|
- Often, girls go shopping because they want to like themselves in the mirror.
- Kızlar genellikle aynada kendilerini beğenmek istedikleri için alışverişe giderler.
- Use two mirrors to see the back of your head.
- Başınızın arkasını görmek için iki ayna kullanın.
- Try a series of mirrors for the same effect.
- Aynı efekt için bir dizi ayna deneyin.
- See, these mirrors show you everything you've ever done.
- Bakın, bu aynalar size şimdiye kadar yaptığınız her şeyi gösteriyor.
- Often, girls go shopping because they want to like themselves in the mirror.
- Genelde kızlar alışverişe gider çünkü aynada kendilerini beğenmek isterler.
- Use two mirrors to see the back of your head.
- Kafanızın arkasını görmek için iki ayna kullanın.
- Try a series of mirrors for the same effect.
- Aynı etki için bir dizi aynayı deneyin.
- Telescopes have a primary and a secondary mirror.
- Teleskopların birincil ve ikincil aynası vardır.
- Tom saw himself in the mirror.
- Tom aynada kendini gördü.
- Tom undressed in front of the mirror.
- Tom aynanın önünde soyundu.
- Tom adjusted the mirrors.
- Tom aynaları ayarladı.
- A mirror reflects light.
- Bir ayna ışığı yansıtır.
- Tom looked in a mirror.
- Tom bir aynaya baktı.
- Mary practiced her speech in front of the mirror.
- Mary aynanın önünde konuşma pratiği yaptı.
- Jane studied herself in the mirror.
- Jane aynada kendini inceledi.
- I looked in the mirror.
- Aynaya baktım.
- I stared at myself in the mirror.
- Aynada kendime baktım.
- I thought that I saw Tom in the mirror.
- Aynada Tom'u gördüğümü sandım.
- I saw Tom looking at himself in the mirror.
- Tom'u aynada kendine bakarken gördüm.
- There's a mirror.
- Bir ayna var.
- She shattered the mirror with a hammer.
- Aynayı çekiçle parçaladı.
- He picked up a mirror and examined his tongue.
- O bir ayna aldı ve dilini inceledi.
- Have you looked in a mirror recently?
- Yakınlarda aynaya baktınız mı?
- The telescope's mirror needs to be perfectly smooth.
- Teleskopun aynasının mükemmel pürüzsüzlükte olması gerekiyor.
- The magician's use of smoke and mirrors was an elaborate facade.
- Sihirbazın duman ve aynaları kullanması özenle hazırlanmış bir gösteriydi.
- The girl stood looking into the mirror.
- Kız durmuş aynaya bakıyordu.
- There were two glasses under the mirror.
- Aynanın altında iki gözlük vardı.
- I'd like to buy a small mirror.
- Küçük bir ayna satın almak istiyorum.
- If you want to change the world, start with the person that you see in the mirror every morning.
- Dünyayı değiştirmek isterseniz, her sabah aynada gördüğünüz kişiyle başlayın.
- She admired herself in the mirror.
- O, aynada kendine hayran kaldı.
- We saw the sea reflected in the mirror of the restaurant.
- Restoranın aynasına yansımış denizi gördük.
- She put on her sister's jeans and looked in the mirror.
- Kızkardeşinin kot pantolonunu giydi ve aynaya baktı.
- Judy spends a lot of time looking in the mirror.
- Judy, aynaya bakarak çok fazla zaman harcıyor.
- Have you looked at yourself in the mirror recently?
- Son zamanlarda aynada kendine baktın mı?
- Tom smiled at himself in the mirror.
- Tom aynada kendine gülümsedi.
- His talk is nothing but smoke and mirrors.
- Onun konuşması duman ve aynalardan başka bir şey değildir.
- Tom practised his speech in front of the mirror.
- Tom aynanın önünde konuşma pratiği yaptı.
- I saw Tom looking at himself in the mirror.
- Tom'un aynada kendine baktığını gördüm.
- She looked at herself in the mirror.
- Aynada kendine baktı.
- Mary looked into the mirror while she was brushing her hair.
- Mary saçlarını tararken aynaya baktı.
- The girl stood looking into the mirror.
- Kız aynaya bakarak durdu.
- Clean the dirt off the mirror.
- Aynanın kirini temizleyin.
- She put on her sister's jeans and looked in the mirror.
- Ablasının kot pantolonunu giydi ve aynaya baktı.
- Tom stared at himself in the mirror.
- Tom aynada kendine baktı.
- Look at yourself in the mirror.
- Aynada kendine bak.
- I saw my face in the mirror.
- Aynada kendi yüzümü gördüm.
- I looked at myself in the mirror and I didn't like what I saw.
- Aynada kendime baktım ve gördüğüm şeyi sevmedim.
- I saw myself in the mirror.
- Ben aynada kendimi gördüm.
- They are looking at themselves in the mirror.
- Aynada kendilerine bakıyorlar.
- I have a full-length mirror in my bedroom.
- Yatak odamda bir boy aynası var.
- The painting shows a young woman combing her hair before a mirror.
- Tablo genç bir kadını ayna karşısında saçlarını tararken gösteriyor.
- Kid, don't touch the mirror!
- Çocuk, aynaya dokunma!
- Mary practiced her speech in front of the mirror.
- Mary konuşmasını ayna önünde uyguladı.
- Tom and Mary have been standing in front of the mirror for an hour already.
- Tom ve Mary bir saat kadar aynanın karşısında durdular zaten.
- A broken mirror brings bad luck.
- Kırık bir ayna kötü şans getirir.
- She shattered the mirror with a hammer.
- Aynayı çekiçle paramparça etti.
- Stop popping pimples in front of the mirror.
- Aynanın karşısında sivilce patlatmayı bırak.
- Tom and Mary have been standing in front of the mirror for an hour already.
- Tom ve Mary zaten bir saattir aynanın önünde dikiliyorlar.
- Mary doesn't like looking in the mirror.
- Mary aynaya bakmayı sevmez.
- I need a mirror to comb my hair.
- Saçımı taramak için bir aynaya ihtiyacım var.
- I thought I saw Tom in the mirror.
- Tom'u aynada gördüğümü sandım.
- I like your mirror.
- Aynanı beğendim.
- She was brushing her hair in front of a mirror.
- Aynanın karşısında saçlarını tarıyordu.
- She was brushing her hair in front of a mirror.
- Bir aynanın önünde saçını fırçalıyordu.
- Tom doesn't like looking in the mirror.
- Tom aynaya bakmayı sevmez.
- Mary looked at herself in the mirror.
- Mary aynada kendine baktı.
- I saw myself in the mirror.
- Aynada kendimi gördüm.
- Do you like looking at yourself in the mirror?
- Aynada kendine bakmaktan hoşlanır mısın?
- Where's a mirror?
- Nerede bir ayna var?
- Mary was sitting in front of the mirror, brushing her hair.
- Mary aynanın önünde oturuyordu, saçını tarıyordu.
- If you want to change the world, start with the person that you see in the mirror every morning.
- Eğer dünyayı değiştirmek istiyorsanız, her sabah aynada gördüğünüz kişiyle başlayın.
- A mirror wall in the room creates an illusion of spaciousness.
- Odadaki ayna duvar ferahlık yanılsaması yaratıyor.
- Why don't you take a look in the mirror for a change?
- Neden değişiklik olsun diye aynaya bakmıyorsun?
- Tom was combing his hair in front of a mirror.
- Tom aynanın önünde saçını tarıyordu.
- I saw Tom in the mirror so I turned around and said hi.
- Tom'u aynada gördüm bu yüzden döndüm ve merhaba dedim.
- The best mirror is an old friend.
- En iyi ayna, eski bir dosttur.
- Tom doesn't like looking in the mirror.
- Tom aynaya bakmayı sevmiyor.
- I love looking at myself in the mirror.
- Aynada kendime bakmayı seviyorum.
- Tom saw his reflection in the mirror.
- Tom aynada kendi yansımasını gördü.
- Mary took a mirror out of her bag and handed it to Tom.
- Mary çantasından bir ayna çıkardı ve Tom'a uzattı.
- Mary checked herself in the mirror.
- Mary aynada kendini kontrol etti.
- I thought that I saw Tom in the mirror.
- Tom'u aynada gördüğümü sandım.
- Who did Tom say broke the mirror?
- Tom aynayı kimin kırdığını söyledi?
- Look in the mirror, pal.
- Aynaya bak dostum.
- Max looked into the mirror all the time he was talking.
- Max, konuştuğu süre boyunca aynaya baktı.
- Do you like looking in the mirror?
- Aynaya bakmayı sever misiniz?
- I like your mirror.
- Aynanı seviyorum.
- How do you look at yourself in the mirror?
- Aynada kendine nasıl bakıyorsun?
- Clean the dirt off the mirror.
- Aynadaki kiri temizle.
- She saw herself in the mirror.
- O, aynada kendini gördü.
- Tom and Mary have been standing in front of the mirror for an hour already.
- Tom ve Mary bir saattir aynanın önünde duruyor.
- I looked at my face in the mirror.
- Aynada suratıma baktım.
- The mirror broke.
- Ayna kırıldı.
- Look in the mirror, pal.
- Aynaya bir bak dostum.
- Tom just stood there watching Mary staring at herself in the mirror.
- Tom orada öylece durup Mary'nin aynada kendine bakmasını izledi.
- Tom is looking at himself in the mirror.
- Tom aynada kendisine bakıyor.
- I spend too much time in front of my mirror.
- Aynanın karşısında çok fazla zaman geçiriyorum.
- Tom looked at Mary in the mirror.
- Tom aynada Mary'ye baktı.
- Why don't you take a look in the mirror?
- Neden aynaya bakmıyorsun?
- Mary doesn't like looking in the mirror.
- Mary aynaya bakmayı sevmiyor.
- I saw Tom in the mirror so I turned around and said hi.
- Tom'u aynada gördüm ve dönüp merhaba dedim.
- Have you looked in a mirror recently?
- Yakınlarda aynaya baktın mı?
- How many times a day do you look at yourself in the mirror?
- Günde kaç kaç kez aynada kendinize bakarsınız?
- Telescopes have a primary and a secondary mirror.
- Teleskopların bir birincil ve bir ikincil aynası vardır.
- Objects in mirror are closer than they appear.
- Cisimler, aynada gerçekte göründüklerinden daha yakındır.
- How can mirrors be real if our eyes aren't real?
- Gözlerimiz gerçek değilse aynalar nasıl gerçek olabilir?
- I saw Mary sitting in front of a mirror brushing her hair.
- Mary'yi aynanın önünde oturmuş saçını tararken gördüm.
- He picked up a mirror and examined his tongue.
- Bir ayna aldı ve dilini inceledi.
- She stared at her reflection in the mirror.
- Aynadaki yansımasına baktı.
- Where's a mirror?
- Ayna nerede?
- Mary looked into her magic mirror.
- Mary onun sihirli aynasına baktı.
- He looked at him in the mirror.
- Aynada ona baktı.
- This telescope has a very large mirror.
- Bu teleskopun çok büyük bir aynası var.
- I looked at myself in the mirror.
- Aynada kendime baktım.
- Tom practiced in front of the mirror.
- Tom aynanın önünde uyguladı.
- Doesn't it look like a mirror?
- Bir ayna gibi görünmüyor mu?
- Have you looked at yourself in the mirror recently?
- Son günlerde aynada kendine baktın mı?
- I looked at myself in the mirror and I didn't like what I saw.
- Aynada kendime baktım ve gördüğümden hoşlanmadım.
- Why do you keep looking in your rear mirror?
- Neden sürekli dikiz aynasına bakıp duruyorsun?
- Where's the mirror?
- Ayna nerede?
- Tom stood in front of the mirror.
- Tom aynanın önünde durdu.
- Tom looked in the mirror.
- Tom aynaya baktı.
- Look in the mirror.
- Aynaya bak.
- The painting shows a young woman combing her hair before a mirror.
- Tablo, aynanın önünde saçlarını tarayan genç bir kadını gösteriyor.
- Tom looked into the mirror and saw an old man.
- Tom aynaya baktı ve yaşlı bir adam gördü.
- The two mirrors facing each other created a repeating image that went on to infinity.
- Birbirlerine bakan iki ayna, sonsuza kadar yinelenen bir görüntü yarattı.
- My side mirror is misaligned.
- Yan dikiz aynamın ayarı bozuk.
- Who did Tom say broke the mirror?
- Tom, aynayı kimin kırdığını söyledi?
- Mary looked into her magic mirror.
- Mary sihirli aynasına baktı.
- She forgave me for breaking her mirror.
- Aynasını kırdığım için beni bağışladı.
- Mary looked into the mirror while she was brushing her hair.
- Mary saçını tararken aynaya baktı.
- This telescope has a very large mirror.
- Bu teleskop çok büyük bir aynaya sahip.
- She stood in front of the mirror.
- Aynanın önünde durdu.
- We saw the sea reflected in the mirror of the restaurant.
- Restoranın aynasında yansıyan denizi gördük.
- Clean the mirror.
- Aynayı temizle.
- There were two glasses under the mirror.
- Aynanın altında iki bardak vardı.
- Tom didn't look in the mirror.
- Tom aynaya bakmadı.
- Could you prop up this mirror against that wall for me?
- Bu aynayı benim için o duvara dayayabilir misin?
- I want to find my old cracked mirror.
- Eski çatlak aynamı bulmak istiyorum.
- He took a mirror and carefully examined his tongue.
- O bir ayna aldı ve dikkatle dilini inceledi.
- There was a crack in the mirror.
- Aynada bir çatlak vardı.
- She admired herself in the mirror.
- Aynada kendine hayran hayran baktı.
- Tom and Mary have been standing in front of the mirror for an hour already.
- Tom ve Mary bir saattir aynanın karşısında duruyorlardı zaten.
- I like your mirrors.
- Aynalarını beğendim.
- If I take a hot shower, the mirror in the bathroom fogs up.
- Eğer sıcak bir duş alırsam, banyodaki ayna buğulanıyor.
- You're the only mirror for me.
- Benim için tek ayna sensin.
- She smiled at herself in the mirror.
- Aynada kendine gülümsedi.
- Tom and Mary saw themselves in the mirror that was hanging on the wall.
- Tom ve Mary duvarda asılı duran aynada kendilerini gördüler.
- Tom undressed in front of the mirror.
- Tom aynanın önünde elbiselerini çıkardı.
- His talk is nothing but smoke and mirrors.
- Onun konuşması duman ve aynalardan başka bir şey değil.
- Tom practiced his speech in front of the mirror.
- Tom konuşmasını aynanın önünde prova etti.
- I stared at my face in the mirror.
- Aynada yüzüme baktım.
- The telescope's mirror needs to be perfectly smooth.
- Teleskobun aynasının mükemmel biçimde pürüzsüz olması gerek.
- Have you looked in a mirror lately?
- Son zamanlarda hiç aynaya baktın mı?
- Fragments of the mirror were scattered on the floor.
- Ayna parçaları zemin üzerinde dağıldı.
- Tom is looking at himself in the mirror.
- Tom aynada kendine bakıyor.
- Objects in the mirror are closer than they appear.
- Aynadaki nesneler göründüklerinden daha yakındır.
- Tom is practicing his speech in front of the mirror.
- Tom aynanın önünde konuşmasını çalışıyor.
- Mary was sitting in front of the mirror, brushing her hair.
- Mary aynanın önünde oturmuş saçlarını tarıyordu.
- Have you looked in a mirror recently?
- Son zamanlarda hiç aynaya baktın mı?
- I ran to the bathroom to look at myself in the mirror.
- Aynada kendime bakmak için banyoya koştum.
- Do you like looking at yourself in the mirror?
- Aynada kendine bakmayı seviyor musun?
- Do you like looking in the mirror?
- Aynaya bakmayı sever misin?
- Tom looked at himself in the mirror.
- Tom aynada kendine baktı.
- Tom is practicing his speech in front of the mirror.
- Tom konuşmasını aynanın önünde yapıyor.
- Tom stared at his reflection in the mirror.
- Tom aynadaki yansımasına baktı.
- Could you prop up this mirror against that wall for me?
- Şu aynayı benim için duvara dayayabilir misin?
- I saw my face in the mirror.
- Aynada yüzümü gördüm.
- I looked into the mirror.
- Aynaya baktım.
- Doesn't it look like a mirror?
- Aynaya benzemiyor mu?
- I looked at my face in the mirror.
- Aynada yüzüme baktım.
- He took a mirror and carefully examined his tongue.
- Bir ayna aldı ve dikkatlice dilini inceledi.
- Hang the mirror on the wall.
- Aynayı duvara as.
- I saw my reflection in the mirror.
- Aynadaki yansımamı gördüm.
- He was staring at himself in the mirror.
- Aynada kendine bakıyordu.
- Tom looked in the mirror again.
- Tom aynaya tekrar baktı.
- Tom saw himself in the mirror.
- Tom kendisini aynada gördü.
- I hope you can still look at yourself in the mirror my friend.
- Arkadaşım, umarım aynada hâlâ kendine bakabiliyorsundur.
- A mirror can be made out of metal or glass.
- Bir ayna metalden veya camdan yapılabilir.
- I'd like to buy a small mirror.
- Küçük bir ayna almak istiyorum.
- She stared at her reflection in the mirror.
- O, aynadaki yansımasına baktı.
- Why don't you take a look in the mirror for a change?
- Neden bir değişiklik olsun diye aynaya bakmıyorsun?
- The eyes are the mirrors of the soul.
- Gözler ruhun aynasıdır.
- Tom continued to stare at himself in the mirror.
- Tom aynada kendine bakmaya devam etti.
- Tom and Mary have been standing in front of the mirror for an hour already.
- Tom ve Mary zaten bir saattir aynanın önünde duruyorlar.
- I hope you can still look at yourself in the mirror my friend.
- Umarım hala aynada kendine bakabiliyorsundur dostum.
- Tom practised his speech in front of the mirror.
- Tom konuşmasını aynanın önünde prova etti.
- Tom looked at his reflection in the mirror.
- Tom aynadaki yansımasına baktı.
- The best mirror is an old friend.
- En iyi ayna eski bir arkadaştır.
- They saw themselves in the mirror.
- Aynada kendilerini gördüler.
- Judy spends a lot of time looking in the mirror.
- Judy, aynada çok vakit geçiriyor.
- I thought I saw Tom in the mirror.
- Aynada Tom'u gördüğümü sandım.
- Have you really looked at yourself in the mirror lately?
- Son zamanlarda gerçekten aynada kendine baktın mı?
- I stared at my face in the mirror.
- Aynadaki yüzüme baktım.
- She saw herself in the mirror.
- Aynada kendini gördü.
- If I take a hot shower, the mirror in the bathroom fogs up.
- Sıcak duş alırsam banyodaki ayna buğulanır.
- Tom is looking in the mirror.
- Tom aynaya bakıyor.
- You look in the mirror and feel like a shitty person.
- Aynaya baktığınızda kendinizi boktan bir insan gibi hissediyorsunuz.
- He was looking at himself in the mirror.
- Aynada kendine bakıyordu.
- Hasn't he looked at himself in a mirror?
- Aynada kendine hiç bakmadı mı?
- Have you looked in a mirror lately?
- Son zamanlarda bir aynaya baktın mı?
- The two mirrors facing each other created a repeating image that went on to infinity.
- Birbirine bakan iki ayna sonsuza kadar tekrar eden bir görüntü oluşturdu.
- The mirror is very dirty.
- Ayna çok kirli.
- She forgave me for breaking her mirror.
- Aynasını kırdığım için beni affetti.
- After getting out of the shower, Tom wiped the fog off the mirror and shaved.
- Tom duştan çıktıktan sonra aynadaki sisi sildi ve tıraş oldu.
- Its surface was as flat as a mirror.
- Yüzeyi bir ayna kadar düzdü.
- Tom practiced in front of the mirror.
- Tom aynanın önünde pratik yaptı.
- Tom looked in a mirror.
- Tom aynaya baktı.
- Tom and Mary looked at themselves in the mirror.
- Tom ve Mary aynada kendilerine baktılar.
- Look at yourself in the mirror.
- Aynada kendinize bakın.
- Its surface was as flat as a mirror.
- Onun yüzeyi bir ayna kadar düzdü.
- I sat before the mirror and wept bitterly.
- Aynanın karşısına oturdum ve acı acı ağladım.
- The mirror was shattered.
- Ayna paramparça oldu.
- A mirror can be made out of metal or glass.
- Bir ayna metaldan ya da camdan yapılabilir.
- Objects in mirror are closer than they appear.
- Aynadaki nesneler göründüklerinden daha yakındır.
- Mary took a little mirror out of her purse and checked her hair and make-up.
- Mary çantasından küçük bir ayna çıkardı ve saçını ve makyajını kontrol etti.
- I walked into a mirror.
- Aynaya doğru yürüdüm.
- I looked into the mirror.
- Ben aynaya baktım.
- Tom glanced at the mirror.
- Tom aynaya baktı.
Show More (216)
|