the return of spring.
- Baharın gelmesini dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to going skiing with you.
- Seninle kayağa gitmeyi dört gözle bekliyorum.
- It was nice to meet you, and I look forward to hearing from you.
- Sizinle tanışmak güzeldi ve sizden haber almayı dört gözle bekliyorum.
- We're looking forward to the holidays.
- Tatili dört gözle bekliyoruz.
- She is looking forward to going to the Tohoku district.
- Tohoku bölgesine gitmeyi dört gözle bekliyormuş.
- I'm looking forward to that.
- Bunu dört gözle bekliyorum.
- We're looking forward to your being here.
- Burada olmanı dört gözle bekliyoruz.
- Tom looks forward to his lunchtime run, to break up the monotony of his working day.
- Tom, iş gününün monotonluğunu kırmak için öğle yemeği saatindeki koşusunu dört gözle bekliyor.
- Tom told me he had nothing to look forward to.
- Tom bana dört gözle bekleyecek bir şeyi olmadığını söyledi.
- We were looking forward to spending an evening at home alone.
- Evde yalnız bir akşam geçirmeyi dört gözle bekliyorduk.
- I'm looking forward to your Halloween party.
- Cadılar Bayramı partinizi dört gözle bekliyorum.
- Sami was looking forward to being a father.
- Sami, baba olmayı dört gözle bekliyordu.
- We look forward to receiving the catalog soon.
- Kataloğu yakında almayı dört gözle bekliyoruz.
- I'm looking forward to going to the concert.
- Konsere gitmeyi dört gözle bekliyorum.
- I've been looking forward to him coming.
- Gelmesini dört gözle bekliyordum.
- I'm looking forward to coming over to your place to eat.
- Yemek için sana gelmeyi dört gözle bekliyorum.
- The students are looking forward to the summer vacation.
- Öğrenciler yaz tatilini dört gözle bekliyorlar.
- The children looked forward to the first snow that they might build a snowman.
- Çocuklar kardan adam yapmak için ilk karı dört gözle bekliyorlardı.
- I am looking forward to hearing from you.
- Senden haber almayı dört gözle bekliyorum.
- I'm not looking forward to Christmas this year.
- Bu yıl Noel'i dört gözle beklemiyorum.
- I'm looking forward to your visit.
- Ziyaret etmeni dört gözle bekliyorum.
- She is looking forward to seeing him again.
- Onu tekrar görmeyi dört gözle bekliyor.
- I am looking forward to the trip.
- Yolculuğu dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to receiving your reply.
- Cevabını almayı dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to receiving a favorable answer from you.
- Sizden tatminkar bir yanıt almayı dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to meeting you.
- Seninle tanışmayı dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to working with you, Jamal.
- Seninle çalışmayı dört gözle bekliyorum, Jamal.
- Tom is looking forward to it.
- Tom dört gözle bekliyor.
- I'm looking forward to good news.
- İyi haberleri dört gözle bekliyorum.
- She was looking forward to seeing him again.
- Onu tekrar görmeyi dört gözle bekliyordu.
- Tom and Mary have been looking forward to this.
- Tom ve Mary bunu dört gözle bekliyorlardı.
- I'm looking forward to Christmas.
- Noel'i dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to the concert.
- Konseri dört gözle bekliyorum.
- My daughter is looking forward to Christmas.
- Kızım Noel'i dört gözle bekliyor.
- The pupils are looking forward to the upcoming excursion.
- Öğrenciler yaklaşan geziyi dört gözle bekliyorlar.
- We are looking forward to our uncle's visit.
- Amcamızın ziyaretini dört gözle bekliyoruz.
- Tom is looking forward to doing that.
- Tom onu yapmayı dört gözle bekliyor.
- I'm looking forward to seeing you next Sunday.
- Gelecek Pazar seni görmeyi dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to the party.
- Partiyi dört gözle bekliyorum.
- I am looking forward to it.
- Dört gözle bekliyorum.
- I'm really looking forward to doing that.
- Bunu yapmayı dört gözle bekliyorum.
- We look forward to your entries.
- Girişlerinizi dört gözle bekliyoruz.
- We look forward to it.
- Dört gözle bekliyoruz.
- I'm looking forward to the summer vacation.
- Yaz tatilini dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to spending some time in Boston.
- Boston'da biraz zaman geçirmeyi dört gözle bekliyorum.
- She was looking forward to going to a movie with him.
- Onunla sinemaya gitmeyi dört gözle bekliyordu.
- I can't tell you how much I've been looking forward to your visit.
- Ziyaretinizi ne kadar dört gözle beklediğimi anlatamam.
- Tom has been looking forward to this.
- Tom bunu dört gözle bekliyordu.
- Tom is looking forward to taking some time off.
- Tom biraz izin almayı dört gözle bekliyor.
- I'm not looking forward to this.
- Bunu dört gözle beklemiyorum.
- Aren't you looking forward to your next chance to speak?
- Konuşmak için bir sonraki fırsatını dört gözle beklemiyor musun?
- I'm looking forward to seeing you as well.
- Ben de seni görmeyi dört gözle bekliyorum.
- He was looking forward to that evening's date.
- O akşamki randevuyu dört gözle bekliyordu.
- I'm looking forward to the return of spring.
- Baharın gelişini dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to the trip.
- Yolculuğu dört gözle bekliyorum.
- I look forward to the summer vacation.
- Yaz tatilini dört gözle bekliyorum.
- We're looking forward to our vacation.
- Tatilimizi dört gözle bekliyoruz.
- I've been looking forward to this.
- Bunu dört gözle bekliyordum.
- Tom is looking forward to working with you.
- Tom, sizinle çalışmayı dört gözle bekliyor.
- I'm really looking forward to meeting Tom.
- Tom'la tanışmayı dört gözle bekliyorum.
- The students were all looking forward to summer vacation.
- Öğrencilerin hepsi, yaz tatilini dört gözle bekliyordu.
- I'm looking forward to that.
- Onu dört gözle bekliyorum.
- He looks forward to having 200 visitors.
- O 200 ziyaretçiyi dört gözle bekliyor.
- We look forward to receiving your prompt reply.
- Hemen cevap vermenizi dört gözle bekliyoruz.
- I'm looking forward to doing that with you.
- Onu seninle yapmayı dört gözle bekliyorum.
- I am looking forward to Christmas.
- Noel'i dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to your visit during the summer vacation.
- Yaz tatilinde ziyaretinizi dört gözle bekliyorum.
- Though I have decided to go to the party, I'm not looking forward to it.
- Partiye gitmeye karar vermeme rağmen, bunu dört gözle beklemiyorum.
- Tom is looking forward to going to Australia.
- Tom, Avustralya'ya gitmeyi dört gözle bekliyor.
- I'm really looking forward to this.
- Bunu dört gözle bekliyorum.
- She is looking forward to her birthday party.
- Doğum günü partisini dört gözle bekliyor.
- Tom said that he's looking forward to seeing you.
- Tom seni görmeyi dört gözle beklediğini söyledi.
- I'm really looking forward to working with you.
- Seninle çalışmayı dört gözle bekliyorum.
- We looked forward to the party.
- Partiyi dört gözle bekliyorduk.
- I'm looking forward to tomorrow night.
- Yarın geceyi dört gözle bekliyorum.
- I'm not looking forward to today's meeting.
- Bugünkü toplantıyı dört gözle beklemiyorum.
- I was looking forward to meeting you.
- Seninle tanışmayı dört gözle bekliyordum.
- We are all looking forward to your coming.
- Hepimiz gelmenizi dört gözle bekliyoruz.
- Everyone's looking forward to it.
- Herkes onu dört gözle bekliyor.
- I've been looking forward to that.
- Ben dört gözle bekliyordum.
- I've been looking forward to playing music with you.
- Seninle müzik çalmayı dört gözle bekliyordum.
- I'm looking forward to sleeping on a nice soft bed tonight.
- Bu gece yumuşak bir yatakta uyumayı dört gözle bekliyorum.
- I'm really looking forward to going to the beach with Tom.
- Tom ile sahile gitmeyi dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to your reply.
- Cevabınızı dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to the opportunity.
- Bu fırsatı dört gözle bekliyorum.
- Tom is looking forward to being a father.
- Tom baba olmayı dört gözle bekliyor.
- I've been looking forward to your arrival.
- Gelmeni dört gözle bekliyordum.
- I'm looking forward to receiving a favorable answer from you.
- Sizden olumlu bir cevap almayı dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to competing.
- Ben yarışmayı dört gözle bekliyorum.
- We are looking forward to seeing you and your family.
- Sizi ve ailenizi görmeyi dört gözle bekliyoruz.
- We look forward to the challenge.
- Meydan okumayı dört gözle bekliyoruz.
- I'm not looking forward to seeing Tom.
- Tom'u görmeyi dört gözle beklemiyorum.
- I really look forward to your visit in the near future.
- Yakın gelecekte ziyaretinizi dört gözle bekliyorum.
- We're looking forward to that.
- Dört gözle bekliyoruz.
- Tom is looking forward to retirement.
- Tom emekliliğini dört gözle bekliyor.
- I'm looking forward to touring bookstores in the US.
- Amerika'daki kitapçılarda gezinmeyi dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to having some time off.
- Biraz izin yapmayı dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to it.
- Ben onu dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to your letter.
- Mektubunu dört gözle bekliyorum.
- I'm not looking forward to that.
- Bunu dört gözle beklemiyorum.
- Tom is looking forward to your visit.
- Tom ziyaretinizi dört gözle bekliyor.
- I am looking forward to your letter.
- Mektubunuzu dört gözle bekliyorum.
- She was looking forward to going sailing with him.
- Onunla denize açılmayı dört gözle bekliyordu.
- Tom is looking forward to your being here.
- Tom senin burada olmanı dört gözle bekliyor.
- Tom has really been looking forward to this.
- Tom bunu gerçekten dört gözle bekliyordu.
- I'm not looking forward to that.
- Onu dört gözle beklemiyorum.
- I've been looking forward to meeting you.
- Seninle tanışmayı dört gözle bekliyordum.
- I'm looking forward to it.
- Dört gözle bekliyorum.
- We're all looking forward to seeing you.
- Hepimiz seni görmeyi dört gözle bekliyoruz.
- I'm looking forward to your coming to Japan.
- Japonya'ya gelmenizi dört gözle bekliyorum.
- We are looking forward to the holidays.
- Tatili dört gözle bekliyoruz.
- Tom was looking forward to seeing Mary again.
- Tom, Mary'yi tekrar görmeyi dört gözle bekliyordu.
- We are looking forward to your visit to our new office.
- Yeni ofisimize ziyaretinizi dört gözle bekliyoruz.
- He was looking forward to spending the weekend with her in their little cottage in Somerset.
- Hafta sonunu onunla birlikte Somerset'teki küçük kır evinde geçirmeyi dört gözle bekliyordu.
- Tom isn't looking forward to that.
- Tom bunu dört gözle beklemiyor.
- Tom is looking forward to that.
- Tom bunu dört gözle bekliyor.
- I'm looking forward to spending some time with you.
- Seninle biraz vakit geçirmeyi dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to my birthday.
- Doğum günümü dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to your party.
- Partini dört gözle bekliyorum.
- I look forward to receiving your reply as soon as possible.
- Cevabınızı en kısa sürede almayı, dört gözle bekliyorum.
- Tom is definitely not looking forward to this.
- Tom kesinlikle bunu dört gözle beklemiyor.
- I was so looking forward to that.
- Bunu dört gözle bekliyordum.
- I'm looking forward to your visit during summer vacation.
- Yaz tatilinde ziyaretinizi dört gözle bekliyorum.
- I was really looking forward to it.
- Bunu gerçekten dört gözle bekliyordum.
- Tom is looking forward to meeting you.
- Tom seninle tanışmayı dört gözle bekliyor.
- Sophie had been looking forward to getting another letter from the unknown sender.
- Sophie, bilinmeyen göndericiden yeni bir mektup almayı dört gözle bekliyordu.
- I am looking forward to walking around the Izu Peninsula with some of my friends during summer vacation.
- Yaz tatilinde bazı arkadaşlarımla birlikte Izu Yarımadası'nda dolaşmayı dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to tomorrow.
- Yarını dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to meeting your parents.
- Ebeveynlerinle tanışmayı dört gözle bekliyorum.
- We look forward to working more closely with you in the future.
- Gelecekte sizinle daha yakın çalışmayı dört gözle bekliyoruz.
- I'm looking forward to the next month.
- Önümüzdeki ayı dört gözle bekliyorum.
- Sami was looking forward to being a father.
- Sami baba olmayı dört gözle bekliyordu.
- We look forward to your feedback.
- Geri bildirimini dört gözle bekliyoruz.
- Though I've decided to go to the party, I'm not looking forward to it.
- Partiye gitmeye karar vermeme rağmen, bunu dört gözle beklemiyorum.
- I look forward to your questions.
- Sorularınızı dört gözle bekliyorum.
- I'll be going to Boston next week, but I'm not really looking forward to it.
- Gelecek hafta Boston'a gideceğim fakat bunu dört gözle beklemiyorum.
- I'm looking forward to the New Year holidays.
- Yeni yıl tatilini dört gözle bekliyorum.
- Tom is looking forward to Christmas.
- Tom Noel'i dört gözle bekliyor.
- We always look forward to Tom's annual visit.
- Tom'un yıllık ziyaretini her zaman dört gözle bekleriz.
- Tom said that he's looking forward to seeing you.
- Tom sizi görmeyi dört gözle beklediğini söyledi.
- Tom said he was looking forward to coming to visit us.
- Tom bizi ziyaret etmeye gelmeyi dört gözle beklediğini söyledi.
- I'm really looking forward to spending time with Tom.
- Tom'la vakit geçirmeyi dört gözle bekliyorum.
- I'm really looking forward to it.
- Gerçekten dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to coming over to your place to eat.
- Yemek yemek için senin evine gelmeyi dört gözle bekliyorum.
- I'm really looking forward to going sailing with Tom.
- Tom'la yelkene çıkmayı dört gözle bekliyorum.
- I'm really looking forward to relaxing this weekend.
- Bu hafta sonu rahatlamayı dört gözle bekliyorum.
- They looked forward to a time when they would no longer have to live from hand to mouth.
- Artık kıt kanaat geçinmek zorunda olmayacakları zamanı dört gözle bekliyorlardı.
- He is looking forward to it.
- Dört gözle bekliyor.
- I'm looking forward to your visit.
- Ziyaretini dört gözle bekliyorum.
- Tom is looking forward to working with you.
- Tom seninle çalışmayı dört gözle bekliyor.
- We look forward to seeing you.
- Size görmeyi dört gözle bekliyoruz.
- I'm looking forward to his present.
- Hediyesini dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to coming to Turkey!
- Türkiye'ye gelmeyi dört gözle bekliyorum!
- Mary is looking forward to it.
- Mary bunu dört gözle bekliyor.
- I'm looking forward to hearing from you.
- Senden haber almayı dört gözle bekliyorum.
- Tom is looking forward to being here.
- Tom burada olmayı dört gözle bekliyor.
- Tom is looking forward to your visit.
- Tom senin ziyaretini dört gözle bekliyor.
- Mary is looking forward to it.
- Mary onu dört gözle bekliyor.
- We're looking forward to it all.
- Her şeyi dört gözle bekliyoruz.
- I look forward to a rematch.
- Rövanş maçını dört gözle bekliyorum.
- Tom isn't looking forward to it at all.
- Tom bunu hiç de dört gözle beklemiyor.
- Everyone's looking forward to it.
- Herkes bunu dört gözle bekliyor.
- I look forward to that.
- Dört gözle bekliyorum.
- I'm really looking forward to my birthday party.
- Doğum günü partimi dört gözle bekliyorum.
- I'm looking forward to the return of spring.
- İlkbaharın dönüşünü dört gözle bekliyorum.
Show More (333)
|