open - Inglés Turco Frases
Inglés Turco
open açık adj.
  • We are all open to that criticism.
  • Hepimiz bu eleştiriye açığız.
  • Some other modalities of cooperation may also be discussed, and I am open to any suggestions from Parliament.
  • Diğer bazı iş birliği yöntemleri de tartışılabilir ve Parlamentodan gelecek her türlü öneriye açığım.
  • We propose an open and transparent method which involves all the participants.
  • Tüm katılımcıları içeren açık ve şeffaf bir yöntem öneriyoruz.
Show More (65)
open açmak v.
  • Europe must take the lead in the new political phase which has opened after the recent tragic events.
  • Avrupa, son trajik olayların ardından açılan yeni siyasi aşamada liderliği ele almalıdır.
  • The Swedish alcohol monopoly now opens on Saturdays and at more locations.
  • İsveç alkol tekeli artık Cumartesi günleri ve daha fazla yerde açılıyor.
  • Uneven opening of the market between countries brings huge resentment.
  • Pazarın ülkeler arasında eşit olmayan bir şekilde açılması büyük bir kızgınlık yaratmaktadır.
Show More (20)
open başlatmak v.
  • We want you to meet it by such and such a date and if you do we will open negotiations.
  • Şu tarihe kadar bunu karşılamanızı istiyoruz ve karşıladığınız takdirde müzakereleri başlatacağız.
  • A parallel judicial inquiry has opened in Germany.
  • Almanya'da paralel bir adli soruşturma başlatıldı.
  • The communication opens a genuine debate, as we shall see this evening.
  • Bu akşam göreceğimiz üzere bildiri gerçek bir tartışma başlatıyor.
Show More (1)
open başlamak v.
  • Negotiations opened on agreements for extradition and legal aid in criminal cases.
  • Ceza davalarında suçluların iadesi ve adli yardım anlaşmaları için müzakereler başladı.
  • In eight days' time, the Olympic Games will be opening in Sydney.
  • Sekiz gün sonra Olimpiyat Oyunları Sidney'de başlayacak.
Show More (-1)
open elde edilebilir adj.
  • Future-oriented opportunities to increase prosperity can only be achieved through open markets and free trade.
  • Refahı artırmak için geleceğe yönelik fırsatlar ancak açık pazarlar ve serbest ticaret yoluyla elde edilebilir.
Show More (-2)
open açık (kapı) adj.
  • They are more open to this now that they are being increasingly threatened by China.
  • Çin tarafından giderek daha fazla tehdit edildikleri için artık buna daha açıklar.
Show More (-2)
open açılmak v.
  • Open borders could easily lead to us closing the door on dynamism and improvements.
  • Sınırların açılması, dinamizm ve gelişmelere kapıyı kapatmamıza neden olabilir.
Show More (-2)