| 1 |
pleasing |
hoş |
adj. |
|
- I should just like to emphasise that, however pleasing it is on paper, this directive needs to be applied in practice.
- Kağıt üzerinde ne kadar hoş olursa olsun, bu direktifin pratikte uygulanması gerektiğini vurgulamak isterim.
- Its name must be the European Union then, a name that is furthermore clearly pleasing to the ear and appropriate.
- O halde adı Avrupa Birliği olmalı, üstelik kulağa hoş gelen ve uygun bir isim.
- So pleased to meet you.
- Sizinle tanışmak çok hoştu.
- The music of Mozart is always pleasing to me.
- Mozart'ın müziği, her zaman hoşuma gider.
- Green leaves in a park are pleasing to the eye.
- Parktaki yeşil yapraklar göze hoş geliyor.
- Mary's quite pleasing to the eye.
- Mary göze oldukça hoş geliyor.
- This wine is pleasing to the palate.
- Bu şarap damağa hoş geliyor.
Show More (4)
|
| 2 |
pleasing |
sevindirici |
adj. |
|
- It is very pleasing when we are agreed in our endeavours.
- Çalışmalarımızda hemfikir olmamız çok sevindirici.
- So it is particularly pleasing, in my view, that this report offers a solution.
- Dolayısıyla bu raporun bir çözüm öneriyor olması benim açımdan özellikle sevindirici.
- It is very pleasing when we are agreed in our endeavours.
- Çabalarımızda hemfikir olmamız çok sevindirici.
Show More (0)
|
| 3 |
pleasing |
memnuniyet verici |
adj. |
|
- In that connection, it was also very pleasing to hear the presidency of the Council speak here today.
- Bu bağlamda Konsey Başkanı'nın bugün burada yaptığı konuşmayı dinlemek de son derece memnuniyet vericiydi.
- Presidency of Defense Industry President İsmail Demir also noted that the agreement in question is pleasing.
- Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir de söz konusu anlaşmanın memnuniyet verici olduğunu kaydetti.
- That should be pleasing to anyone.
- Bu, herkes için memnuniyet verici olmalı.
Show More (0)
|
| 4 |
pleasing |
hoşa giden |
adj. |
|
- The art of pleasing is the art of deception.
- Hoşa gitme sanatı, aldatma sanatıdır.
Show More (-2)
|
