|
- The ship sank three meters into the water.
- Gemi suya üç metre battı.
- It's about three meters away.
- Yaklaşık üç metre uzakta.
- Go straight up the street for about 100 meters, and you will get to the junction of three roads.
- Caddede yaklaşık 100 metre boyunca dümdüz ilerlediğinizde üç yolun kesiştiği kavşağa ulaşacaksınız.
- I'm pretty sure that tower is 330 meters tall.
- O kulenin 330 metre uzunluğunda olduğundan çok eminim.
- Tom was three meters behind me.
- Tom benim üç metre arkamdaydı.
- The words above the door of the theater were one meter high.
- Tiyatronun kapısının üzerindeki yazılar bir metre yüksekliğindeydi.
- That mountain is about three thousand meters high.
- O dağ yaklaşık üç bin metre yüksekliğinde.
- An icebreaker can carve a channel in the ice fifteen meters wide.
- Bir buz kırıcı buzda 15 metre genişliğinde bir kanal açabilir.
- She is leading by two meters.
- İki metre önde gidiyor.
- The tower is three hundred and twenty-one meters high.
- Kule üç yüz yirmi bir metre yüksekliğinde.
- The plane climbed to an altitude of 10,000 meters.
- Uçak, 10.000 metre irtifaya ulaştı.
- Pine trees can grow up to thirty meters tall.
- Çam ağaçları otuz metre yüksekliğe kadar büyüyebilirler.
- A meter is 100 centimeters.
- Bir metre yüz santimetredir.
- The board is about two meters long.
- Pano yaklaşık iki metre uzunluğundadır.
- The plane flew at an altitude of 3,000 meters.
- Uçak 3000 metre yükseklikte uçtu.
- A meter consists of 100 centimetres.
- Bir metre yüz santimdir.
- The length of this ship is 30 meters.
- Bu geminin uzunluğu 30 metredir.
- The cat is almost five meters away from the dog.
- Kedi köpekten neredeyse beş metre uzakta.
- The sperm whale can dive to a depth of 1,000 meters.
- Amberbalığı, 1000 metre derinliğe dalabilir.
- Tom ran a hundred meters in twelve seconds.
- Tom yüz metreyi on iki saniyede koştu.
- The length of this ship is 30 meters.
- Bu geminin uzunluğu 30 metre.
- The mountain is 5,000 meters above sea level.
- Dağ deniz seviyesinden 5000 metre yüksekte.
- The station is two meters away.
- İstasyon iki metre uzakta.
- The tower is as high as 220 meters.
- Kule 220 metre yüksekliğinde.
- Have you ever seen a shark over three meters long?
- Hiç üç metreden uzun bir köpekbalığı gördünüz mü?
- He can run 100 meters within twelve seconds.
- 100 metreyi 12 saniyede koşabilir.
- The ship sank three meters into the water.
- Gemi suyun üç metre içine battı.
- They built a two and a half meter high fence around her house.
- Evinin etrafına iki buçuk metre yüksekliğinde bir çit yapmışlar.
- The tower is three hundred and twenty-one meters high.
- Kule 321 metre yüksekliğindedir.
- Please wait one meter away.
- Lütfen bir metre uzakta bekleyin.
- She holds the world record for the hundred meters.
- Yüz metre için dünya rekorunu elinde tutuyor.
- This tree measures three meters around.
- Bu ağaç yaklaşık üç metre boyunda.
- During the Great Eastern Japan Earthquake, the height of the tsunami waves reached up to 37.9 meters.
- Büyük Doğu Japon Depremi sırasında, tusunami dalgalarının yüksekliği 37.9 metreye ulaştı.
- The river is 50 meters in breadth.
- Nehir 50 metre genişliğindedir.
- They built a two and a half meter high fence around their house.
- Evlerinin etrafına iki buçuk metre yüksekliğinde bir çit yaptılar.
- It was eighty meters long.
- Seksen metre uzunluğundaydı.
- That mountain is about three thousand meters high.
- O dağ, yaklaşık üç bin metre yüksekliğindedir.
- This ship was ten meters long.
- Gemi on metre uzunluğundaydı.
- The cat is almost five meters away from the dog.
- Kedi köpeğe nerdeyse beş metre uzaklıktadır.
- Tom claims that he can swim thirty meters underwater on one breath.
- Tom tek nefeste otuz metre su altında yüzebildiğini iddia ediyor.
- How many meters are there in a kilometer?
- Bir kilometrede kaç metre vardır?
- Tom was three meters away when the bomb exploded.
- Bomba patladığında Tom üç metre uzaktaydı.
- The plane flew at an altitude of 3,000 meters.
- Uçak 3,000 metre yükseklikte uçtu.
- She is leading by two meters.
- O, iki metre ile önde gidiyor.
- The town is situated 1,500 meters above sea level.
- Kasaba deniz seviyesinden 1,500 metre yüksekliktedir.
- The height of the tower is above 100 meters.
- Kulenin yüksekliği 100 metrenin üzerindedir.
- A meter consists of 100 centimetres.
- Bir metre 100 santimetreden oluşur.
- Buy six meters of that cloth.
- O kumaştan altı metre al.
- They dug down up to twelve meters under sea level.
- Deniz seviyesinin 12 metre altına kadar kazarak indiler.
- A meter is not quite equivalent to a yard.
- Bir metre tam bir yardaya eşit değildir.
- I only have fifty meters of rope.
- Sadece elli metre ipim var.
- The price of my dress' fabric is 10 Euros per meter.
- Elbisemin kumaşının metre fiyatı 10 Euro.
- This is three meters long.
- Bu üç metre uzunluğundadır.
- The pond is 100 meters in diameter.
- Göletin çapı 100 metre.
- It was eight meters long.
- Sekiz metre uzunluğundaydı.
- Pine trees can grow up to thirty meters tall.
- Çam ağaçlarının boyu otuz metreye kadar uzayabilir.
- I'm 1.83 meters tall.
- Boyum 1.83 metre.
- The bridge is thirty meters in width.
- Köprünün eni otuz metre.
- The station is 100 meters away.
- İstasyon 100 metre uzaklıktadır.
- This mine is 500 meters deep.
- Bu maden 500 metre derinliğindedir.
- The wall is 27.5 meters long.
- Duvar 27,5 metre uzunluğundadır.
- You need great endurance to run ten thousand meters.
- On bin metre koşmak için büyük bir dayanıklılık gerekir.
- It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth.
- Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık 2.5 saatimi aldı.
- The building is one hundred meters high.
- Bina yüz metre yüksekliğinde.
- The hole is two meters across.
- Delik, iki metre genişliğinde.
- The words above the door of the theater were one meter high.
- Tiyatronun kapısının üzerindeki sözler bir metre yükseklikteydi.
- This city is 1,600 meters above sea level.
- Bu şehir, deniz seviyesinden 1.600 metre yukarıdadır.
- Read the meter.
- Metreyi oku.
- The trees are planted at intervals of thirty meters.
- Ağaçlar otuz metre aralıkla ekilir.
- The station is 100 meters from here.
- İstasyon buradan 100 metre uzakta.
- The pond is 3 meters deep.
- Gölet, 3 metre derinliğinde.
- The rope was a couple of meters too short.
- Halat birkaç metre kısaydı.
- A mile is about 1,600 meters.
- Bir mil yaklaşık 1,600 metredir.
- There is a cat five meters from the tree.
- Ağacın beş metre uzağında bir kedi var.
- The submarine can dive up to 300 meters.
- Denizaltı 300 metreye kadar dalabilir.
- During the 2011 Tohoku earthquake, the height of the tsunami waves reached up to 37.9 meters.
- 2011 Tohoku depremi sırasında, tsunami dalgalarının yüksekliği 37.9 metreye kadar ulaştı.
- The summit of the mountain is about 2000 meters above sea level.
- Dağın tepesi, yaklaşık olarak deniz seviyesinin 2000 metre üzerindedir.
- Tom fell approximately 30 meters.
- Tom yaklaşık 30 metre düştü.
- Buy six meters of that cloth.
- O kumaştan 6 metre al.
- The price of my dress' fabric is 10 Euros per meter.
- Elbisemin kumaşının fiyatı metre başına 10 Euro'dur.
- The building is one hundred meters high.
- Bina yüz metre yüksekliğindedir.
- I only have fifty meters of rope.
- Sadece 50 metre ipim var.
- It is expected that the tsunami surge will be ten meters or less.
- Tsunami dalgalarının on metre ya da daha az olacağı beklenmektedir.
- The pond is 3 meters deep.
- Gölet, üç metre derinliğindedir.
- The small intestine is about seven meters long.
- İnce bağırsak yaklaşık yedi metre uzunluğundadır.
- They built a two and a half meter high fence around their house.
- Evlerinin etrafına iki buçuk metrelik yüksek çit inşa ettiler.
- The plane climbed to an altitude of 10,000 meters.
- Uçak 10,000 metre irtifaya çıktı.
- She holds the world record for the hundred meters.
- Yüz metrede dünya rekoru sahibidir.
- The treeline in the German alps lies at an elevation of about 1800 meters.
- Alman Alplerindeki ağaç sınırı yaklaşık 1800 metre yükseklikte yer alır.
- He can run 100 meters within twelve seconds.
- On iki saniyede 100 metre koşabilir.
- The river is 35 meters across.
- Nehir 35 metre genişliğindedir.
- The town is situated 1,500 meters above sea level.
- Kasaba, deniz seviyesinden 1500 metre yüksekte yer alıyor.
- The wall is 27.5 meters long.
- Duvar 27,5 metre uzunluğunda.
- How many meters are in a kilometer?
- Bir kilometrede kaç metre vardır?
- The rope was a couple of meters too short.
- İp birkaç metre kısaydı.
- The sperm whale can dive to a depth of 1,000 meters.
- İspermeçet balinası, 1,000 metre derinliğe kadar dalabilir.
- The pond is 100 meters in diameter.
- Gölet 100 metre çapındadır.
- There are one billion nanometers in a meter.
- Bir metrede bir milyar nanometre var.
- Tom was three meters behind me.
- Tom üç metre arkamdaydı.
- The bridge has a span of 100 meters.
- Köprünün uzunluğu 100 metre.
- The water rose to a level of 10 meters.
- Su 10 metre seviyesine kadar yükseldi.
- The snow was several meters deep.
- Kar birkaç metre derinlikteydi.
- How many meters are in a kilometer?
- Bir kilometrede kaç metre var?
- He can run 100 meters in less than twelve seconds.
- 100 metreyi 12 saniyeden daha kısa sürede koşabiliyor.
- The height of the tower is above 100 meters.
- Kulenin yüksekliği 100 metrenin üzerinde.
- This city is 1,600 meters above sea level.
- Bu şehir deniz seviyesinden 1.600 metre yükseklikte.
- The tower is as high as 220 meters.
- Kule, 220 metre kadar yüksek.
- I'm pretty sure that tower is 330 meters tall.
- O kulenin 330 metre yüksekliğinde olduğuna eminim.
- He ran 100 meters in 11 seconds flat.
- 100 metreyi 11 saniyede koştu.
- The mountain is 2000 meters above sea level.
- Dağ, deniz seviyesinden 2000 metre yüksekliktedir.
- The bridge is thirty meters in width.
- Köprü otuz metre genişliğinde.
- He can run a hundred meters in twelve seconds.
- O on iki saniyede yüz metre koşabilir.
- The summit of the mountain is about 2000 meters above sea level.
- Dağın zirvesi deniz seviyesinden yaklaşık 2000 metre yüksekte.
- The board is about two meters long.
- Tahta yaklaşık iki metre uzunluğundadır.
- The mountain is 5,000 meters above sea level.
- Dağ deniz seviyesinden 5,000 metre yüksekte.
- She holds the world record for the hundred meters.
- Yüz metrede dünya rekorunu elinde tutuyor.
- The board is about two meters long.
- Tahta yaklaşık iki metre uzunluğunda.
- It is thirty meters in length.
- Uzunluğu otuz metre.
- The snow was several meters deep.
- Kar birkaç metre derinlikte idi.
- The hole is two meters across.
- Çukur, iki metre genişliğindedir.
- There are one billion nanometers in a meter.
- Bir metrede bir milyar nanometre vardır.
- The wall is two meters thick.
- Duvar, iki metre kalınlığındadır.
- This mine is 500 meters deep.
- Bu maden 500 metre derinlikte.
- The lake is about 25 meters deep.
- Gölün derinliği yaklaşık 25 metre.
- This ship was ten meters long.
- Bu gemi on metre uzunluğundaydı.
- During the Great Eastern Japan Earthquake, the height of the tsunami waves reached up to 37.9 meters.
- Büyük Doğu Japonya Depremi sırasında tsunami dalgalarının yüksekliği 37,9 metreye kadar ulaşmıştır.
- The water rose to a level of 10 meters.
- Su on metrelik bir seviyeye yükseldi.
- The station is 100 meters away.
- İstasyon 100 metre uzakta.
- Just go up this street for about 200 meters.
- Bu caddede yaklaşık 200 metre yukarı doğru ilerleyin.
- The trees are planted at intervals of thirty meters.
- Ağaçlar otuz metre aralıklarla dikiliyor.
- Please wait one meter away.
- Lütfen bir metre ötede bekleyin.
- I'm 1.83 meters tall.
- Ben 1.83 metre boyundayım.
- A mile is equal to about 1600 meters.
- Bir mil yaklaşık 1600 metreye eşittir.
- He ran 100 meters in 11 seconds flat.
- 11 saniyede 100 metre koştu.
- Please stand one meter away.
- Lütfen bir metre uzakta durun.
- This is three meters long.
- Bu üç metre uzunluğunda.
- He cut off two meters of the rope.
- İpten iki metre kesti.
- The station is 100 meters from here.
- İstasyon buradan 100 metre uzaklıktadır.
- He can run a hundred meters in twelve seconds.
- Yüz metreyi on iki saniyede koşabiliyor.
- This tree measures three meters around.
- Bu ağacın boyu üç metreyi buluyor.
- The wall is two meters thick.
- Duvar iki metre kalınlığında.
- It was eighty meters long.
- O, seksen metre uzunluğunda idi.
- They dug down up to twelve meters under sea level.
- Onlar deniz seviyesinin on iki metre altına kadar kazdı.
- An icebreaker can carve a channel in the ice fifteen meters wide.
- Bir buzkıran, buzda on beş metre genişliğinde bir kanal açabilir.
- I need seventy meters of cable.
- Yetmiş metre kabloya ihtiyacım var.
- The fastest runner can't run 100 meters in 9 seconds.
- En hızlı koşucu 100 metreyi 9 saniyede koşamaz.
- The fastest runner can't run 100 meters in 9 seconds.
- En hızlı koşucu bile 9 saniyede 100 metre koşamaz.
- He can run 100 meters within twelve seconds.
- On iki saniye içinde 100 metre koşabilir.
- There are a thousand meters in a kilometer.
- Bir kilometrede bin metre var.
- The mountain is 2000 meters above sea level.
- Dağ, deniz seviyesinden 2000 metre yüksekte.
- During the 2011 Tohoku earthquake, the height of the tsunami waves reached up to 37.9 meters.
- 2011 Tohoku depremi sırasında tsunami dalgalarının yüksekliği 37,9 metreye kadar ulaştı.
- There are a thousand meters in a kilometer.
- Bir kilometre bin metredir.
- It is expected that the tsunami surge will be ten meters or less.
- Tsunami dalgasının on metre veya daha az olması bekleniyor.
- The tree's root system stretches over thirty meters.
- Ağacın kök sistemi otuz metreden fazla uzanıyor.
- The lake is about 25 meters deep.
- Göl yaklaşık 25 metre derinliğindedir.
- This mountain is 3000 meters tall.
- Bu dağ 3000 metre yüksekliğinde.
- He can run a hundred meters in less than ten seconds.
- Yüz metreyi on saniyeden kısa sürede koşabiliyor.
- It took me about two and a half hours to dig a hole one meter in diameter and two meters in depth.
- Bir metre çapında ve iki metre derinliğinde bir çukur kazmak yaklaşık iki buçuk saatimi aldı.
- A meter consists of 100 centimetres.
- 1 metre 100 santimetreden oluşur.
- This mountain is 3000 meters tall.
- Bu dağ 3000 metre yüksekliktedir.
- A meter is 100 centimeters.
- Bir metre 100 santimetredir.
- Tom fell approximately 30 meters.
- Tom yaklaşık 30 metreden düştü.
- There is a cat five meters from the tree.
- Ağacın beş metre ötesinde bir kedi var.
- He can run 100 meters in less than twelve seconds.
- On iki saniyeden kısa sürede yüz metre koşabilir.
- I'm 1.9 meters tall.
- Boyum 1.9 metre.
- He can run 100 meters within twelve seconds.
- 100 metreyi on iki saniyede koşabilir.
- The station is two meters away.
- İstasyon iki metre ötede.
- The river is 35 meters across.
- Nehir karşıdan karşıya 35 metredir.
Show More (165)
|
